12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölümünün üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen davada herhangi bir fail cezalandırılmadı.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik (Xiraba) köyünde, 28 Eylül 2009’da koyunlarını otlattığı sırada Tapantepe Karakolu’ndan atılan havan mermisi sonucu 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un yaşamını yitirmesi üzerinden 8 yıl geçti. Aradan geçen 8 yıl geçmesine rağmen davada herhangi bir fail cezalandırılmazken, hukuki olarak arpa boyu yol alınmadı.
Ceylan’ın babası Raif Önkol, Ceylan’ın vurulmasından geçen 8 yıl boyunca baskıların sürdüğünü söylüyor ve faillerin yargılanması noktasında geçen 8 yıla rağmen bir ilerleme kaydetmediğini dile getirdi. Baba Önkol, oğlu Rıfat Önkol’un hukuki süreci takip etmesinden dolayı sürekli baskı ve tehditlerin hedefinde olduğunu, bu nedenle defalarca ev baskınları sonucu gözaltına alındığını ifade etti. Önkol, Ceylan’ın ölümüne neden olan Tapantepe Karakolu’nun son dönemlerde köylülere yönelik uyguladığı baskıların ağırlaştığını söyledi. Köy kırsalının zaman zaman bombalandığını aktaran Önkol, bombardımanı Tapantepe Karakol Komutanı ile görüştüğünü belirterek, “Karakol komutanı bana ‘hayvanın vurulursa fotoğrafını çek getir, zararın neyse karşılarız’ dedi. Bende kendisine ‘ya insan vurursanız nasıl yapacağız’ dedim. Bana dönerek ‘ne işiniz var orada, toplayın her şeyinizi gidin buradan’ dedi” ifadeleriyle komutan ile arasında geçen diyaloğu anlattı.
Ne Olmuştu?
Ceylan Önkol, hayvanlarını otlattığı sırada Yayla Karakolu’ndan atılan patlayıcı ile yaşamını yitirdi. Olay yerine giden ve Ceylan’ın parçalanmış bedeniyle karşılaşan aile, durumu karakola ve Lice savcılığına telefon ile bildirmesine rağmen savcı, “Can güvenliği” gerekçesiyle olay yerine 3 gün sonra gitti.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof Dr. Ümit Biçer’in hazırladığı bağımsız raporda, Ceylan Önkol’un “savunma pozisyonundayken” öldüğü belirtildi. Avukatlar bu saptamanın Ceylan’ın öldüğü mezranın hemen yakınında bulunan jandarma taburdan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etti.
Soruşturmayı yürüten dönemin savcısı, 4 Nisan 2013 tarihinde Önkol’un ölümüne neden olan ancak bir türlü bulunamayan şüpheliler hakkında, “Görevini kötüye kullanmak” suçlamasıyla açtığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi.
Ceylan Önkol’un ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğunu ileri sürerek, 30 Nisan 2014 tarihinde dosya için “Daimi arama kararı” verdi. Bu kararla, adliyenin tozlu raflarına kaldırılan dosya zaman aşımı ve cezasızlık ile yüz yüze kaldı.
Önkol ailesi ve avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için, 8 Ekim 2010 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Mayıs 2012’de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM’e başvuruldu. 2017 yılının Ocak ayında başvuruya cevap veren AİHM, ‘ihlal olmadığına” karar verdi.
Önkol ailesi, patlamada sorumluluğu ve ihmali olduğu gerekçesiyle, İçişleri Bakanlığı aleyhine 100 bini maddi, 150 bin TL manevi tazminat talebiyle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Ailenin manevi tazminat talebini reddeden mahkeme, aileye 28 bin 208 TL maddi tazminat verilmesine karar verdi.