14 yaşındaki Ceylan Önkol 2009’da bir patlamayla hayatını kaybetti. Ölümüyle ilgili etkin bir soruşturma yürütülmedi. Savcılık zamanaşımı süresinin sonuna kadar faillerin aranması kararı verdi.
Ceylan Önkol 28 Eylül 2009’da, Diyarbakır, Lice’nin Şenlik (Sıpéni) köyüne bağlı Hambaz (Xambaz) mezrasında koyun otlatırken meydana gelen patlamada hayatını kaybetti.
Önkol 14 yaşındaydı.
Cenazesi altı saat boyunca olay yerinde bırakıldı, savcı “can güvenliği” gerekçesiyle olay yerine üç gün sonra gitti.
Ceylan Önkol’un hayatını kaybettiği yer Bingöl-Diyarbakır sınırının Bingöl tarafındaki Tabantepe askeri birliğinin, Abalı ve Yayla jandarma karakollarının üçgeninde yer alıyordu.
Raporlar
Önkol’un ölümüyle ilgili raporlar Jandarma Komutanlığı ve Emniyet tarafından hazırlandı, patlayıcıya tahra (eğri budama bıçağı) ile vurduğu iddia edildi.
Önkol Ailesi ise bıçağın kullanılan uç bölümünün zarar görmediğini, sadece ortasından büküldüğünü, bunun da çocuğun bıçakla bombaya vurmadığını kanıtladığını ifade etti. Savcıya bıçağı kanıt olarak vermek istediklerini, ancak savcının kabul etmediğini söyledi.
Jandarma yetkilisi Yüksel Şanlıtürk’ün hazırladığı raporda Önkol Ailesi’nin “devletten tazminat alabilmek için kendini mağdur gibi gösterdiği” gibi ifadeler yer aldı.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer’in hazırladığı bağımsız raporda ise Ceylan Önkol’un “savunma pozisyonundayken” öldüğü belirtildi. Avukatlar bu saptamanın Ceylan’ın öldüğü mezranın hemen yakınında bulunan jandarma taburundan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etti.
Bu raporun üzerine, savcılığın talebiyle Makine Kimya Endüstrisi’nin (MKE) hazırladığı raporda, polis raporunda söylenenler tekrarlandı.
Hedef mi alındı?
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nden avukat Serdar Çelebi 2009’da, Ceylan Önkol‘un ölümünde hedef gözetilerek ateş edilmesi ihtimali olduğunu açıklamıştı.
“Önkol’un cesedinde ayaklar, bacaklar sağlamdı. Yerde de bir çukur yoktu. Bu mayın ihtimalini ortadan kaldırıyor.
“Cesette eller ve kollar da sağlamdı. Bu da, patlamamış bir mühimmatla oyun oynamış ve bunun patlamış olması ihtimalini ortadan kaldırıyor.
“Cesedin karın bölgesi parçalanmış, vücutta patlayıcıdan kalan parçalar vardı. Köylülerin anlatımına göre, olayın gerçekleştiği öğlen saatlerinde, Önkol geniş alanda, koyun otlatıyor ve bu alanda yalnız. Bu, akla hedef gözetilerek vurulmuş olması ihtimalini getiriyor.”
AİHM
2010’da Önkol ailesinin avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
Mayıs 2012’de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM’e başvuruldu.
Avukatlar farklı tarihlerde yapılan iki başvurunun birleştirilerek değerlendirileceğini söyledi.
Türkiye’de dava açılmadı
30 Nisan 2014’te Ceylan Önkol’un ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğuna kanaat getirdi ve dosya için “Daimi arama kararı” verdi.
Savcılık kararında, havan mermisinin Tapantepe Taburu’ndan atıldığı yönündeki tanık ifadeleri, otopsi tutanağı, ekspertiz raporları, olay yeri tutanakları, bilirkişi raporlarına istinaden faillerin tespitinin mümkün olmadığı gerekçesi ile bu kararı verdiğini bildirildi.
Kararda olayın kasten işlendiğine dair yeterli delil elde edilmediği de söylendi.
Bu haliyle olayın “Taksirle ölüme neden olma suçu” olarak kabul edildiği ve zamanaşımı süresinin sonuna kadar faillerin aranmasını ve kimlik tespitinin yapılması ile “düzenli olarak yılda bir kez” kolluk kuvvetlerinin savcılığa bilgi vermesi istendi.
Savcılığın kararı Önkol Ailesi’nin avukatları tarafından AİHM dosyasına eklendi.
Ceylan Önkol’un öldürülmesiyle ilgili olarak Türkiye’de hala dava açılmadı.
Jandarmaya takipsizlik
Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak’ı güvenlik gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkındaki savcılık soruşturması ise 2013’te bitti.
Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. (YY)