Enis Köstepen – 4 Nisan 2022
Mahkeme: Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/447
Mardin’in Dargeçit ilçesinde, 29 Ekim 1995 – 8 Mart 1996 tarihleri arasında, biri uzman çavuş üçü çocuk, sekiz kişinin zorla kaybedilmesiyle ilgili, aralarında dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de bulunduğu 18 kişinin yargılandığı Dargeçit JİTEM Davası’nın 18. duruşması 4 Nisan 2022 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya Katılım
Duruşmaya maktullerin yakınları Mehmet Coşkun, Hazni Doğan, Ahmet Akyön, Abdülaziz Altınkaynak, Kasım Aslan ve avukatları Erdal Kuzu geldi. Duruşmayı izlemek için Mezopotamya Haber Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal de hazır bulundu.
Sanık Ramazan Savcı müdafi değişikliği talebinde bulunduğu için celseye kendisini temsilen Adıyaman Barosu’nun atadığı Av. Ayfer Sönmez katıldı. Sönmez duruşma salonunda olan tek sanık avukatıydı.
Sanık Mahmut Yılmaz, Faruk Çatak, Hurşit İmren ve Haydar Topçam duruşmaya SEGBiS ile Ankara 5. Ağır Ceza mahkemesinden katıldılar.
Sanık Hurşit İmren müdafi Av. Aytekin Erol, İstanbul Anadolu Savcılık’’ta SEGBiS ile katıldı.
Mehmet Tire’nin de dahil olduğu diğer sanıklar ve müdafileri mazeret dilekçeleri sunarak duruşmaya katılmadılar.
Duruşmaya Dair
Mübaşir Adıyaman’da hazır bulunanları duruşma salonuna saat 10:05’de aldı. Yaklaşık 15-20 dakika Hurşit İmren’in avukatı Aytekin Erol’un SEGBİS bağlantısı kurması beklendi.
Bağlantı kurulduktan sonra SEGBİS üzerinden Avukat Aytekin Erol ve Hurşit İmren merhabalaşırken mahkeme başkanı duruşmanın başladığını hatırlatarak sessiz olmalarını söyledi.
Mahkeme başkanı ilk sözü katılanlardan Kasım Aslan’a verdi. Kasım Aslan sanıkların cezalandırılmasını istediklerini söyledi. Ardından söz alan Mehmet Coşkun, gözaltıların gerçekleştiği 1995 yılından beri 27 sene geçtiğini ama şu an salonda karşılarında sanıkların bile olmadığını kendilerinin ise Mardin’den gidip gelmek için 2.000 TL masraf yaptıklarını söyledi. Mehmet Coşkun mahkemenin ispat aradığını, ispatların olduğunu belirtti. Coşkun, iddianamede de yer alan, mahkemede de 6 Şubat 2019’da dinlenen o dönem Dargeçit Jandarma Komutanlığı’nda uzman çavuş görevinde bulunan Ali Arısoy’un tanıklığına değindi. Arısoy, zırhlı bir araç olan BTR şoförlüğü yaparak, görevini sürdürmüştü. İki öğretmen ve müteahhidin PKK milisleri tarafından kaçırılıp öldürülmesinden bahseden Arısoy, akabinde altı sivilin gözaltına alındığını duyduğunu söyledi. Gözaltı işlemlerini JİTEM’den gelen kişiler yapmıştı. Duyduğuna göre, gözaltına alınan kişiler sorgulandıktan sonra, infaz edilerek, farklı yerlere gömülmüştü. Gözaltına alınan kişilerden biri, kafası örtülmüş bir şekilde, şoförlüğünü yaptığı BTR aracına bindirilmişti. Kendisine kişinin Kılavuz Köyü yoluna götürüleceği ve infaz edileceği söylenmişti. Araçta İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire de bulunuyordu. Yolda aracın içerisindeki bir silah kazayla ateş almış, seken mermi Mehmet Tire’nin gözüne denk gelerek, yaralanmasına yol açmıştı. Bunun üzerine, hep beraber İlçe Jandarma Komutanlığı’na dönmek zorunda kaldıklarından dolayı araçta bulunan kişi infaz edilememişti. Coşkun, infazın daha sonra gerçekleşip çocukların kireç kuyusuna atıldığını söyledi.
Mehmet Coşkun’dan sonra söz alan Hazni Doğan, ne diyeceğini bilmediğini söyledi. Gözaltılar gerçekleştiğinde 11 yaşında olduğunu, şimdi 37 yaşında olduğunu belirterek, sanıklar neden tutuklu yargılanmıyorlar diye sordu mahkeme heyetine. “Karar vermeyecekseniz tutuklu yargılansınlar. Neden elleri kolları serbest dolaşıyorlar,” dedi.
Hazni Doğan’dan sonra mahkeme başkanı sözü Abdülaziz Altınkaynak’a vgerdi.
Abdülaziz Altınkaynak da çocuğunu kaybedeli 27 yıl olduğunu söyledi ve birçok kanıtın da olduğunu söyledi. Davut’un annesinin, çocuğunu gözaltında gördüğünü, çocuğunun ondan su istediğini daha sonra annesinin tehdit edildiğini söyledi. Davut’un yengesinin de ifade verdiğini, panzerin istikametinin Davut Altınkaynak ve Nedim Akyön’ün kemiklerinin bulunduğu köyün istimaketiyle aynı olduğunu söyledi ve daha birçok kanıtın olduğunu tekrarladı. Altınkaynak, güvenlik gerekçesiyle davanın Adıyaman’a geldiğini fakat hiçbir sanığın salona gelmediğini ve SEGBİS ile bağlandığını söyledi. “Biz hangi sanığa bir şey dedik?” diyen soran Abdülaziz Altınkaynak, sanıkların serbest dolaşmasını istemiyoruz, “Artık Yeter! Karar İstiyoruz! 27 yıldır nefes alamadık.” diyerek sözlerini bitirdi.
