Veysel Vesek – 22 Ekim 2018
Mahkeme: Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/447
Mardin’in Dargeçit ilçesinde, 29 Ekim 1995 ila 8 Mart 1996 tarihleri arasında, biri uzman çavuş üçü çocuk, sekiz kişinin zorla kaybedilmesiyle ilgili, aralarında dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de bulunduğu 18 kişinin yargılandığı Dargeçit JITEM davasının 10. duruşması 22 Ekim 2018 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Kızıltepe JİTEM Davası ile Birleştirme Kararı ve Sonraki Süreç
Midyat Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlatılan dava, “güvenlik gerekçesiyle” Adıyaman’a gönderilmiş; yargılamayı sürdüren Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, 13 Mart 2017 tarihli 7. duruşmasında, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesiyle, davanın Kızıltepe JITEM davasıyla birleştirilmesine karar vermişti. Ancak, Kızıltepe JITEM davasını gören Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı onaylamayınca, dosya iki mahkeme arasındaki uyuşmazlığı çözmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderildi.
Her iki davadaki kaybetme ve öldürme suçlarının işleniş şekli, niteliği, ortaya çıkışları arasındaki benzerlikler davaların birleştirilmesi kararına dayanak oluşturan nedenler arasındaydı. Ayrıca, iki davada ayrı ayrı yargılanan sanıkların bir kısmının dönemin ilçe jandarma komutanlığında görevli olması, diğer kısmının ise o dönem bölgede koruculuk yapması kararın alınmasında rol oynadı. Mahkeme’ye göre, Kızıltepe JITEM davasının iddianamesinde yer alan JITEM adlı silahlı bir örgütün varlığının kabul edilmesi halinde, örgüt yapısının tam olarak ortaya çıkarılması için sanıkların birlikte yargılanmaları gerekmekteydi.
Fakat, birleştirme kararı verildiğinde, gizli tanıklar dışındaki tüm tanıkların beyanına başvurulmuş, firari sanık Bahattin Ergel dışında tüm sanıkların savunması ile mağdur ve müştekilerin tamamının beyanları alınmıştı. Yani, Mahkeme, delillerin halihazırda toplandığı gerekçesiyle birleştirme kararının onaylanmayacağını ve dosya Yargıtay’a gönderileceği için yargılamanın uzayacağını varsayabilecek durumdaydı. Buna rağmen verilen birleştirme kararını Yargıtay da yerinde bulmayarak, 19 Ekim 2017 tarihinde Dargeçit JITEM davasına bakmakla yetkili mahkemenin Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi olduğuna kesin olarak karar verdi. Dosya yeniden Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
27 Nisan 2018 tarihli Duruşma
Devam eden yargılamanın ilk duruşması 27 Nisan 2018 tarihinde görüldü. Birleştirme kararını veren heyet değiştirilmişti. Duruşma gündemini, Yargıtay’ın birleştirme kararıyla ilgili çıkan uyuşmazlığa dair verdiği karar oluşturdu.
Sanık tarafı karara bir diyeceklerinin olmadığını belirtirken, Av. Erdal Kuzu, bu dava ile Ankara’da görülen Kızıltepe JITEM davası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu savunarak, Yargıtay kararına katılmadığını belirtti. Davaların birleştirilmemesiyle JİTEM’in faaliyetlerinin deşifre olmasının önüne geçildiğini ifade etti.
Kuzu’nun talepleri arasında, maktul Abdurrahman Olcay’ın nüfusta ölüm kaydının düşülmesi; sanıkların JITEM adlı örgüt içinde işlediği eylemler için ek iddianame düzenlenmesi; bunun kabul edilmemesi halinde sanıklardan örgüt yönetimi ve üyeliği suçundan ek savunma istenmesi bulunuyordu. Kuzu, ayrıca, sanık Mehmet Tire’nin 1995 yılında yaralanmasıyla ilgili geçen sene dava dosyasına giren tutanağı yeniden gündeme getirdi. Astsubay başçavuşlar Mahmut Yılmaz, Haydar Topçam ve Ahmet Çiçek tarafından tutulan bu tutanakta, Tire’nin 50-51 koordinatlarında bulunan bir askeri sığınağa giderken yaralandığı belirtiliyor. Kuzu, kaybedilenlerin kemiklerinin bulunduğu mağara ve sığınağa ait koordinatların Mardin İl Jandarma Komutanlığı tarafından belirlenmesine ilişkin önceki ara kararların yerine getirilmesini talep etti.
