Esma Yaşar – 25 Mayıs 2023
Mahkeme: Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2021/273
31 Mayıs 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim gezileri kapsamında Artvin’in Hopa ilçesinde düzenleyeceği miting öncesi, Hopa Cumhuriyet Meydanı’nda çay üreticilerinin sorunları ve bölgede yapılması planlanan hidroelektrik santral (HES) projeleriyle ilgili basın açıklaması yapmak isteyenlere polis müdahale etti.
Müdahale sırasında kullanılan biber gazı nedeniyle emekli öğretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan’ın da aralarında olduğu 13 kişiye taksirle ölüme neden olma suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle soruşturma açtı.
Metin Lokumcu’nun olaylar sırasında kullanılan biber gazı nedeniyle hayatını kaybettiği ifade edilen iddianamede, gaz kullanma yetkisine sahip 9 polis memuru ile dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Tayfun Vardarlı, Hopa İlçe Emniyet Müdürü Fatih Ünlü ve Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli Müdür Yardımcısı Erol Darcan şüpheli olarak yer aldı.
Lokumcu’nun ölümünden yaklaşık 10 yıl sonra dava açıldı ve 9 polis memuru ile dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Tayfun Vardarlı, Hopa İlçe Emniyet Müdürü Fatih Ünlü ve Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli Müdür Yardımcısı Erol Darcan’nın sanık olarak yargılanmasına başladı.
Davanın, Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşen ikinci duruşmasında mahkeme görevsizlik kararı vererek; dosyayı Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Davanın Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki sekizinci duruşması 25 Mayıs 2023 tarihinde görüldü.
Duruşma Öncesi
Saat 09:50’de Trabzon Adliyesi önünde fazla olmamakla birlikte bir kalabalık vardı. Birkaç avukatın kendi aralarında yaptığı konuşmalardan adliye önündeki kalabalığın rutin olmadığı anlaşıldı. Ayrıca adliye önünde yaklaşık on üniformalı ve sivil polis bulunmaktaydı ve adliye önü girişe paralel bir şekilde polis bariyerleri ile kapatılmıştı.
Saat 10:00’da duruşma salonu önünde Metin Lokumcu davası için gelen kişiler bekliyordu. 10:03’de duruşma kapısının açılmasıyla taraflar, avukatlar ve izleyiciler duruşma salonuna girdi. Yaklaşık 30 kişi izleyiciler için ayrılmış yerde bulunuyordu. Mahkeme heyetinin önünde, stajyer hakim olduğu düşünülen 2 kişi mahkeme katibinin yanında oturuyordu.
Duruşmaya Katılım
10:05’de taraf tespiti yapılarak duruşma başladı. Metin Lokumcu ailesinin avukatlarından Av. Sercan Aran, Av. Nagihan Bulduk, Av. Şerif Özgür Urfa, Av. Hatice Tuğba Yılmaz, Av. Gülyeter Akdemir ve sanık müdafilerinden Av. Derya Koyuncu duruşma salonunda bulundu. Başka bir sanık müdafii SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katıldı.
Duruşmanın Seyri
Av. Nagehan Bulduk, olay sırasında Metin Lokumcu’nun yakınında olan bir kişiyi tanık olarak hazır ettiklerini söyledi. Mahkeme başkanı daha önce belirlenmiş tanıkların dinlenmesinden sonra tanıklarını dinleyeceklerini söyledi.
Mahkeme başkanının duruşma sırasında avukat ve katılanların sözünü kesmediği, herkese tek tek söz almak isteyip istemediğini sorduğu ve herkesi dikkatli şekilde dinleyerek ilgili yerlerde sorular sorduğu görüldü. Ancak duruşma başladıktan kısa bir süre sonra elinde telefon olan izleyicilere telefon ile oynamamalarını, duruşmayı izlemelerini söyledi. Bunun üzerine Av. Nagihan Bulduk, basın çalışanlarının duruşmayı izlediğini, bu nedenle telefonu kullandıklarını söyledi. Başkan bu kez de “Deftere not alsınlar” cevabını verdi.
