‘Başka Çocuklar Ölmesin, Adalet İstiyoruz’

EVRENSEL

Gazi Kent Ormanı çıkışında ‘dur ihtarına uymadıkları’ gerekçesiyle polis tarafından öldürülen 2 gencin davası öncesi aileler adalet istedi.

İstanbul Sultangazi’deki Gazi Kent Ormanı çıkışında “dur ihtarına uymadıkları” gerekçesiyle polisin ateş açması sonucunu hayatını kaybeden Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un davası öncesi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde açıklama yapan aileler, “Başka çocuklar ölmesin, adalet istiyoruz” dedi.

Geçtiğimiz yıl 14 Nisan’da Gazi Kent Ormanında bağlama çalıp eğlenen 5 çocuk, araçla parktan ayrıldıkları sırada polislerin silahlı saldırısına maruz kalmışlardı.

Saldırıda Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul hayatını kaybetmiş, diğer çocuklar ise yaralanmıştı. Yaralı çocuklardan biri ifadesinde “Aracın açık camından polisler bizi gördü, çocuk olduğumuzu gördü yine de ateş etti” demişti. 2 çocuğun ölümüne, 3 çocuğun da yaralanmasına sebep olan ve tutuksuz yargılanan 4 polis hakkında açılan davanın ilk duruşması 21 Mart’ta İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Ölen ve yaralanan çocukların aileleri ile davanın avukatları İHD İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirdikleri basın açıklamasında davaya katılım çağrısı yaptı.

‘Savcılık Polisleri Aklamaya Dönük İddianame Hazırladı’

Davanın avukatlarından Seyit Sönmez’in okuduğu açıklamada, yaralı çocuklardan birinin ifadesinde “Aracın açık camından polisler bizi gördü, çocuk olduğumuzu gördü yine de ateş etti” beyanına rağmen sanık polisleri aklamaya dönük dava açıldığı vurgulandı. Dosyadaki tüm delillerin kasten öldürme suçunun varlığını göstermesine rağmen soruşturmayı yürüten savcılığın, polislerin öldürme kasıtlarının olmadığını ortaya koyan bir iddianame hazırladığını ifade eden Sönmez, “Sanıkların aklanmaya çalışıldığını iddia ediyoruz. Çünkü polislerin 3-4 metrelik mesafeden yaptığı atışlardan 23’ü Çocukların aracına isabet etmiştir. Bu atışlar profesyonelcedir, nitekim 3 ÖHP bir çevik kuvvet polisinin yaptığı 35 atıştan hiçbirisi aracın lastikleri yada çamurluğuna isabet etmemiştir. Çok açıktır ki aracın durdurulması amacıyla hareket edilseydi, öncelikle aracın tekerleklerine ateş edilirdi. Oysa savcılık makamı hakikatin tam aksi yönünde değerlendirme yaparak iddianamede ‘Atışların tamamının aracın üst bölgelerine yapmadıkları nazara alındığında ölüm sonucunu istemediklerini, ancak meydana gelen sonucun öngörülebilir olduğu, polis memuru olan şüphelilerin kendi taksir ve becerilerine güvenerek ölüm sonucunun gerçekleşmeyeceğini düşünerek durdurmak amacıyla araca ateş ettikleri böylelikle eylemlerinin bilinçli taksir kapsamında kaldığı kanaatine varıldığı, şüphelilerin kanun hükmünü yerine getirdikleri ve meşru savunma durumunda bulunduklarını’ yorumunu yaparak öldürülen çocukların hakkını arayan bir savcılık makamı yerine sanıkların avukatlığını üstlenen bir görev edinmiştir. Silahsız, savunmasız çocukların aracına hedef gözeterek ateş etmek meşru müdafaa sayılamaz. Olsa olsa katliam olarak adlandırılabilir. Savcılık, soruşturma sürecinde de gizlilik kararı alarak bizlerin bu sürecine aktif katılımını engellemiş, yayın yasağı kararı alarak da kamuoyunun bilgi almasına engel olmuştur. Gizlilik karari ve yayın yasağı ile birlikte ortaya çıkan iddianame akıllara bir kez daha cezasızlıkla sonuçlanan bir süreç mi yaşanacak sorusunu getirmiştir” şeklinde konuştu.

