19 Ekim 2023
8 yıldır devam eden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen davasında mahkeme, sanık polis A. E.’ye “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015’teki sokağa çıkma yasakları döneminde annesi ile birlikte fırına gittiği sırada zırhlı araçtan açılan ateş sonucu öldürülen 12 yaşındaki Helin Hasret Şen davasının karar duruşması Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmayı Helin Hasret Şen’in Ailesi, FİSA Çocuk Hakları Merkezi, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu üyesi avukatlar, Cezasızlıkla Mücadelede Güçbirliği Ağı ve çok sayıda gazeteci takip etti.
Helin Hasret Şen’in öldürülmekle yargılanan sanık polis A.E. ise; duruşmaya görev yaptığı yerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı.
Duruşma savcının sanık polis A.E.’nin “bilinçli taksirle insan öldürmek” suçlamasıyla cezalandırılması yönündeki mütalaasını tekrar etmesiyle başladı.
“9 Yıldır Adalet Arıyoruz”
Duruşmada ilk olarak sözü Helin Hasret Şen’in babası Ekrem Şen aldı.
Baba Şen, “Katil sanığın tutuklanmasını istiyorum,” dedi. Ardından söz alan anne Nazmiye Şen ise; ” 9 yıldır aradığımız adaleti bulamadık. Katilin görevden alınarak bir an önce tutuklanmasını istiyorum” diye ekledi.
“Yaşam Hakkı İhlallerinin Sembol Davası”
Ailenin taleplerinin alınmasının ardından söz alan ailenin avukatlarından Abdullah Zeytun, Savcının mütalaasını katılmadıklarını belirtti.
Zeytun, bu davanın kolluk güçlerinin yaşam hakkı ihlallerinin sembol davası olduğuna dikkat çekti.
“Helin Hasret Şen’in öldürülmesinin sokağa çıkma yasakları döneminde güvenlik güçlerinin hukuka aykırı bir şekilde, orantısız, ölçüsüz uygulamalarının önemli bir göstergesi olduğunu” söyleyen Zeytun, sokağa çıkma yasakları boyunca 72 çocuğun kolluk şiddetiyle öldürüldüğüne vurgu yaptı.
“Bu Dava Katı Bir Cezasızlık Örneği”
8 yılı aşkın bir süredir devam eden adli soruşturma sürecini “katı bir cezasızlık örneği” olarak niteleyen Zeytun, olay görüntülerinin, otopsi raporunun ve olay gününe ilişkin kimi Emniyet tutanaklarının olay gününde ve yerinde iddia edildiği gibi bir çatışmanın olmadığını ve sanık polisin Helin Hasret Şen’e kasten, hedef gözeterek ateş ettiğini söyledi.
“Sanık Silah Uzmanı, Hata Yapmış Olamaz”
Sanığın en az 8 yıl özel harekât polisi olarak çalıştığını ve kendini silah uzmanı olarak tanımladığına dikkat çeken Avukat Zeytun, bütün bunların sanığın kasten ateş ettiğini gösterdiğini belirtti.
Olaydan sonra kameraların kapatıldığını ve olay yerindeki delillerin temizlendiğini ifade eden Zeytun, Valiliğin “Helin Hasret Şen’i örgüt üyeleri vurdu” şeklindeki açıklamasını hatırlattı ve idari ve adli soruşturmalardaki usulsüzlüklerle davanın “cezasızlıkla” sonuçlandırılmaya çalışıldığını vurguladı.
Zeytun, sanığın “kasten öldürmek” suçlamasıyla cezalandırılarak tutuklanmasını talep etti.
Aileden Sanık Polisin Avukatına Tepki
Avukatların ardından sanık A.E.’ye söz verildi. Sanık olay sırasında maktüle sırtının dönük olduğunu savunarak beraatini talep etti.
Daha sonra söz alan sanık polisin avukatı Alper Uğurlu ise; “tüm dosya kapsamından olay yerinde bir çatışmanın yaşandığının anlaşıldığını” savunarak müvekkilinin beraatini istedi.
Sanık avukatının olay yerinde çatışmaların yaşandığını söylemesi üzerine anne Nazmiye Şen tepki gösterdi ve “Kızımın öldürüldüğü gün çatışma yoktu” dedi.
Baba Ekrem Şen’in avukata “Yalan söylüyorsun” diye tepki göstermesi üzerine ise mahkeme heyeti duruşmaya ara vererek salonun boşaltılmasını istedi.
Sanık Polise İndirim Uygulandı
Verilen aranın ardından avukatlar dışında, aile ve diğer izleyenler duruşma salonuna alınmadı.
Karara bağlanan davanın son duruşması sonrası bianet’e konuşan Abdullah Zeytun, sanığa “bilinçli taksirle insan öldürmek” suçlamasıyla 5 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini, suçun bilinçli taksirle işlendiği kanaatiyle 1/2 oranında artırılarak cezanın 7 yıl 6 aya çıkarıldığını, “sanığın geçmişi ve cezanın failin geleceği üzerindeki etkisi” göz önünde bulundurularak 1/6 oranında indirilerek 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı.
Ne Olmuştu?
Helin Hasret Şen’in hayatını kaybetmesinden sonra henüz hiçbir soruşturma işlemi yapılmamış, deliller toplanmamışken, Diyarbakır Valiliği yazılı bir açıklama yaparak ‘örgüt üyeleri tarafından kolluk güçlerine saldırı olduğu, saldırı esnasında 12 yaşındaki bir çocuğun yaralandığı ve tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiğini’ söylemişti.
Valilik tarafından yürütülen soruşturmaya kısa bir süre sonra gizlilik kararı getirilmiş, sanık polis memuru hakkında yürütülen idari soruşturma soruşturmada, 28 Eylül 2017 tarihinde, polis memuruna iki yıl kıdem durdurma cezası verilmişti. Ayrıca İçişleri Bakanlığı aleyhine açılan tazminat davasında bakanlığın %85 kusurlu olduğuna hükmedilerek, aileye tazminat ödenmesi kararlaştırılmıştı.
Dört yıl gizlilik kararı devam eden adli soruşturma sonunda 12 Aralık 2018 tarihli iddianame ile sanık polis memurunun ‘olası kastla öldürme’ suçundan cezalandırılması istemiyle dava açılmış ancak iddianame ‘sevk maddelerindeki hata’ nedeniyle iade edilnişti.
Dosyanın iade edilmesinden yaklaşık bir yıl sonra 14 Ekim 2019 tarihinde bu defa ‘taksirle öldürme’ suçundan yeni iddianame düzenlenmiş, bu defa da mahkeme sanığın eyleminin ‘olası kastla öldürme suçu’ oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermişti. Nihayet sanık polis memuru ‘taksirle öldürme suçu’ndan Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlanmış ve ilk duruşma 6 Şubat 2020 tarihinde görülmüştü. (BA/RT)