14 Haziran 2020 tarihinde, Van’ın Başkale ilçesi Kaşkol (Qaşqol) mahallesinde, İran sınırından giriş yapan 20 yaşındaki Erhan Görür, Piyade Üsteğmen Yasin Erkoç tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitirdi. Aynı olayda Saim Yılmaz ise ağır yaralandı.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, aynı gün Erhan Görür’ ün ölü muayene işlemleri yapıldıktan sonra kesin ölüm nedenin tespiti amacıyla klasik otopsi yapıldı. Van Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminde Erhan Görür’ün vücudunda 5 adet mermi çekirdeği tespit edildi. Ve ölüme neden olan mermi çekirdeklerinin şüpheli Yasin Erkoç’un silahına ait olduğu anlaşıldı. Erhan Görür’ün kıyafetleri üzerinde yapılan incelemede atış mesafesinin “uzak atış” olduğu görüldü.
Soruşturmada şüphelinin yanı sıra rütbeli ve rütbesiz 10 askerin ifadesi alındı. Şüpheli ifadesinde, Delikkaya mevkiinde beklerken atlı şahısların kendisine doğru geldiğini, 3 defa “Dur!” ihtarında bulunduğunu, ihtara uymamaları üzerine atların sağına ve soluna 4 el ateş açtığını, insanları hedef alarak ateş etmediğini, hava şartlarının görüş açısını kısıtladığını, daha sonra atların gözden kaybolduğunu, yaklaşık 1 km uzakta bir atın yaralı vaziyette bulunduğunu, 10-15 km gerisinde Saim Yılmaz’ı yaralı vaziyette bulduklarını, 500 m ilerde ise Erhan Görür’ü ölü olarak bulduklarını beyan etti.
Tanık olarak ifadeleri alınan askerler ise ortaklaşan ifadelerinde, “Ateş sesini duyar duymaz komutanımız olan Yasin Erkoç’un mevziisine gittik. Komutanımız bizim mevziimizi alarak atlıların kaçmış olduğu istikamet olan Kaşkol Mahallesi’ne yaya olarak götürdü. Kaşkol Mahallesi’nin arka taraflarına geldiğimizde komutanımıza telefon geldi. İki atlı şahsın Güvendik istikametine kaçtığını, 2’sinin de o bölgede bulunduğu belirtildi. Biz de arama tarama yaptığımız sırada 2 at arasında yaklaşık 500 metre mesafe olacak şekilde, atı süren şahısların yerde yattığını fark ettik. Atın birisi ölmüştü. Ölen at üzerindeki şahıs kolunda yaralıydı. Sağlam at üzerindeki şahıs yere düşmüş ve yanına gittiğimizde nabzının olmadığını fark ettik” dediler.
10 Mart 2022 tarihinde Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlendi. Buna göre “maktulün vücuduna 5 adet mermi çekirdeğinin isabet ettiği gibi şüphelinin 4 el ateş ettiğini beyan ettiği bu durumda 5237 sayılı kanunun 22/3 maddesinde düzenlenen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak şüphelinin öngördüğü neticeyi istemediği ancak neticenin gerçekleştiği, şüpheli tarafından yapılan atışlardan 2 sinin öldürücü nitelikte olduğu, şüphelinin mesleki tecrübesinin sonucu öngörmesine yeterli olduğunun anlaşılması sebebiyle şüphelinin kusurunun bilinçli taksir niteliğinde olduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle şüphelinin Erhan Görür’ e yönelik eylemi bakımından Türk Ceza Kanunu 85/2. madde gereği cezalandırılması istendi. Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti.
