Esra Kılıç, Deniz Tekin – 14 Ocak 2025
Mahkeme: Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2024/331
Şüpheli olduğu bir soruşturmada hakkında yakalama kararı bulunan 3 çocuk babası ve 28 yaşındaki Mikail Ekinci, 1 Nisan 2023 tarihinde Diyarbakır’ın Çermik ilçesine bağlı Aynalı(Bîstîn) mahallesine bağlı Gulabaxça mezrasına baskın yapan kolluk görevlilerinin “dur ihtarına” uymadığı gerekçesiyle silahla vurularak hayatını kaybetti. Cinayetin ardından gözaltına alınan 3 kolluk görevlisi, Ekinci’nin “teslim ol” çağrılarına silahla karşılık verdiğini ifade etti. Jandarma Genel Komutanlığı Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Müdürlüğü, Mikail Ekinci'nin sağ el, sol el ve yüz svapları üzerinde atış artıklarına rastlanılmadığı ve olay yerinde bulunan kovanlarının üç kolluk görevlisine ait ateşli silahlardan atıldığına dair rapor hazırladı. Olay günü kullanılan drone ve zırhlı araçların kamera görüntülerine ilişkin hazırlanan tutanakta ise Mikail Ekinci'nin ölüm anına ilişkin görüntülerin bulunmadığı belirtildi.
Olaydan yaklaşık 15 ay sonra soruşturmayı tamamlayan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheli kolluk görevlileri Mazlum (Aybars Pusat) İnan, İlyas Koçaş ve Lokman Karakılçık hakkında “olası kast ile öldürme” suçundan iddianame hazırladı. İddianamede, kolluk görevlilerinin olay günü kullandığı drone ve zırhlı araçların kameralarında ölüm anına ait görüntülerin olmaması, Mikail Ekinci’nin el ve yüz svaplarında atış artığı izi bulunmaması, şüpheli polis memurlarının kendilerine ateş açıldığını iddia ettikleri silahın olay yerinde yapılan dört aramada bulunmayıp, beşinci aramada ancak bulunmasına dair tutarsızlıklara dikkat çekildi. Sanık kolluk görevlileri Aybars Pusat İnan, İlyas Koçaş ve Lokman Karakılçık’ın “olası kast ile öldürme” suçundan yargılandığı Mikail Ekinci Davasının ilk duruşması 14 Ocak 2025’te Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşma Öncesi
Diyarbakır Adliyesi girişindeki iki ayrı polis arama noktasından geçip, üzerinde Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgusu yapıldığına dair kaşeli pusula aldıktan sonra içeri girebildik. Saat 09.15’te görülmesi kararlaştırılan duruşmaya kısa bir süre kalmasına rağmen mahkeme heyeti duruşma salonuna gelmemişti. Salonun önündeki banklarda çevik kuvvet polisleri ile aynı mahkeme davaları olduğunu düşündüğümüz kişiler oturuyordu. Bazı polisler mübaşir ile konuştuktan sonra duruşma salonuna gitti. Bir süre koridorda bekledikten sonra tekrar gittiğimiz duruşma salonunda sadece heyet üyesi bir hakim vardı. İzleyici kısmına geçerek duruşmanın başlayacağı saati bekledik. Heyet saat 09.45’te salona geldi. Mahkeme Başkanı ve bir heyet üyesi cübbelerini giymedi. Mahkeme Başkanı, duruşmalar görüldüğü sırada çay ve poğaça ile kahvaltı yaptı, ardından sigara içti ve telefonla konuştu. Duruşma yaklaşık bir saat 20 dakikalık gecikmeyle saat 11.35’te başladı.
Duruşmaya Katılım
Mikail Ekinci’nin Çocukları Salondan Çıkarıldı
Duruşmaya katılanların yoklaması yapılarak başlandı. Mübaşir, iki sanığın duruşma salonunda, birinin ise SEGBİS’te hazır olduğunu söyledi. Katılanlarla birlikte salona gelen Mikail Ekinci’nin küçük çocuklarını gören Mahkeme Başkanı, “Çocuklar kimin, ölenin çocukları mı?” diye sordu. Ardından “Allah bağışlasın, gördük tamam, ağlatmaya gerek yok. Dışarı alalım” dedi. Bunun üzerine çocuklar duruşmadan çıkarıldı.