Duruşma, 31 Mayıs 2011 gününe ait olay tutanağında imzası bulunan polislerin tanık olarak dinlenmesiyle başlandı. Sonrasında o dönem 112 Acil çalışanı olan ambulans görevlisi ile olay günü Metin Lokumcu’nun yakınında bulunan katılan vekillerinin getirdiği tanığın dinlenmesine geçildi.
Mahkeme başkanı, tanık olarak dinlenen 8 polis memuruna tek tek tutanağa imza attığını hatırlayıp hatırlamadığını, bu tutanağın nasıl hazırlandığını, olay anında mı yoksa daha sonra mı yazıldığını, olay günü Hopa’da nerede ne şekilde görevli olduğunu ve o dönem normalde hangi şehir ve birimde görevli olduğunu tutanakta adı geçen eylemcileri tanıyıp tanımadığını sordu. Davada adı geçen polislerden tanık G.Ç. dışındaki polisler duruşmaya SEGBİS sistemi ile katıldı. Ayrıca mahkeme başkanı, tüm tanıklara tanıklık kurumunun hukuki karşılığını açıklayarak, tanıklığın bir kamu görevini olduğunu, görgülerine ilişkin gerçeği söylemeleri gerektiğini hatırlatarak yemin ettirdi.
G.Ç isimli polis tutanak tanığı tanık olarak dinlendi. G.Ç beyanında özetle, o dönem Hopa ilçesinde polis memur olarak çalıştığını, yapılan mitingin giriş kapısında görev aldığını, 31 sayfalık olay tutanağındaki tüm olaylara tanıklık etmediğini, olay günü olay yerinin dışında olduğunu, karşı tarafın taşkınlık çıkardığını ancak kimin ne yaptığını görmediğini, olayda yer alan bazı kişileri Hopa’da gerçekleşen toplumsal olaylarda yer almaları nedeniyle tanıdığını söyledi. Mahkeme başkanı “karşı taraf” derken kimden bahsettiğini sordu. Tanık G.Ç “karşı taraf” derken “eylemcilerden” bahsettiğini söyledi. Ayrıca, Av. Sercan Aran tanığa “Siz olay tutanağındaki tüm olayları gördünüz mü?” sorusunu sordu ve Tanık “ Olayın hepsini görmedim ama gördüğüm kısımlar olduğu için ben de imzaladım” dedi.
S.B. isimli polis tutanak tanığı olarak SEGBİS ile dinlendi. S.B. beyanında özetle, o dönem Hopa İlçe Güvenlik Büro Amiri olarak çalıştığını, şimdi İstanbul Narkotik Büro Amirliğinde çalıştığını, tutanağı tam hatırlamadığını ancak imzanın kendisine ait olduğunu, olay günü dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingi olduğu için başbakanlık korumalarından sorumlu olduğunu, olay başladıktan sonra çok fazla biber gazına maruz kaldığını ve bu nedenle hastaneye gittiğini söyledi. Başkan “Olay dediğin şey ne, müdahale olduysa neden oldu? Tutanakta olayı gerçekleştiren olarak yazılan kişileri nasıl tespit ettiniz, bir video mu izlediniz?” diye sordu. Tanık S.B. “Ben hiç video izlemedim. İsimleri istihbarat ve güvenlik büro tespit etti, ben olay günü korumaların yanındaydım” diye cevap verdi.
Av. Sercan Aran tanığa “Biber gazından çok etkilendiğinizi ve hastaneye gittiğinizi söylediniz. Biber gazına yoğun bir şekilde mi maruz kaldınız? Daha önce biber gazına maruz kaldınız mı ve daha önce biber gazı nedeniyle bu şekilde etkilendiniz mi? Gaz, su ve copla aynı anda mı müdahale oldu? Gaz, su ve cop uygulanmasının bir sırası oldu mu?” şeklinde sorular yöneltti. Tanık “Evet yoğun bir şekilde biber gazına maruz kaldık. Daha önce biber gazına maruz kaldım ama o zaman bu kadar yoğun bir biber gazına maruz kalmadım, herhangi bir sağlık sorunum yoktu ama buna rağmen çok etkilendim. Protestoya nasıl müdahale edildiğini hatırlamıyorum. ” dedi.
