Hrant Dink Davası İzleme Raporu – 22, 23, 24 Aralık 2020

Elif Akgül- 22, 23, 24  Aralık 2020

Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen, dönemin İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli kamu görevlilerinin yargılandığı 4’ü tutuklu 77 sanıklı davanın 114, 115 ve 115. duruşmaları 22, 23 ve 24 Aralık’ta görüldü.

15 Aralık’taki duruşmadan bir gün önce savcı Muhammed İkbal Anar esas hakkında mütalaasını açıkladı. Savcı Anar bir kısım sanıklar için beraat, bir kısım sanıklar için “FETÖ üyeliği”, bir kısım için “FETÖ yöneticiliği” ve bir kısmı içinse “görevi ihmal” suçlamalarından ceza istedi. Dava sanıkların esas hakkına mütalaaya karşı savunmalarıyla sürüyor.

22 Aralık’taki duruşmada sanıklardan Atilla Güçlüoğlu, Rahmi Özer, Metehan Kadir Yıldırım, Muhammer Ay, Ünsal Gürel ve Cevat Eser esas hakkında beyanda bulundular.

23 Aralık’taki duruşmada sanıklardan Ahmet Faruk Aydoğdu, Ahmet İlhan Güler, Ahmet Çetiner, Birol Ustaoğlu, Tevfik Cantürk esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu.

24 Aralık’taki duruşmadaysa Engin Dinç, Emre Cingöz, Eyüp Temel, Hacı Ömer Ünalır, Hasan Durmuşoğlu, Hüseyin Yılmaz, Mikdat Özbek, Musa Yıldırım ve Murat Bayrak’ın esas hakkında mütalaaya karşı savunmaları alındı.

Davanın görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkesi’ne başkanlık eden Akın Gürlek, bu arada, Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu’na esas hakkında mütalaaya karşı tüm sanıkların beyanlarının bitiminin ardından katılan taraf olarak onlara da söz hakkı vereceğini söyledi. Dink ailesi avukatları 112. duruşmada davanın dört yıl sürdüğünü hatırlatarak mütalaaya karşı beyanda bulunmak için 2-2,5 aylık bir hazırlanma süresi talep etmişti. Mahkeme heyeti ise Dink ailesi avukatlarına esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanda bulunmak için 2 gün süre vermişti. Bunun üzerine, 113. duruşmada heyete dilekçelerini sunan katılan tarafından avukat Hakan Bakırcıoğlu “Sanık savunmalarının tanık beyanları ve deliller ile birlikte değerlendirilmesini içerecek şekilde beyanlarımızı tarafımıza tanınan iki günlük sürede sunmamızın dava dosyasının kapsamı dikkate alındığında olanaklı olmadığı ve bu sürede sunacağımız bir görüşün de herhangi bir ciddiyet içermeyeceği açıktır” demişti.

Duruşma Öncesi

Duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonda görüldü. Koronavirüsü pandemisi nedeniyle duruşma maskeli olarak yapıldı, duruşma salonundaki koltuklar sosyal mesafelenmeye uygun olarak kapatılmıştı.

Duruşma Salonu ve Katılım

Duruşma İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın büyük salonlarından biri olan 1. Kat C bloktaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görüldü. Duruşmada izleyici olarak sadece basın mensupları yer aldı.

Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları, Agos, bianet ve Diken takip etti. Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç’in savunmalarını yaptığı duruşmaları AA, DHA, Cumhuriyet, TRT muhabirleri de izledi.

22 Aralık 2020 Tarihli 114. Duruşma

22 Aralık günü saat 10.00 itibariyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Atilla Güçlüoğlu, Rahmi Özer, Gazi Günay, Metehan Kadir Yıldırım, Ünsal Gürel ve Emre Cingöz hazır bulundu.