Mikail Ekinci’nin babası Abdurrahman Ekinci, annesi Hanım Ekinci, kardeşi Hamit Ekinci, eşi Dilek Ekinci ile çocuğu Nurda Ekinci salondaki yerlerini aldı. Ekinci Ailesi vekilleri Av. Şeyhmus Şat, Av. Kutbettin Odabaşı, Av. Gamze Aslan ve Nurda Ekinci için CMK Atama Sisteminden (OCAS) müdafi olarak atanan Av. Hatice Çelebi duruşmaya katıldı. Sanık İlyas Kocaş ve müdafi Av. Yusuf Medeni ile sanık Lokman Karakılçık müdafii Av. İrfan Tokur salonda hazır bulundu. Sanık Aybars Pusat İnan ise Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonundan SEGBİS ile duruşmaya katılırken, avukatı müdafi Av. Mesut Fidan duruşma salonunda hazır bulundu. Ayrıca Sanık Aybars için OCAS'tan müdafi olarak atanan Av. Ceren Uğur da salondaydı. Tanık polis memuru E.A., Cine Asliye Ceza Mahkemesi salonundan SEGBİS üzerinden duruşmaya katıldı. Duruşmayı Av. Mehdi Özdemir ve Hafıza Merkezi izledi. Tanık polis memurları A.K., O. Ö. duruşma salonunun dışında bekledi. Duruşma salonunda çok sayıda çevik kuvvet ile sivil polis olduğunu düşündüğümüz kişiler bulunuyordu. Sanıkların oturduğu bölüm ile katılanlar ve izleyicilerin bulunduğu yerin arasına çevik kuvvet polisleri oturdu. Ayrıca salonda başka duruşmalar için gelen çok sayıda avukat da bulunuyordu.
Duruşmanın Seyri
‘Baro Niye Bu Davayı Takip Ediyor?’
Mahkeme Başkanı, celse arasında dava dosyasına gelen evrakları ve iddianamenin kabul kararını tutanağa geçirdi. Tutanakta Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Dava Takip komisyonu Av. Gülsüm Özdemir Ezer’in ismini gören Mahkeme Başkanı, “Baro niye bu davayı takip ediyor? Adaleti bu kadar umursuyorlarsa her dosyaya gelsinler öyleyse” dedi. Bu sırada izleyicilerin bulunduğu bölüme gelen Mübaşir, duruşmada yaşananları telefonla not alan Hafıza Merkezi gözlemcilerine ne yaptıklarını sordu. Gözlemciler, telefonla not aldıklarını söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı’nın isteği üzerine mübaşir gözlemcinin telefonundaki fotoğraf kayıtlarına baktı. Gözlemci ise avukat olduğunu belirtti fakat telefonu gösterdi. Mahkeme Başkanı bu sırada “Kendi rızanız ile gösteriyorsunuz” dedi. Telefonda herhangi bir ses görüntü kaydının bulunmadığını görüp heyete bilgi veren mübaşir gözlemcinin yanından ayrıldı.
İlk sözü alan Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Dava Takip komisyonu üyesi Av. Gülsüm Özdemir Ezer, Diyarbakır Barosu adına davaya katılma taleplerinin olduğunu söyledi. Talebin kabul edilmemesi halinde mağdur Dilek Ekinci adına davaya katılma taleplerinin olduğunu belirterek, yetki belgesi sunmak için süre talep etti. Katılma talebine ilişkin görüşü istenen Savcı, Diyarbakır Barosu’nun davaya katılma talebinin reddedilmesini istedi. Mahkeme katılma talebinin reddine ve yetki belgesini sunması için süre verilmesine dair ara karar kurdu.