İddia makamı sanık Bahattin Ergel‘in sorgu ve savunmasının yapılabilmesi için hakkında yakalama emri çıkarılması yönünde mütalaa verdi.
Duruşma sonunda, Bahattin Ergel’in sorgu ve savunmasının tespiti için hakkında kırmızı bültenle yakalama emri çıkarılmasına ve koordinatlar hakkındaki ara kararların tamamlanmasına ilişkin talebin gelecek celse değerlendirilmesine karar verildi.
11 Temmuz 2018 Tarihli Duruşma
Mahkeme heyetinin bir üyesinin değiştirildiği bu duruşmada, Av. Erdal Kuzu, nüfusta hala sağ görünen maktuller Abdurrahman Coşkun, Abdurrahman Olcay, Davut Altunkaynak, Nedim Akyön, Mehmet Emin Aslan, Seyhan Doğan’nın ailelerinin bu yüzden mağdur edildiğinden yakınarak, nüfusa ölüm kayıtlarının düşülmesini talep etti. Hakkında yakalama kararı çıkartılan sanık Bahattin Ergel’in beyanına başvurulmasının davanın akıbetini değiştirmeyeceğini düşündüklerini ifade ederek, bu karardan vazgeçilmesini istedi. Ayrıca, delillerin tümü toplanmış olduğu için cumhuriyet savcısından mütalaa alınmasını ve ardından karar verilmesini talep etti.
Salonda bulunmayıp, Ankara’dan SEGBİS sistemi aracılığıyla bağlanan sanık Mahmut Yılmaz ve sanık Faruk Çatak’ın avukatı Av. Ramazan Güler, beyanları yargılamada delil olarak kabul edilen gizli tanıkların mahkeme huzurunda dinlenmediğini ve bu durumun adil yargılama hakkını ihlal ettiğini hatırlatarak, gizli tanıkların mahkemece dinlenmesini ve kendilerine de soru sorma hakkı tanınmasını talep etti. Yine SEGBİS’le salona bağlanan sanık Haydar Topçam’ın avukatı Av. Nazmi Gökçe ise, maktullerin terör örgütü tarafından öldürüldüğünü; mağdurların avukatının amacının ise sanıkların mahkum edilmesini sağlayarak, tazminat elde etmek olduğunu ileri sürerek, gizli tanıkların mahkeme huzurunda dinlenmesi talebinin reddedilmesini istedi.
İddia makamı, sanık Bahattin Ergel hakkındaki yakalama kararının yerine getirilmesinin beklenmesi; daha önceden dinlenmesine karar verilmesine rağmen dinlenmeyen tanıkların ifadesine başvurulması ve gizli tanıkların beyanlarının alınması için daha önce yazılan talimatların akıbetinin sorulması yönünde mütalaa verdi.
Mahkeme, sanık Bahattin Ergel hakkındaki yakalama kararının infazının ve Beyaz, Yavuz, Vicdan ve 3151-1 kod isimli gizli tanıklar hakkındaki talimat sonucunun beklenmesine karar verdi. Ayrıca, Mardin İl Jandarma Komutanlığı tarafından koordinatlara ilişkin cevap verildiği için konuyla ilgili bir önceki duruşmada mağdurların avukatı tarafından yapılan talebin reddine karar verildi. Ancak, duruşma tutanağında Mardin İl Jandarma Komutanlığının cevabının hangi tarihte dosyaya girdiği belirtilmediği gibi, ne tür bir bilgi içerdiğine ilişkin herhangi bir bilgi de yer almıyor.