H.T isimli polis tutanak tanığı olarak SEGBİS ile dinlendi. H.T. beyanında özetle, o dönem Artvin Çevik Kuvvet başkan vekili olarak görev aldığını, olay günü deniz kenarında miting alanının çevresinde görevli olduğunu, başka şehirlerden gelen emniyet görevlilerinin olduğunu, olayların büyüdüğünü, kendilerine taş, sopalar atıldığını, olayın ayrıntılarını bilmediğini, tutanağı imzaladığını, tutanakta yer alan isimlerin terörle mücadele, sivil istihbarat örgütleri tarafından tespit edildiğini, olaydan önce terör örgütlerinin o gün olay çıkarabileceğine ilişkin duyum aldıklarını, himayesinde bulunan personele gaz kullanma talimatı verdiğini, bunun saat kaç gibi olduğunu hatırlamadığını söyledi.
S.K. isimli polis tutanak tanığı olarak SEGBİS ile dinlendi. S.K. beyanında özetle, o dönem Artvin Bölge Trafik Müdürü olarak görev aldığını, miting günü trafiğin güvenliğini sağlamakla görevlendirildiğini, görevinin başbakanlık konvoyunun güzergahında tedbir almak olduğunu, bahsi geçen tutanağı imzaladığını, miting alanında bulunmadığını ve bu nedenle protesto tarafında olmadığını ve uzaktan hem miting tarafını hem protesto tarafını gördüğünü, başbakanlık konvoyu ayrılırken taşlamaların olduğunu gördüğünü söyledi.
S.Ç. isimli polis tutanak tanığı olarak SEGBİS ile dinlendi. S.Ç. beyanında özetle; o dönem TEM Güvenlik Büro Amirliğinde polis memur olarak görev aldığını, miting alanında görevli olduğunu, taşlamalar yapıldığını ve bunun üzerine müdahale edildiğini, Metin Lokumcu’nun gazdan etkilendiğini gördüğünü, tutanağın doğru olduğunu ve imzanın kendisine ait olduğunu, tutanaktaki olayların hangi kısmına ne kadar tanıklık ettiğini hatırlamadığını söyledi. Tanığın aradan geçen süreye vurgu yapması üzerine Av. Nagihan Bulduk “Evet biz de bu davanın bu kadar zaman sonra açılmasından şikayetçiyiz” dedi.
F.Y. isimli polis tutanak tanığı olarak SEGBİS ile dinlendi. F.Y. beyanında özetle; olay günü Kemal Paşa Trafik İstasyon Amiri olarak görevli olduğunu, trafikle ilgili güvenliği sağlamak, başbakanlık konvoyuna eskortluk görevi olduğunu, Hopa Meydanında olan olaylarla ilgili herhangi bir görgüsü olmadığını, tutanağı hatırladığını, trafik kısmının da tutanakta yer alması nedeniyle imza attığını söyledi.
S.D. isimli polis tutanak tanığı olarak SEGBİS ile dinlendi. S.D. beyanında özetle, o dönem Artvin Sol Bölücü Büro Amiri olarak görevli olduğunu, olay günü terörle mücadele başpolis memur olarak görevli olduğunu, Ak Partililer ile eylemciler arasında bulunduğunu, olayın hepsini yaşadığını, videolar izlediğini ve tutanağa hakim olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı “Olaylar nasıl gelişti, polis müdahalesi neden oldu?” diye sordu. Bunun üzerine tanık not hazırladığını buna bakacağını söyledi ancak Başkan buna itiraz etti, tanığın notlara bakamayacağını kanunun tanığın sadece görgüsüne başvurulması gerektiğini söyledi.
