Ayça Onuralmış – 11 Haziran 2024
Mahkeme: Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2021/273
31 Mayıs 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim gezileri kapsamında Artvin’in Hopa ilçesinde düzenleyeceği miting öncesi, Hopa Cumhuriyet Meydanı’nda çay üreticilerinin sorunları ve bölgede yapılması planlanan hidroelektrik santral (HES) projeleriyle ilgili basın açıklaması yapmak isteyenlere polis müdahale etti.
Müdahale sırasında kullanılan kimyasal gaz nedeniyle emekli öğretmen Metin Lokumcu hayatını kaybetti.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan’ın da aralarında olduğu 13 kişiye taksirle ölüme neden olma suçundan 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
Metin Lokumcu’nun olaylar sırasında kullanılan biber gazı nedeniyle hayatını kaybettiği ifade edilen iddianamede, gaz kullanma yetkisine sahip 9 polis memuru ile dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Tayfun Vardarlı, Hopa İlçe Emniyet Müdürü Fatih Ünlü ve Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli Müdür Yardımcısı Erol Darcan şüpheli olarak yer aldı.
Lokumcu’nun ölümünden yaklaşık 10 yıl sonra dava açıldı ve 9 polis memuru ile dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Tayfun Vardarlı, Hopa İlçe Emniyet Müdürü Fatih Ünlü ve Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli Müdür Yardımcısı Erol Darcan yargılanmasına başladı.
Davanın, Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşen ikinci duruşmasında mahkeme görevsizlik kararı vererek ve dosyayı Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Davanın Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki onuncu duruşması 11 Haziran 2024 tarihinde görüldü.
Duruşma Öncesi
Adliyenin girişi, önceki duruşmalarda olduğu gibi polis bariyerleriyle kapatılmıştı. Ancak bariyerlerin önünde önceki duruşmalara göre daha fazla polisin beklediği görüldü. Salonun önünde ve duruşma salonunda üniformalı polis yoktu. Saat 10.00’da başlaması gereken duruşma için saat 10.15’te salona alındık. Salona girişte herhangi bir engellemeyle karşılaşmadık, salon tamamen dolduğu için ayakta kalan 3 kişi sanık avukatları için ayrılan koltukları seyirci kısmına çekerek oturdu.
Duruşmaya Katılım
Sanık müdafileri Av. Görkem Ünsal ve Av. Murat Atıf Yıldız salonda hazır bulunurken; Av. Seyid Osman Öksüzoğlu ve Av. Ercan Akçe SEGBİS ile katıldı.
Sanık müdafii Av. Mehmed Enes Güneş‘in Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla bağlanmak üzere salona geldiği ancak SEGBİS salonlarının dolu olması nedeniyle bağlantı kurulamadığı belirtildi.
Katılanlar Şengül Çiçekoğlu, Mete Lokumcu, Ayşe Bekar, Yeter Babalık ile katılanlar vekilleri Av. Oya Meriç Eyüboğlu, Av. Haktan Özkan, Av. Eray Güven, Artvin Barosu’nu temsilen Av. Elif Oya Gültekin ve Artvin Baro Başkanı Av. Ayla Varan salonda hazır bulundu.
CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı ve CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez de gözlemci sıfatıyla duruşmaya katıldı.
DEM Parti Artvin İl Örgütü, TİP Trabzon İl Örgütü, Sol Parti Trabzon İl Örgütü, Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu, Hopa Halkevleri ve Umutsen temsilcilerinin yanı sıra ANKA, AA, Gazete Duvar, Bianet ve Hafıza Merkezi de duruşmayı izledi.
Duruşmanın Seyri
CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı ve CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, partileri tarafından gözlemci olarak görevlendirildiklerini ve bunun tutanağa geçirilmesini istedi. Mahkeme Başkanı, önce böyle bir usul olmadığını, isteyen herkesin duruşmayı izleyebileceğini söyledi. Ancak vekillerin ısrarı üzerine Ocaklı ve Suiçmez’in gözlemci sıfatıyla duruşmayı izlediklerini tutanağa geçirdi.
