Gezi direnişinde öldürülen Ethem Sarısülük ile ilgili dosya, AYM’ye taşındı. Başvurunun, “polis cinayetlerinin cezasız bırakılması politikasına son verilmesi amacıyla sürdürülen mücadeleye katkı sunması” da amaçlanıyor.
Gezi direnişinde polis Ahmet Şahbaz’ın vurarak öldürdüğü Ethem Sarısülük’ün ailesinin avukatı Kazım Bayraktar, bugün Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
Avukat Bayraktar başvuruyla ilgili, “Polis cinayetlerinde siyasi iktidarın yargıya dayattığı cezasızlık politikasının AYM’nde bir kez daha test edileceği bir başvuruda bulunuyoruz” açıklamasını yaptı.
Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada polis Şahbaz’a verilen ve paraya çevrilen 10 bin 100 lira para cezası Yargıtay’ca bozulmuştu. Mahkeme yeniden görülen davada, Şahbaz’a verilen para cezasının 15 bin 200 liraya “yükseltilmesine” hükmetti.
“Adil Yargılanma Hakkı” İhlali
Anayasa Mahkemesine 25 sayfalık başvuru dilekçesi ile 19 sayfalık ekler iletildi.
Dilekçede, “Bu başvurumuzun sonucunda verilecek kararın, Türkiye’de polis cinayetlerinin cezasız bırakılması politikasına son verilmesi amacıyla sürdürülen insani mücadeleye bir katkı olmasını diliyoruz” ifadesi yer aldı.
Ayrıca toplam 250 bin lira manevi tazminat talep edildi.
Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük ile dört kardeşinin başvurucu olarak yer aldığı dilekçede, ailenin, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan “adil yargılanma hakkının” ihlal edildiği belirtildi.
“İktidarın Müdahalesi Yargılamanın Sonuna Kadar Sürdü”
Avukat Kazım Bayraktar, başvuruda yer alan noktaları ve davanın geçmişinin bianet’e şöyle özetledi:
“Soruşturma aşamasında dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından ‘Polisi yedirmeyiz’ diye açıklama yapıldı. Katil tutuklanmadı. Davaya siyasi iktidar müdahalesi yargılamanın sonuna kadar sürdürüldü.
“Polis, ilk duruşmaya yüzü peruk, takma bıyık, kaş ve renkli gözlükle gizlenerek getirildi. Duruşma salonunun izleyici bölümü sivil giydirilmiş çevik kuvvet polisleri ile dolduruldu. Duruşma polis tarafından provoke edildi, mahkemenin daveti ile adliyeye gelen tanıklar polisler tarafından darp edildi.
“Birlikte verdiğimiz mücadele sonucunda polis tutuklandı ve 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına mahkum edildi. Karardan sonra, zamanın Başbakanı olan Erdoğan basına yaptığı açılamada kararı veren hakimleri ‘paralel yargı’ olmakla suçlayarak tehdit etti.”
“Mahkeme Başkanına Tenzili Rütbe, Savcıya Tutuklama”
“Karar Yargıtay tarafından eksik soruşturma gerekçesiyle bozuldu ve Erdoğan’ın beğenmediği mahkemeden alınarak Aksaray’a nakledildi.
“Tehdit ve baskı altına alınan mahkeme heyeti, yeni ve daha ağır bir tehdide maruz kalmış olmalı ki, kesin olarak verilen nakil kararından sonra, dava dosyası elinde olmadığı halde, önceden tayin edilen duruşma tarihi ve tutukluluğun incelenmesi günü dışında, yasa ve usul dışı gayrı meşru bir duruşma yaparak polisin tahliyesine karar verdi.
“Ancak yine de siyasi iktidarın hışmından kurtulamadı. Mahkeme başkanı tenzili rütbeyle asliye caza hakimi yapıldı. Savcı tutuklandı. Heyet dağıtıldı.
“Ankara 6. ACM heyetinin başına gelenler, Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki bir duruşmada polisin avukatı tarafından duruşma sırasında tehditkar bir biçimde hatırlatıldı ve mahkeme heyeti sesini dahi çıkaramadı.”
“Kasten Öldürme Fiili Meşru Müdafaa Sayıldı”
“Mahkeme TRT’den bilirkişiler tayin ettirerek taraflı bir rapor düzenlettirdi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden, Almanya’da bir üniversiteden, Türkiye Psikiyatri Derneğinden alınan bağımsız ve tarafsız raporlara ‘taraflı’ diyerek itibar etmedi.
“Ankara Emniyet Müdürlüğünün soruşturma aşamasında yargıya müdahale amacıyla dosyaya koyduğu, kimlikleri gizili tutulan iki polise imzalatılmış bir tutanak bilirkişi raporu adı altında Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına dayanak yapıldı ve kasten öldürme fiili meşru müdafaa sayılarak polise sadece para cezası verildi.
“Varlığı tartışma konusu yapılamayacak kadar açık, çıplak gözle dahi görülebilen bir cinayet, soruşturma ve yargılama süreçlerinde, bağımsız ve tarafsız, uzman bilirkişilerin raporlarına rağmen fiilen ve alenen yok sayıldı.”