Mahkeme heyeti başkanı oturuma, Ümit Taş’ın gözaltı bilgisine dair soru yazısına Kulp Emniyet Müdürlüğü’nün gönderdiği yazı ile başladı. Yazıda, “Ümit Taş’ın emniyet müdürlüğü kayıtlarında yer almadığının” ifade edilmesi üzerine müşteki avukatları, “Buna dair bir kayıt var, bu yazıyı kabul etmiyoruz” diyerek itiraz etti.
Savcının askeri mahkeme talebine itiraz edildi
Müşteki avukatlarından Erkan Şenses, dava dosyasının askeri mahkemeye gönderilmesi talebine karşı, mahkeme heyetine itiraz dilekçesi sundu. Şenses, yapılan askeri operasyonun 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11’nci maddesi kapsamında yapılıp yapılmadığının araştırılmasını talep ettiklerini belirterek, konunun bu yönlü araştırılmasından sonra kararın verilmesi gerektiğini ifade etti.
3 Temmuz 2014’teki duruşmada “operasyonun Genelkurmay emriyle yapıldığını” Sanık Ertürk’ün kendisinin de ifade ettiğini hatırlatan Şenses, itiraz dilekçesinde “11 insanın öldürüldüğü iddiasının görev kapsamında olmadığını, dolayısıyla askeri suç sayılamayacağını, aksinin kabulü halinde askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının imkanız hale geleceğini” kaydetti.
Arjantin – Türkiye benzetmesi
Bir diğer müşteki avukatı Muhterem Süren ise, Arjantin’deki cunta yönetimince işlenen ağır insan hakları ihlallerinden söz ederek, “Sanık Ertürk hakkında tıpkı Arjantin’de olduğu gibi insanları askeri helikopterlerden attığına dair bilgiler var” ifadelerinde bulundu. Cezasızlık vurgusu yapan Süren, “Arjantin ile Türkiye’deki faili meçhul dosya yargılamaları benzerlik taşıyor” diyerek Arjantin’deki cunta döneminde uygulanan zorunlu itaat yasasının, Türkiye’de güvenlik güçlerince işlenen suçların yargılanamaması sonucunu getiren yasal düzenlemelerle benzerlik taşıdığını kaydetti.
Ardından söz alan sanık avukatları, “4 yıldır birçok yasa değişikliğinin yaşandığını, bu durumdan kendilerinin de rahatsız olduğunu, ancak görevin kamu düzenine ilişkin olduğunu” savunarak, savcının mütalaasına katıldıklarını ifade etti.
Mahkeme heyeti, Genelkurmay Başkanlığı’na yazı yazılmasına ve operasyonun kimin emriyle yapıldığının sorulmasına karar vererek gelecek cevabın beklenmesine, bir sonraki duruşmanın 25 Nisan’da görülmesine hükmetti. Gelecek duruşmada, Genelkurmay’ın cevabına göre, dosyanın askeri mahkemeye nakledilmesi talebine ilişkin karar verilmesi bekleniyor.
Ne olmuştu?
8 Ekim-25 Ekim 1993 tarihleri arasında Diyarbakır’ın Kulp ilçesi ve Muş kırsalında düzenlenen askeri operasyon kapsamında 9 Ekim’de alıkonulan 11 kişiden bir daha haber alınamadı.
11 kişinin zorla kaybedilmesinden sorumlu olarak Bolu 2. Komando Tugayı Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk “birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürmek, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik, cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak” suçlarından yargılanıyor.
Kaybedilenlerin isimleri şöyle: Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş (16 yaşında)
5 Kasım 2004’te zorla kaybedilen 11 kişiye ait toplu mezar bulunmuştu.
Kulp Davası’nın Faili Belli tarafından hazırlanan geniş özeti için, tıklayın. Dava iddianamesi için, tıklayın.