Sanık Sinan Eyyupoğlu müdafii Av. Görkem Ünsal tarafından vekillikten çekilme dilekçesinin dosyaya sunulduğu görüldü. Trabzon Barosu Başkanlığı’na yazılan müzekkereye cevaben sanık Sinan Eyyupoğlu’na zorunlu müdafii olarak Av. Murat Atıf Yıldız‘ın görevlendirildiği bildirildi.
“Adalet ve Kalkınma Partili grubu tahrik edici pankart açılmak istendi”
Duruşma, SEGBİS bağlantılarının yapılmasının ardından yoklama ile başladı. Savcı, esas hakkındaki mütalaasını okudu. Mütalaada, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs 2011 tarihinde seçim mitingi yapmak üzere Artvin Hopa’ya geldiği anımsatıldı. Bu mitingin yöre halkının tüm talep ve şikayetlerinin kamuoyuna duyurmak için bir fırsat olduğunu düşünen 300 kişilik grubun Cumhuriyet Meydanı’nda toplandığı ve grup içerisinde bazı kişilerin Korzay İnşaat’a pankart açmak üzere çıktıkları, bu sırada festival alanındaki Adalet ve Kalkınma Partili grubu tahrik edici içerik bulunduğu için pankartlara müdahale etmek üzere güvenlik güçlerinin inşaat alanına yönlendirildiği belirtildi. Mütalaada, gruptan bazı kişilerin polise taş ve tuğla attığı; polisin de megafonla “Yaptıkları eylemin yasa dışı olduğu, dağılmadıkları takdirde zor kullanarak dağıtılacakları” ve “grup içerisinde bulunan yaşlı, hasta ve çocuklar ile kalp ve astım hastalarının uzaklaşması gerektiği” şeklinde anons yaptığı vurgulandı.
Dağılmayan gruba TOMA ile tazyikli su sıkıldığı, ardından biber gazı ile müdahale edildiği aktarılan mütalaada, “Olaylar ve kolluk güçlerinin müdahalesi sırasında yaralanan vatandaşların ambulansla ve kendi imkanlarıyla hastaneye intikal ettiği, bu kişiler arasında bulunan müteveffa Metin Lokumcu’nun da fenalaştığı ve olay yerine 112 acil çalışanlarının geldiği, müteveffanın hastaneye kaldırıldığı ancak tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği anlaşılmıştır” denildi.
“Bu gösteri barışçıl kabul edilemez”
“İzne bağlı olan fakat izin alınmaksızın yapılan eylemlerde, kolluğun kamu düzenini sağlamak amacıyla dağılmaları yönündeki çağrılara uymayarak ve silahtan sayılabilecek çeşitli suç aletleri (taş, sopa vb.) ile kolluk görevlilerine aktif direnç gösteren gruba müdahale sonucu, meydana gelen yaralanmalar nedeniyle kolluğun, TCK 256. Maddesi anlamında zor kullanma sınırını aştığından bahsetmek maddenin lafzına ve gerekçesine uygun düşmemektedir” denilen mütalaada, şu ifadeler yer aldı:
“Arhavi istikametinden Sarp istikametine doğru akan sahil yolunun ev, apartman ve iş yerlerinin bulunduğu tarafında güvenliği ve asayişi sağlamak üzere konuşlandırılmış bulunan çevik kuvvet polislerinin taşlandığı, çevik kuvvet polislerinin de saldırıda bulunan ve taş atan gruplara karşı müdahalede bulunduğu, göz yaşartıcı gaz bombası atarak olayın püskürtüldüğü, kaçan şahısların apartman ve iş yerlerinin aralarında bulunan ara sokaklara girerek bir süre oyalandıktan sonra yeniden toparlandığı ve çevik kuvvet polisleri üzerine tekrar taş attıkları, olay günü yapılan toplantının kamera görüntülerinden de anlaşılacağı üzere göstericilerin ellerinde taş, sopa vb. unsurların bulunması, olay yerine yakın yerde başkaca bir siyasi toplantı olduğu da birlikte değerlendirildiğinde AİHM içtihatlarında belirtildiği şekilde bu gösterinin barışçıl kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.”