22 Ekim 2018 Tarihli Son Duruşma
Duruşma Öncesi
Saat 10:00’da başlaması planlanan duruşma öncesi, saat 09:30 sularında Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonu önünde kayıp yakınları bekliyordu. Beklenilen yerde herhangi bir resmi güvenlik görevlisi yoktu. Duruşma başlama saati yaklaşınca, salonun önüne üç üniformalı polis geldi. Polislerin, bekleyenlerle herhangi bir teması veya etkileşimi olmadı. Duruşma, 11 dakika gecikmeyle, saat 10:11’de başladı.
Duruşmaya Katılım
Duruşma salonuna öncelikle mağdurlardan Davut Altınkaynak’ın babası Abdulaziz Altınkaynak, Abdurrahman Coşkun’un ağabeyi Mehmet Coşkun, Nedim Akyön’ün ağabeyi Ahmet Akyön, Süleyman Seyhan’ın kardeşi Osman Seyhan ve Hikmet Kaya’nın kardeşi Abdülkerim Kaya kimlikleri tespit edilerek alındı ve avukatları Av. Erdal Kuzu ile kendilerine ayrılan yere oturdu.
Mahkeme tarafından yapılan yoklamada, sanık Sadık Çelik’in avukatı Av. Duygu Ketenci Yalçın duruşma salonunda hazır bulunurken, sanık Haydar Topçam ve sanık Faruk Çatak ile avukatları Av. Ramazan Güler ile sanık Haydar Topçam’ın avukatı Av. Nazmi Gökçe salona SEGBİS sistemi aracılığıyla Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nden bağlandı.
Duruşmaya Dair İzlenimler
Mahkeme başkanı dahil olmak üzere, heyetin değiştirildiği iddia makamı kürsüsünde de farklı bir savcının bulunduğu görüldü.
Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nın koordinatlara ilişkin verdiği cevapta, Mehmet Tire’nin yaralanmasıyla ilgili 1995 yılında hazırlanan tutanakta geçen asleri sığınak ile Akyön ve Altınkaynak’a ait kemiklerin bulunduğu mağaranın koordinatlarının aynı olduğunun belirtildiği öğrenildi.
Mağdurların avukatı Av. Erdal Kuzu’nun sorusu üzerine, mahkeme heyeti yeni bir sorgu yapılmayacağını söyledi. Kuzu, Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nın koordinatlarının aynı olduğu yönündeki tespitiyle ilgili soru sorulması gerektiğini ifade etti. Bu hatırlatmaya kadar, duruşmayı hızlıca bitirme eğilimi olduğu gözlemlenen mahkeme heyeti, kısmen sanıkları sorgulamaya yöneldi.
Kuzu, mahkeme heyetinin sık sık değiştirilmesini; isnad edilen suçun niteliğine rağmen sanıkların tutuklanmamasını; dinlenmeleri yönündeki ara karara rağmen tanıkların ifadesine başvurmak için hiçbir işlem yapılmamasını ve mağdur yakınlarını ulaşım konusunda mağdur eden Adıyaman’a nakil kararını eleştirdi. Ayrıca, dönemin karakol Komutan yardımcısı Faruk Çatak ve Haydar Topçam’a, o dönem altlarında çalışan uzman çavuş Bilal Batırır hakkında herhangi bir idari soruşturma yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep etti.
Heyete yeni katılan hakim, bu soruyla başlayarak sanıklara bir dizi soru yöneltti. Böylece duruşma başlangıcında soru sormayacağını belirten heyet, hazır olan sanıklara ayrıntılı sorular sormuş oldu.
Daha sonra duruşmaya SEGBİS ile Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi salonundan bağlanan sanık Haydar Topçam ve sanık Faruk Çatak ile avukatları söz aldı.
