Leyla Alp
Ali, Berkin, Uğur, Ceylan, Medeni, Nihat… Adlarını söylemeye kıyamadığımız, resimlerine bakmaya doyamadığımız çocukların canlarını aldılar. Uykuları huzur, bahçeleri bahar görmesin…
Naif, yakışıklı, Fenerbahçeli, üniversiteli ve bir gençti Ali İsmail Korkmaz. Tanımazdık… Bir Haziran gecesi döve döve komaya sokulmasaydı yine tanımayacaktık. Bizim için binlerce Ali’den biri olacaktı… Şimdi adını söylerken sızlıyor kalbimiz, en yakın Ali’lerden çok daha yakınımız…
Ali komada, yarın Berkin’i başından vuracaklar…
Kaşları kara bir çocuktu Berkin Elvan. Annesinin bakarken içi titrediği, ablalarının neşesi, babasının küçüğü… 16 Haziran günü bakkala ekmek almaya giderken bir polis başından vurmasaydı adını dahi bilmeyecektik. Kara kaşlarından, masum bakışlarından haberimiz olmayacaktı. Şimdi hiç kapanmayan yaramız.
16 Haziran sabahı, Ali tam 14 gündür komadayken Berkin’i başından vurdular.
19 yaşındaydı Ali. Daha ömrünün baharında… Bir gelinciği üflemeye kıyamayacak kadar naif bir çocuğu döve döve…
14 yaşındaydı Berkin. Daha oyun çağında… Kalbi daha kuş kadar bir çocuğu başından…
7 yıl oldu…
Bütün bunlar olalı tam 7 yıl oldu. 7 koca yıl…
Ali 26 yaşında olacaktı. Okulunu çoktan bitirmiş, kim bilir memleketin hangi köşesinde öğretmenlik yapıyor olacaktı. Emel ana kucağında oğlunun resmi mahkeme koridorlarında sürüklenmeyecekti. Babası toprağa sarılıp kahretmeyecekti. Abisinin “Ali” deyince boğazı düğümlenmeyecekti.
21 yaşında olacaktı Berkin. Belki bir üniversite öğrencisi. Hukuk okuyacaktı belki. Belki mühendislik isteyecekti de puanı ancak işletmeyi tutacaktı. İlk aşkının elini tutmuş olacaktı. Belki sakal bırakacaktı. Ablalarını ekip akşamları “o kızla” buluşacaktı. Annesinin tek derdi “şu çocuk okulu bir bitirsin de” olacaktı. Babası boyunu geçen oğluyla gurur duyacaktı.
26 yaşında olacaktı Ali… Yüzünde yine kocaman gülümseme, belki birkaç çizgi göz kenarlarında. Annesi tatillerde Ali’nin en sevdiği yemekleri yapacaktı. Babasıyla iki tavla atıp abisiyle çay bahçesine gidecek, yeğenini parka götürecekti. Üstünde çubuklu forma, takımın maçlarında kalbini tutacaktı.
21 yaşında olacaktı Berkin. Misketlerini çoktan başka çocuklara verecekti. Annesi meydanlarda yuhalatılmayacaktı. Babasının yüzüne derin bir keder oturmayacaktı. Ablaları erken büyümeyecekti…
Ali’yi döve döve… Berkin’i başından…
7 yıl oldu 7 koca yıl…
Ali 26 yaşında olacaktı. Berkin 21… Biz ikisini de tanımayacaktık. Her esmer çocukta aklımıza Berkin gelmeyecekti. Her gelincik gördüğümüzde Ali İsmail… Gözümüzde yaş hazır beklemeyecekti her Haziran’da. Boğazımız düğüm düğüm olmayacaktı anaları her gördüğümüzde. Yüzlerindeki derin kedere bakarken boğulur gibi olmayacaktık. Mahkeme kapılarında beklemeyecektik. Adaletsizlikten utanmayacaktık. 14 yaşında bir çocuğa “terörist” denmesine öfkelenmeyecektik. 14 yaşında bir çocuğun 15 kilo mezarına girmesine “Ah” demeyecektik…
Ali 19, Berkin 14 yaşında kaldı… Büyümediler. Yaşlanmıyorlar. Halı sahada maça gidemediler. Okulu asamadılar. Ders veremediler. Tayin bekleyemediler. Arkadaşlarıyla tatil planı yapamadılar. Ne geçim derdine ne de aşka düşemediler. Ali’nin elinde bir gelincik üflemeye korkuyor. Berkin’in elinde bir uçurtma gökyüzüne salamıyor…
7 yıl oldu 7 koca yıl…
Niye mi yazdım bunları? Çünkü Berkin’in katili hâlâ açıklanmadı, yargılanmadı… Çünkü Ali’yi öldürenlere “iyi hal” indirimleri uygulandı. Çünkü başka çocuklar da öldürüldü. 12 yaşındaki Nihat Kazanhan, Kemal Korkut, Ali El Hemdan… Çünkü adaletsizlik katillere cesaret veriyor ve çocuklar öldürülüyor. Çünkü başka bir coğrafyadaki ölüme feryat edip yanı başımızdakine susmak bizi “adil”, “demokrat”, “hak savunucusu” yapmaya yetmiyor. Sevgili Elif Ilgaz 7 yıldır bıkmadan, usanmadan her gün Berkin vurulalı kaç gün olduğunu yazıyor. 10, 20, 400,1000… Berkin vurulalı 2556 gün oldu! Katili hâlâ açıklanmadı! Elif usanmadı, katilini koruyan, kollayan, gizleyenler de utanmıyor.
Ali, Berkin, Uğur, Ceylan, Medeni, Nihat… Adlarını söylemeye kıyamadığımız, resimlerine bakmaya doyamadığımız çocukların canlarını aldılar. Uykuları huzur, bahçeleri bahar görmesin…