Diyarbakır’da 2013 yılında ‘Zırhlı aracın çarpması ve sürüklenmesi’ sonucu yaşamını yitiren Şahin Öner davasının ikinci duruşmasında savunma yapan sanık polis S.K., “Kusurum yok, bana verilen görevi yaptım” dedi, olayın tanıkları ise yaşananların kaza olmadığını ifade etti. Mahkeme heyeti, sanığın tutuklanması yönündeki talebi reddederek duruşmayı 18 Eylül’e erteledi.
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde 10 Şubat 2013 tarihinde ’15 Şubat’ protestoları sırasında Şahin Öner’i ezerek öldüren zırhlı aracın sürücüsü polis S.K.’nin “kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya sanık polis ile avukatı, İstanbul Beykoz Adliyesi’nden SEGBİS üzerinden katıldı.
Duruşma salonunda ise, Öner’in babası Mehmet Şirin Öner, kardeşi Mehmet Öner ile İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun hazır bulundu. Duruşmayı İnsan Hakları Derneği, Hak İnisiyatifi ve Diyarbakır Barosu yöneticileri de izledi.
Sanık polis: Kusurum yok, bana verilen görevi yaptım
Duruşmada savunması alınan sanık polis S.K., olayın yaşandığı sokağa doğru yavaş yavaş gittiğini ileri sürdü ve “Molotoftan, tozdan dumandan dolayı her taraf karanlıktı. Sokak aydınlatmaları zayıftı. Girdiğimiz sokak çıkmaz sokak olduğu için yavaş yavaş geri manevra yapıp, dönüş aldım. Tam sokaktan çıkmak üzereydik ki yolun ortasında bir şahsın yattığını gördük. Yolun ortasında değildi ama yol zemindeydi. Ben şahsı ezdiğimin farkında bile değildim. Karanlıktı her taraftan molotof yağıyordu. Ben ayrıca kimseye çarpmadım” dedi.
Sanık polis, suçsuz olduğunu ileri sürdü ve kusurunun olmadığını savunarak “Bana verilen görevi yaptım. Araç yüksek bir araçtır, 4 ton civarındadır. Görüş açısı kısıtlıdır. Her taraftan molotof geldiği ve aracın kaputunun alev aldığı da düşünüldüğünde kusurumun olduğumu kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) Öner’in çarpma, sürüklenme sonucunda öldüğüne ilişkin raporunun sorulduğu sanık polis, yöneltilen soruya şu yanıtı verdi:
“Kullandığım araç 4 ton civarındadır. Bir şahsı bilerek ezsem böyle bir ağırlıktaki aracın altında kalıp tekrar yerden kalkma ihtimali olmaz. Paramparça olması gerekirdi. Daha önce de toplumsal olaylara müdahalede bulundum. Normal, sıradan bir olay değildir. Molotof kokteylleri, ses bombaları gelmekteydi. Aracın görüş açısı normal otomobillere göre dardır. Yapı olarak yüksek bir araçtır. Aracın ön camlarının bulunduğu yerde ortada demir de bulunmaktadır. Aracın dört tarafını görme ihtimalim olmaz.”
Tanıklar: Kaza değil, bilerek ezip öldürdü
Sanık polisin ardından olayın görgü tanıklarının dinlenmesine geçildi. Tanıklardan Yılmaz Dağ, olay sırasında kendisine ait işyerinde bulunduğunu ve molotofkokteyli ya da havai fişek patladığını görmediğini belirterek, “Ben ölenin (Şahin Öner) elinde herhangi bir şey görmedim. Panzer ile ölen arasında 5-6 metre vardı. Sokağın ortasında olan ölen, her iki elini havaya kaldırdığı anda panzer üstünden geçti ve sürükledi. İkinci binanın yanına kadar götürdü. İkinci panzer geldi ölenin başından durdu. Ellerinden ve ayaklarından tutarak araca bindirip götürdüler” dedi.
Mahkeme başkanı, sanık polisin zırhlı aracın altında kalan Öner’i görüp görmediğine ilişkin yönelttiği soruya tanık Dağ, “Araç sürücüsünün karşısında el kaldırmış kişiyi görmemesi mümkün değildi. İkinci panzer geldiğinde kendi aralarında tartışmaya başladılar” yanıtı verdi.
Olayın bir diğer görgü tanığı olan Levent Çıray ise, anlatımlarında olay sırasında evinin balkonunda olduğunu, yolun ortasında bir süre koştuktan sonra ellerini havaya kaldıran Öner’i gören zırhlı aracın durmayarak onu ezdiğini ifade etti.
Çıray, zırhlı araçtan inen polislerin yerde yaralı şekilde yatan Öner’e küfrettiklerini de söyledi.
Tanık Çıray, mahkeme başkanının yönelttiği “Sence bu çocuğu bilerek ve isteyerek mi ezdi” sorusuna da yine “Bana göre olay kaza değildi, bilerek ezip öldürdü” şeklinde yanıt verdi.
Sanık polisin tutuklanma talebi reddedildi
Avukat Abdullah Zeytun ise, mevcut kanıtlar, bilirkişi raporları ve tanık beyanlarının sanığın bilinçli bir cinayet işlediğini ortaya koyduğunu söyledi. Zeytun, mahkeme heyetinden bu nedenlerle tutuksuz yargılanan sanığın tutuklanmasını talep etti.
Taleplerin alınmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın tutuklanması yönündeki talebi, dosyadaki delil durumunu gerekçe göstererek reddetti.
Dava duruşması, eksikliklerin tamamlanması için 18 Eylül’e ertelendi.
Ne olmuştu?
29 Haziran 2017 tarihinde Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada mahkeme heyeti, avukatların görevsizlik talebini kabul etmiş ve dosyanın, Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermişti.
Dosyayı inceleyen Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, sanık polis S.K. ile Öner arasında daha önceye dayalı bir husumet bulunmadığı ve Öner’i “kasten öldürmediğini” ileri sürerek, sanığın “Kasten öldürme” değil “Taksirle öldürme” suçundan yargılanması gerektiğine karar vermişti.
Mahkemeler arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dava dosyası İstinaf Mahkemesi’ne gönderilmişti.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi, dava dosyasındaki deliller, sanığın üzerine atılı suçun niteliği, iddianamede olayın anlatılış biçimi ve Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik gerekçesine dayanarak, davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesine karar vermişti.