Sanık İnan: ‘Bize Sırtı Dönük Şekilde 2-3 El Ateş Etti’
Mahkeme Başkanı, yeni aldırılan ve dava dosyasına giren bilirkişi raporu için “adil ve güzel bir rapor” ifadesini kullandı. Ardından duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Aybars Pusat İnan’ın savunmasına geçildi. Bilirkişi raporunda yer alan aleyhteki hususları kabul etmediğini söyleyen sanık İnan, firari olan kişileri yakalamak amacıyla yapılan operasyona özel harekat polisi olarak katıldığını söyledi. Köye geldikleri sırada kaçan bir kişinin drone ile tespit edilmesi üzerine onu takip etmeye başladıklarını söyleyen İnan, “Biraz ilerledikten sonra dere yatağının içinde motosikleti bulduk. Daha sonrası drone ve telsizden şahsın silahlı olduğuna dair bilgi geldi, o sırada sanık İlyas uyarı atışı yaparak şahsın teslim olmasını istedi. Şahsın ekin tarlasının içinde sürünerek elinde silahla ilerlediği söylendi. Şahıs birden tarlanın içinden fırlayarak dere yatağının kenarından koşmaya devam etti, biz de arkasından ‘Dur, polis!’ ihtarı yaptık. Arazi engebeli olduğu için şahsı göremiyorduk. Şahsı tam görüşe aldık, en önde ben vardım. Dere yatağının kenarında sırtı bize dönük şekilde, bize doğru 2-3 kez ateş etti. Şahsın direncini kıracak şekilde bel aşağısına doğru iki el atış yaptım. Sonrasında arkadaşlarım da yaptı, karşı taraf ateşi keser kesmez atışı kestik. Daha sonra şahsı yüz üstü tarlanın üstünde yatar şekilde gördük. Ben de yanına gittim ve silahını bırakmasını istedim. Şahıs yavaşça elini yukarı kaldırmaya çalıştı ancak tam kaldıramıyordu. Yanına gittiğimde nefes alıyordu göğsünden vurulmuştu. Şahsı ambulansa taşıdık. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum beraatimi talep ederim” iddialarında bulundu.
Sanık ifadesinin ardından çapraz sorguya geçildi. Katılan vekili Av. Kutbettin Odabaşı’nın sanığa yönelik kaç yıldır bu meslekte olduğu ve operasyon tecrübesi olup olmadığı sorusuna sanık İnan, “6 yıldır meslekteyim, daha önce de bu tarz operasyonlara çok katıldım.” dedi. Katılan avukatının “Olaydan sonra çatışma çıktı mı? Kim ambulansı çağırdı?” sorularına sanık “Şahsın yaralandığını görünce ambulansa haber verilmesini istedim. O sırada başkaları ile silahlı bir çatışma yaşanmadı. Ambulans geldikten sonra herhangi bir çatışma ya da silah atışı olmadı.” dedi. Katılan avukatlarından Odabaşı, sözünü kesen ve bu soruları neden sorduğunu söyleyen Mahkeme Başkanı’na “Ambulans güvenlik gerekçesiyle olay yerine alınmıyor. Bu sırada birkaç el silah sesi gelmiş.” cevabını verdi. Mahkeme Başkanı ise “Bunlar zaten tutanakta var.” dedi.
Sanık Koçaş: “Görüntülerin Neden Kesildiğine Dair Bilgim Yok’
Ardından savunma yapan sanık Sanık İlyas Kocaş, “Takip sırasında cinayet büroda görevli arkadaşlar ile birleştik. Kısa bir süre ilerledikten sonra telefon çekmiyordu ve drone ile irtibatımız kesilmişti, telsiz ile kesik kesik konuşmalarımız oluyordu. Sanık Aybars en önümüzde ilerliyordu onun arkasında ben ve Lokman vardık. Daha sonra Aybars şahsı çalıların içinde görünce teslim olması için yine bağırdık, sonra şahıs çalılardan fırlayarak bize doğru 2-3 el ateş etti. Biz de şahsın direncini kırmak için belden aşağısına doğru birkaç el ateş ettik. Biz şahsın vurulduğunu anlamadık, üçümüz de ateş ettik. Şahsa yaklaştığımızda göğsünden yaralandığını gördüm. Şahıs sırt üstü şekilde yatıyordu ancak bilinci açık değil nefes alıyordu. Suçsuzum beraatimi talep ederim” dedi.
