1999 yılında düzenlenen iddianamelerle yargılanan 11 sanıklı ve 2005 tarihli iddianameyle yargılanan 5 sanıklı davaların 2010 yılında birleşmesiyle, süren dava JİTEM Ana Davası* olarak anılmaya başlandı. Gazeteci yazar Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de öldürülmesiyle ilgili, eski JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın fail olarak işaret ettiği Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012’de gözaltına alındı. Yıldırım’ın 2 Temmuz 2012’de tutuklanmasıyla dava zamanaşımından kurtuldu. Başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan 25 Haziran 2013 tarihli iddianame 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
2014 yılında Musa Anter Davası’nın, JİTEM Ana Davası’yla birleştirilmesi talebi, davanın sürdüğü Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 2015 yılında Musa Anter Davası “güvenlik gerekçesiyle” Ankara’ya nakledildi. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi birleştirme kararına itiraz etti. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin itirazını değerlendiren Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 29 Ocak 2016 tarihli kararıyla iki davanın birleşmesi kesinleşti.
11 Temmuz 2018 tarihli duruşmada, Anter ailesi avukatı Selim Okçuoğlu’nun talebi kabul edilerek katıldığı televizyon programında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşadığını iddia eden Genelkurmay Eski İstihbarat Daire Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in tanık olarak dinlenmesine karar verildi.
14 Kasım 2018 tarihli duruşmada tanık olarak dinlenen Pekin; Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşadığını bildiğini, Yıldırım’a tanık koruma prosedürü uygulanıyor olabileceğini belirtince Yıldırım’ın tanık koruma kapsamının araştırılmasına karar verdi. Ancak 20 Mart 2019 tarihinde görülen duruşmada Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından mahkemeye Yıldırım’a ait koruma kaydı olmadığının bildirildiği belirtildi. Bu duruşmada ayrıca Jandarma İstihbarat Emekli Astsubayı Hüseyin Oğuz tanık olarak dinlendi. 3 Temmuz 2019 tarihli duruşmanın öne çıkan gelişmesi, 1992’de zorla kaybedilen Ayten Öztürk’ün Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dosyasının Musa Anter Jitem Ana Davası ile birleştirilmesi oldu. Katılan avukatları dosyaların birleştirilmesini uygun bulmadıklarını; bu durumun yerel yargı birimlerinin görevlerini yapmaktan kaçınmasından kaynaklandığını ifade ettiler. Bu duruşmada katılan Orhan Miroğlu’nun talebi üzerine dinlenen tanıkların beyanında dosyanın esasına dair görgüye dayalı bilgiler yer almadı, tanıklar daha çok davaya ilişkin izlenimlerini aktardılar. Anter ailesi avukatı Selim Okçuoğlu son duruşmanın genel seyrini “Birleşen Ana Dava takip edilmiyor, deliller toplanmıyor, şimdi yeni bir dava birleşti, biz kendi delillerimiz toplanınca ayrılmasını talep edeceğiz” diyerek özetledi.
25 Eylül 2019 günü görülen duruşmada, dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan tanık olarak dinlendi. Erkan, gazeteci tanık Nedret Ersanel’in Musa Anter’in öldürülmesinden sonra kendisiyle röportaj yaptığı iddialarını reddetti. Kendisine yöneltilen JİTEM’e ilişkin sorulara “Cevap vermiyorum” dedi.
25 Aralık 2019 günü görülen duruşmada Musa Anter’in öldürüldüğü gün olay yerine gitmek isterken kaçırılarak darp edilen Gazeteci Ferit Aslan tanık olarak dinlendi. Çalıştıkları yerel Söz gazetesinde o gece nöbetçi olduğunu ve gelen bir ihbar üzerine olay yerine gittiklerini aktaran Aslan, ilk başta öldürülen kişinin Musa Anter olduğunu bilmediklerini söyledi. Kaçıranların kendilerini darbettiğini söyleyen Aslan sürekli “Kimin öldürüldüğünü biliyor musunuz?, Sizi, kim niye gönderdi?” diye sorular yönelttiklerini aktardı. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın oğlu tarafından yayımlanan bir kitapta, oğlunun Yıldırım’ın daha önce basında yer almamış fotoğraflarına yer vermesi üzerine, Gazeteci Aslan 17 senenin ardından kendilerini kaçıranlardan birinin Mahmut Yıldırım olduğunu teşhis ettiğini söyledi. Duruşmada, 18 yıl koruculuk yapan ve daha önceden faili meçhul cinayetlerle ilgili yazdığı bir kitap da bulunan Bedran Akdağ da tanık olarak dinlendi. Akdağ sanıkları tanımadığını söyledi.
