Kararda, cinayetlerin sanıklar tarafından işlendiğine yönelik söylentiler, gizli tanık ve tanık ifadeleri dışında somut kanıta ulaşılamadığı da vurgulandı
JİTEM’in Mardin Kızıltepe’de 1992-96 yılları arasında 22 kişiyi öldürerek kuyulara attığı iddiasıyla açılan davada bazı cinayetler için zamanaşımı, bazı cinayetler için beraat kararı veren, örgüt kurma suçundan sanıkların beraatini kararlaştıran Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını tamamladı. 237 sayfalık gerekçeli kararda, terörle mücadele amacıyla yürütülen devlet faaliyetlerinin belirli dönemlerde legal çizgiden kaydığı, başta TSK olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren
kurumlarda çalışan kamu görevlilerinin organize ettiği oluşumların işkence, öldürme eylemlerinde bulundukları belirtilerek JİTEM’in varlığı kabul edildi. Buna karşılık, davanın 9 sanığının Kızıltepe’de örgüt kurarak bu suçladıkları işlediklerine yönelik kanıta ulaşılamadığı vurgulandı. Kararda, bu faaliyetlerin günümüz Türkiye’sinde hukuk devleti bünyesinde asla kabul görmeyeceği de belirtildi.
Gerekçeli kararda, kuyudan kemikleri çıkartılan, DNA ile kimliği tespit edilen ve cenazesi yıllar sonra defnedilebilen Nurettin Yalçınkaya, boşanma davası kayıtlarında yaşıyor gözüktüğünden, “sağ” kabul edildi.
Kızıltepe’de 22 kişinin farklı tarihlerde öldürülerek cesetlerinin kuyulara atıldığına yönelik soruşturma 2008’de başladı. Soruşturma sonunda 2014’te, cinayetlerin işlendiği dönemde Kızıltepe’de görev yapan asker ve korucu 9 kişi hakkında dava açıldı. Soruşturma aşamasında, bölgedeki kuyular açıldı, buradan çıkan insan kemikleri Adli Tıp Kurumu tarafından DNA analizine tabi tutuldu. Analizler sonunda aralarında Yalçınkaya’nın da bulunduğu bazı kayıpların öldürülerek kuyuya atıldığı kesinleşti. Güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledilen dosyaya Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi baktı. Eleştirilen bir yargılama sürecinin ardından dosya geçtiğimiz hafta karara bağlandı. Mahkeme, öldürme ve örgüt kurma suçlarından yargılanan sanıkların, bazı suçlar yönünden beraatine karar verdi, bazı suçlar
yönünden ise dosyanın zamanaşımına girdiğine hükmetti. Böylece, JİTEM’le ilgili açılan davalardan onuncusu da kapatılmış oldu.
JİTEM var ama…
Mahkeme, gerekçeli kararını da tamamlandı. Toplanan kanıtlar kısmında, JİTEM’in varlığı tartışılırken, savcılığın görüşü karara yansıtıldı ve şu ilginç ifadeler kullanıldı:
“PKK’nın kuruluşundan bugüne kadar geçen süre içinde Türkiye Cumhuriyeti nezdinde terörü sona erdirmek amacıyla yürütülen faaliyetler esasen silahlı mücadele alanında yoğunlaşmış ve silahlı mücadele de genel itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılmıştır. Terörle mücadele amacıyla yürütülen devlet faaliyetlerinin belirli dönemlerde legal çizgiden kaydığı, başta TSK olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren kurumlarda çalışan kamu görevlilerinin organize ettiği oluşumlar bünyesinde örgüt mensuplarının, örgüte yardım edenlerin veya sempati duyanların haklarında adli süreç başlatılmaksızın işkence, öldürme vb. hukuka aykırı eylemlere maruz bırakıldıkları da bir gerçektir. Yukarıda ayrıntısıyla açıklanan cinayetler, zorla köy boşaltmaları ve işkence olaylarına ilişkin başlatılan bu soruşturma kapsamında yapılan araştırmalar neticesinde, söz konusu eylemlerin JİTEM adlı oluşumun faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirildiğine dair kuvvetli şüphe teşkil eden delillere ulaşılmıştır. Bir dönem bazı kurumlar ve kişilerce bu yapının hayal ürünü olduğuna dair beyanat verildiği bilinmekle birlikte, başta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon terör örgütüne ilişkin dava kapsamında verilen ifadeler ile ele geçirilen belgelerin yanı sıra bu davaya paralel ilerleyen benzer dava süreçlerinde de JİTEM adlı oluşumun varlığını ortaya koyan delillere ulaşılmıştır.”
“Artık hukuk devletiyiz”
Kararda, buna karşılık artık Türkiye’de bu faaliyetlerin olmadığı belirtilerek, “Bugün itibarıyla ülkemizde, hukuk devleti bünyesinde hiçbir zaman kabul görmeyecek olan bu faaliyetleri yürüttüğü iddia edilen kişilere yönelik muhtelif yargılama süreçleri devam etmektedir” denildi.
Örgüt yok
Kararda, JİTEM’in varlığına rağmen, sanıkların kurduğu bir örgütün bulunmadığı belirtilerek, “İddianamede belirtilen bazı maktüllerin öldürülmesine ilişkin eylemlerin örgüt faaliyeti kapsamında gerçekleştiğine ilişkin somut bir delilin mevcut olmadığı, iddia edilen örgütün varlığına ilişkin delillerin gizli tanıkların anlatımından ibaret olduğu, beyanların somut verilere dayanmadığı, sırf tanık anlatımıyla sözü edilen örgütün varlığının kabul edilemeyeceği, bu durum karşısında iddia edilen örgütün varlığı dahi tespit edilemediğinden, sanıkların söz konusu örgütün kurucusu yöneticisi ve üyesi olmalarından bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır” denildi.
Zaten yaşıyor!
Kararda, cinayetlerin sanıklar tarafından işlendiğine yönelik söylentiler, gizli tanık ve tanık ifadeleri dışında somut kanıta ulaşılamadığı da vurgulandı.
Kararın ilginç yönlerinden birisini ise kuyuda kemiği bulunan, DNA analiziyle kimliği saptanan, ailesi tarafından cenazesi yıllar önce defnedilen Yalçınkaya ile ilgili kabul oluşturdu. Kararda, Yalçınkaya hakkında Pendik 2. Aile Mahkemesi’nde görülen boşanma davası bulunduğu belirtilerek, “Dosya kapsamına alınan nüfus kayıt örnekleri ile Nurettin Yalçıkaya ile ilgili Pendik 2. Aile Mahkemesi’nin 2009/483 esas nolu dosyasında boşanma dava dosyası dikkate alındığında, öldürüldüğü iddia edilen kişilerin sağ olduklarının anlaşıldığı, bu nedenle sanıkların üzerine atılı kasten öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır” ifadesi kullanıldı.