Olay anına ilişkin drone görüntülerinin neden kesik olduğu sorusuna sanık Kocaş, “Görüntülerin neden kesildiğine dair bir bilgim yok. Operasyon için olay yerine kaç araç ve kaç kişi ile gittiğimizi ya da kaç drone vardı onu da bilmiyorum.” dedi. Maktul ile aralarında atış mesafesinin ne kadar olduğuna dair soruya sanık, “60-70 metreydi. Olay sırasında tabanca değil uzun namlulu silah kullandım.” dedi. Maktulün elindeki silahı görüp görmediğine dair soruya Sanık Kocaş, “Sanığın elinde silah olduğunu ateş ettikten sonra gördük. Silahın parladığını görmedim.” diye belirtti.
Sanık Karakılçık: “İsteseydim İlk Anda Şahsı Etkisiz Hale Getirebilirdim’
Ardından savunma yapan sanık Lokman Karakılçık, olayın diğer sanıkların anlattığı gibi gerçekleştiğini savunarak, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Katılan avukatlarının, maktule ateş mesafesinin kaç metre olduğunu dair sorusuna sanık Karakılçık, “İsteseydim ilk anda şahsı etkisiz hale getirebilirdim. Atış mesafesinin ne kadar olduğunu hatırlamıyorum” dedi. Sanık, kendisine ateş ettiğini iddia ettiği maktulün elindeki silahın cinsini bilmediğini söyledi. Sanık, aleyhindeki hususları kabul etmediğini, suçsuz olduğunu söyledi ve beraatini istedi.
Sanık savunmaları ardından sırayla söz alan avukatları, müvekkillerinin beyanlarına karşı bir diyeceklerinin olmadığını, savcılık mütalaasından sonra beyanda bulunacaklarını söyledi.
Müşteki Ekinci: ‘Devletin Gücünü Bize Karşı Kullandılar’
Baba Abdurrahman Ekinci beyanında “Olay günü evdeydim. Eve geldiklerinde bize karşı zor kullandılar. Devletin gücünü bize karşı kullandılar. Kız çocuğu olan torunumun kafasına ayaklarıyla bastılar. Devletin gücünü bize karşı kullandılar. O gün 300 kişi vardı, hiçbiri doğruyu söylemiyor.” dedi. Ekinci’nin sözünü kesen Mahkeme Başkanı “Bu olay üzücü. Olay günü gördüklerini anlat. Yaşadıkların nedeniyle şikayetçi ol. Burası muz cumhuriyeti değil. Ölen kişinin ailesi, bu kişiyi bulun diyor, öteki başka bir şey diyor.” diye belirtti.
‘Oğlum Kaçmış Ama Nereye Kadar Kaçacaktı’
Müşteki Abdurrahman Ekinci beyanın devamında “Bana hiçbir şey sormadılar. Kapıları kırdılar. Ayaklarıyla kafamıza bastılar. Kapıdaki kameramızı kırdılar. Ben oğlumun nerede saklandığını bilmiyordum, sonrasında oğlumun öldüğünü söylediler. Sonra ona ne olduğunu bilmiyorum. Silah sesi geldi. Helikopter geldi. Çocuğumun öldüğü yere indi. Sonra ambulans geldi. Şikâyetçiyim. Davaya katılma talebim var. Bizi 4 tane yetim çocukla bırakma hakları var mı? Eşi dul kaldı. Oğlum kaçmış ama nereye kadar koçacaktı.” Mahkeme Başkanı, Ekinci’nin sözünü keserek diğer müştekinin beyanına geçti.
Mikail Ekinci’nin eşi ve müşteki Dilek Ekinci beyanında “Şikâyetçiyim, davaya katılma talebim var.” dedi. Ekinci’nin kardeşi Hamit Ekinci ise “Olay günü ben de evdeydim, polisler beni darp etti. Raporum da vardır. Raporu Çermik’te savcılığa verdim. Sanıklardan şikayetçiyim.” dedi.