Duruşmada esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulunan sanıklardan dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü olan Atilla Güçlüoğlu, tetikçi Ogün Samast ile, Samast Samsun’da yakalandıktan sonra Türkiye bayrağı ile çekilen fotoğrafların basına sızdırıldığı iddiasına ilişkin “Ben sadece basın ilişkileri doğrultusunda gazetecilerle görüştüm. Bayrakla fotoğraf çekilmesi yönünde bir talimatım olmadı. Çekilen video ve fotoğraflara ulaşmam mümkün olmadığından basına sızdırmam mümkün değil” dedi.

Ardından söz alan dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Unsur Elemanı olan uzman çavuş Rahmi Özer ise “Maddi manevi çok zarar gördüm. Suç işlemedim. Beraatimi istiyorum” dedi. Özer’in müdafii Av. Murat Özdemir de “Dosyaya yeni bir belge girmedi, ifadelerde müvekkilin ismi geçmedi. Vatandaş olarak bu cinayetin en iyi şekilde aydınlatılmasından yanayım ama suçsuz insanlar da cezalandırılmamalı. Dosyada herhangi aleyhe delil yok. Beraat mütalaasına katılıyoruz. Suçun işlemediğinin sabit olmasından beraat ve adli kontrolün kaldırılmasını silahların iadesini istiyoruz” diye konuştu.

Özer’in ardından esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanda bulunan dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürlüğü Bölücü Faaliyetler Unsur Elemanı olan Uzman Çavuş Metehan Kadir Yıldırım da savcının beraat yönündeki mütalaasına katıldığını ifade etti, hakkındaki adli kontrol kısıtlamasının kaldırılmasını istedi.

Yıldırım’dan sonra sanıklardan cinayet döneminde İhlas Haber Ajansı Samsun ili adliye ve polis muhabiri olarak görev yapan Muhammer Ay’ın vekili Av.Kadir ÇekinMüvekkilim hakkındaki ‘katilin kim ve nerede olduğunu FETÖcülerle ilişkisi olduğu için öğrendiği iddiası var. Samast’ın Trabzonlu olduğu televizyondan naklen yayınlandı. Müvekkilim de Trabzonlı olduğu için Samsun’a geçme ihtimali var diyerek Samsun’u arıyor. Otogarda hareketlilik olduğunu öğrenince gazeteci olduğundan kalkıp gidiyor” diyerek beraat talep etti.

Duruşmada esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulunmak için söz alan cinayet döneminde Trabzon İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nda 3. Asayiş Tim Komutanı olan Astsubay Ünsal Gürel de beraatini ve yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti. Güral’ın müdafii Av. Zeynep Özhan Kemaloğlu ise Gürel’in Samast ile telefon kaydının, Samast olay tarihinde çocuk olduğu için gözaltı, ailesine teslim, savcılığa götürmek gibi işlemlerde haberleşmek üzere oluştuğunu ifade etti.

Ardından cinayet döneminde Trabzon İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nda karakol komutanı olan Cevat Eser esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulundu. Savcının beraat mütalaasına katıldığını söyleyen Eser, yurtdışı yasağının kaldırılmasını istedi. Eser, mütalaada yöneltilen ardışık ankesörlü telefon aramalarında kaydı olduğu gerekçesiyle “FETÖ üyesi olmak” iddiasını ise reddetti.

Davaya 23 Aralık’ta devam etmek üzere ara verildi.

23 Aralık 2020 Tarihli 115. Duruşma

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma saat 11.15’te başladı. Duruşmada, tutuksuz sanıklar Ahmet İlhan Güler ile Ahmet Faruk Aydoğdu ile tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek, Muharrem Demirkale, Yavuz Karakaya ve Mehmet Uçar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanmak üzere hazır bulundu.

Duruşmada ilk olarak esas hakkında mütalaaya karşı cinayet döneminde Trabzon İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nda 2. Asayiş Tim Komutan Yardımcısı olarak görev yapan Uzman Çavuş Ahmet Faruk Aydoğdu beyanda bulundu. Mütalaada kendisine yöneltilen ardışık ankesörlü telefon görüşmesi iddialarını reddeden Aydoğdu savcının beraat mütalaasına ise katıldığını ifade etti.