Mütalaada, Metin Lokumcu’nun kronik kalp-damar hastası olduğu iddia edildi ancak mahkeme, yargılama sürecinde bölgedeki özel ve kamu hastanelerine yazı yazarak, süre belirtmeksizin Metin Lokumcu ile ilgili kayıtları istemişti. 37 hastaneden gelen yanıtta Metin Lokumcu’nun kalp hastası olmadığı, hiç kalp krizi geçirmediği, bir kalp ilacı kullanmadığı ve bu şikayetle doktora başvurmadığı kaydedilmişti.
Mütalaada, “sanıkların müteveffanın ölümü ile zor kullanma yetkisi kapsamında kalan eylemleri arasında illiyet bağının bulunmaması” nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi talep edildi.
“Tüm Hopalılar yargılanıyormuş gibi bir mütalaa”
Mahkeme Başkanı, katılanlar Şengül Çiçekoğlu, Mete Lokumcu, Ayşe Bekar ve Yeter Babalık’a tek tek mütalaaya karşı söyleyecekleri bir şey olup olmadığını sordu. Katılanlar, söyleyecekleri bir şey olmadığını, avukatlarının beyanda bulunacağını ifade etti.
Ailenin ardından söz alan Av. Oya Meriç Eyüboğlu, “4 ay 10 gündür beklediğimiz mütalaa buymuş. Oysa bu mütalaa aslında 10 yıl önce de verilebilirdi. 2911 yargılaması yapılıyormuş gibi hatta sadece Metin Lokumcu’nun ailesi değil, tüm Hopalılar yargılanıyormuş gibi bir mütalaa ile karşı karşıyayız” dedi.
“Mütalaa büyük bir hayal kırıklığı”
Katılan vekilleri olarak, mütalaa duruşmadan önce sunulmadığı için karar duruşması olmayacağını tahmin ederek, bu celseye eksik olarak geldiklerini belirten Eyüboğlu, şunları söyledi:
“Hem davayı başından beri yürüten meslektaşlarımız hem son zamanlarda katılımları azalan ama karar aşamasında bizimle olmak istediğini söyleyen barolar hem de aile, özellikle de Metin hocamızın oğlu ve eşi gelemediler. O yüzden biz bugün süre talep edeceğiz. Onların da tam olarak katıldığı duruşmada beyanlarımızı sunacağız.
Bu mütalaa büyük bir hayal kırıklığı, 13 yılı geride bıraktık ama Hopa Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki iddianamenin bir adım ötesine gidememişiz. Bizim söylediklerimiz, sunduğumuz deliller mütalaada bir cümle olarak bile geçmiyor, hiçbiri duyulmamış. Umuyoruz ki Mahkeme Heyeti bu kadar hakkaniyetsiz, dosyadan uzak, tek taraflı değerlendirme yapmadan adaletli bir karar verir. Şu an hayal kırıklığına uğramamız önemli değil, önemli nihai karardan sonra buradan nasıl çıkacağımız. Adalet var mı, diye kendimize soruyoruz hepimiz. Adalet olduğunu bize gösterin lütfen.”