‘Silah Doğrultup, Kadın, Çocuk Demeden Herkesi Darp Ettiler’
Mikail Ekinci’nin annesi Hanım Ekinci ise asker ve polislerin köye baskın yaptığı sırada ahırda hayvanlara baktığını belirterek, oğlunun köyde olup olmadığını bilmediğini söyledi. Kolluk güçlerini görünce eve giderek çocuklarına sarıldığını anlatan Ekinci, “Polisler silah doğrultup ‘sesini etme kımıldamayın, konuşursan öldürürüz’ dediler. Kadın, çocuk demeden herkesi darp ettiler.” dedi. Ekinci’nin sözünü kesen Mahkeme Başkanı “Oğlunun yakalaması var, ona (Mikail Ekinci’ye) seni niye polis tutuklamıyor dedin mi?” diye sordu. Hanım Ekinci ise “Oğlumun saklandığı ev benim evim değil, biz ayrıydık. Oğlum eşi ve çocukları ile yaşardı. Oğlumun yakalaması vardı biliyordum. Zaman zaman da evine girip çıkıyordu ancak firari idi, polisler geldiler daha sonra çocuğumun öldüğünü söylediler. Çocuk kadın demeden bizi darp ettiler. Çocuğumun vurulma anını görmedim. Sanıklardan şikâyetçiyim, katılma talebim vardır.” dedi.
Mahkeme Başkanı ‘Yoruldum, Sigara İçmem Lazım’ Diyerek Duruşmaya Ara Verdi
Müşteki olarak ifade veren Mikail Ekinci’nin kızı Nurda Ekinci ise “Ambulans geldikten sonra dere yatağından 3-4 el silah sesi daha geldi. Olaydan önce başka evlerin de kamera görüntülerini zorla aldılar.” dedi. Katılan müdafi Av. Şeyhmus Şat'ın köyde kaç kamera olduğuna, bunların olay yerini görüp görmediğine ilişkin soruya müşteki Abdurrahman Ekinci “Özel harekatçılar, başka bir evin kamera görüntüleri vardı onu da aldılar. Ambulans geldikten sonra silah sesi duydum ancak kaç el silah sesi duydum hatırlamıyorum.” dedi. Av.Kutbettin Odabaşı’nın “Olay yerini gören kaç kamera vardı?” sorusuna tepki gösteren Mahkeme Başkanı “Yoruldum, sigara içmem lazım.” dedi. Kutbettin Odabaşı’nın “Beni dinlemediniz.” demesi üzerine hakim, “Sen müvekkilin ile birlikte dilekçe yaz biz ona göre ara karar kurarız.” diyerek, duruşmaya saat 12.30’da ara verdi.
Yaklaşık 20 dakika sonra duruşma tekrar başladı. Mahkeme Başkanı, celse sırasında telefonuyla not alan Hafıza Merkezi gözlemcisini yanına çağırarak, telefonuna baktığı için ‘Kusura bakmayın’ dedi.
Tanık, El Konulan Silahının Geri Verilmesini İstedi
SEGBİS ile duruşmaya bağlanan tanık E.A.’nın beyanı alındı. Mahkeme Başkanı tanık ifadesini almadan önce “Perşembe günü Ömer Bayburt örgüt dosyası var. Çok işim var. Bu yüzden duruşmada taleplerinizi çok kısa söyleyin. Bir sonraki duruşmada karar vereceğim.” dedi. İfadesi alınan polis memuru E.A., olayın günü köyde olduğunu belirterek, daha önce verdiği ifadesini tekrar ettiğini söyledi. Mahkeme Başkanı, “Ne bileyim ifadende ne var?” dedikten sonra, tanığın soruşturma aşamasında verdiği ifadeyi dosyadan bulup okuyarak, tutanağa geçirdi. Müşteki avukatlarının sorusuna cevap veren tanık, Ekinci’nin elinde silah görmediğini ve kaç metreden ateş edildiğini bilmediğini söyledi. Tanık, “Silahıma el konuldu, balistik incelemeye götürüldü, geri verilmesini talep ediyorum” dedi. Mahkeme Başkanı “Silahını ne yapacaksın, vermiyoruz!” diye cevap verdi
Tanık: ‘Bize Ateş Etti, Biz Sonra Silahı Görmedik’
Tanık olarak dinlenen Cinayet Büro Amirliği görevlisi A.K. “Biz köylere operasyon yapmadan önce İHA Büro Amirliğine bilgi verir, drone talep ederiz. Drone şarjı çabuk bittiğinden biz iki adet drone istedik ancak bize bir tane gönderdiler. Yanında yedek bataryası ile gönderilmesini istedik. Biz köye girmeden 5-10 dk öncesinden drone kaldırdık. Drone operatörünün şahsın dere yatağına kaçtığını söylemesi üzerine oraya doğru gittik. Dere yatağına indiğimiz için telsiz ve whatsapp çekmiyordu. Şahsın silahını görmedim. Daha sonra şahsın geriye doğru esneyerek polislere doğru 3-4 el ateş ettiğini gördüm daha sonra biz yere yattık, arkadaşlar şahsa doğru birkaç el ateş etti. Aramızda 100 metre mesafe vardı. Sanıkların yüzünde maske olduğu için hangisinin ateş ettiğini bilmiyorum. Daha sonra özel harekâtçı arkadaşlardan biri şahsın yerde yattığını söyledi hemen oraya gittik, şahıs nefes alıyordu. Telefon zaman zaman çekmediği için büro amirine seslenerek 112’yi aramalarını istedim. Sonradan bende aradım 112’yi.” diye belirtti.