Tanık S.D. beyanının devamında “Olay günü sol örgütler ve AKP taraftarı vardı. Polis biber gazı atmadan önce eylemcilere dağılmalarını hasta olanların varsa çıkmalarını söylediler. Bizimle eylemciler arasında Metin Hoca aracı olmaya, olayları yatıştırmaya çalıştı ancak sonrasında kalp rahatsızlığı olduğu için hastaneye gitti. Tutanağı düzenleyen benim. İnşaat olan binaya afiş asılması olayını videolardan izledim. Yapılan anonsu bizzat duydum. Müdahale talimatının kimin tarafından verildiğini duymam mümkün değil. İl emniyet müdürü, yardımcıları vardı onların beyanları bunu ortaya çıkarabilir. Olayın telsiz konuşmalarının tamamı davada mevcuttur. Ben Metin Lokumcu’yu üst geçidin altındayken gördüm, elinde limon vardı yüzünü yıkıyordu, gazdan etkilenmişti. İki amirle neden gaz kullandınız, ne yaptınız şeklinde konuşuyordu. Su ve gaz arasındaki süre belki 1 dakika vardı yoktu. Su ile müdahale başlayınca taşla karşılık verildi sonrasında gaz atımı başladı. Dağılmadılar, sonra su ile müdahale edildi. Sonra taş atıldı bize, sonrasında gaz müdahale edildi. Tutanak olay gecesi tutulan bir tutanak. Tutanak tek kalemde yazılmış bir tutanak değildi.” dedi.
Mahkeme başkanı saat 12.03’te saat 13:30’a kadar öğle arası verdiğini söyledi. Aranın ardından 13:40’da duruşma başladı.
C.H. isimli polis tutanak tanığı olarak SEGBİS ile dinlendi. C.H. beyanında özetle; sanıklardan hiçbirini tanımadığını, olay döneminde Artvin’de Özel Harekat’ta komiser olarak görev yaptığını, genel güvenlik adı altında görev aldığını, Hopa’da AKP miting alanı çevresinde görev aldığını, mobil olarak görev aldığını taşkınlık ve polisin müdahalesini görmediğini, olay tutanağında isminin olduğunu ancak imzasının olmadığını söyledi.
G.Ç. isimli sağlık çalışanı tanık olarak SEGBİS ile dinlendi. G.Ç beyanında özetle, Hopa olayları yaşandığı dönem Hopa Devlet Hastanesi’nde 112 görevlisi olarak çalıştığını, Metin Lokumcu’nun ambulansa geldiğinde göğüs ağrısı olduğunu, konuşup yürüyebildiğini, göğüs ağrısı nedeniyle kalp krizinden şüphelendiklerini, ilaç verdiklerini ve konuşmalara net cevap verdiğini, sorulara mantıklı beyefendi şekilde cevap verdiğini ve ilk müdahaleyi yaptıktan sonra hızlıca devlet hastanesine götürdüklerini söyledi. Mahkeme başkanı G.Ç.’nin ilk ifadesini okudu ve ilk ifadesinde Metin Lokumcu’nun kendilerine 2 kez enfarktüs geçirdiği beyanlarıyla ikinci ifadesinde yer alan ifadelerindeki çelişkileri sordu. G.Ç. “Aradan çok uzun zaman geçtiği için hatırlamıyorum ama ilk ifademde ne söylediysem o doğrudur.” dedi.
A.R.Ö. isimli, olay günü Metin Lokumcu’nun yakınında bulunan tanık mahkeme salonunda dinlendi. A.R.Ö. beyanında, “Olay günü ordaydım. O dönem bir seçim atmosferi vardı. Başbakan ziyareti sırasında dertlerimizi anlatmak amacımız vardı. O dönem Hopa’nın içme suyu olan bir köyde HES inşaatı vardı ve biz bunun yapılmaması için kamuoyu oluşturmaya çalışıyorduk. O dönemin başbakanının Hopa’ya gelmesi sesimizi birinci derecede duyurmak için önemliydi. Polis müdahalesi oldu. Hem biber gazı hem su beni ve o sırada yanımda olan eşimi etkiledi ve eşim düştü. Metin Hocayı da o karambol durulduktan sonra gördüm ve olayların dinmesi için çaba harcadık. Biz bunun için çabalarken polis bize çok sert müdahale etti gaz bombası yedik” dedi.
Tanık beyanları bitti ve mahkeme başkanı avukatlara tanık beyanlarına ilişkin beyanlarını sordu.