Abdülaziz Altınkaynak’tan sonra söz alan Ahmet Akyön de kendilerinin duruşmaya Konya’dan geldiğini ama mahkemenin duruşma salonuna bir sanık getirmediğini ve sonuç beklediklerini söyledi.
Katılanların avukatı Erdal Kuzu söz aldığında 2014’ten beri 8 yıldır devam eden davada artık karar sürecinde olduklarını söyledi. 2017’de dinlenmesine karar verilen dönemin Dargeçit savcısı Adem Kul’un tanık olarak hala dinlenmemiş olmasına artık başka gözle baktıklarını ve önceki mahkeme başkanının delil kararttığını söyledi. “Adem Kul bu davanın delilidir, maddi gerçekliğe ulaştıracak bir delilidir ama 5 yıl boyunca mahkeme neresi olduğu belli olmayan yerlere tebligat gönderdi, bizimle alay etti” diye ekledi. 90’larda yargısız infazın ve gözaltında kayıpların devlet politikası olduğunu ve devletin yargıya baskı yapmasının normal olduğunu ama yine de mahkemenin gerçeğe uygun karar verebileceğini söyledi.
Erdal Kuzu savcının mütalaasında kamera kayıtlarının yokluğunda suçun tespit edilemeyeceğine ve faillerin kesinleştirilemeyeceğine dair iddiasını eleştirerek 1995 yılında hangi devlet dairesinde kamera kaydı vardı ki Dargeçit Jandarma Komutanlığı’nda olsun diye sordu. Sanıkların kendilerini savunmak için kullanmadıkları maktullerin örfi kurallar gereği öldürülmüşlerdir cümlesinin savcının neye dayanarak yazdığını ise anlamadığını buna dair yargılamada hiçbir tanıklık olmadığını söyledi. Kendilerinin mahkemenin sanıkları koruma reflekslerini kırmaya çalıştığını söyledi.
Kuzu daha sonra dosyada yer alan kanıt değeri yüksek tanıklıklara ve belgelere değindi. Hazni Doğan’ın tanıklığı, Süleyman Seyhan’ın kızının tanıklığı varken “Daha nasıl kanıt olsun?” diye sordu ve ekledi; “On beş kişinin gözaltına alındığını kabul eden MİT raporu var, bu 15 kişinin 7’si öldü, 8’i dinlendi. Kaymakam ikiden fazla gözaltı var dedi. Mehmet Tire’nin yaralandığı gün panzerin koordinatıyla Davut ve Nedim’in kemiklerine ulaşılan yerin koordinatlarının tutuyor.” Maktullerden uzman çavuş Bilal Batırır’ın nerede olduğunu, 27 yıldır kimsenin onun akıbetini sormadığını, mahkemenin bu konuda ne yaptığını soran Erdal Kuzu “görmek için göz, bilmek için ilim” gerekir dedi. Erdal Kuzu maktullerin kemiklerinin bulunmuş olduğunu, devletin yetkilerini kullanarak insan öldürmenin insanlığa karşı suç olduğunu tekrarlayarak “Karar duruşması istiyoruz, tutuklama istiyoruz” diyerek sözlerini bitirdi.
Erdal Kuzu’dan sonra mahkeme başkanı sözü sanıklara ve sanık avukatlarına verdi.
Hurşit İmren ve Mahmut Yılmaz beraatlerini istediler, Faruk Çatak suçsuz olduğunu söyledi. Haydar Topçam da beraat istiyorum dedi. Av. Metin Şenay “Her duruşmada aynı şey oluyor, olayla ilgisi olmayan şeyler anlatılıyor,” dedi. Hazni Doğan buna karşı ayağa kalkarak olayla ilgili olmayan şey nedir diye sordu. Mahkeme başkanı karşılıklı konuşmalara müsaade etmeyeceğini söyledi.
Haydar Topçam’ın avukatı Nazmi Gökçe, Topçam’a 8 yıldır haksız yere katil denildiği söyledi. Mahmut Yılmaz ve Faruk Çatak’ın avukatı Ramazan Güler müvekkillerinin jandarma olarak bölgede isminin bilindiği için dahil edildiğini kendilerinin olayla bağlantısını kuran delil olmadığını söyledi. Sanık avukatlarından sonra söz isteyen Erdal Kuzu Cumhuriyet Başsavcısının kendisinin iddianamede sanıklara katil dediğini hatırlattı.
Ara Kararlar
Mahkemenin aldığı kararlar arasında şunlar öne çıktı:
- Sanıklar hakkında uygulanan adli kontrol tedbirlerinin aynen devamına,
- Katılan vekilinin ve katılanların sanıkların tutuklanmaları yönündeki taleplerinin bir önceki celsenin 3 nolu ara kararında belirtilen gerekçelerle oy birliği ile reddine,
- Bir önceki celsenin 8 nolu ara kararda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere ve aynı gerekçelerle tanık Adem Kul’un dinlenilmesi yönündeki ara kararın aynen devamına, celse arasında gerek Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’na, yakalama kararının akıbetinin ve hükümlü hakkında ellerinde bir bilgi olup olmadığının sorulmasına, gerekse de Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunda görev uyuşmazlığı çözülmek üzere bulunan ve tanık hakkındaki kovuşturma dosyasının akıbetinin Yargıtay’dan sorulmasına,
- Katılanlar vekili Av. Erdal Kuzu’ya talebi doğrultusunda tanık Adem Kul yönünde beyanda bulunmak üzere gelecek celseye kadar süre verilmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma 4 Temmuz 2022 günü, 10.00’da görülecek.