Esra Kılıç – 31 Ocak 2019
Mahkeme: Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2014/163
Ankara ve çevresinde 1993-1996 yılları arasında 19 kişinin zorla kaybedilmesi veya yasadışı keyfi infaz edilmesine ilişkin 2011 yılında soruşturması başlatılan ve 19 kişinin yargılandığı Ankara JİTEM Davası’nın 18. duruşması 31 Ocak 2019 Perşembe günü Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti.
Duruşma Öncesi
10.00’da olan duruşma saatinden yarım saat önce duruşma salonunun önünde maktul Faik Candan’ın İsviçre’den duruşmayı izlemek için gelen amcası, katılanlar vekilleri Av. Yusuf Alataş, Av. Sertaç Kamil Ekinci, Av. Nuray Özdoğan ve Av. Levent Kanat ve sanık avukatlarından bir kısmı beklemekteydi. Kapıda asılı bulunan duruşma listesini inceleyen iki genç kadın, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” yazısını okuyarak, ilk defa böyle bir suç duyduklarını ve suçun ne olduğunu tartışıyorlar, diğer yandan katılan avukatlarından Av. Yusuf Alataş ve Av. Levent Kanat davanın karar aşamasına yakın olduğunu, AİHM sürecinin 15-20 yıl süreceğini, bu suçların asıl failinin devlet olduğunu, MGK kararları ile bu cinayetlerin işlendiğini konuşuyorlardı.
Saat 10.15’te mübaşir dava numarası ile tarafları salona çağırdı. Duruşma salonunun önünde polis ya da güvenlik görevlisi olmadığı gibi, koridor üzeri olduğundan adliyenin duruşma yoğunluğu olan Perşembe günü olması dolayısıyla gelen-geçen kişi sayısı fazlaydı. Taraflar karşı karşıya gelmek zorunda kalmadı.
Duruşma salonuna girerken üst araması ya da kimlik sorma gibi uygulamalar yoktu. Hatta mübaşir “İzleyiciler önden buyursun, biz izleyicilerimizi hiç içeri almaz mıyız” şeklinde sözler sarf ederek bizleri içeri aldı.
Duruşma Salonunun Görünümü
Duruşma salonu, Ankara Adliyesi’nin yeni ve küçük salonlarından 28 kişilik izleyici kapasitesine sahip, 2’şer sanık ve katılan avukatları oturma yeri bulunan bir salon idi. Sanık ve katılan avukatları oturacak yer bulamadığından ve duruşmaya hiçbir sanık gelmediğinden, avukatlar sanıklar için ayrılan bölümde sanık ve katılan avukatları yan yana gelecek şekilde oturdu.
Salonun sol duvarının dibinde, içinde dosyalar olan çuvallar ve alışveriş sepeti bulunuyordu.
Henüz hâkimler gelmeden kâtip gelenleri duruşma zaptına yazmaya başlamıştı. Taraflar ve izleyiciler yerini aldıktan sonra mahkeme başkanı salona girdiğinde “Herkes gelmiş, neden beni çağırmıyorsun?” diyerek mübaşiri azarladı.
Üye hakimler Onur Tombaloğlu ve Esma Okur Dumlu ile Mehmet Tuğrul Türksoy’dan oluşan mahkeme heyeti duruşmayı başlattı.
Duruşmada; sanık Mehmet Ağar’ın avukatı Av. Abdülkadir Toluç, sanık Korkut Eken’in avukatı Av. Gökhan Kılıç, sanık Alper Tekdemir’in avukatı Av. Ozan Erdem Yalçın, sanık Lokman Külük ve Ahmet Demirel’in avukatı Av. Tuncay Tarkın, sanık Abbas Semih Sueri’nin avukatı Av. Berrin Tunç Köroğlu, sanık Ziya Bandırmalıoğlu’nun avukatı Av. Ramazan Sakarya,
Katılan Raife Baskın’ın avukatı Av. Yusuf Alataş, kendi adına ve katılanlar adına vekaleten Av. Sertaç Kamil Ekinci, katılanlar Sertaç Ekinci’nin avukatı Av. Nuray Özdoğan, katılan Candan ailesinin avukatı Av. Levent Kanat, bir kısım katılanlar vekili Av. Sevilay Özkurt ve Av. Murat Yılmaz,
İzleyici olarak maktul Faik Candan’ın amcası İbrahim Candan, bir Mezopotamya Ajansı muhabiri ve 15-16 stajyer avukat ile, sonraki duruşmayı bekleyen 2-3 avukat mevcut idi.
Duruşma salonunda polis ya da güvenlik görevlisi yoktu.
Duruşmaya Dair
Mahkeme başkanı, duruşma arasında yapılan ya da yapılmayan işleri duruşma zaptına yazdırarak duruşmaya başladı. Alper Tekdemir ve Yusuf Yüksel’in savunmalarının eksik alınmış olduğunun anlaşıldığı, sanık Mahmut Yıldırım (Yeşil kod) hakkında yakalama kararının devam ettiği, suça konu olaylarda kullanılan silah hakkında geçen celselerde araştırılmasına karar verilen Fevzi Çakmak olayında kullanılıp kullanılmadığı hususunun araştırılmamış olduğu, Susurluk raporunun mahkeme klasöründe bulunduğu zapta geçildi ve taraf avukatlarına inceleme yetkileri olduğu “Dilediğiniz gibi inceleyebilirsiniz” sözüyle bildirildi.
