Ayça Onuralmış – 27 Mayıs 2021
Mahkeme: Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 20120/157
Adana, Seyhan ilçesinde 27 Nisan 2020 tarihinde iki arkadaşı ile birlikte gezintiye çıkan Ali El Hemdan isimli 18 yaşındaki Suriyeli gence polis tarafından kimlik kontrolü yapılmak istendi. Pandemi tedbirleri nedeni ile para cezası uygulanacağı endişesini taşıyan Ali El Hemdan, olay yerinden yürüyerek uzaklaşmak istedi. Ali El Hemdan, arama noktasına 150 metre kadar yakınında bulunan Sucuzade Mahallesi 30099 Sokak ile 30095 Sokak’ın kesiştiği noktada polis memuru Fatih Karaca tarafından göğsünden tek kuşunla vurularak öldürüldü. Polis memuru Fatih Karaca hakkında “kasten insan öldürmek” suçundan Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın dördüncü duruşması 27.05.2021 tarihinde görüldü.
Duruşma Öncesi
Adliye girişine Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “koronavirüs tedbirleri kapsamında herhangi bir iş veya işlem ile ilgili geldiğini ispat edemeyenlerin adliye binalarına alınmayacağı” uyarısı asılmıştı. Ayrıca HES kodu ile giriş yapılabileceği belirtilmişti. Adliyeye girmek isteyenlere güvenlik tarafından neden geldiği soruldu, tebligatla ya da e-devlet üzerinden davalarının bulunduğunu kanıtlamaları istendi. Basın ve kurumlardan gelenler de kimlik kartlarını göstererek içeri girebildi. Ancak girişte HES koduna bakılmaması dikkat çekti. Duruşma salonu önünde üniformalı bir polis bekledi.
Duruşmaya Katılım
Saat 11.00’de başlaması beklenen duruşma 3 saat 20 dakika gecikmeli olarak 14.20’de başladı ve 40 dakika sürdü. Birinci duruşmada bulunan Ali El Hemdan’ın babası Hasan Hemdan ve ailesinden herhangi biri bu celseye de katılmadı. Duruşmaya Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları Derneği’nin yanı sıra, sanık polisin ailesi ve avukatları katıldı. Duruşmayı izlemek üzere Mezopotamya Ajansı, DHA ve Evrensel muhabirleri de adliyedeydi. Ancak pandemi bahanesiyle salona yalnızca 5 izleyici alınacağı söylendi. Salona sanığın oğlu, Mezopotamya Ajansı, Uluslararası Af Örgütü temsilcisi, ÇHD temsilcisi ve Faili Belli girdi. Salona girenlerin basın ya da kurum kartlarını göstermeleri istendi. İzleyiciler, duruşmayı salonun arka tarafında ayakta takip etti. Bir polisin de duruşma salonunda beklediği görüldü. Sanık polis Fatih Karaca, duruşmaya SEGBİS ile bağlandı.
Duruşmanın Seyri
Mahkeme Başkanı, avukatlara ayrılan bölümde oturan Avukat Tugay Bek’in vekaletnamesi olmadığı için izleyicilerin bulunduğu bölüme geçmesini istedi. Bek, ÇHD adına davaya katılmak istediğini ve kalkmayacağını söyledi. Mahkeme Başkanı da “Peki, oturun orada” dedi.
Ali El Hemdan’ın otopsi raporunu düzenleyen Adana Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nde görevli Adli Tıp Uzmanı Ziyaettin Erdem de duruşmada dinlenmek üzere hazırdı, mermi çekirdeğinin Hamdan’ın kalbinden çıkarıldığını söyledi. Mahkeme Başkanı, merminin doğrudan mı, yoksa sekerek mi kalbe saplandığını sordu. Merminin önden arkaya düz seyirli olup, mermi çıkışı olmadığını söyleyen Erdem, “Mermi, göğsün alt bölgesinden kanın içerisinden kepçeyle alındı. Vücudun hareket ettirilmesi nedeniyle mermi kaymış olabilir. Şahsın hareketi nedeniyle kanın içerisine düşebilir. Seken bir mermi için de bu ihtimal geçerli” dedi.
Savcı, sanığın tutukluluğunun devamını talep etti.
Mahkeme Başkanı’nın sorusu üzerine Fatih Karaca, söyleyeceği bir şey olmadığını ifade etti.