Aydoğdu’dan sonra cinayet döneminde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olan Ahmet İlhan Güler esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanda bulundu.

Önceki savunmalarını tekrar ettiğini söyleyen Güler beyanında özetle şunları söyledi:

“Savcılığın bulguları, itiraflar, yapılan eylem ve işlemlerin tespiti bu olayın kurgulandığını, gerçekleşmesine uygun oluşturmak için itina gösterdikleri ve istihbarat uygulamaları ve görevleri kapsamında buna engel olacak bir şey yapabilme ihtimaline engel olmak için bilgi sakladıkları ama diğer yandan başında bulunduğum makamı sorumlu göstermek için altyapı oluşturdukları açıktır. Bunları yazan savcılık, artık benim görevi ihmal suretiyle kötüye kullanmış olduğumu iddia edemez. İddia ederse çelişkiye düşer.

Çünkü savcılık bu örgütün, zaten görev kapsamında bir şey yapılması gereğini ortadan kaldıracak ortam oluşturduklarını tespit etmekte ve bu tespite göre örgüt elemanlarına suçlamalar yöneltmektedir. Dolayısıyla zaten bu derece profesyonel bir suç örgütünün, savcılığın mütalaadaki suçlamasını bir an için kullanırsak görevi ihmal suretiyle kötüye kullanma ihtimalime imkân vermeyecek şekilde hareket ettikleri açıktır. Benim bu şekilde suçlanmam, terör örgütü mensuplarına yöneltilen suçlamaları zayıflatır ki bu da doğru olmaz.

Nitekim bu açıdan bakılırsa suç örgütünün özellikle koruma istenmemesi ve fakat olaydan sonra başlıca sorumlusu olarak görülecek bir makam olarak İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nü hedefe koymak niyeti ve bu hususta başarılı oldukları, şimdi savcılık mütalaasında örgüte mensup kişilerin eylem ve işlemlerine ilişkin açıklama ve beyanlarla ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Bunun örgüt işi olduğu tespit edilmiş olduğuna göre artık bu tür bir yazıdan yola çıkılarak özellikle sorumlu hedef olarak kurgulanan makamın görev ihmali olduğu da söylenemez. Söylenirse, örgütün kurgusu hala etkisini gösteriyor, hala bu çarpıtmaya inanılıyor demektir.

İstihbarat şubelerinin görev tanımında, ancak kendi istihbari faaliyetleri dolayısıyla bir bilgiye ulaşan şubenin koruma hususunu talep edebilmesidir. Başka bir şubenin istihbari bilgisine muttali (haberdar) olan diğer il istihbarat şubesi koruma isteyemez, yoksa istihbarat operasyonu ifşa edilmiş, yardımcı istihbarat elemanları tehlikeye atılmış olur. Bu konudaki görev hiç tereddütsüz, istihbarat bilgisini üreten şubeye aittir. Bu şube Trabzon’dur ve koruma sağlanmasına engel olmak için nasıl bilgi ve belge sakladıkları savcılık mütalaasında sanıklara ilişkin suçlama delilleri arasında zikredilmektedir.”

Güler’in ardından SEGBİS aracılığıyla Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nden esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanda bulunan cinayet döneminde Samsun İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde komiser olarak görev yapan Ahmet Çetiner, cinayet döneminde göreve başlayalı 2 hafta olduğunu söyledi. Tetikçi Ogün Samast ile Türkiye bayrağı ile çekilen fotoğraf ve görüntülere ilişkin kimseye talimat vermediğini söyleyerek beraat istedi.

Cinayet döneminde Trabzon İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nda Uzman Çavuş olan Resul Kütükoğlu’nun avukatı Ata Över de savcının beraat mütalaasına katıldıklarını söyledi.

