AYM, Van Çaldıran’da 2009’da öldürülen lise öğrencisi İbrahim Atabay’ın ‘yaşam hakkının ihlal edildiğine’ ilişkin başvuruyu kabul edilemez buldu. Ailenin avukatı İsmail Güler, ‘Karar hukuk değildir’ diyerek tepki gösterdi.
Van’ın Çaldıran ilçesi Buğulukaynak (Kel) köyünde 7 Ekim 2009’da tarihinde lise öğrencisi İbrahim Atabay ve iki HPG’linin infaz edilmesiyle ilgili ailenin Van İdare Mahkemesi’ne yaptığı tazminat başvurusu ret edilmiş ve dosya Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınmıştı. Ceza davası sürerken Anayasa Mahkemesi’ne tazminat davası için yapılan başvuruyla ilgili karar verildi. Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilen’in haberine göre AYM, “Yaşam hakkının ihlal edildiğine” ilişkin başvuruyu; başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulurken, “Adil yargılanma hakkı” kapsamındaki “mahkemeye erişim hakkının” ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu ise kabul edilebilir buldu.
Mahkeme kararında şu ifadelere yer verdi; “Yakınları İ.A.’nın güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğüne ilişkin başvurucuların iddiasının devletin negatif yükümlüğüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu iddialar bakımından ise tüketilmesi gereken yargısal yolun ne olduğu hususunun öncelikle belirlenmesi gerekir. Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan bireylerin yaşamına kasten ve hukuka aykırı olarak son verme yükümlüğünün ihlali iddialarında -bu başvuru özelinde- devletin sorumluların tespitine ve eylemlerinin sabit olması hâlinde cezalandırılmalarına imkân verecek ölçüde veya resen cezai bir soruşturma yürütüldüğüne dair başvurucular tarafından sunulan bir belgeye rastlanmamıştır. Başvurucular sadece olay nedeniyle uğramış olduklarını iddia ettikleri zararların tazmini için mahkemede açmış oldukları tam yargı davasının reddedilmesi üzerine bireysel başvurularda bulunmuşlardır. Bu itibarla başvuru konusu olayda, devletin yargı yetkisi altında bulunan bireylerin yaşamlarına son vermemesi şeklindeki yükümlüğünün ihlal edildiği iddiası karşısında sadece hukuksal tazmin yoluna başvurması nedeniyle etkili yargısal yolun bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmediği sonucuna varılmıştır.”
Mahkeme, “Adil yargılanma hakkı” kapsamındaki “mahkemeye erişim hakkının” ihlal edildiğine ilişkin kararını ise şu bilgilere dayandırdı; Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir.”
‘Karar hukuki değil’
Ailenin avukatı İsmail Güler, “Bunlardan birincisi yaşam hakkının ihlali ile ilgiliydi. İkinci olarak da anayasanın 36’ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediğiydi. Ama Anayasa Mahkemesi başvurunun önemli şartlarından olan yaşam hakkının ihlali konusunda kabul edilemez kararı verdi. Bu kararın hukuki olmadığını, burada öldürülen bir kişinin olduğunu ve bu kişinin yaşam hakkının ihlal edildiğini düşünüyoruz. Bu karar bizce hukuki bir karar olmamıştır” dedi.
Olay hakkında
7 Ekim 2009 yılında yaşanan olayda; lise öğrencisi İbrahim Atabay, HPG’li Sunullah Keserci ve Necmeddin Ahmet Hasan’ın bir evde bulunduğu sırada İlçe Jandarma Komutanlığı’na birlikler köye baskın düzenledi. Bu sırada evi terk eden üç kişi jandarma tarafından sağ yakalandı.
İlçe Jandarma Komutanlığı’nın Van Alay Komutanlığı’na olayı bildirmesi üzerine; dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Vecihi Halil İyigün ile muvazzaf askerler dönemin Jandarma Özel Harekat Tabur Komutan Yardımcısı Binbaşı Hakan Başaklıgil, Üsteğmen Muhlis Çolak, Astsubay Başçavuş Kabil Tanyeli, Jandarma Özel Harekat timinde görevli uzman çavuşlar İsmail Taşdemir, Hasan Kaya, Ünal Demirbaş, Hasan Emir, Mustafa Küpeli, Abdülkadir Karaca, Abdülmütalip Ateş, Mustafa Perpil, Mehmet Kocaboğa, Hamza Çelik, Hüseyin Güzel, Mevlüt Mete ve Özgenç Soylu helikopterle köye gitti. Kısa bir süre sonra ise köyün hemen yanında üç kişinin cenazeleri bulundu.
Önce beraat sonra onama
Olaydan bir hafta geçtikten sonra bölgeye gelen İHD heyetinin inceleme yapması ve incelemenin ardından tanıklarla birlikte suç duyurusunda bulunması sonuç vermezken, infazın gerçekleştirildiğine tanıklık eden askerlerden birisinin ihbarı üzerine dava açıldı. Dava kapsamında sürdürülen gizli soruşturma sonucunda 17 özel harekât timi ve albay tutuklandı. Özel harekât timleri bir hafta sonra serbest bırakılırken, albay ise bir yıl tutuklu kaldıktan sonra dava; “Aşiret yapılanması nedeniyle güvenlik zafiyeti olduğu” gerekçesiyle Ankara’ya taşınınca serbest bırakıldı. Askerler hakkında Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Kasım 2015 tarihinde görülen duruşmada ise beraat kararı verilmişti. İtiraz edilerek temyize gönderilen dosya Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi tarafından karara bağlandı. Yargıtay, “Deliller yeterli, kabul doğru, temyiz itirazların reddiyle kararın onanmasına” karar verdi.
Dava dosyasında tanıklar ve kimi askerlerin ifadelerinde de üç kişinin sağ yakalandıktan sonra infaz edildiklerine ilişkin geniş bilgileri yer almasına rağmen Yargıtay’ın bu kararı ile bir kez daha cezasızlık politikası uygulandı. Yargıtay tarafından onanan dosya için avukatlar Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) hem tazminat hem de ceza davası için başvuru yaptı. Atabay ile ilgili AYM’deki ceza davası ise halen karara bağlanmadı.