Türkiye’nin üzerine kabus gibi çöken 12 Eylül darbesinin üzerinden 38 yıl geçti. Demokrasiyi yerle bir eden 12 Eylül, ülkenin uluslararası itibarına da ağır darbe indirdi
Türkiye’nin, 12 Eylül döneminde Ordu, Çorum, Samsun ve Bursa cezaevlerinde tutukluyken işkence ve kötü muamele gördüğü iddiasıyla iç hukuk yollarını tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran emekli öğretmen Sait Özdemir’in açtığı davada yaptığı savunmaya Milliyet ulaştı. Savunmada, Özdemir’in uğradığını iddia ettiği işkence ve kötü muamelenin Türkiye’nin AİHM’nin yargı yetkisini tanıdığı tarihten önce gerçekleştiği kaydedildi. Özdemir’in, serbest bırakılmasından sonra işkence veya kötü muamele iddiaları nedeniyle yetkili makamlara şikayette bulunmadığı belirtildi.
‘İş birliği yapmadı’
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İnsan Hakları Dairesi Başkanı Dr. Hasan Ali Açıkgül tarafından yazılan 33 sayfalık savunmada Özdemir’in şikayetçi olduğu işkence eylemlerinin bir kısmının 28 Ocak 1987’den önce gerçekleştiğine dikkat çekildi. Başvuranın 9 Ekim 1980’de gözaltına alındığı, 1 Ağustos 1991’de serbest bırakıldığı belirtilen savunmada, başvuranın etkili bir iç hukuk yolu bulunmadığı en başından belli olan durumlarda 6 aylık sürede şikayet hakkını kullanmadığı, dolayısıyla başvurunun reddi istendi.
Özdemir’in ilk kez serbest bırakıldığı tarihi takiben yetkili makamlara şikayette bulunmadığı kaydedilen savunmada, şikayet yükümlülüğünü yerine getirmediği ve ulusal makamlarla etkin işbirliği yapmadığı belirtildi. Savunmada, Türkiye’de belirli aralıklarla askeri darbelerle demokratik sistemin bozulduğu, uzun yıllar boyunca tartışıldığı, bu tartışmalar sonucunda olgunlaşan düşünce ve toplumsal uzlaşmaya uygun olarak 12 Eylül 2010’da, 12 Eylül 1980 darbesini sahneleyenlerin yargılanmasının yolunu açmaya yönelik bir düzenleme yapıldığı belirtildi. Savunmada, sorumluların adalet önüne çıkarılmasının darbenin niteliği ve yakın tarihteki yeri nedeniyle ceza hukukunun uygulanmasından daha fazlası anlamına geldiği savunuldu. Darbe uygulayıcılarının yargılanmasına giden yolun (anayasa değişikliği), büyük bir toplumsal mutabakatla, darbelerle karşı karşıya gelmek için bir irade göstergesi olarak, askeri tahakkümü ortadan kaldırmak ve hukuki hesap verilebilirliği sağlamak için ortaya çıktığı belirtildi. Özdemir’in şikayetçi olduğu işkence ve kötü muamele suçuna öngörülen zaman aşımı süresinin 10 yıl, suçun kesintiye uğradığı durumlarda 15 yıl olduğu belirtilen savunmada, yasal sürenin sona erdiğinin açık olduğu kaydedildi.
‘Darbeye selam duran anlayış artık yok’
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 12 Eylül’ün 38’inci yılına ilişkin şunları kaydetti: “12 Eylül, demokratik kurumlarımızla birlikte adliyemizin, adalet duygumuzun da üstüne karabasan gibi çökmüştü. ‘Bir sağdan bir soldan’ diyerek adaleti matematik hesabına, yargıyı da siyasi denge unsuruna dönüştüren ve yaşlarını büyüterek çocukların darağacına gönderildiği melun darbeyi hep beraber yaşadık. O gün darbecilere selam duran bir yargı vardı ama 15 Temmuz’da darbecileri yargılayan bir yargımız var. Darbeye selam duran bir yargı, demokrasi ve adalet anlayışı geride kaldı.”