Bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin Mehmet Ağar, bazı özel harekat polisleri ve “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 19 kişinin yargılandığı davada eski Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller’in tanık olarak dinlenmesi kararından vazgeçildi.
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık ve şikayetçi avukatları katıldı. Duruşmaya, mahkeme başkanının emekliye ayrılması, diğer üyelerin ise mazeret bildirmeleri nedeniyle Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Bahattin Özbaş başkanlık etti.
Duruşmada farklı mahkemelerden görevlendirilen hakimler, üye hakim olarak görev yaptı.
Duruşmada tanık Fikri Sağlar için çıkarılan çağrı kağıdının tebliğ edildiği ancak tanığın duruşmaya gelmediği, eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın tanık olarak dinlenmesi için yazılan talimatın da iade edildiği belirtildi.
Tanık olarak dinlenmesi kararlaştırılan eski Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller’in avukatının dilekçe vererek, müvekkilinin “suça ilişkin hiçbir ilgi ve bilgilerinin olmadığı, olabilmesinin ihtimali bulunmadığı, olay tarihlerinde olay yerinde bulunmadıkları, bu nedenle tanık olmalarını gerektirecek hiçbir şey olmadığını” bildirdiği, ara karardan dönülmesini talep ettikleri, ayrıca mazeretlerine ilişkin rapor gönderdikleri tutanağa geçirildi.
Bunun üzerine müşteki avukatları, “İkisi birlikte mi rahatsızlanmış?” diye sordu.
Duruşmada emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile hazır bulunduğu İstanbul Adliyesinden telekonferans yöntemiyle bağlantı kuruldu ve “tanık” olarak ifadesi alındı.
Dosyanın maktullerinin isimleri okunduktan sonra Küçük, cinayetlere ilişkin bilgisinin olmadığını söyledi.
TSK’dan 2000’de emekli olduğunu, 1992’de Ağrı’da, 1994’te ise Kocaeli’de İl Jandarma Alay Komutanı olduğunu, 1996’da tuğgeneralliğe yükseldiğini, Bilecik’te görev yaparken 2000’de emekli olduğunu bildiren Küçük, “Dosyadaki cinayetler, sizin görev bölgenizde.” denilmesi üzerine, bu cinayetleri basından duyduğunu, ayrıca bilgisi olmadığını ifade etti.
Müşteki avukatlarından Ruşen Ali Nergis’in sorusu üzerine Küçük, avukatının görev yaptığı dönemlerdeki faili meçhul cinayetlerin araştırılması için mahkemeden talepte bulunduğunu, İçişleri Bakanlığının ise “Veli Küçük’ün görev yaptığı yerlerde faili meçhul cinayet yoktur.” şeklinde yazı yazdığını anlatarak, “Benim görev yerimde faili meçhul cinayet kalmadı. Ben Kocaeli İl Jandarma Komutanı’ydım. Olaylar komşu bölgelerde olmuştu.” diye konuştu.
Avukat Nergis, “Ergenekon davasında eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman size bu cinayetleri sorduğunu, sizin de ‘İstanbul’da öldürüp, buraya atıyorlar.’ dediğinizi söylüyor. Bu kişileri kim öldürüp atıyordu?” diye sordu.
Küçük, “Ben ‘İstanbul’da öldürülüp atılıyor.’ demedim, ‘Başka bölgede yapılıp, buraya atılıyor.’ dedim. Benim bölgemde faili meçhul olay yok.” yanıtını verdi.
Bir soru üzerine Küçük, “bölge”den kastının Bolu’dan İstanbul’a kadar olan bölge olduğunu, bu bölgede Kocaeli ilinin de bulunduğunu ancak Kocaeli’de faili meçhul kalmış bir olay bulunmadığını ifade etti.