‘Adalet Bekliyorum’

Polisin açtığı ateş sonucu 2 çocuğun öldüğü, 3 çocuğun da yaralandığı aracın fotoğrafını gösteren Barış Kerem’in annesi Melike Altınışık, “Çocuklarımızı öldüren polisler görevlerine devam ediyor. Hangi adalet, hangi sistem hangi yönetim bunu bize açıklayabilir? Bu kanı bize açıklayabilir? Bu polisler hala maaş alıyor, hala yiyip içiyorlar, gezip tozuyorlar. Bu 1 yıl içerisinde kim bilir daha kaç çocuk öldürdüler? Bizim çocuklarımıza kadar kaç çocuk öldürdüler onu da bilmiyorum. 1 yıl sonra zerre kadar umudum olmasa da adalet bekliyorum. Bu çocuk katilleri mahkemeye gelecekler mi bilmiyorum. Ama gelirlerse gözlerinin içine bakarak çocuklarımızı neden bizden aldınız diye sormak istiyorum. Bu acı kimsenin başına gelmesin” dedi. Çocuklarını kaybettikten sonra Oğuzhan Erkul’un annesi Seyran Erkul ile tanıştıklarını anlatan Altınışık, “Biz çok güzel çocuklar yetiştirdik ama o katiller isimlerini bile bilmedikleri, tanımadıkları çocuklarımızı öldürdüler. Benim oğlumun ismi bile Barış’tı. Bizim çocuklarımızı baharlarında dallarından kopardılar. Benim çocuğumun yattığı yerin üstünde çiçekler açıyor ama altta benim çocuğum gitti, bitti, yok, göremiyorum” diye konuştu. “Bu katiller neyin kinini, neyin öfkesini kustular bizim çocuklarımızın üzerine? Gözlerini döndüren neydi? Uyuşturucu mu kullandı ne yaptı bunlar? Aklı başında bir insan bunu nasıl yapabilir” diye soran Altınışık, “Katillere ömür boyu hapis verseler de duygusal olarak bir karşılığı olmayacak ama biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Başka çocuklar ölmesin diye herkese mahkemeye katılım çağrısı yapıyorum” dedi.

‘Saz Çalanlar mı Terörist Onlara Kurşun Sıkanlar mı?’

Polisin silahlı saldırısında hayatını kaybeden çocuklardan Oğuzhan Erkul’un annesi Seyran Erkul, “4 yaşında anasız kaldım, 14 yaşında evlenmek zorunda kaldım. Çocuklarım ezilmesin, ayakları üzerinde dursun, kızlarım 14 yaşında evlenmesin diye köyden buraya gelip çocuklarımı okuttum. Oğlum o gece ‘Anne yarın işe başlayacağım, arkadaşlarımı daha göremem’ diye izin isteyerek geldi. Ellerimle gönderdim. Seçim vardı, oğlum kafelere gitmeyin yürüyüş olur bir şey olur polis tomaları geziyor dedim. Sanki acısı içime düşmüştü. Gencecikti onlar. Hayatlarının baharındaydılar. Baharda bizde yaş ağaca bile balta vurmazlar” diyerek yaşadığı acıyı paylaştı. Barış Kerem’in annesiyle çocukları öldükten sonra tanıştıklarını anlatan Erkul, “Biz ölümde tanıştık. Bu değildi bize düşen. Ben adalet istiyorum. Diyorlar ki ‘teröristler etkisiz hale gelmiş’. 6 ay sonra okudum bu yazıyı. Ben de soruyorum, Türk bayrağı altında yemin edip 5 çocuğa kurşun sıkan mı terörist yoksa eğlenip saz çalanlar mı” diye sordu.