Ardından Samsun Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS ile duruşmaya katılan sanıklardan dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Unsur Komutanı Birol Ustaoğlu söz aldı. Kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili 2007 yılında hakkında takipsizlik kararı verildiğini söyleyen Ustaoğlu “Mahkemenin tahliye kararının gerekçesi ve toplanan delillerde suçsuzluğum ortaya çıktı” dedi. Beraat talep etti.

Sanıklardan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi polis Tefik Cantürk de “Suçu işlemediğim sabittir. Beraatini istiyorum” diye konuştu.

Beyanların ardından Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, Dink ailesi avukatlarından Bakırcıoğlu’na sanıkların esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanları bittikten sonra söz vereceğini söyledi.

Davaya 24 Aralık saat 10.00’a kadar ara verildi.

24 Aralık 2020 Tarihli 116. Duruşma

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma saat 10.00’da başladı. Duruşmada tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek, Muharrem Demirkale, Hamza Celepoğlu ile Mehmet Uçar SEGBİS aracılığıyla hazır buldundu. Tutuksuz sanıklar Engin Dinç, Hüseyin Yılmaz, Hacı Ömer Ünalır, Mikdat Özbek, Musa Yıldırım, Hasan Durmuşoğlu ve Eyup Temek de duruşma salonunda yer aldı.

Celsede ilk olarak mahkeme başkanı Akın Gürlek, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gelen bir yazıyı duyurdu. Gürlek’in okuduğu yazıda dönemin Trabzon alay komutanı Ali Öz ve İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Ecevit Emir ile Emre Cingöz’ün esas hakkındaki mütalaanın açıklanmasından sonra yurt dışına kaçmaya ilişkin Gürcistan’da bazı kişilerle irtibat kurduğu, arayışa girdiği ve buna dair çalışmalar yaptıkları belirtildi.

Ardından esas hakkında mütalaaya karşı beyanlara geçildi. İlk söz alan cinayetin tasarlandığı sırada Trabzon İstihbarat şube müdürü olan, cinayetten sonra da istihbarat daire başkanı olarak atanan Engin Dinç oldu. Dinç savunmasında şunları söyledi:

“30 Haziran 2006’da Trabzon’dan ayrıldım, devamında Afyon’a tayin oldum. Olaydan altı ay önce istihbarat şube ile ilişiğim kesildi. Bundan sonraki olaylarla ilgili bilgim yok. İddianamede bu konuyla ilgili bazı hususlar mütalaada düzeltildi. 17 Şubat 2006’da yazdığımız ‘ses getirici eylem’ notunu istihbarat daire başkanlığına gönderdik. Dolayısıyla görevimi yaptım. Böyle bir zorunluluk olmamasına karşın çalışma arkadaşlarıma notu İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne de göndermesini söyledim. O dönemin yetkililerini de telefonla bilgilendirdim. Yasin hayal hakkında genel bilgileri rapora aktardım. Yazıda Hayal’in nasıl birisi olduğunu, daha önce neler yaptığını anlattık. Devamında İstanbul’da eylem planladığını söyledik. Bütünsel olarak olay aktarıldı. ‘Ses getirici eylem’ tabiri istihbaratta genel bir jargondur. Diğer yandan yazının bütünü dikkate alındığında bombalı eyleme karışan birinin sıradan bir eylem yapmayacağı anlaşılır. Hakkımda isnat edilen suçları işlemediğim sabit olduğundan beraatimi talep ediyorum.”

Dinç’in ardından sanıklardan Emre Cingöz’e emniyetin kaçma girişimiyle ilgili yazısı soruldu. Başkan Akın Gürlek, Batum’dan emniyet görevlilerinin İstanbul emniyet görevlilerini bu konuda haberdar ettiğini söyledi. Cingöz de böyle bir girişimin aklından geçmediğini belirtti. Mahkeme başkanı Gürlek, bu ihtimale karşı Ali Öz ve Ecevit Emir’in ev hapsine alınmasına, Emre Cingöz’e karşı ise İstanbul’u terk etmeme adli kontrolü uygulanmasına karar verdi.