24 Haziran 2020 tarihli duruşmada, tanık Nuri Sınır dinlendi. Anter ailesinin vekili Av. Selim Okçuoğlu, zamanaşımına iki ay kala açılan bu davada yargılamanın sekiz yıldır sürdüğünü ve şimdi de ceza zamanaşımına iki yıl kaldığına dikkat çekti. Bu dava dosyası ile birleşen Ayten Öztürk davasında henüz yargılamanın başlarında olduğunu, dolayısıyla makul bir süre içinde hükme erişme hakkının dikkate alınması gerektiğini ifade eden Av. Okçuoğlu, bu nedenlerle Savaş Gevrekçi ve Hamit Yıldırım bakımından dosyanın tefrik edilmesini ve esasa ilişkin mütalaa için savcıya gönderilmesini talep etti. Dava dosyasının ayrılması yönündeki bu talebi mahkeme heyeti reddetti.
21 Ekim 2020 günü görülen duruşmada, Tanık Mustafa Başoğlu beyanında; 1994-1996 yılları arasında Tunceli Mazgirt ilçesinde görev yaptığını, Ayten Öztürk’ün öldürüldüğü 1992 tarihinde ise Tunceli’de görevli olmadığını, Malatya’da görevli olduğunu, maktul Ayten Öztürk’ü ya da dava sanıkları Mesut Mehmetoğlu, Mahmut Yıldırım ve Abdülkadir Aygan’ı tanımadığını, olayla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını iddia etti. Mahkeme heyeti, sanık Abdulkadir Aygan’ın yurtdışı istinabesi ile savunmasının tespiti için Adalet Bakanlığına yazılan yazının cevabının beklenmesine; Tanıklar Celal Yeltekin, Ferit Yılmaz ve Ömer Özüyılmaz ‘ın dinlenmesi için işlemlerin yapılmasına; Tanık Latif Şimşek’in zorla getirilmesine, ve Hamit Yıldırım hakkında uygulanan adli kontrolün dosyadaki delil durumu, suçun niteliği, önlemin ölçülülüğünü sürdürmesi nazara alınarak devamına karar verdi.
20 Ocak 2021 tarihli duruşmada, Beyaz TV’de yayınlanan Medcezir isimli programın sunucusu Latif Şimşek’in 2011 yılında programında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşadığına dair bilgi verdiği ve Mahmut Yıldırım’a ait olduğu ifade edilen bir tutam sakalı gösterdiği hususları ile ilgili tanıklığına başvuruldu. Fakat Latif Şimşek, tanımadığı birinin ilgili bilgileri ve sakal tutamını verdiğini, kendisinin ise bunları Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya’ya teslim ettiğini söyledi. Av. Selim Okçuoğlu bu celse de Musa Anter dosyasının diğer dosyalardan ayrılması gerektiğini vurguladı.
7 Nisan 2021 günü görülen duruşmada, Av. Selim Okçuoğlu zamanaşımı süresine az zaman kaldığını anlatarak Musa Anter’in katline dair dosyanın ayrılması(tefrik) talebini yineledi. Tefrik talepleri sanıklar Abdülkadir Aygan’ın ve Cemil Işık’ın savunmalarının alınmamış olması nedeniyle reddedildi.