‘Oğlumun Tişörtü Elimde Adalet İstiyorum’

Her sabah oğlunun terli tişörtünü kokladığını söyleyen anne Erkul, “Yarama bu tişörtü basıyorum. Ben adalet istiyorum Oğuzhanımın tişörtü elimde. Birçok kez ölümü de denedim. Acı öldürmüyor insanı. Ben gecenin bir yarısı Melike hanımın acısında kendime çare arıyorum. Başka Barışlar Oğuzlar ölmesin ben adalet istiyorum. Oku oğlum okumayan insanın memleketine hayrı olmaz derdi. Memleket bu mu? Türk bayrağıysa, hak varsa, ben de o Türk bayrağının vatandaşıysam hak istiyorum” dedi.

‘Cezasızlık Halklar Üzerinde Sopaya Dönüştürüldü’

Yaralanan çocuklardan Ramazan Altürk’ün babası Sadık Altürk, “Karaman’da bir polis memuru garsonu tokatladı görevden alındı. Gazi Mahallesi’ndeki çocuklar katlediliyor polisler görevinden alınmak bir yana doğru dürüst yargılanmıyor bile. Tek istediğimiz adalet” dedi. Olayda yaralanan bir diğer çocuk Demirhan Erkul’un babası Veli Erkul da, “Devletin güvenlik güçleri toplumu korumak için vardır. Beni koruyacak insan beni öldürüyorsa sözün bittiği yerdeyiz. Adalet istiyorum” diye konuştu.

Açıklamaya katılan HDP Milletvekili Erdal Ataş ise, güvenlik güçlerine dönük cezasızlık politikasının OHAL ile birlikte arttığına dikkat çekti. Ataş, “Birçok insan özellikle fişlenen mahallelerde çok rahat hedef haline dönüştürülebiliyor. Daha birkaç yıl önce aslında Anayasa karşısında eşit olması gereken bütün kolluk güçlerine yargılanmama yönünde özel yasalar çıkarıldı. Bugün de bu yasalar, OHAL ile güçlendirilerek halklar üzerinde sopaya dönüştürülmüş durumda. Kim olursa olsun eşit olarak yargılanmalı” dedi.

İhbarın Asılsız Olduğu Olaydan Önce Biliniyormuş

Davanın avukatlarından Meral Hanbayat da davaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 10 ay önce dosyada gizlilik kararı ve konuya ilişkin yayın yasağı konulduğunu hatırlatan Hanbayat, “Gizlilik kararının gerekçesi normalde suç delillerinin karartılmaması için dosya şüphelilerden saklanmaya çalışılır. Anca sanık polislerin korunması için bir gizlilik kararı alındı. Yayın yasağı ile basın emekçilerinin dosyadan bilgi almadı engellendi. Gizlilik kararı kalktı. Dosyada açığa çıkan hususlardan biri, polisler oraya ihbar için gittiklerini söylüyorlardı ancak açığa çıkan verilerde görünüyor ki çocuklara ateş açan polisler aslında müvekkillerin kullandığı araç oraya gelmeden ihbarın asılsız olduğunu öğrenmişler. Dolayısıyla bir ihbardan kaynaklı teyakkuz hali olmadığını biliyoruz. Olay yerinin parkın tek giriş ve çıkış yeri olduğunu biliyoruz. 4 polisin ateş ettiğine ilişkin bulgular var. Olay yerinde 35 adet kovan bulunmuş. 23 adeti araca isabet etmiş. Yaklaşık 11 tanesi maktul ve mağdurlara isabet etmiş. 3-4 metre gibi dar alanda gerçekleşiyor olay ve polislerin silah kullanmada deneyimli olduklarını 3 polisin özel harekat olduğunu biliyoruz ve o dar alanda sadece lastiklere ateş ettiklerini ifade etmelerine rağmen atışların büyük bir bölümünde öldürücü bölgeye isabet etmiştir” dedi.

Yayınlanma tarihi

19 March 2018

Kategori Listesi

Etiket Listesi