Yargıtay’ın Zirve Yayınevi katliamı davasında mahkemenin ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan verdiği cezaları onadı. Ancak üç kişinin misyonerlik yaptıkları için vahşice öldürüldükleri olayı ‘terör eylemi’ olarak kabul etmedi.
Malatya’da Zirve Yayınevi’nde 18 Nisan 2007’de düzenlenen saldırıda, iş yerinde çalışan Alman Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüştü.
Örgüt De Yokmuş Terör De
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Zirve Yayınevi davasında Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker, Salih Gürler ve Cuma Özdemir’e ‘tasarlayarak öldürmek’ suçundan verilen üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve hürriyeti sınırlama ve yağmaya teşebbüs suçlarından verilen 39 yıl dokuz ay hapis cezasını onadı.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, beş sanığın 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi’nde Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in misyonerlik yaptıkları için boğazlarının kesilerek öldürülmesi ile ilgili ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan mahkum etmiş, terör örgütü suçu yönünden ise tüm sanıkların beraat etmesine karar vermişti.
Mahkeme kararında cinayetleri beş kişinin planlayarak işlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ancak sanıkları azmettiren suç faillerinin ve örgütlerin ortaya çıkarılamadığı belirtilerek savcılığa örgütün bulunması için suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmişti.
Mahkemenin beş kişinin öldürme amacıyla bir araya gelmesini örgüt suçu olarak değerlendirmemesi müdahil avukatların tepkisini çekmişti.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını yerinde bulmuştu.
Ölene Kadar Değil, 36 Yıl Hapis
Cezaların ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’a göre, terör suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar ölene kadar cezaevinde kalıyor.
Adli suçlarda ise birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar 36 yıl yattıktan sonra şartlı salıverme hakkına sahip oluyor.
Yargıtay’ın kararına göre, Zirve Yayınevi katliamı yargı tarafından terör suçu olarak görülmediği için sanıklar ölene kadar cezaevinde kalmaktan kurtuldu ve 36 yıl hapis yatarak tahliye olma imkanına kavuştu.
‘Slogan Atan Bile Terör Suçundan Ceza Alıyor’
Müdahil avukatlarından Ali Koç, karara ilişkin Diken’e yaptığı değerlendirmede Yargıtay’ın örgüt suçu yönünden yaptıkları temyiz başvurusunu reddettiğini belirterek şunları söyledi:
“Yargıtay bu katliamı terör eylemi olarak değil, adli bir olay olarak değerlendirdi. Ben Yargıtay’daki temyiz duruşmasında da söylemiştim: Bu cinayeti işleyenlerle maktuller arasında herhangi bir tanışıklık, husumet vs yoktu. Bu insanların öldürülmesinin tek nedeni Hırıstiyan olmaları. Bir ülkede sırf dinlerinden ötürü insanları öldürmek, Anayasa’nın laiklik ilkesini ortadan kaldırmaya yönelik bir terör eylemidir. Devlet slogan atanları dahi terör suçundan cezalandırırken bu eylemi terör olarak görmüyor. Oysa bu katliamı işlemek için aylardan beri bir araya gelmiş, keşif yapmış, plan yapmış, organize olmuş kişileri örgüt olarak değerlendirmemek hukuka açıkça aykırıdır. Burada devletin kendini koruma refleksi var. Türkiye’de azınlıklara karşı işlenen suçlar terör eylemi olarak kabul edilmiyor. Oysa burada açıkça bir örgüt ve terör eylemi var, faillere yardım eden, koruyan kamu görevlileri olduğunu baştan beri söylüyoruz.”