Sanık avukatı, beyanında müvekkilinin maktulü tanımadığını, öldürme kastıyla hareket etmediğini savundu. Olay meydana gelmeden önce müvekkilinin sokağa çıkma kısıtlaması dolayısıyla adli ve idari işlem yapmak üzere maktulü yanına çağırdığını, maktulün ise hızlı bir şekilde koşmaya başladığını söyledi. Müvekkilinin maktulün peşinden gittiğini, defalarca ‘Dur’ ikazında bulunduğunu söyleyen avukat, Fatih Karaca’nın kendi emniyeti ve güvenliği için silahını çektiğini kaydetti. Olay yerinde (aynı mahalle, aynı sokakta) daha önce çıkan çatışmada bir polisin öldüğünü, iki polisin de yaralandığını ve bu nedenle Karaca’nın kendini emniyete almak için olay yerine “güvenli” biçimde girdiğini söyleyen sanık avukatı, şöyle konuştu:
“Bunun yanı sıra olay yerinde sanığın silahından çıkan kovanın dışında 3 farklı kovan daha tespit edilmiştir. Olay yeri hem terör faaliyetleri açısından hem de polise yönelik saldırılar açısından bilinen bir yer. Daha sonrasında havaya ateş etmek isterken silahın patlaması sonucu maktul vefat etmiştir. Elimizde tespit içeren tek rapor, emniyet kriminal raporudur. Bu rapora göre, mermi sekme ve çarpma sonucu maktule isabet etmiş. Müvekkilimiz maktulü tanımıyor, maktulün vefat ettiğini dahi ilk önce anlamıyor. Kamera kayıtlarında görülüyor, maktulün yanına giderken sakin şekilde gidiyor, maktulün vefat ettiğini görünce haykırmaya başlıyor, ‘Benim de çocuklarım var, 5 çocuğum var, ölme ölme’ diyor. Kalp masajı yapmaya çalışıyor, 112’yi arıyor, emniyetteki arkadaşlarına haber veriyor.
Biz burada müvekkilimizin TCK 24. ve TCK 27. maddesinde tanımlanan hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılmasından dolayı ve TCK’nın 85. maddesinden dolayı sorumlu olacağı kanaatindeyiz. Suçun vasıf ve mahiyetin değişme ihtimali, müvekkilimizin tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliyesini talep ediyoruz.
Ayrıca müvekkilimiz epilepsi hastasıdır, ilaç kullanıyor ve o gün Ramazan olması sebebiyle oruçluydu, hava da sıcaktı. Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne müzekkere yazılarak, olay günü müvekkilimizin oruçlu olması ve kaçan maktulü ağzında maskeyle uzun süre kovaladığı hususu dikkate alınarak, olay sırasında silahın müvekkilimizin iradesi dışında, epilepsi hastası olması sebebiyle gerçekleşebilecek ani kasılmalar sonucu ateş almasının mümkün olup olmadığının sorulmasını talep ediyoruz.”
Avukat Tugay Bek de “Talebimizin alınmasını ve tutanağa geçirilmesini istiyoruz. Temsil ettiğimiz kurumlar ve müvekkilimiz adına buradayız. Biz burada otururken bizi yok sayamazsınız, görmezden gelemezsiniz” dedi.
Mahkeme Başkanı “Kurumlarınızın katılma talebini 3 kez reddettik, tekrar mı reddedelim?” diye sordu.
Bek, “Biz haklı bir talebi ifade ediyoruz. Burada olduğumuzun ve taleplerimizin tutanağa geçirilmesini istiyoruz. Reddedildiği de tutanağa geçsin” dedi.
Mahkeme Başkanı, Bek’in taleplerini tutanağa geçirmedi ve tutanak Bek’e verilmedi.
Önceki üç duruşmada, Adana Barosu, İHD ve ÇHD adına davaya katılma talepleri bildirilmiş; ancak mahkeme heyeti “suçtan zarar görmedikleri” ve “CMK 237 şartlarının oluşmadığı” gerekçesi ile katılma taleplerinin reddine karar vermişti.
