Fotoğraf: MA
Kağıt toplayıcısı Recep Hantaş’ın ölümüne dair davada, sanık polis hakkında “ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde karar verildi.
21 Mayıs 2024
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde 14 Nisan 2019 tarihinde polis kurşunuyla öldürülen katı atık toplayıcısı Recep Hantaş’ın (20) ölümüne dair açılan davada, sanık polis Kazım Bozkurt hakkında beraat kararı verilmişti. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’nin verilen beraat kararını bozması üzerine sanık polis hakkında yeniden yargılama başladı.
Yeniden yapılan yargılamanın ikinci duruşması bugün Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık Bozkurt’un katılmadığı duruşmada avukatı hazır bulundu. Hantaş ailesinin avukatı Mehmet Öner, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz ve avukat Yakup Güven de duruşmada hazır bulundu.
MA’nın haberine göre sanık polisin avukatı, yazılı dilekçe vererek, olayın “maksatlı” olmadığını, ölüme sebebiyet veren kurşunun kim tarafından atıldığının belli olmadığını, sanık tarafından atıldığı sabit olsa bile meşru savunma içerisinde olduğunu iddia etti.
Avukat Mehmet Öner, Yakup Güven ve Ercan Yılmaz, sanığın “Kasten öldürme” suçundan cezalandırılmasını istedi.
“Kanun Hükmü Yerine Getirme” Savunması
Mahkeme heyeti, sanık polis hakkında “ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde karar verdi. Mahkeme kararında, sanığın polis memuru olduğu ve görevi gereğince ihbar üzerine maktulün bulunduğu yere gittiği, Hantaş’ın yüzünün bez ile örtülü şekilde olduğu, kendisine yapılan uyarı atışlarına rağmen ve ayağından vurulmasına rağmen durmadığı, koşmaya devam ettiği, koşma esnasında “bomba” diye bağırdığının tanık anlatımlarına yansıdığını ve olayın gerçekleştiği bölgenin “terör olaylarının” olduğu bölge olduğunu iddia etti. “Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin yada suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silah kullanma” yetkisi kapsamında sanığın eyleminin “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez” hükmüne uyumlu olduğu ileri sürüldü. Bu gerekçelerle “ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde hüküm kuruldu.
Mahkeme, silah, jarjör ve mermilerin iadesine, diğer evrak ve dosyaların delil olarak saklanmasına, Hantaş’ın elbiseleri ve üzerinde bulunanların ailesine iadesine karar verdi.
Bir Üye Muhalefet Şerhi Düştü
Oy çokluğuyla verilen karara bir üye muhalefet şerhi düştü. Üye şerhinde, “Sanığın görevli olduğu diğer polis memurları ile birlikte maskeli şahıslara yönelik ihbar üzerine olay yerine gittiği, bu aşamada yüzü maskeli maktulün kaçıyor olduğu, bölge her ne kadar terör bölgesi olsa da olay anın öncesi ve sonrası davranışlarının ve olay yerine intikal eden polis sayısının bu kasıt veya ihtimal ile oraya gitmediklerini gösterdiği, olay yerinde durdurulmak istenilen ve kaçarken sanık tarafından hedef alınarak öldürüldüğü anlaşılan maktulün ölümünden sanık açısından TCK 27/1 maddesi yollamasıyla sanığın taksirle öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluğun sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına şeklindeki kararına muhalifim” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Hantaş’ın vurulmasının ardından yaptığı açıklamada “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyasına konulan olay anına ilişkin görüntü kayıtlarında; sırtı şüpheli polise dönük şekilde koşan ve üzerinde ateşleyici/yaralayıcı silah türünden bir cisim bulunmayan savunmasız maktule, dosya kapsamında tutuklanan polis tarafından hedef alınmak suretiyle öldürmek kastıyla ateş edildiği net bir şekilde görülmektedir. Bu sebeple olay anına ilişkin ortaya çıkan görüntüler, Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan açıklamayı ve açıklamada olaya dair verilen bilgileri doğrulamamaktadır. Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağındaki veriler değerlendirildiğinde fail polisin maktul Hantaş’a öldürmek kastıyla ateş ettiği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde maktulün vücudunda şarapnel parçacısının tespit edilmesi, olayda ağır silahların kullandığını da göstermektedir.” tespitine yer vermişti.