31 Mayıs 2022 tarihinde ilk duruşma Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık Yasin Erkoç ve avukatı SEGBİS sistemi ile duruşmaya bağlandı. Müştekiler Saim Yılmaz, Erhan Görür’ün annesi Sıdıka Görür ve avukatları duruşma salonunda hazırdı. Van Barosu İnsan Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Derneği Van Şubesi‘nin davaya katılma talepleri reddedildi. Sanık duruşmada yaptığı savunmasında, savcılık ve kolluk aşamasındaki beyanlarına ek olarak, olay günü kendilerine ihbar geldiğini, kaçakçılık olayı gerçekleşeceği nedeniyle Delikkaya’ya gittiklerini, olayın gece gerçekleştiğini ve ay ışığı dahi olmadığını, İran sınırından atlı şahısların atlarını koşturarak üstüne geldiklerini, ihtara rağmen durmadıklarını, daha önce bir görev arkadaşının bu şekilde 5 m mesafeden vurulduğunu, şehit edildiğini, şahısların elinde silah olmadığını fakat olduğu düşüncesiyle ateş ettiğini beyan etti. Sanığın avukatı da savunmasında, müvekkilinin üzerine düşen görevi yerine getirdiğini, görev yaptığı bölgenin tehlikeli olduğunu, teröre müzahir bir bölge olduğundan daha önce saldırılara maruz kaldığını, görevini yapmaması halinde ölebileceğini beyan etti. Erhan Görür’ün annesi Sıdıka Görür, Kürtçe tercüman vasıtasıyla, davaya katılmak istediğini, maddi durumlarının kötü olduğunu bu nedenle oğlunun kaçak sigara işi yaptığını, öldürüldüğünde üstündeki telefon ve parasının çalındığını söyledi. Sıdıka Görür ve Saim Yılmaz’ın vekili Av. Ebru Demirtepe ve Av. Cüneyt Ergün, olay yerinde keşif yapılmasını, boş kovan ve atış artığı incelemesi yapılmasını, 112 arama tutunaklarının dosyaya eklenmesini, köylülerin tanık olarak dinlenmesini, sanığın tutuklu yargılanmasını ya da yurtdışına çıkış yasağı suretiyle adli kontrol uygulanmasını talep etti.
Olaydan yaralı kurtulan müşteki Saim Yılmaz ise beyanında, İran’dan kaçak sigara aldıklarını, Erhan Görür dışında 2 kişinin daha yanında olduğunu, dönerken karakolun 100-150 m mesafe yanından geçtiklerini, ateş açacaklarını tahmin etmediklerini, herhangi bir “Dur!” ihtarında bulunmadıklarını, zaten ateş ettikleri anda duramayacaklarını çünkü silah seslerinden dolayı atların duramayacağını, can havli ile kaçtıklarını, kendisinin kolundan vurulduğunu, İranlıların karakola 100-150 m mesafede çay içip oturduklarını, 10-15 dakika sonra vuran kişinin başına gelerek küfürler etmeye başladığını, olay yerinden 20 m kadar uzaklaştırıldığını, köylüler sesini duymasın diye kafasına ayak ile basıldığını, daha sonra sedye ile taşınarak başka birinin arabasına konulduğunu, bu kişinin kendisini ambulansa değil karakola götürdüğünü belirtti. Saim Yılmaz’ın beyanı sonunda sanık avukatının sorusu üzerine Saim Yılmaz, “Benim terörden soruşturmam yoktur, teröre destek vermem, kaçakçılıktan da bu dosyam var, o bölgede terörist yoktur.” dedi. Bu kez Cumhuriyet savcısının sorusu üzerine, “kaç mermi atıldığını bilmiyorum, çok karanlık değildi, ay ışığı vardı, mermilerden dolayı can derdine düşüp kaçtık.” dedi. Sanık avukatı Saim Yılmaz’ın beyanlarına ilişkin olarak, “Gerçekleşen olay nedeniyle müşteki müvekkilime karşı husumet beslemiştir, beyanlarına itibar edilmemelidir.” dedi.
Duruşmada dinlenen tanık A.G., bölgede terör olayları yaşanmadığını, olay anında 10-20 kadar silah sesi duyduğunu söyledi. Sanık müdafii ise, müvekkilinin de Kürt olduğunu, kasti olarak kimseye zarar vermediğini, tehlike altında olduğundan olayın gerçekleştiğini, keşif yapılacaksa gece vakti yapılması gerektiğini, müvekkilinin Kıbrıs’ta zor koşullarda çalıştığını söyledi.
Duruşma sonunda, Saim Görür’ün beyanlarında yanında bulunduğunu söylediği diğer 2 kişi hakkında araştırma yapılmasına, keşif talebinin celse arasında değerlendirilmesine, tutuklama ve adli kontrol taleplerinin sanığın subay olması, suçun vasıf ve mahiyeti ile kaçma şüphesi olmaması, sabit ikametgah sahibi olması nedeniyle reddine karar verildi.
