Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz, 9 yıl önce özel harekat polisi tarafından katledilen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın davasında yaşananları ve son durumu Evrensel’e anlattı.
14 Mart 2024
Dilan TEMİZ
Diyarbakır
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 9 yıl önce özel harekat polisi Mehmet Nurbaki Göçmez tarafından vurularak katledilen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan Davası’nın 6’ncı duruşması dün (13 Mart) Cizre 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Mahkemede eksik hususların giderilmesine dair tüm talepler reddedildi. Ailenin avukatı Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz dosyanın bugüne kadarki sürecine değindi. Dilsiz, “Olayın üstü örtülmeye çalışılmış ve faili kolluk olan onlarca dosyada olduğu gibi bu dosyada da cezasızlık pratiği hakim kılınmaya çalışıldı” dedi.
14 Ocak 2015 tarihinde Cizre’de yaşanan provokatif ortamın son bulması ve çözüm sürecine uygun hareket edilmesi amacıyla demokratik kitle örgütlerinden oluşan bir heyet Cizre’ye gelmişti. Heyet olayların son bulması için çağrı yaparken evinin hemen önünde arkadaşlarıyla oynayan Nihat Kazanhan başından silahla vurularak öldürüldü. Olay görgü tanıklarına rağmen inkar edilirken, dava 9 yıl sürdü. Ortaya çıkan görüntülerle birlikte süreç delil karartma, yalan beyanlarla haksız tahrik indirimiyle devam etti. Karara yapılan itiraz sonrası Anayasa Mahkemesi “yaşam hakkının ihlal edildiği” ve “haksız tahrik indiriminin uygulanamayacağına” karar verdi. Bu karar sonrası Polis Mehmet Nurbaki Sönmez hakkında yakalama kararı çıkarıldı ancak sanık hâlâ firari.
“Olay Yalanlandı, Görüntüler Ortaya Çıktı”
Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz, dosyaya ilişkin AYM kararından önceki sürece dikkat çekti. Dilsiz, olayın yaşandığı ilk andan itibaren Emniyetin ve Valiliğin tutumunun dosyada belirleyici olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “O dönem toplumda infial yaratan bu olayda görgü tanıklarının ifadesine rağmen Emniyet ve Valilik olay yerinde herhangi bir polis biriminin bulunmadığı açıklaması yapmıştı. Yine dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından da bu olay yalanlanmış ve ‘Kesinlikle o bölgede görevli herhangi bir polis biriminin olmadığı orada ne fiili bir müdahale ne de gaz kullanımı söz konusu oldu’ demişti. Her nasılsa aradan birkaç gün geçtikten sonra FOX Haberde bahse konu olaya ilişkin kamera görüntüleri yayınlanmış ve sanık polis memurunun hiçbir olay yokken arkadaşlarıyla sohbet ettiği esnada açıkça nişan alarak 12 yaşındaki Kazanhan’ı öldürdüğü ortaya çıkmıştı.”
Yalan Beyan ve Delil Karartmayla Haksız Tahrik İndirimi
Dilsiz, açık görüntülere ve tanık beyanlarına rağmen yargılama sürecine yönelik, “Delilleri karartma dahil yalan beyanlarla olayın üstü örtülmeye çalışılmış ve faili kolluk olan onlarca dosyada olduğu gibi bu dosyada da cezasızlık hakim kılınmaya çalışılmıştı. Hatta sanıklardan biri ifadesinde ‘Biz kendi aramızda konuştuk, hem kamera görüntülerinin olmaması, hem de arkadaşımızın yanmaması için olayı kapatmaya çalıştık. Biz bu dosyada kimsenin tutuklanmayacağını düşünüyorduk’ demiştir. Yerel mahkeme ortada haksız tahrike ilişkin herhangi bir durum olmamasına rağmen haksız tahrik indirimi uygulamış ve 13 yıl 4 ay hapis cezası vermiş ve tüm itirazlarımıza rağmen bu ceza Yargıtay tarafından da onaylanmıştı” dedi.
“Gelinen Süreçte Sanık Kayıpken Tüm Talepler Reddedildi”
Anayasa Mahkemesine götürdükleri dosyada esas olarak benzer tüm dosyalarda uygulanan cezasızlık politikasının failleri cesaretlendirdiğini söyleyen Dilsiz, “AYM tarafından verilen karar neticesinde ‘yaşam hakkının ihlal edildiği ve haksız tahrik indiriminin uygulanamayacağına’ karar vermiş, davayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye göndermişti. Ancak cezaevinde hükümlü olarak bulunan sanık o dönemde kovid nedeniyle denetimli serbestlik hakkından faydalanarak tahliye edilmişti. Yerel mahkemede görülen davanın ilk duruşmasında yakalama kararı çıkarılmasıyla beraber sanık ortadan kayboldu” dedi. Dilsiz, 5 celseden sonra sanık hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı çıktığını vurgulayarak mahkemenin bunun dışındaki tüm talepleri reddettiğini kaydetti.