“Bir Sürü İnsanın Ölebileceğini Öngörmeniz Gerekiyordu”
Katılanlar vekili ve Artvin Baro Başkanı Av. Ayla Varan, mütalaaya katılmadıklarını belirterek, “Hopa’da 7 ilin depolarındaki biber gazının tükenmiş olduğuna ilişkin bilgiler bize ulaştı. Şunu tespit edebilirdik, gaz miktarı o kadar dar bir alanda kullanıldığında hasta ve yaşlı bireylerin ondan etkilenip etkilenmeyeceğini öngörebilme yetisinin onu kullananlarda olması gerekirdi. 7 ilin depolarındaki biber gazının bu küçücük alana boşaltılmasındaki ihmal durumuna eğer biz ulaşabilseydik, ki hala yapabiliriz bunu… Siz gereğinden fazla biber gazını oraya devirirseniz bir sürü insanın ölebileceğini öngörmüş olmanız gerekiyordu” dedi.
Diğer katılan vekilleri mütalaayı kabul etmediklerini ve süre talep ettiklerini söyledi.
Sanık müdafiileri de mütalaaya katıldıklarını ve süre talep ettiklerini söyledi.
Duruşmaya saat 11.20’te 5 dakika ara verildi. Salon boşaltılmadı, Mahkeme Heyeti kararı görüşmek üzere içeriye gitti. Verilen aranın ardından ara karar açıklandı.
Ara Kararlar
Sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekillerine iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına ilişkin beyanda bulunmaları için gelecek celseye kadar süre verilmesine karar verildi.
Duruşma saat 11.25’te sona erdi. Bir sonraki duruşma 6 Eylül 2024 günü saat 09.30’da görülecek.
Duruşma Sonrası
Duruşma sonrası adliye önünde “Metin Lokumcu için adalet” yazılı pankart açılarak basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasında konuşan Lokumcu ailesinin vekili Av. Oya Meriç Eyüboğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Üzerimizde 13 yılın yorgunluğu var. Üzerimizde bu ülkenin vatandaşı olmanın, her gün adliye koridorlarında, sokaklarda tanıklık ettiğimiz onca haksızlığa, adaletsizliğe karşı hiçbir şeyin değişmemesinin yorgunluğu ve öfkesi var. Metin Lokumcu, polis tarafından kullanılan kimyasal gazlarla bu ülkede öldürülen ilk kişi değildi. Ama bu davayı önemli kılan şeylerden biri, ilk kez bu gazların ölüme neden olduğu bir bilimsel rapora konu oldu. Dava da bu rapor nedeniyle mecburen açıldı.
Biz bu davanın açılmayacağını düşündüğümüz yollardan geldik, 9 yıl 5 ay sonra ilk iddianame ile karşılaştık. En başından en sonunun nasıl olacağını tahmin ede ede buraya kadar geldik. Elbette vazgeçmeyeceğiz ama bu kızmayacağımız, öfkelenmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Öfkeliyiz, kızgınız ama vazgeçmiyoruz.”
CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, “Bugün her şeye karşı 13 yıldır adalet mücadelesi veren insanların şaşırmadığı bir iddianame ile karşı karşıya kaldık. Ama umudumuzu yitirmedik. Adalet talebimiz bitmeyecek. 6 Eylül’deki mahkemenin kamu vicdanını rahatlatacak ve dosya kapsamına uygun bir karar vereceğine olan inancımızı sürdürmek istiyoruz” diye konuştu.
Artvin Baro Başkanı Av. Ayla Varan, “Gördük ki, toplumsal bir olayın yargılandığı dosyada sorumluyu da bulamıyoruz, delil de toplayamıyoruz. Taleplerimiz reddedilerek, eksik bir incelemeyle mütalaa oluşturuldu. Ama yine de adaletten umutluyuz, umutlu olmak zorundayız” dedi.
Metin Lokumcu’nun kardeşi Ayşe Bekar da “Bu sonucu bekliyorduk. Ne mütalaaymış, okumakla bitmedi ama sonuç fiyasko. Arkamızdaki ve önümüzdeki ordulara güveniyoruz. İyi ki varsınız. Kar kış demediniz, hep buradasınız. Çok teşekkür ediyoruz” dedi.