Diyarbakır’daki JİTEM davasında ifade veren tanık, Anter’in ölüm emrini emekli Albay Doğan’ın verdiğini; JİTEM’le çalışmak istemeyen Albay Özden’in öldürüldüğünü ve cinayetin PKK’ye yüklendiğini anlattı.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler davasında tanık olarak ifade veren Emrah Özdemir, Albay Rıdvan Özden’in JİTEM faaliyetlerinden rahatsız olduğunu, daha sonra da öldürülüp cinayetin PKK’ye yüklendiğini anlattı.
Diyarbakır, Mardin, Batman ve Şırnak’ta çeşitli tarihlerde birden fazla cinayet, kundaklama ve bombalama eylemi gerçekleştirdikleri iddiasıyla yargılanan ve aralarında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım ve PKK itirafçısıAbdülkadir Aygan‘ın da aralarında bulunduğu 16 sanıklı “JİTEM” davasının dünkü duruşmasına sanıklar katılmadı.
Müdahil ve sanık avukatlarının katıldığı duruşmada, başka bir suçtan dolayı İstanbul Silivri Cezaevinde 6,5 yıldır tutuklu bulunan Özdemir tanık olarak dinlendi. Özdemir, altı sayfalık yazılı ifadesini de mahkemeye sundu.
Özdemir, ifadesinde, babasının Ömer Lütfü Topal‘ın şoförü olduğunu, kendisinin de oto galericiliği yaptığını söyledi.
Özdemir, İstanbul’da kuyumcu dükkanı bulunan ve Ergenekon davasından tutuklu olan Fahrettin Ertekin’in iş yerinde sanıklardan Adil Timurtaş,İbrahim Babat ve emekli Albay Arif Doğan ile tanıştığını söyledi.
“Notları Veli Küçük’e gönderdim”
Timurtaş’ı, PKK itirafçısı değil, Jandarma Genel Komutanlığı’nda istihbarat elemanı olarak tanıdığını öne süren Özdemir, Timurtaş ile 2006’da aynı cezaevinde kaldığını, o dönemde bir gazetede çıkan haber üzerine bu kişinin PKK itirafçısı olduğunu öğrendiğini iddia etti.
Ertekin’in bürosunda yapılan bütün konuşmaları ve sohbetleri ajandasına not ettiğini, Timurtaş’ın da cezaevinde yazdığı notları kendisinin Doğan,Hayrettin Ertekin ve Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük‘e gönderdiğini dile getiren Özdemir, “Ertekin’in bürosuna devlet görevlilerinin geldiğini, bu kişilerin 2003-2004 yıllarında İstanbul’da birçok yasa dışı iş yaptığını” savundu.
“Vedat Aydın’ı da onlar vurdu”
Timurtaş’ın 2004’te Yeşil ile yaptığı telefon konuşmasına şahit olduğunu, Ertekin’in bürosunda tanıklık ettiği konuşmaları aktarmak istediğini söyleyen Özdemir, suikaste kurban giden Musa Anter‘in yazılarının JİTEM’i rahatsız ettiğini, bu nedenle Doğan’ın Anter ile görüşerek kendisini “Sana yönelik bir suikastı engelledik, dikkatli ol” diye uyardığını duyduğunu söyledi.
Özdemir, Anter’in ölüm emrini de yine Doğan’ın verdiğini, cinayeti Yeşil, Timurtaş, Aygan ve “Hogır” kod adlı kişinin işlediğini ayrıca bu kişilerinVedat Aydın, Murat Aslan, iki İranlı ve “Harbi” kod adlı bir kişiyi de öldürdüklerini duyduğunu açıkladı.
Eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, eski Tunceli Jandarma Komutanı Albay Kazım Çiloğlu ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan‘ın öldürülmesiyle ilgili bildiklerini ve duyduklarını da anlatmak istediğini ifade eden Özdemir, şunları söyledi:
“Doğan, Albay Özden’in kendileri ile çalışmasını istemiş. Ancak Albay Özden bundan rahatsız olmuş ve bazı JİTEM görevlileri hakkında soruşturma açmış. Bu durum da Veli Küçük, Arif Doğan ve Hasan Atilla Uğur’u rahatsız etmiş.”
“Kendisine ilk suikast girişiminde başarısız olmuşlar, sonra Timurtaş tarafından vurulmuş. Timurtaş bana Özden’i yanlışlıkla vurduğunu söyledi. Olay PKK’nin üzerine atılmış. Bahtiyar Aydın, Lice’de şehit olmuş, suikast silahı bölgede bulunmasına rağmen, karakolda ortadan yok edilmiş.”
“Lice’yi bu bahaneyle yaktılar”
Özdemir, bu olayın sorumlusunun da PKK olarak gösterildiğini söyledi ve şunları açıkladı:
“Bu gerekçe ile Lice yakılıp yıkılmış. Söz konusu kişiler Okkan cinayetini de Hizbullah ile işlemişler. Bunlar JİTEM adı altında uyuşturucu, silah ve altın kaçakçılığı yapmış. Hayrettin Ertekin ve yanındakiler Tansu Çiller‘in zırhlı aracını kullanıyordu. Beşiktaş esnafında kime sorarsanız Timurtaş’ı emekli albay olarak bildiklerini söyler. Timurtaş, bugüne kadar Ertekin’e 40-50 milyon kazandırmıştır.”
Görevsizlik kararıyla 3. Ağır Ceza Mahkemesinden Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilerek birleştirilen davada, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım ile itirafçı Abdulkadir Aygan’ın da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında “Cürüm işlemek için teşekkül oluşturma” ve “birden fazla kişiyi öldürme” suçlarından 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor. (AS)