Yazan: Av. Gülçin Avşar
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi
Ara Karar: Cemal Temizöz, Hıdır Altuğ, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Adem Yakin ve Burhanettin Kıyak’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verilen duruşma 06.09.2013‘e ertelendi.
Duruşmada İstanbul, İzmir, Mersin, Diyarbakır ve Şırnak barolarından avukatlar hazır bulundu.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, tutuklu sanıklar Cemal Temizöz, Adem Yakın, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak ile tutuksuz yargılanan Kamil Atağ hazır bulundu. Tutuksuz yargılanan sanıklar Tamer Atağ ve Kukel Atağ ise duruşmaya katılmadı.
***
“Yavuz” kod isimli kişinin Burhanettin Kıyak olduğu kesin olarak tespit edildi
Mahkeme başkanı önceki celsede sanık Burhanettin Kıyak’tan dosyada “Yavuz” kod adıyla yer alan imzalarla karşılaştırılmak üzere imza örneği aldıklarını ve alınan imza örneklerinin Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü incelemesi sonucu hazırlanan ekspertiz raporunda, “Yavuz” kod isimli imzaların Burhanettin Kıyak’a ait olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Avukat Tahir Elçi, tanık beyanlarının ve elde edilen delillerin tümünün “Yavuz” kod isimli uzman çavuşun o dönemde yaşanan tüm öldürülme olaylarının başında yer aldığını gösterdiğini söyledi.
İki tanık dinlendi
Duruşmada iki tanık ifadesi alındı: Salih Candoruk ve Veysi Özcan.
Veysi Özcan, 1995 yılında silah kaçakçılığı ile ilgili bir şikâyette bulunmuş. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vermiş. Ancak mahkemedeki ifadesinde bu şikâyetini ve ifadesini yalanladı. Sanıklar dâhil mahkeme salonundaki kimseyi tanımadığını söyledi.1995 yılında ayakkabı tamirciliği yaptığını söyledi. Bahsi geçen silah kaçakçılığı olayı için ise; kendisinin kömür almak istediğini, iki arkadaşının da bu nedenle kendisini Cizre’ye götürdüğünü burada kömür yüklenen kamyonun daha sonra silah kaçakçılığından yakalandığını, kendisinin bu durumu olaydan bir süre sonra arkadaşlarından öğrendiğini ve arkadaşlarının jandarma ile kaçakçılık konusunda işbirliği yaptığını söyledi.
Salih Candoruk, dosya kapsamındaki cinayetlerden 1994 yılında öldürülen Ömer Candoruk’un ağabeyi. İfadesinde, kardeşinin taksicilik yaptığını ve kaçırılarak öldürüldüğünü söyledi. Olay öncesinde Agit Malgaz isimli birinin kardeşinin ehliyetini getirip kendilerine verdiğini söyledi. Geçmişte verdiği ifadesinde ehliyeti uzun süre kendisinin sakladığını ve sonrasında polise verdiğini söylemiş ancak mahkemedeki ifadesinde ehliyeti annesinin sakladığını ve savcılığa teslim ettiğini söyledi. Temizöz’ün avukatı ise ehliyetin öldüğü sırada Ömer Candoruk’un üzerinde çıktığını bu nedenle yalan tanıklık yaptığı için Salih Candoruk hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
Salih Candoruk ifadesinin başlangıcında kendisini Türkçe iyi ifade edemediğini ve Kürtçe ifade vermek istediğini belirtti ama mahkeme başkanı daha evvel Türkçe ifade verdiği için buna gerek görmediğini söyledi. Candoruk, ifade esnasında dile yatkın olmama nedeniyle zorluk yaşadı.
Hanım Candoruk (öldürülen Ömer Candoruk’un eşi) duruşma esnasında Kürtçe itirazlarda bulundu. Mahkeme başkanı tercüman getirilmesi ve ifadesinin alınmasını kabul etti ancak alınmadı.
Abdülhakim Güven’in hangi tarihlerde operasyona çıktığını gösterir resmi belge mahkemeye ulaştı
Bunların dışında celse arasında mahkemeye gelen evraklar arasında 26.01.1994 tarihli DGM Başsavcısı Bekir Selçuk imzalı Şırnak Valiliğine hitaben yazılmış bir belge bulunuyor. O dönemde cezaevinde tutuklu bulunan Abdulhakim Güven için, Şırnak Valiliği OHAL bürosu tarafından operasyonlarda kullanılmak üzere savcılıktan birden fazla kez izin alındığına ilişkin belgeler bulunuyor. DGM Başsavcısı 26.01.1994 tarihli yazısında ise; Şırnak Valiliğinin bu izinlerde süre ihlalinde bulunduğunu ve eğer bu hukuksuzluklara devam edilirse sonraki tekliflerin işleme konulmayacağını ve bu ihlali yapanların uyarılmasını dile getiriyor. Bu belgeler; Abdulhakim Güven’in hangi tarihlerde operasyonda olduğunu resmi olarak da ortaya koyması açısından önem taşıyor.
***
Dava genel olarak yavaş ilerliyor. Hala dinlenmemiş tanıklarımız ve eksik belgelerimiz var. Bu dava, tüm faili meçhul davalar bakımından emsal teşkil ediyor. En kısa zamanda karara ulaşmak çok önemli. Anayasa Mahkemesinin tutukluluk süreleri ile ilgili son kararı ile birlikte düşünüldüğünde sanıkların tahliye edilme riski de gittikçe daha yakın bir tehlike haline geliyor.