Kerem Çiftçioğlu – 8 Şubat 2018
Mahkeme: Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2014/139
8 Ekim-25 Ekim 1993 tarihleri arasında Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin dağınık mezralardan oluşan (Gurnik, Mezire, Pireş, Kepir ve Şuşan) Alaca köyü ve Muş’a bağlı Kayalısü köyü (Licik mezrası) civarında General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonlarda gözaltına alınan 11 kişinin kaybedilmesine ilişkin, dönemin Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk’ün yargılandığı davanın duruşması, 8 Şubat 2018 tarihinde Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi İzlenimler
Duruşma sabah 09.30 olarak belirtilen saatinden yaklaşık 15 dakika gecikmeyle başladı ve 15 dakika kadar sürdü. Duruşma, bir süredir devam eden tadilat çalışmaları sebebiyle her zamanki salonunda değil, normalde Sulh Ceza Mahkemesi’ne tahsis edilmiş başka bir salonda gerçekleşti. Bu duruma yönelik herhangi bir yönlendirme olmadığı için adliye koridorlarında salonu bulmak zorlaştı. Taşınan duruşma salonunun önündeki bekleme salonu dar bir alana sahipti ve bu durum mağdur yakınlarının duruşmayı polisler ve sanık avukatları ile yakın bir konumda beklemelerine sebep oldu.
Bekleme salonunda dört çevik kuvvet polisi, dört polis memuru, iki güvenlik görevlisi, mağdur yakınları Mizbah Akdeniz, Rüknettin Yamık, Sabri Tutuş, Erhan Avar, Mehmet Yerlikaya, Aslan Şimşek, Hatun Tutuş, katılan avukatı Av. Muhterem Süren, sanık avukatları Av. Ali Rıza Büyüktemiz, Av. Esra Büyüktemiz, Hollanda Konsolosluğu’ndan Sera Marshall, Didem Bulutlar, Erik van Oudheusden hazır bulunuyordu.
Sanık Yavuz Ertürk bir özel koruma ve dört polis koruması eşliğinde salona duruşma başlamadan hemen önce geldi.
Kolluk kuvvetlerinin duruşma öncesi ve sırasında herhangi bir olumsuz tutumu olmadı. Davayı izlemeye gelen herkes duruşma salonuna sorunsuz bir şekilde girebildi; polisler dışındaki izleyiciler oturacak yer buldu.
Duruşmaya Dair Gözlemler
Duruşma Salonunun Görünümü
Mahkeme heyeti başkan Rıza Kartal, üyeler Tuğba Yenikomşuoğlu, Şehnaz Apaydın, Cumhuriyet Savcısı Şaban Yavuz ve kâtip Selvi İpin’den oluşuyordu.
Duruşma salonunda katılanlar Mizbah Akdeniz, Rüknettin Yamık, Sabri Tutuş, Erhan Avar, Mehmet Yerlikaya, Aslan Şimşek, Hatun Tutuş, katılan avukatı Av. Muhterem Süren, sanık Yavuz Ertürk ve sanık avukatları Av. Ali Rıza Büyüktemiz, ve Av. Esra Büyüktemiz hazır bulundular.
Ayrıca Anadolu Ajansı’ndan bir gazeteci ve İnsan Hakları Ortak Platformu’ndan Dicle Çakmak da duruşma başladıktan hemen sonra gözlemci olarak salonda yerlerini aldılar.
Duruşma salonunda arada sayıları değişse de en az 10 polis, 2 güvenlik görevlisi mevcut bulundu. Polislerin çoğu duruşmayı oturarak, bir kısmı da ayakta takip etti.
Mahkeme Salonunun Fiziksel Koşulları
Mahkeme salonunun sınırlı yer kapasitesine rağmen izleyen herkes oturacak yer bulabildi. Ancak polis, güvenlik ve koruma mevcudiyeti davayı takip eden insan sayısı ile orantısız bir fazlalıktaydı. Salonun küçük olması bu orantısızlığı çok daha hissedilir hale getirdi. Hem davayı izleyenlerin sayısı, hem de salonun 30 kişilik sınırlı kapasitesi düşünüldüğünde kolluk sayısının gerekli tedbir ihtiyacı ile orantısız olduğu söylenebilir.
Duruşmanın Seyri
Katılan avukatı Av. Muhterem Süren, 12 Haziran 2017 tarihli duruşmada Ali Kumtaş, Vehbi Aslan, İhsan Aydın, Selim Aytaç ve Kudbettin Yerlikaya’nın tanık olarak dinlenmesini talep etmiş, mahkeme de ara kararında talep edilen tanıkların dinlenmesi için Kulp Asliye Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılmasına karar vermişti.
