Yazan: Levent Pişkin
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi
Sanıklar: Cemal Temizöz, Hıdır Altuğ, Abdülhakim Güven, Kamil Atak, Temel Atak, Fırat Altun, Adem Yakin, Burhanettin Kıyak
Diyarbakır, İzmir ve İstanbul Barosu’ndan yaklaşık olarak 20 müdahil avukatın katıldığı duruşmada, bir önceki duruşmada süre istedikleri için ifadesi alınmayan Burhanettin Kıyak dinlendi.
Müdahil avukatlar, Cemal Temizöz, Adem Yakın ve Burhanettin Kıyak’ın aralarında menfaat çatışması olduğundan aynı avukat tarafından savunulmasının usule aykırı olduğunu ileri sürdüler. Mahkeme sanıkların ve sanık müdafilerinin bu hususa dair söylediklerini dinledikten sonra menfaat çatışması olmadığına ve aynı avukatın bu kişilerin savunmasını yapabileceğine karar verdi.
Yavuz kod adlı Burhanettin Kıyak’ın dinlenmesine geçildi ve ifadesi alındı:
Sanıkların ve maktullerin birçoğunu tanımadığını ifade eden Kıyak, suçlamaları kabul etmedi. O dönemdeki görevinin iddianamede atılı suçları işlemesine elverişli olmadığından hareketle savunmasını kurdu. Şöyle ki, uçaksavardan sorumlu olduğu ve gece çalıştığını dolayısıyla bu suçları işleyecek “vaktinin” olmadığını belirtti. Hâkimin, sanığa yönelttiği görev tanımına dair sorular neticesinde sanık Burhanettin Kıyak “köy aramaları, arazi aramaları, birliğin geçiş noktalarının kontrolünü ve birliği korumak” görevleri olduğunu da ifade etti.
Cizre’deki birliğin “ikili” yapısını anlatan sanık, merkez karakolunun adli vakalara bakan, komando bölüğünün ise operasyon bölümüne bakan birim olduğunu söyledi. Kendisinin komando birliğinde görev yaptığını belirten Kıyak, adli kolluğa da destek istendiğinde yardımcı olunduğunu beyan etti. Aslında burada katı bir ikili yapı değil, geçişken bir bölünme olunduğu sanığın ifadesinden anlaşıldı.
Mahkeme heyetinin Yavuz kod adını neden kullandığı sorusuna sanık “soruşturmalarda, ifade alınırken kendimize kod adı buluyorduk. Güvenlik gerekçesiyle kendi isimlerimiz ifşa etmiyorduk. Ben her zaman Yavuz’u kullanmadım, zaman zaman kullanmışımdır illa ki ama her sorguda bu kod adı değişiyordu diye hatırlıyorum” cevabını verdi. Ancak Yavuz ismiyle Burhanettin Kıyak’ın kendi imzasını attığı resmi evrak dosyada mevcut. İşbu evrak kendisine gösterilen Kıyak, üstünden çok zaman geçtiğini ve hatırlamadığını ifade etti; kendisinin gittiği görevlerde kendi kimlik ismini yazıp imzaladığını ekledi.
Dosyada bulunan ve 92-96 yılları arasında Cizre’de görev yapan kişilerle ilgili mahkemeye gelen resmi belgede Burhanettin Kıyak adının olmamasının hatırlatılması üzerine, sanık 94’te nokta tayini ile ağır silah nişancısı olarak atandığını belirtti. Müdahil vekillerinden Av. Tahir Elçi, tek görevinin ağır silah kullanmak mı olduğu sorusunu yineledi. Sanık Kıyak, sanıklardan Cemal Temizöz’ün kendisini (kamuoyunda ölüm kuyusu olarak bilinen) BOTAŞ karakolunda da görevlendirdiğini belirtti.
Müdahil avukatların sordukları sorulara çelişkili ifadelerle yanıt veren Burhanettin Kıyak, sivil görevinin hiç olmadığını, bu doğrultuda savcılıkça hazırlanan iddianamede yer alan atılı suçları ve tanık beyanlarını reddetti. Ve fakat 20.06.1995 tarihli savcılık tutanağında görevli kolluk olarak isminin Yavuz olarak yazıldığı belgenin mevcudiyeti, savunmanın inkâr ve yalan üstüne kurulu olduğunu ispatlar nitelikteydi.
Sanık müdafileri esasa dair bir savunma yerine, tutukluluk sürelerine AİHM kararları ve AİHS’i dayanak göstererek itiraz ettiler ve sanıkların tahliyelerini talep ettiler. Tutuklama tedbiri yerine adli kontrolün uygulanması gerektiği, üçüncü yargı reformu paketinin de bu doğrultuda hazırlandığı sanık avukatları tarafından ileri sürüldü. Ancak mahkeme bu oturumda sanıkların tahliyelerine dair müspet bir karar vermedi.
Burhanettin Kıyak’ın ifadesinin alındığı ve bu bağlamda önem arz eden bu celsede Kıyak’ın çelişkili beyanları ve nihayetinde zımni olarak kabul ettiği Yavuz kod adı önemli bir gelişmeydi. Şöyle ki, adımı yazmışlar dediği tutanakta “Yavuz” adı ve Burhanettin Kıyak’ın ikrar ettiği imzası mevcut. Sarih olarak inkâr etse de bu zımni kabule esas kabul edilebilir bir olgudur. Bununla beraber, görev alanı dâhilinde saydığı bir takım görevlerin iddianamede sayılı cinayetleri işlemesinin zeminini sağlıyor. Zira ev araması, köy araması ve bir takım adli işlemlerde (nezarette sorguda bulunması gibi) bulunduğunu kendi beyanında mevcut. Keza, BOTAŞ karakolunda yaptığı görev durumu daha aşikâr kılıyor. BOTAŞ Cizre ve Bölge’de ve hatta kamuoyunca ölüm kuyusu olarak bilinen karakoldur ve birçok cinayet bu karakolda işlenmiştir ve ceset ve deliller burada yok edilmiştir.