Yine önceki duruşmada, Hemdan ailesinin Avukat Tugay Bek’e vekaletname çıkartması için süre verilmişti. Bek, geçen duruşmada, mağdur aileye Emniyet tarafından baskı yapıldığı için müşteki Hasan Hemdan’ın vekalet çıkartmaktan çekindiğini belirterek, şunları söylemişti:
“Yapılan baskılar neticesinde müşteki aile bir avukatın vekil tayin etmeden önce Emniyeti aramak durumunda kalıyor. Bizlerin avukatlığını kabul etmemesi ve vekalet çıkartmaması için aile baskı görüyor. Müştekilerin mensubu olduğu aşiret büyükleri Adana Emniyeti’ne çağrılıp avukat olarak bize vekalet çıkarmaması hususunda müştekiye baskı yapılıyor. Özgür iradesini ortaya koyabilecek durumda olamayan müşteki aile duruşmaya gelememekte ve kendisine avukat tayin edememektedir. Bu şartlar altında gerçek anlamda taraf katılımının sağlandığı ve bir yargılama sürecinin olabilmesi, kamuoyunun kafasındaki kuşkuların ortadan kalkması için Baro ve insan hakları örgütlerinin davaya müdahillik talebinin kabul edilmesi gerekir.”
Ara Kararlar
Mahkeme, “epilepsi nedeniyle ani kasılmaların, ilaç kullanmasının, oruçlu olmasının ve ağzında maske olmasının olayın gerçekleşmesine etkisi olup olmadığına ilişkin Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden rapor alınması” talebinin olay anında sanığın epilepsi geçirdiği, ani kasılma olduğuna dair herhangi bir belirti görülmediği için reddine ve tahliye talebinin de reddine karar verdi. Duruşma, 9 Eylül 2021 günü saat 11.00’e ertelendi.
Duruşma Sonrası
Avukat Tugay Bek, yaptığı değerlendirmede, Ali El Hemdan’ın “organize” bir cinayete kurban gittiğini vurgulayarak, şunları dile getirdi:
“Polis Fatih Karaca, ilk başta klişe bir polis savunması yaparak, ‘Kaçtı, dur ihtarında bulundum, havaya ateş etmek isterken ayağım kaydı düştüm. O sırada silah patlamış olabilir’ dedi. Adana Emniyeti de polis memuru Fatih Karaca’nın savunmasını doğrulamak için kamuoyunu yanlış bilgilendirdi. Ali El Hemdan’ın kaçarken dur ihtarına uymadığı için vurulduğunu ileri sürdü. Emniyet, katil polis memurunun arkasında durdu. Cumhurbaşkanı, Hemdan ailesi ile görüştü. Telefonla verilen talimatla Ali El Hemdan’ın akrabaları, Türk vatandaşı yapıldı. Basın, Ali El Hemdan’ın dur ihtarına uymadığı, polisin kovalarken ayağının kayması sonucu silahın yanlışlıkla ateş aldığı yönünde yalan haberler yaptı.
Polis Laboratuvarı Ali El Hemdan’ın tişörtündeki delikten merminin sekerek aşağıdan yukarıya doğru gelip ölüme sebep olduğu yönünde rapor verdi. Oysa elbisedeki deliğe bakarak böyle bir hüküm vermek mümkün değildir. Polis Laboratuvarı, Savcılığı ve Mahkemeyi yanıltmaya çalıştı. Polis memuru İ.K., katil polis memuru Fatih Karaca’nın, ayağı tökezlediği esnada silahının ateş aldığını söyledi. İ.K., katil meslektaşını korudu.
Kamera kayıtları, Fatih Karaca’nın, Emniyet Müdürlüğü’nün, Polis Laboratuvarı’nın, gazetelerin gerçeği gizlediğini, Ali El Hemdan’ın 15 metreden tek atışla göğsünden vurduğunu, havaya ateş etme kovalamaca ve tökezleme sonucu silahın patladığının yalan olduğunu gösterdi. Katil polis memuru, ifadesini değiştirerek ‘Havaya ateş etmek isterken silah yanlışlıkla patladı’ dedi. İçişleri Bakanlığı Müfettişleri Raporu’nda, Polis Laboratuvarı uzmanlarının gerçeğe aykırı rapor düzenlediğine dikkat çekerek, soruşturma açma yetkisinin savcıda olduğu belirtildi. Ali El Hemdan’ın ailesi tehdit edilerek davayı takip etmesi ve barolar ile avukatların hukuki yardımından faydalanması engellendi.
Sonuç olarak, Hemdan ailesinin, avukatlar ve Baroların yokluğunda bir yargılama yapılıyor.
Suç işleyen polisler her aşamada kollanıyor.”