Sanık Mehmet Ağar’ın avukatı 2 sayfalık savunma dilekçesini mahkeme başkanına sundu ve o dönemde yürürlükte olan kanuna göre bu davanın kanuna aykırı olarak açıldığını beyan etti.
Sanık Ahmet Demirel’in avukatı Av. Tuncay Tarkın müvekkilinin vefat ettiğini ve davanın müvekkili bakımından düşürülmesi gerektiğini beyan etti.
Gizli Tanık Ayışığı’nın ‘Kayıtlarda Yok’ Olması
Hakim katılan avukatlarına yönelerek bir talepleri var mı diye sordu ve gizli tanık Ayışığı’nın bulunamaması ile ilgili talep karşılıklı konuşmalar şeklinde devam etti;
Av. Yusuf Alataş söz alarak, “Gizli tanıklardan Ayışığı bulunamadı ve dinlenemedi, dosyada bulunamadığına dair yazı da yok. Gerçi biz bulunamayacağını çok iyi biliyoruz ama sanıklar aleyhine beyanda bulunacağı için bulunamıyor ve asla bulunamayacak, sanıklar aleyhine bir şey olunca deliller kaybedilir her şey yapılır. Gizli tanık nasıl bulunamaz? Devlet bir kişiye gizli tanık statüsü vermişse nasıl buna dair belge bulunamaz? Sahte evrak mı düzenlenmiş? Ne zaman ki yargılamada muhalifler müşteki ise, gizli tanık muhaliflerin lehine ise kayboluyor. Aleyhine ise bulunuyor. Bu yüzden itirazım var. Bir insan nasıl kaybolabilir? Biz bu ülkede yaşıyoruz. Biz biliyoruz ki bu davanın asıl faili devletin ta kendisidir. Bir numaralı sanık AKP’nin yanında seçim kampanyasında Elazığ’da ortaya çıkıyor ama biz gizli tanığı bulamıyoruz. Bal tutan parmak yalar misali. Biz artık ne söyleyeceğimizi bilmiyoruz.” dedi.
Mahkeme başkanı araya girerek: “O da zaman aşımına uğramıştır, yoksa suç duyurusunda bulunurduk, üstünden kaç yıl geçmiş”
Av. Sertaç Kamil Ekinci: “Gizli tanığın kimlik bilgilerini kısıtlama kararı verilen dosyadan isteyin.”
Mahkeme başkanı: “Gizli tanığın kimlik bilgilerini nasıl isteriz?”
Av. Sertaç Kamil Ekinci: “Siz isteyin, bize ifşa etmeyin, ama arayın, belki öldü belki yurtdışında.”
Sanık avukatlarından bir avukat araya girdi: “Siyasal atmosfere bağlı olarak yüzde yüz yurtdışındadır.”
Mahkeme Başkanı: “Tekirdağ’da diğer gizli tanığı bulduk, bunu bulamıyoruz işte. Yok diyor kayıtlarda yok.”
Av. Levent Kanat: “Ayışığı isimli gizli tanığın beyanları dosyaya konulmuş. Gizli tanık Ayışığı’nın beyanları maddi hakikate ulaşmak için gerekli. Devletin görevlileri bunu arşivde tutmak zorundadır. Nerede tutulduğu, kaybolmuşsa da en azından kaybolduğuna dair bilgi kayıtlarda var mı? Bunun sorulması gerekir. Yoktur demekle yetinilmemeli. Siz yazın. Yoksa suç duyurusu yapalım.”
Mahkeme Başkanı: “Görevi kötüye kullanma suçu bu, zamanaşımı dolmuş.”
Av. Levent Kanat: “Baştan böyle derseniz olmaz.”
Karşılıklı konuşmalar sonrası derhal ara kararlara geçildi.
Ara Kararlar
- Sanık Alper Tekdemir ve Sanık Yusuf Yüksel’in eksik savunmaları nedeniyle SEGBİS yoluyla savunmaları alınması için talimat yazılmasına bir sonraki celse savunmalarının alınmasına,
- Maktul yakınları için daha önce yazılan talimatların sonuçlarının beklenmesine,
- Sanık Semih Sueri’nin yurtdışı giriş çıkış kayıtlarının sorulmasına, ilgili Fevzi Çakmak olayına ilişki araştırma sonucunun beklenmesine,
- Gizli tanık Ayışığı ile ilgili taleplerin bir sonraki celse karara bağlanmasına,
- Bir sonraki duruşma 05 Nisan 2019 tarihinde saat 11.00’de görülmesine karar verildi.
Duruşma Sonrası
Duruşma sonrası maktul Faik Candan’ın amcası İbrahim Candan Mezopotamya Ajansı muhabirine İsviçre’den bu duruşma için geldiğini ve bir şeyler konuşmak istediğini söyledi.
“Duruşma için İsviçre’den geldim. İçerdeki evrak hurdalığını, alışveriş sepetinde dosyaları gördüğümde buradan bir şey çıkmayacağını anladım. Burada yapılan bir tiyatro. Aradan 25 yıl geçti. 25 yıldır bu olayı takip ediyorum. 8 yıldır mahkeme açılmış ama 8 arpa boyu yol alınmamış. Devletin kanunlarına gölge düşürüyorlar,” şeklinde muhabire beyanda bulundu.