Bu Saldırı Türkiye’ye Değil, Devlet Eliyle Katledilenlerin Hesabını Soranlara Yapıldı / Hürrem Sönmez

hurrem-sonmez-kelle-sbDİKEN

Yazdığım en zor yazılardan biri bu belki de, öldürülen bir meslektaşıma; onurlu bir insana veda yazısı.

‘Tahir Elçi vuruldu’ dünden beri beynimin içinde sürekli bu cümle ve gözümün önünden gitmeyen o fotoğraf karesi; ölümünden hemen önce yaptığı konuşmadan, ‘insanlığın mirasıyım’ yazısı var elinde.

Tahir Elçi bir kentin baro başkanıydı doğru, haber bültenlerinde böyle verilecek, evlerde sokaklarda böyle konuşulacak ‘baro başkanını vurmuşlar’. Ama tanıyıp bilenlerin, meslektaşlarının onun ardından anlatması gereken en öncelikli şey şey ne baro başkanlığıdır, ne politik görüşleri; Bu ülkenin yetiştirdiği en fedakar ve dirayetli insan hakları avukatlarından biriydi Tahir Elçi.

Beyaz toroslarla kaybedilenlerin, sorgusuz sualsiz öldürülenlerin, dosyası kapatılanların,‘bu işin peşini bırakın yoksa sizin için kötü olur’ denilenlerin, üzerine bomba yağdırılanların avukatıydı o. Tahir Elçi ömrünü verdi bu mücadeleye, baro başkanı olması yanında teferruat kalır, o yüzden biz geride kalanların boynunun borcudur söylemek ‘bu memleket namuslu bir avukatını yitirdi dün’. Her koşulda barış dilini, uzlaşmayı savunmaya çalışan, doğru bildiğini cesaretle söyleyen bir hukukçu ‘bu çatışmalar olmasın’ dedikten dakikalar sonra bir çatışmada öldürüldü.

‘Bu saldırı Türkiye’ye yapılmıştır’ gibi beylik bilindik cümleler sarfedilecek ardından, hayır bu saldırı Türkiye’ye yapılmadı, bu saldırı devlet eliyle katledilenlerin hesabını soranlara, gerçeği korkmadan haykıranlara, adaleti savunanlara yapıldı.

Katıldığı bir televizyon programındaki sözleri, o sözler yüzünden gözaltına alınması, hakkında dava açılması konuşulacaktır şimdi. Ama sanırım o olsaydı; davalarına baktığı halkı dışında pek kimse onu tanıyıp bilmezken verdiği mücadeleyle; sessiz sedasız tek başına uğraşıp didinerek, delil bularak açtırdığı dosyalar, AİHM’ ye götürdüğü davalar, faili meçhuller için yıllar boyunca bıkmadan usanmadan verdiği mücadele ile hatırlanmak isterdi daha çok…

O yüzden Tahir Elçi’nin ölümü bir kentin baro başkanının ölümünden çok daha ağır bir kayba karşılık gelmektedir aslında. Onu siyasilerden, medyatik kişilerden değil, evlatları beyaz toroslarla götürülüp kimsesizler mezarlığına gömülen ailelerden sorsunlar, 22 yıldır adalet bekleyen Licelilerden, Cizrelilerden sorsunlar, Cemile Çağırga’nın, Nihat Kazanhan’ın anasından sorsunlar. Taş attı, pankart astı, eyleme katıldı diye tutuklanan mahkeme salonlarında ‘başıma ne gelecek’ diye beklerken savunduklarından sorsunlar.

Bugün cenazesinde ‘Tahir Elçi’yi nasıl bilirdiniz ey cemaat’ denecek, biz Tahir Elçi’yi ezilenlerin elçisi bilirdik, iyi bir insan bilirdik, namuslu, yürekli bir hukukçu bilirdik. Hakkımız yoktur ama varsa helal olsun. Lakin asıl o helal etsin bizlere hakkını, geceyarılarına kadar dosya okuyup, dilekçe yazdığı, sabah ayazında otopsiye katıldığı, vazgeçmediği, pes etmediği, adalet için, barış için inat ettiği tüm zamanları helal etsin.

Diyarbakır her defasında tanıdık bir memleket, dost meclisiymiş gibi beni kucaklayan, sokaklarını, havasını, suyunu sevdiğim bir şehirdi. Şimdi o şehrin kimbilir kaç defa geçtiğim o yolunun üzerinde bir ölü yatıyor, bir yazı var yanında ‘insanlığın mirasıyım’.

Dostlarımızdan, meslektaşlarımızdan sokak ortasında yatan ölüler miras kalıyor bize, inandıkları ve savundukları kalıyor. Sevdiğim Diyarbakır şehri kalbimi ağrıtıyor şimdi.

Yayınlanma tarihi

29 November 2015

Kategori Listesi