Nergis’in, “Teoman Koman’a, ‘İstanbul’da öldürüp, buraya atıyorlar.’ demişsiniz. Bir asker amirine böyle diyorsa, bilgisi olması gerekir. Kim öldürüp, kim oraya atıyor?” sorusunu yönelttiği Küçük, şunları söyledi:
“O dönem, İstanbul’a kadar olan bölgede cesetler bulunuyordu. Öldürme olayları, Kocaeli il hudutları içinde olmadı. ‘Nedir bu?’ diye sorulduğunda, ‘Başka yerlerde öldürülüp, bu bölgelere atılıyorlar. Öyle tahmin ediyorum.’ dedim. Her ilin jandarması, polisi, yetkilileri vardı. Oralara atılıyorsa, bu işin ortaya çıkarılması gerekirdi. Bir bölgede eğer cinayet olayı olmuşsa, oranın yetkililerinin çözmesi lazım. Çözülemediğine göre, ‘bir yerlerden getirilip atılıyor’ demekti. Atılanlar o bölgenin insanı da değildi. Başka yerde ikamet eden, başka yerde doğan, biri Düzce’de, Sakarya’da bulunuyorsa ‘getirilip atılıyor’ demektir. Bunu anlatmaya çalıştım.”
Avukat Nergis, “Susurluk Komisyonu’nda ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın telefonunun Veli Küçük adına kayıtlı olduğu belirtilmektedir. Bu hususta ne diyeceksiniz?” diye sordu.
Küçük, “Bu, Ergenekon davasında da gündeme geldi. O telefon numarasının yanlış yazıldığı sabitleşti. Öyle bir şey yok.” yanıtını verdi.
Soru üzerine JİTEM ile hiçbir ilgisi olmadığını söyleyen Küçük’e avukat Nergis, “Hakkında daha önce soruşturma yürütülen Erhan Özen, 1993-1996 arasındaki faili meçhul cinayetlerin İbrahim Şahin, Mehmet Ağar, Korkut Eken, Veli Küçük, özel harekat polisleri Ayhan Çarkın, Ayhan Akça ve Oğuz Yorulmaz tarafından gerçekleştirildiğini, bu cinayetlerde polisin ve JİTEM’in ortak hareket ettiğini söylüyor.” dedi.
Küçük, bu konuda söyleyecek bir şeyi bulunmadığını ifade ederek, “Öyle bir olay yok ki. Ne söylenebilir bu konuda?” karşılığını verdi.
Müşteki avukatlarından Sertaç Kamil Ekinci, “TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’nda dinlenen Jandarma Astsubay Hüseyin Oğuz, sizin Yeşil’i tanıdığınızı, onun sizin sözünüzden çıkmadığı, Yeşil’in önce polis, sonra JİTEM ile çalıştığını söylemektedir. Sizin Kocaeli’ye gitmeniz sonrasında Yeşil’in infazlara başladığını söylemektedir. Ne diyeceksiniz?” sorusunu yöneltti.
Küçük, Oğuz’u tanımadığını, ismen bildiğini, beyanını kabul etmediğini kaydederek, “Gizli tanık olarak ifade verdiği açıklık kazandı. Gizli tanık olduğu, Ergenekon davasında söylendi hatta köyüne giderek köpeklerini benim öldürdüğümü dahi söyledi. Böyle saçma sapan ifadelerde bulundu. Tıbben de belirlendi, kendisi meczuptur. Akıl hastası.” diye konuştu.
Soru üzerine Susurluk Komisyonu’na çağrılmadığını söyleyen Küçük’e avukat Ekinci, “Çağrıldığınız ama ifade vermediğiniz komisyon raporunda yazıyor.” dedi.
Küçük ise “yanlış yazıldığını” savundu.
Gazeteci Demirel’e, Uğur Dündar’ın sözü soruldu
Daha sonra yine İstanbul’da hazır bulunan gazeteci Emin Demirel’in tanık olarak beyanı alındı.
Demirel, 1992-1996 yıllarında Hürriyet gazetesinde polis muhabiri olduğunu, 1996’da da Kanal D’ye geçtiğini, sanıklardan bazılarını da muhabirliği nedeniyle tanıdığını bildirdi.
