12 Eylül’ün 38. Yılında Hak Arayışı Sürüyor

MİLLİYET

Tarihler 12 Eylül 1980’i gösterdiğinde Genelkurmay Başkanı Kenan Evren komutasındaki Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ülkede yönetime el koydu. Günler öncesinden hazırlanan Bayrak Harekât Direktifi uyarınca Meclis feshedilirken, siyasi parti başkanları ve milletvekilleri tutuklandı. Sıkıyönetimle birlikte gözaltı süreleri 90 güne çıkarıldı.

İşkence raporlarda

Önceden belirlenen listelerdeki binlerce kişi gözaltına alınırken, cezaevlerinde ve karakollardaki yaşam hakkı, kötü muamele ve işkence ihlalleri raporlara yansıdı. Süreçte görev alanları koruyan anayasanın geçici 15. maddesi, 12 Eylül 2010 referandumuna kadar yürürlükte kaldı. Referandumun ardından hayatta kalan dönemin Milli Güvenlik Konseyi üyeleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’ya dava açıldı. İki sanık müebbet hapse mahkum edildi, ancak karar kesinleşmeden öldükleri için dava düştü.

Yargıtay ise, sanıkların 30 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle yargılanamayacaklarını karar altına alarak, diğer 12 Eylül şüphelileri ile ilgili yargı yolunu da kapattı. Bu nedenle 12 Eylül’de yakınları öldürülen, işkence gören, işinden olan yüzlerce kişi, darbenin üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen hala acılarının hesabını soramadı.

Gözaltı süresi 90 gün

Evren ve dönemin komuta kademesi, hazırlanan, “Bayrak Harekât Direktifi” doğrultusunda 12 Eylül 1980’de yönetime el koydu. Siyasetçiler tutuklandı, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları kapatıldı.  kimlikleri belli olan binlerce kişi Türkiye’nin dört bir tarafındaki yanındaki askeri ve sivil cezaevlerine konuldu. İşkence, kötü muamele, ölümler uluslararası raporlara yansıdı. 12 Eylül ve sonrasında 650 bin kişi gözaltına alındı. 517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi idam edildi.

71 bin kişi düşünce suçundan, 58 bin kişi örgüt üyeliğinden yargılandı. 30 bin kişi, “sakıncalı” diye işlerinden, 14 bin kişi ise vatandaşlıktan çıkarıldı. 23 bin dernek kapatıldı. Gözaltı süreleri 90 güne çıkarıldı. TBMM, Evren ve arkadaşlarının yayımladıkları 1 numaralı bildiri ile feshedildi.

Siyasi yasak

Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Deniz Baykal’ın da aralarında bulunduğu siyasetçiler yasaklı hale geldi. Tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildi. Yurtdışına çıkışlar ile ikinci bir emre kadar 05.00’ten itibaren sokağa çıkmak yasaklandı. Basına sistemli ve baskıcı bir sansür uygulanırken, haber ve yazıları nedeniyle birçok gazeteci tutuklandı, yargılandı, mahkûm edildi.

2010 referandumu

TBMM, 6 Aralık 1983’te faaliyete geçebildi. Bu tarihe kadar darbeyi yapan komutanların görev yaptığı Milli Güvenlik Konseyi (MGK) görevde kaldı. Komuta kademesi, 1982 Anayasası’yla MGK’nın her türlü tasarrufunu anayasal saydı, böylece kendini korumaya aldı. Anayasanın geçici 15. maddesine, MGK üyeleri hakkında ceza davası açılamayacağı hükmü eklendi. Bu madde, 12 Eylül 2010 referandumuna kadar yürürlükte kaldı. Referandumun ardından Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında, “anayasayı değiştirmek” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istemiyle dava açıldı. Hayatta olmayan MGK üyesi orgenerallerden Osman Sedat Celasun, Nurettin Ersin ve Mehmet Nejat Tümer hakkında ise takipsizlik kararı verildi.

Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Haziran 2014’te iki sanığı ayrı ayrı müebbet hapse mahkum etti. Karar, temyiz edildi. Yargıtay süreci devam ederken Evren 9 Mayıs 2015’te, Şahinkaya 9 Temmuz 2015’te öldü. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 21 Haziran 2016’da kararı bozdu ve iki sanığın ölümleri nedeniyle davanın düşürülmesine hükmetti. Kararla birlikte, darbeye teşebbüs suçuna öngörülen 30 yıllık zamanaşımı süresinin durmadığı ve aslında referandum tarihinde bu sürenin dolması nedeniyle davanın açılamayacağı da anlaşıldı. 12 Eylül dönemiyle ilgili başlatılan işkence soruşturmaları ise iç hukukta “cezasız” kaldı. Mağdurlar için de zamanaşımı gerekçe oldu.

Dosya kapanmadı

Yerel mahkeme Yargıtay’ın kararına uydu ve iki sanıkla ilgili davaları düşürdü. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kararın bozulmasını istedi.

Başsavcılık, düşme kararı verilmesinin sanıkların aleyhine olduğu, bu nedenle davanın ortadan kaldırılmasını isterken, TSK’dan çıkarılmayan sanıkların mallarının mirasçılarınca kullanılması konusunda da eksik araştırma yapıldığına işaret etti. Dosya, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde incelemede. Daire, başsavcılığın tebliğnamesine uyarsa, 12 Eylül davası tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılacak.

Sanıkların hayattayken sahip oldukları malların da mirasçıları tarafından kullanılıp kullanılmadığının tespiti sonrasında müsadere edilip edilmeyeceklerine karar verilecek.

Yayınlanma tarihi

12 September 2018

Kategori Listesi