Bir kısım sanıklar müdafi söz alarak, “Görevli polis memurlarının olay gününe ait her şeye tanık olması mümkün değil, 31 sayfalık tutanakta imza sahibi polislerin tanıklıklarının kendi tanık olduğu zamana ilişkin olduğunu dikkate alınmalıdır. Gerçekleşen müdahale taşlı sopalı saldırıya yönelik yapılmıştır” dedi.
Bir diğer sanık müdafi SEGBİS aracılığı ile söz aldı: “Biz gördük ki olayın üzerinden 12 yıl geçmesi nedeniyle tanıkların bir kısmı olayı hatırlamıyor ama olay hatırlatıldığında ilk ifadelerinin doğru olduğu ortaya çıkıyor. Görevli polis memurlarının her şeye tanık olması mümkün değil. 31 sayfalık tutanakta imza sahibi polisleri tanıklıklarının kendi tanık olduğu zamana ilişkin olduğunu dikkate alınmalıdır. Olay günü bir taraf yasal bir toplantı gösteri var diğer tarafta ise yasal olmayan bir toplantı gösteri olduğunu görüyoruz. Dağıtılmaya çalışılmış ancak dağılmayınca talimat sonrasında müdahale gerçekleşmiş. Metin Lokumcu kendisinde mevcut rahatsızlığı nedeniyle gazdan etkilenerek mevcut olay meydana gelmiş” dedi.
Metin Lokumcu’nun kardeşi söz alarak, “Abimin sağlığı ile ilgili söylenen yalan yanlış şeyler bizi çok üzüyor. Kardeşim ne ameliyat olmuştur ne de 15 gün hastanede kalmıştır. Bütün sevdiklerim üzerine yemin ediyorum yok böyle bir şey” dedi.
Katılanlar vekili Av. Sercan Aran beyanında: “Bu celse 8. celse ve genel olarak iki duruşmadır olay yerindeki kolluk tanıklarını dinliyoruz. Sanık müdafinin tariflemesine katılmıyoruz. Bir tarafta başbakan mitingi için gerçekleşen eylem ne kadar yasal ise, taleplerini dile getirmek için gerçekleşen eylem de bu denli yasal. Salt kolluğun beyanı bu kişilerin kendi takdiri ile toplantı gösteri hakkı kısıtlanabilir mi ve yasal olmayan bir şekilde tarif edilebilir mi? Bunu dikkate almak gerekiyor. Sanıklar ve sanık müdafileri olay günü bir inşaat vardı oraya pankart asıldı ona müdahale ettik diyorlar peki neden müdahale ettiniz diye sorduğumuzda cevap veremiyorlar. “Suyuma Havama Dokunma” pankartı neden indirilmeye çalışılıyor buna da bakmak lazım. Sanıklar ve müdafileri gerçekleştirilen müdahalenin yasal ve mevzuata uygun olduğu belirtiliyor herhangi bir ölüm mevzuata veya kanuna uygun olamaz. Metin Lokumcu’nun kalp sorunu olduğuna ilişkin bir iddia bulunuyor. Ama bununla ilgili herhangi bir hastane kaydı bulunamadı çünkü böyle bir gerçeklik yok. Olay tutanağı dediğimiz bir bütün olarak tutulmuş olmasından ziyade her bir görevlilinin parça parça gördüğü olayların bir raporlanmasından ibaret olduğunu düşünüyoruz. Biz ve aile 12 yıldır adalet arıyoruz ve müvekkillerimizin hala yüreklerinde acıyla yaşamaya devam ediyorlar. Bu acının dinmesinin adaletin tecelli etmesiyle bir nebze azalacağını düşünüyoruz. Olay tutanağında bulunan dinlenmeyen kolluk görevlisi tanıkların dinlenmeyenleri için ara karardan rücu edilmesini talep ediyoruz. Keşif talebimiz bulunuyor, olaya ilişkin gerçekliğe ulaşabilmemiz için olay yerini incelememiz gerektiğini düşünüyoruz ve keşif kararı verilmesini talep ediyoruz.” dedi.