7 Temmuz 2021 günlü duruşmada da yine tefrik edilme talebi tartışma konusu idi. Av. Selim Okçuoğlu “Devlet mekanizmasının bir ayağı olan yargı erkine tabiyiz ama şu anda yürütme erki bu davayı zamanaşımına sürüklemek istiyor. Sizin de sözünüz geçmiyor anlaşılan. Bu davada 3 birleşen dosya var. Bizim dosyamız dışındaki diğer 2 dosya zaten takip edilmiyor, işi mahkemeye bırakmışlar. ….. 1 yıl sonra bu davayı yerde bırakıp gideceğiz ve o zaman adaleti nerde arayacağız? Çok mu zor İsveç’ten istinabe sağlamak? ….. Bu davayı bir mum ışığına benzetirsek eğer, ışık giderek zayıfladı, tükenmek üzere.” beyanında bulundu. Mahkeme, ara kararda Abdülkadir Aygan (Aziz Turan) ve Hogir kod adlı Cemil Işıkile ilgili yurtdışı istinabesi ile ilgili Adalet Bakanlığı’na yazılan yazının akıbetinin tekrar sorulmasına ve bu kez yazıya zamanaşımı süresinin yaklaştığı bilgisinin eklenerek öncelik tanınması gerekliliğine yer verilmesine karar verdi.
24 Kasım 2021 günü görülen duruşmada eski Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya tanık olarak dinlendi ve beyanında kendisine Latif Şimşek’in iddia ettiği gibi bir tutam saç vermediğini, böyle bir şeyi hatırlamadığını söyledi. Av. Selim Okçuoğlu’nun davaya dair tefrik talebi yine reddedildi.
23 Mart 2022 günlü duruşmada, İHD ve Van Barosu katılma taleplerinde bulundu fakat bu talepler reddedildi. Avukatlar tarafından insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı uygulanmayacağı yönünde beyanlarda bulunuldu. Abdülkadir Aygan’ın İsveç’te ifadesinin alınabilmesi için Adalet Bakanlığı ile tekrar yazışma yapılmasına karar verildi.
20 Haziran 2022 günü gerçekleşen duruşmada İHD ve ÖHD davaya katılma talebinde bulundu. Zamanaşımının yaklaştığı hatırlatıldı. Duruşmada Adalet Bakanlığı’ndan gelen cevapta Abdülkadir Aygan’ın İsveç’te ifadesinin alınması için İsveç Adalet Bakanlığına 2021 Aralık ayında yazı gönderildiği anlaşıldı.
15 Eylül 2022‘de görülen duruşmada, mahkeme heyeti başkanı izinli olduğundan, yalnızca tarafların beyanları alındı ve duruşma 21 Eylül 2022 gününe, Musa Anter’in ölüm yıldönümü olan 20 Eylül’den hemen bir gün sonrasına ertelendi.
21 Eylül 2022 tarihinde ise Musa Anter’in öldürülmesi ile Orhan Miroğlu’nun yaralanması eylemlerinin ve Ayten Öztürk’ün öldürülmesi eylemlerinin 1992 yılında gerçekleşmiş olması dolayısıyla 765 sayılı TCK hükümleriyle düzenlenen 30 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu nedeniyle her iki davanın düşmesine, JİTEM Davası’nın ise başka bir esasa kaydedilerek devam etmesine karar verildi.
Anter ailesi vekili Av. Selim Okçuoğlu, Musa Anter Davası’nın zamanaşımı sonucu düşmesi kararına karşı, yaşam hakkının usul ve esas yönünden ihlali ile iç hukuk yollarının etkili bir şekilde işletilmemiş olması nedenleriyle 19 Ekim 2022 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı.
JİTEM Davası Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2022/732 Esasına kaydedildi. İlk duruşması ise 6 Şubat 2023 günü, saat 10.00’da görüldü. Duruşmada, katılan vekilinin dosyanın mütalaa hazırlığı için savcıya tevdi edilmesi talebi reddedildi.
5 Haziran 2023, 29 Kasım 2023 ve 3 Haziran 2024 tarihlerinde görülen duruşmalara taraflardan katılan olmadı.
Bir sonraki duruşma 27 Ocak 2025 günü saat 10.10’da görülecek.
Daha detaylı bilgi edinmek isterseniz davanın seyrini anlatan zaman çizelgesine, takip ettiğimiz duruşmaların izleme raporlarına ve basında çıkan ilgili haberlere de göz atabilirsiniz.
(*) JİTEM Ana Davası kapsamında failleri aydınlatılmayı bekleyen zorla kaybedilenler: Harbi Arman, Abdulkadir Çelikbilek, Servet Arslan ve Şahabettin Latifeci.