15 Eylül 2022 günü görülen ikinci duruşmada sanık avukatı olay bölgesinin “terör bölgesi” olduğuna dair ilgili jandarma karakoluna gerekirse müzekkere yazılarak son 5 yıl içinde kaç tane terör olayının meydana geldiğinin araştırılmasını talep etti, Görür Ailesi avukatları ise olayın taksirle değil kasten gerçekleştiğini vurgulayarak, olay yerinde keşif yapılmasını ve burada bulunan boş kovanların kime ait olduğunun tespit edilmesi için araştırma yapılmasını, 112 ihbar tutanaklarının getirilmesini ve sanığın tutuklanmasını talep etti. Duruşma sonucunda katılanların bir kısım talepleri kabul edilerek, 112 ihbar hattından ilgili tutanakların getirilmesine, olayda Erhan Görür ve Saim Yılmaz’ın yanında bulunan diğer iki kişinin araştırılmasına ve tanık olarak dinlenmesine, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 6. Hudut Tugay Komutanlığına müzekkere yazılarak olaya ilişkin yürütülen idari tahkikat evrakının istenmesine, olay yerinin “terör bölgesi” olduğuna dair araştırmanın bölgenin birinci askeri yasak bölgesi olması nedenile reddine, sanığın tutuklanması taleplerinin reddine karar verildi.
6 Aralık 2022 günü gerçekleşen duruşmada 112 İhbar hattından gelen CD’nin çözümünün yaptırılması için bilirkişi görevlendirilmesine ve Saim Görür’ün celse arasında gelen tedavi evrakları ile birlikte kati raporunun temini için Adli Tıp Kurumuna sevkine karar verildi, tutuklama talepleri reddedildi.
9 Şubat 2023 tarihinde görülen duruşmada, katılan taraf avukatları 6 Şubat 2023 günü gerçekleşen ve 10 ilde binlerce kişinin ölümüne ve büyük bir yıkıma neden olan Kahramanmaraş depremi nedeniyle mazeret sundurlar. Sanık müdafiinin de SEGBİS sistemi ile bağlantısı teknik nedenlerle yapılamadı. Buna rağmen duruşmada iki tanık dinlendi fakat tanıklar olaya dair bilgilerinin olmadığını beyan etti. Dosya esas hakkında mütalaasını hazırlamak için savcılığa gönderildi.
11 Nisan 2023 günü gerçekleşen duruşmada, tanık B.K.’nin bulunamadığı gerekçesiyle ve davanın geldiği aşama itibariyle dinlenilmesinden vazgeçilmesine karar verildi. Katılan vekili Av. Ebru Demirtepe ise tanığın maddi hakikata ulaşmak için önemli bir tanık olduğunu, esası etkileyecek beyanlar olduğunu, sanığın eyleminin kasten öldürme mi yoksa taksirle öldürme mi olduğuna dair tanık beyanının etkili olacağını, bu nedenle tanığın dinlenmesini talep etti. Ayrıca, olay yerinde keşif taleplerini yineledi. Sanığın savunmasında olayın gerçekleştiği yerin dağlık olduğunu ve kayalık olduğunu belirttiğini fakat olay yerinin düz bir alan olduğunu, Erhan’ın ve atının bedenleri üzerinde 40 küsür merminin bulunduğunu, bu nedenle keşif yapılmasının gerekli olduğunu belirtti. Fakat bu talepler esasa etkili olmayacağı gerekçesiyle reddedilerek duruşma savcısından esas hakkındaki mütalaası soruldu. Esas hakkında mütalaasında savcı, “…..dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak sanığın öngördüğü neticeyi istemediği ancak neticenin gerçekleştiği, sanık tarafından yapılan atışlardan 2 sinin öldürücü nitelikte olduğu,sanığın mesleki tecrübesinin sonucu öngörmesine yeterli olduğunun anlaşılması sebebiyle sanığın kusurunun bilinçli taksir niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, sanığın eylemi ile Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma Suçunu işlediği….” belirtilerek cezalandırılmasını istedi.
18 Nisan 2023 günü ise dava hakkında nihai karar verildi. Mahkeme oy çokluğu ile; Erhan Görür’ün öldürülmesi ve Saim Görür’ün yaralanması suçlarından sanığın bilinçli taksir düzeyinde sorumlu olduğuna hükmetti ve hakkında toplam 6 yıl 8 ay hapis cezasına mahkumiyet kararı verdi. Heyetten bir üye ise ‘olası kast ile suçun işlendiği yönünde görüş bildirerek karşı oy sundu.