Bu talep doğrultusunda Kulp Asliye Ceza Mahkemesi’nde 16 Ocak 2018 tarihinde görülen celsede tanıklar Kudbettin Yerlikaya, Vehbi Aslan ve İhsan Aydın’ın davaya konu operasyonla ilgili ifadelerinin alındığı görüldü. Tutanakta geçen ifadelere bakıldığında üç tanığın da davaya konu askeri operasyonun 1993 yılında Alaca köyünde gerçekleştiğini doğruladığı görülüyordu. Tanıklardan Vehbi Aslan ve İhsan Aydın’ın ifadeleri ise maktul olarak ismi geçenlerin askerlerce toplananlar arasında olduğu, fakat serbest bırakılmadıklarını da doğruluyordu. İfadelerin bulunduğu tutanak dosyaya eklendi ve katılanlar, sanık ve avukatlarına diyecekleri soruldu.
Katılan avukatı Av. Muhterem Süren, özellikle İhsan Aydın ve Vehbi Aslan’ın beyanlarının, maktullerin alıkonuldukları yer ile kemiklerinin bulunduğu yerin aynı yer olduğunu doğrular nitelikte olduğunu; bu ifadelerin sanık aleyhine yeni delil niteliğinde oluşturduğundan hareketle sanığın tutuklanması gerektiğini belirtti.
Katılanlar ise beyanlara bir ekleyeceklerinin olmadığını belirttiler.
Sanık ve sanık avukatları tanık beyanlarındaki aleyhte olan hususları kabul etmediklerini beyan etti.
Mahkeme başkanı daha sonra katılanlara ve katılan avukatına esas hakkındaki beyanlarını sordu.
Katılan Aslan Şimşek 24 yıldır hukuk mücadelesi verdiklerine dikkat çekerek, mahkemenin mahkûmiyet kararı verip yaşadıkları acıyı bir nebze olsun dindirmesini talep etti.
Katılan Mizbah Akdeniz sanık Yavuz Ertürk’ü işaret ederek kendisine iftira atmadığını, olay tarihinde sanığın yanına gittiğini, kendisi tarafından tehdit edildiğini belirtti. Akdeniz, öldürülen babasının terörle ilgisi olmadığını, aşiret reisi olduğunu, kendisinin de 800 tane korucusu olan bir devlet adamı olduğunu belirtti.
Katılan Turan Avar ise ifadesinin diğer katılanlarla paralel olduğunu söyledi.
Katılan avukatı Av. Muhterem Süren esasa yönelik yazılı beyanda bulunmak için mahkemeden süre talep etti. Cumhuriyet Savcısı da kapsamı nedeniyle dosyayı inceleyip esas hakkında mütalaasını öyle vermeyi talep etti.
Savcının ve Mahkeme Heyetinin Tutumu
Duruşma salonunun genel atmosferine ilişkin izlenim, yargılamanın artık rutin bir prosedür halini aldığı şeklindeydi. Heyetin bugüne kadar yargılamanın genişletilmesine yönelik hiçbir talebi kabul etmemesinin sonucu oluşan bu atmosfer, mahkeme başkanının bu duruşmadaki ilgisiz ve aceleci tavrına dayansımıştı. Suçun mağdur üzerinde yarattığı etki konusunda farkındalık sahibi bir görüntü vermeyen heyet başkanı, ara kararların açıklanması öncesinde heyete danışmak için duruşmaya ara dahi vermedi. Böylece duruşma toplamda sadece 15 dakika sürdü.
Ara Kararlar
Mahkeme başkanının heyet adına bildirdiği ara kararlar şöyle oldu;
- Katılan avukatı Av. Erkan Şenses’in mazeretinin kabulüne, duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesine,
- Katılanlar avukatı Av. Muhterem Süren’in esas hakkında yazılı beyanda bulunması için gelecek celseye kadar süre verilmesine,
- Varsa araştırmayı genişletme talebi, yoksa esas hakkında mütalaasını hazırlamak üzere dosyanın Cumhuriyet Savcısı’na gönderilmesine,
- Sanığın sabit ikametgah sahibi olması, delillerin toplanıp dosyanın karar aşamasına gelmiş bulunması, sanığın delilleri karartacağını veya kaçacağına dair somut bir delil bulunmaması karşısında katılanlar avukatının sanığın tutuklanmasına yönelik talebinin reddine,
- Bu karar yönünden 7 gün içinde Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolunun açık olduğuna,
- Bu nedenle duruşmanın 24 Mayıs 2018 günü saat 09:30’a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.