“Karar Yasaya Aykırı”
Recep Hantaş’ın ölümüne dair davada sanık polise ceza verilmemesine tepki gösteren Av. Ercan Yılmaz, mahkeme kararının yasaya aykırı olduğunu vurguladı. Dava avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, kararı MA’dan Müjdat Can’a değerlendirdi.
Hantaş’ın Ölümü ‘Meşru Savunma’ Görüldü
Yılmaz, duruşmada beraat kararının verilmediğini, polis memurunun “meşru savunma sınırlarını aşmak suretiyle silah kullandığına” karar verildiğini söyleyerek, polisin silah kullanmasını “meşrulaştıran” bir karar çıktığına dikkat çekti. Yılmaz, “İlk kararda, Recep Hantaş’ın orada bulunan 5 polis memurundan kim tarafından vurulduğu belli olmadığı için ceza kanununda ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesince beraat kararı verilmişti. Bu karara karşı itiraz hakkımızı kullandık. İstinaf Mahkemesi dosyaya bozma kararı verdi ve dosyayı geri gönderdi. Bugün görülen duruşmada polis memurunun silah kullanma yetkisini aşmadığını, meşru savunma hakkını kullandığından silah kullanmak zorunda kaldığı ve bu olayın sonucunda da Recep Hantaş’ın öldürüldüğü yönünde bir karar kuruldu” diye konuştu.
“Cezasızlığa Örnek”
İHD olarak uzun yıllardır bu tür dava dosyalarını takip ettiklerini söyleyen Yılmaz, “Bir yargı pratiği olarak yıllardır süregelen cezasızlık politikası var. Bu dosyada Türkiye’de cezasızlığa en iyi örnek olacak dosyalardan biri. Kamera kayıtları var, açık bir şekilde Kemal Kurkut dosyasında olduğu gibi. Polis memurunun hedef alarak bir insanın ölümüne neden olduğu ayan beyan ortadayken bu karar verildi.
Yılmaz, “ATK hazırlamış olduğu raporda Recep Hantaş’ın vurulduğu sırada arkasında 5 polis memurunun olduğunu söylüyor ancak bir polis memurunun silahının Recep Hantaş’a yönelik olduğunu, bu polis memurunun da dosyada yargılanan polis memuru olduğunu söylüyor. Bu aşamada beraat verilmeyeceği ayan beyan ortada olduğu için bu sefer de polislere karşı gerçekleşen bir saldırının sonlandırılması için silah kullanmak zorunda olduğu belirtildi. Mahkeme böyle bir kılıfa büründürdü kararı. Bunu kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.
“Dosyaya Müdahale Oldu”
Yargılama aşamasında dosyaya müdahalenin olduğunun dosya içerisindeki delillerden anlaşıldığını ifade eden Yılmaz, sanığın sadece 40 gün tutuklu kaldığını hatırlattı. 40 günün ardından polisin tahliye edildiğini söyleyen Yılmaz, failin o günden bugüne korunduğunun altını çizdi. Yılmaz, şöyle devam etti: “Uzun yıllardır bu uygulamalar devam ediyor. Özellikle kamu görevlilerinin karışmış olduğu suçlarda, olay ne kadar açık olursa olsun, deliller ne kadar toplanmış olursa olsun bir şekilde yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin bir kenara bırakıldığını görüyoruz. Devletin bekası mantığıyla hareket edilerek, kolluk görevlileri korunmaya çalışılıyor. Kanunun, hukukun bize verdiği tüm başvuru yollarını deneyeceğiz. Bu şekilde adaletin sağlanması için çaba göstermeye devam edeceğiz.”
“Silah Kullanımı Yasaya Aykırı”
Mahkemenin “silah kullanmak zorundaydı” yorumuyla karar verdiğini söyleyen Yılmaz, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda yer alan maddelere işaret etti. Yılmaz, “Öncelikle ‘dur’ ateşini yapması gerekir. Sonrasında kişinin yaşamına son vermemesi için ölümcül olmayan yere ateş etmesi gerekiyor. Saldırı ve tehdit devam ettiği zaman ancak farklı atışlara izin verebiliyor. Burada bu polis memurunun direkt Recep Hantaş’ı hedef aldığı, direkt kendisine yönelik ateş ettiği sabit. Bu nedenle de silah kullanmanın şartları oluşmuş olsa bile kanuna, evrensel hukuk kurallarının emrettiği şekilde bir silah kullanma yok. Direkt uyarı olmadan yapılan bir atış ve enseden giren bir kurşun söz konusu. Bu nedenle verilen karar mevcut yasaya aykırı” diye kaydetti.