Av. Nagihan Bulduk beyanında, “Genel hatlarıyla, bugün dinlenen tanıklar ve geçtiğimiz celse dinlenen tanıklardan bu tutanağı imzalayan tüm kolluk görevlisinin olaya bütün olarak tanık olmadığı açıktır. Hopa Meydanı’nda gaz yoğunluğunun ve gazın dağılıp dağılmamasının açığa çıkarılması gerekiyor. Hopa Meydanının coğrafi konumu-alanın genişliği ve atılan gazın yoğunluğunun tespitinin yapılması için bir heyet oluşturularak bilirkişi incelemesini talep ediyoruz” dedi.
Mahkeme başkanı saat 15:00’da duruşmaya yarım saat ara verdiklerini ve duruşmanın 15:30’da devam edeceğini söyledi.
Ara Kararlar
Verilen aranın ardından duruşmaya 15:38’de başlandı ve mahkeme başkanı ara kararları açıkladı.
- Katılan vekillerinin keşif talebinin reddine,
- Katılan vekillerinin bilirkişi raporu alınması talebinin reddine,
- Henüz dinlenmeyen olay tutanağındaki polislerin dinlenmesine oybirliği ile karar verildi.
Davanın bir sonraki duruşması 26 Ekim 2023 günü saat 11.00’de görülecek.
Duruşma Sonrası
Duruşma sonrası Trabzon Adliyesi önünde “Metin Lokumcu İçin Adalet” yazılı pankart açılarak basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasında konuşan Lokumcu ailesinin avukatı Av. Nagihan Bulduk “Metin hocanın öldürülmesinin üzerinden 11 yıl, 11 ay geçti. 6 gün sonra Metin Hoca öldürüleli 12. senesini dolduracak ve biz hala sanıkların, faillerin yargılanması için Trabzon’a geliyoruz. Bugün polisler dinlendi, tutanağı tutan polisler dinlendi ve bizim bir tanığımız dinlendi ve hala dinlenmeye devam edecek polisler var. Tutanakta imzası bulunan polisler birbirlerinden farklı ifadelerde bulunuyor, çelişkili beyanlarda bulunuyor. Buna rağmen ifadeleri alınmaya devam ediliyor. Daha önceki celselerde de olduğu gibi, bu celse de yine gazın yoğunluğun, etkisine ilişkin bilirkişi alınma talebimiz reddedildi. Yine Hopa’da keşif yapılması yönündeki taleplerimiz de reddedildi. Ancak 26 Ekim saat 11.00’de biz burada tekrar Metin Hoca için adalet arayışında olmaya devam edeceğiz. Hepinizi bize destek için 26 Ekim saat 11.00’de Trabzon Adliyesi’ne bekliyoruz” dedi.
Eski KESK Trabzon Sözcüsü Muhammet İkinci, bu davanın hak, hukuk ve adalet davası olduğunu belirterek,
“Bugün burada görülen dava, bir cinayet davası olmasının ötesinde anlamlar taşımaktadır. Bizler biliyor ve inanıyoruz ki, bir memlekette halkın esenliğine, huzuruna, refahına dikkat edilmedikçe; eşitlik, özgürlük, kardeşlik gözetilmedikçe; yaşam alanlarına, dağına, deresine, doğasına saygı gösterilmedikçe; o ülkenin dirliğinden ve kamu düzeninden söz edilemez. Bu nedenle bu dava, halkın esenliğine ve refahına; yaşam alanlarına, karşı eşitlik özgürlük ve kardeşlik anlayışına karşı; yerin altında ve üstünde her ne varsa talan etmek isteyen bir avuç sömürücünün, kamu düzenini bozmasına karşı memleket savunması ve hak arama davasıdır. Bu dava aynı zamanda hak, hukuk ve adalet davasıdır. Burada bulunan Metin Lokumcu’nun yoldaşları, dostları, arkadaşları adalet savaşçısı, hak arayıcısıdır. Bu bize devrimci öğretmen Metin Lokumcu’nun mirasıdır. Bizim halkımıza olan sorumluluğumuzun gereğidir. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, halkımıza karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirecek, Metin Lokumcu’nun ideallerine, fikirlerine ve sonuna kadar sahip çıkacağız arkadaşlar” dedi.