O tarihlerde maktullerle ilgili muhtelif haberler yaptıklarını anlatan Demirel, “Polis muhabiriyken genelde diğer meslektaşlarımla İstanbul Emniyet Müdürlüğündeki basın odasında bulunuyorduk. Adı geçen olaylarla ilgili ben de haberler yaptığımı hatırlıyorum. Gazetede çıkanlar dışında bilgim yok. Maktullerin kimin tarafından öldürüldüğünü bilmiyorum.” beyanında bulundu.
Avukat Nergis’in, “O dönemde Tansu Çiller, ‘Elimizde öldürülecek iş adamlarının listesi var.’ demişti. Uğur Dündar, iki celse önce bu listede kendi adının da olduğunu sizden öğrendiğini söyledi. Böyle bir bilginiz var mı? Uğur Dündar’ın isminin olduğunu ilettiniz mi?” sorusu üzerine Demirel, “Öyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Ölüm listesinden haberim yok. Uğur Dündar’a böyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Önemli bir konu, söylesem hatırlardım.” ifadelerini kullandı.
Müşteki avukatları, sanıkların tutuklanmalarını talep etti.
Müşteki avukatlarından Sertaç Kamil Ekinci, “Herhangi bir basit yargılamada sanıklar yerinde duruyorken bu kadar ciddi bir davada boş salonda yargılama yapılıyor. Sanıkların tutuklanmalarını istiyoruz.” dedi.
Ekinci, ayrıca “Başbakanlığı döneminde Çiller’in danışmanlığını yaptığını söyleyen Memduh Bayraktaroğlu’nun ‘Çillerli Yıllar’ isimli kitabı bulunduğunu” ifade ederek, tanık olarak dinlenmesini istedi.
Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Yasemin Banu Aksoy, sanıkların tutuklanması talebinin reddini, Bayraktaroğlu’nun dinlenmesini, daha önce alınan ancak yerine getirilmeyen ara kararların yerine getirilmesini istedi.
Başkan ve müşteki avukatları tartıştı
Mahkeme heyeti, müzakerenin ardından ara kararları açıkladı.
Buna göre, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesi, tanık Sağlar’ın duruşmaya SMS ile çağrılması, eski Başbakan Yılmaz’ın telekonferansla dinlenmesi için Beykoz Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazılması, tanık Ahmet Turan Alp’in beyanının alınması için İstanbul’a talimat gönderilmesi kararlaştırıldı.
Gizli tanıklar “Emek” ve “Ayışığı”nın dinlenip dinlenmeyeceğinin, diğer tanıklar dinlendikten sonra değerlendirilmesi karar altına alınırken adresi bildirildiğinde Memduh Bayraktaroğlu’nun tanık olarak ifadesinin alınması için çağrı kağıdı çıkarılmasına karar verildi.
Sanıkların tutuklanmaları talebinin reddine ve tanık olarak dinlenmesi kararlaştırılan Şevket Öztürk’ün duruşmaya zorla getirilmesine karar veren heyet, “Memduh Bayraktaroğlu dinlendikten sonra Tansu Çiller ve Özer Uçuran Çiller’in dinlenip dinlenmeyeceğinin değerlendirilmesine, bu aşamada dinlenmelerine yer olmadığına” karar vererek, duruşmayı erteledi.
Müşteki avukatları, bu ara karara tepki gösterdi, avukatlar ve Mahkeme Başkanı Özbaş bir süre tartıştı.
Avukat Nuray Özdoğan, “Bu dosyaya arızi çıktınız. Asıl heyetin ara kararından rücu ettiniz.” dedi.
Avukat Ekinci, “Ara karardan neden dönüyorsunuz?” diye sorarken avukat Ruşen, “Bir daha Çiller tanık olarak bu davaya nasıl çağrılacak?” diye sordu.
Başkan Özbaş ise “Siz beni yargılayamazsınız. Kurulmuş ara karar Allah’ın emri mi?” diye konuştu.
Duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da izledi.
Sanıklar, 1990’lı yıllarda işlenen 18 faili meçhul cinayetle ilgili, Türk Ceza Kanunu’ndaki, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında adam öldürmek” suçundan yargılanıyor.