Sanık Haydar Topçam savunmasında, “Bilal Batırır’ın kaybolmasına ilişkin hatırladığım kadarıyla lojmanlarda nöbetçi kulelerindeki herkesin beyanları alındı. İdari soruşturma bölüğün içerisinde yapıldığı için yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Adli soruşturma yapıldığını biliyorum. Söz konusu tarihte karakolda karakol komutan yardımcısı idim. Adli işlemlere karakol komutanı bakar. Karakol Komutanı o zaman Mahmut Yılmaz’dı sanırım. Ben idari işlere bakıyordum. Ancak ek olarak ifade alma işlemlerinde de görev yaptığım olmuştur. Mehmet Tire’nin yaralanması olayına ilişkin tutanağı ben hazırladım. O gün ben karakoldaydım. Yaralandığı anda ben yanında yoktum.” şeklinde beyanda bulundu. Topçam’ın avukatı Av. Nazmi Gökçe, “1995 ve o döneme ait dilekçelerinin savcılık dosyalarının tespit edilmesini istiyoruz. Gözaltına alınan şahıslar bunlar mı değil mi belli değildir. Maktuller gerçekte öldürülmek istense neden resmi olarak gözaltına alınsın, öldürülmek istense hiç resmi makamlara başvurulmadan öldürülmesi gerekirdi. Asıl hedef devleti tazminata mahkum etmektir. Ortada kesin bir delil bulunmamaktadır. Terör örgütünün kendine yandaş sağlamak için yaptığını düşünmekteyiz.” şeklinde savunmada bulundu.
Sanık Faruk Çatak ise, “İsimlerin tespitini yapma konusunda bir yetkimiz yoktur. Karakol komutanı bize şu isimdeki kişilerin ihzarı var şeklinde söylediği zaman gerekeni yapıyorduk. Bu hususlar hizmet kağıdında belirtilmiştir. Biz gözaltı işlemleri yapmıyoruz. Verilen isimleri biz alıp karakola teslim ediyorduk. Gözaltı işlemi karakol komutanının yetkisindeydi. Karakol komutanı Mahmut Yılmaz’dı. Karakol komutanı ile birlikte adli işlemlerde tüm personelin görevi vardı. Gözaltı işlemlerini ilçe ilçe jandarma komutanı ve savcının bilgisi dahilinde yapar.” şeklinde kendini savundu. Çatak’ın avukatı Av. Ramazan Güler, Av. Erdal Kuzu’nun beyanlarını kabul etmediklerini belirterek, “Müvekkiller sanki bir yer göstermişler ve maktuller de orda bulunmuşlar gibi bir beyanı vardır. Sanıkların böyle bir beyanı yoktur. Bu iddiayı kabul etmiyoruz.” şeklinde beyanlarda bulundu. Kuzu’nun sorusu üzerine sanık Faruk Çatak, “Olaydan sonra çocuklarının kaybolmasına ilişkin olarak müştekiler tarafından başvuru yapıldı mı bilmiyorum, karakol komutanı ile görüşmüşlerdir. Benim bir bilgim yoktur.” şeklinde cevap verdi.
Kuzu tekrar söz alarak, “Bir kısım sanıklar duruşmada dinlenmedi. Bizim olmadığımız ortamda SEGBİS ile dinlendi. Mahmut Yılmaz, Mehmet Tire ve Hurşit İmren’in ortaya çıkan yeni deliller dikkate alınarak gelecek celse mahkeme huzurunda dinlenmesini talep ediyoruz. Bu sanıklar hakkında yeni deliller ortaya çıkmıştır,” dedi.
Mahkeme Heyeti saat 10:50’de ara kararlarını oluşturmak üzere duruşmaya ara verdi. Heyet savcı olmadan müzakere için salon dışına çıktı. Duruşmaya saat 11:10’da tekrar başlanarak, ara kararlar açıklandı. Duruşma saat, saat 11:14’te sona erdi.