Duruşmada esas hakkında mütalaaya ilişkin söz alan sırasıyla dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda Bölücü Faaliyetler unsur elemanı olan Eyüp Temel, Trabzon jandarma istihbarat görevlisi Hacı Ömer Ünalır, Trabzon emniyet istihbarat görevlisi Hasan Durmuşoğlu beraat talep etti.

2005 yılı ile Temmuz 2008 tarihinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü İdari Büro, Bilgi İşlem Büro ve R Büro Amiri olan ve aynı zamanda İstihbarat Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürütmekte olan Hasan Durmuşoğlu ise “F3 istihbarat raporları, matbu buluşma raporlarıdır. Suçlandığım kısımlar başkalarının doldurduğu kısımlardır. Benim sistemden evrak silme yetkim olmadığı gibi fiziken ve teknik olarak benim yazılıma müdahale etmem de mümkün değildir” diye konuştu, beraat istedi.

Dink öldürüldüğünde sırasıyla Trabzon Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Birimi’nde Unsur Komutanı olan Hüseyin Yılmaz, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Faaliyetler Unsur Komutanı olan Mikdat Özbek, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Unsur Elemanı olan Musa Yıldırım da beraat talep etti, adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını istedi.

Dink’in öldürüldüğü tarihte Samsun İl Jandarma Komutanlığı KOM Şube Müdürü (Yüzbaşı) olarak görev yapan Murat Bayrak ise tetikçi Samast ile çekilen bayraklı fotoğrafa ilişkin “Talimatı ben vermedim” dedi.

Duruşma Takvimi

Dava 6 Ocak’ta eski İstanbul Emniyet müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Jandarma alay komutanı Ali Öz, jandarmalar Mustafa Küçük, Ali Barış Sevindik, Bekir Yokuş, Önder Araz ve istihbarat daire başkanlığı görevlisi Ali Poyraz’ın; 8 Ocak’ta cinayet sırasında Trabzon İstihbarat şube müdürü olan Faruk Sarı, jandarmalar Ecevit Emir, Emre Cingöz, Hacı Şefik Şimşek, Gazi Günay, Ergün Yorulmaz ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Ercan Demir’in, 11 Ocak’ta İstihbarat Daire Başkanlığı görevlisi Hamdi Egbatan, eski Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevlisi Hamza Celepoğlu, Trabzon İstihbarat polisleri Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Mehmet Uçar, Mülkiye eski başmüfettişi Mehmet Ali Özkılınç ile Samsun polisi Metin Balta’nın, 15 Ocak’ta Trabzon Emniyet eski müdürü Reşat Altay, eski istihbarat daire başkanı Sabri Uzun, Trabzon İstihbarat polisleri Okan Şimşek, Özkan Mumcu, Onur Karakaya, istihbarat daire başkanlığı görevlisi Osman Gülbel ile Mülkiye eski başmüfettişi Şükrü Yıldız’ın, 20 Ocak’ta İstihbarat Daire Başkanlığı C şube müdürlüğü eski görevlisi Tamer Bülent Demirel, Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Veysal Şahin, Volkan Şahin, Samsun Emniyet görevlileri Yakup Kurtaran ve Yüksel Avan, İstanbul Jandarma İstihbarat görevlileri Yavuz Karakaya ve Yusuf Bozca’nın ve 22 Ocak’ta dönemin istihbarat C şube müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski Trabzon Emniyet müdürü ve İstihbarat Daire başkanı Ramazan Akyürek, gazeteci Ercan Gün ve İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Muharrem Demirkale’nin esas hakkında mütalaaya ilişkin beyanları ile devam edecek.

Yayınlanma tarihi

8 January 2021

Kategori Listesi