Ara Kararlar
Duruşma sonunda,
- Firari sanık Bahattin Ergel’in sorgu ve savunmasının tespiti için hakkında çıkarılan kırmızı bültenli yakalama kararının infazının beklenmesine,
- Mağdurların avukatının talebinin kabul edilerek, sanıklar Mahmut Yılmaz, Mehmet Tire ve Hurşit İmren’in SEGBİS ile hazır edilmeleri için talimat yazılmasına,
- Tanıklar Adem Kul, Talip Yel, Emir Gültekin, Ali Arısoy ve Hakan Akyol’un SEGBİS ile hazır edilmeleri için talimat yazılmasına,
- Daha önce beyanları alınan tanıklar Süleyman Asan, Hayrettin Dilek, Mehmet Tevfik Vural, Abdullah Çolak, Kazım Aslan ve Hayri Nurullah Yıldırım’ın ifadelerinin alınması için talimat yazılmasına,
- Gizli tanıkların duruşmalar arasında SEGBİS aracılığıyla tanık koruma kanununa uygun olarak ifadelerinin alınması için talimat yazılmasına,
karar verilerek, bir sonraki duruşma 6 Şubat 2019 günü saat 09:30‘a ertelendi.
Genel İzlenim
Dava dosyasının Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nden Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaşıp esas kaydı verildikten sonra gerçekleşen üç duruşma incelendiğinde; her celsede en az bir hakimin değiştiği görülüyor. 27 Nisan 2018 tarihli duruşmada hazır bulunan hiçbir hakim 22 Ekim 2018 tarihindeki duruşmada hazır bulunmadı. 11 Temmuz 2018 tarihli duruşmadaki hakimlerden de sadece biri son duruşmada hazır bulundu. Bu durum, dosyada heyet değişikliğinin kronik bir hal aldığı kanısı oluşturdu. Sürekli yapılan heyet değişikliği, mahkemenin dosyada karara doğru adım atmasına engel oluşturuyor. Nitekim, iki celse üst üste davayı gören heyet üyesinin dosyaya daha hakim olduğu ve sanıklara maddi gerçeği ortaya çıkmasını sağlama amacını taşıyan somut sorular yönelttiği görüldü.
22 Ekim 2018 tarihli duruşmanın başlangıcında mağdurların avukatının gelen yeni deliller ışığında soru sorma talebi heyetçe olumlu karşılanmadı. Bu husus duruşmanın başında heyetin kısa sürede duruşmayı sonlandırma arzusu olduğunu hissettirdi. Fakat, daha sonra gerek mağdurların avukatının soru sorma çabası, gerekse heyetin sorulan sorulara kayıtsız kalmaması, sanık Haydar Topçam ve Faruk Çatak’ın savunmaları esnasında kısmen sorgulanması sonucunu doğurdu. Ortaya çıkan yeni delillerin olduğu heyetçe de kabul edilerek, sanıklar Hurşit İmren ve Mehmet Tire’nin mahkemede hazır edilerek dinlenmesi kararı verilmesi, davanın seyri ve heyetin tavrı bağlamında olumlu görüldü.
Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Nisan 2018’de yapılan duruşmadan bu yana, tüm delilleri toplama ve özellikle gizli-açık kamu tanıklarının dinlenmesi için çok sayıda ara karar kurulması, mahkemenin davayı karara bağlamak için bir çaba içine girdiğini gösteriyor. Fakat, sanık Bahattin Ergel’in sorgu ve savunmasının tespiti için hakkında çıkarılan kırmızı bültenli yakalama emrinin infazının beklenmesi yönündeki ara kararının 3 duruşmadır tekrar kurulması, mahkemenin davayı karara bağlama iradesini sekteye uğratacak nitelikte görünüyor.
Mahkeme heyeti son duruşmada kurduğu ara kararların 16 ara kararın 10’unda dosyada delil toplama çabasını ortaya koyuyor. 27 Nisan 2018 11 Temmuz 2018 tarihli duruşmalarda delil toplamaya yönelik ikişer adet ara karar kurulduğu gözönüne alındığında, 22 Ekim 2018 tarihli duruşma sonunda alınan ara kararların niteliği ve niceliği daha iyi anlaşılabilir. Dosyanın bir yıldan fazla süre Yargıtay’da kalması ve daha önce yapılan iki duruşmada aşama kaydedilmemesi 22 Ekim 2018 tarihli duruşmanın, eksik olan delillerin tümünün toplanması bağlamında bir başlangıç olarak yorumlanmasına yol açıyor.