‘Deliller Kaybettirildi, Suç Duyurusunda Bulunun’
Av. Kutbettin Odabaşı’nın “Silah kullandığını söylediniz ama maktulün elinde silah atış izine rastlanmadı?” sorusuna tanık A.K. “Bu şahsın üstü başı ıslaktı. Çamur içindeydi. Savcılık ifademde bunu ısrarla söyledim. El svaplarının alınmasını istedim. Maalesef savcı ve hakim boş kovanların peşine düşmüştü.” cevabını verdi. Araya giren Mahkeme Başkanı, “Ne yapacaklardı peki?” dedi. Tanığın “Biz sonrasında silahı görmedik.” şeklinde beyanına Mahkeme Başkanı “Ben silahı göstereyim. Bu silahın parmak izi incelemesi gelmedi. Celse arasından Çermik’ten (Cumhuriyet Başsavcılığı) istedik.” diyerek dosyadaki fotoğrafını tanığa gösterdi.
Av.Kutbettin Odabaşı tanığa, “112 ekibinin olay tutanağında şahsın olay yerinde ex olduğu yazılıyor. Yaşıyorsa olay yerinde bu tutanağa nasıl imza atmaya izin veriyorsunuz?” sorusuna Mahkeme Başkanı, “Evet deliller kaybettirildi. Ne olacak yani? Delilleri kaybettirme ile ilgili suç duyurusunda bulunun. Bu sorularla zamanımızı boşa harcamayalım. Tanık cevaplara kendi kişisel yorumunu katıyor” diyerek tanığın cevap vermesini engelledi.
‘Dronun Şarjı Bittiği İçin Görüntüler Kesilmiş’
Tanık beyanının ardından Mahkeme Başkanı “Drone görüntülerinin 18’inci dakikasındaki kesintiyi nereye soracağımı bilmiyorum. Soracağım ama nereye soracağımı bilmiyorum.” dedi. Ardından diğer tanık olan polis memuru O.Ö.’nün beyanına geçildi. Köye yapılan operasyonun planlayıcılarından biri olduğunu söyleyen tanık “Biz sadece özel harekat olarak 180 kişi görevliydik bizim dışımızda kolluk görevlileri de vardı. Bizim drone görüntülerine müdahale etme yetkimiz yok. Drone aletinin şarjı bittiğinde kayıt kesilmiş olabilir. Biz zaten olay yaşandığında drone bizim üzerimizde sanıyorduk kuvvetle muhtemel şarjının bitmesi sebebiyle görüntülerin bir kısmı kesilmişti. Ambulans geldiğinde yaralı şahsın yanındaydım. Ambulans geldikten sonra herhangi bir atış yapılmadı. Sağlık görevlileri geldiğinde şahsın öldüğüne dair bir şey söylemediler. Biz ilk vardığımızda şahsın bilinci açıktı.” dedi. Av.Kutbettin Odabaşı Tanığa “112 tutanağında ‘maktül yaşamıyordu’ diye yazılmış” demesi üzerine araya giren Mahkeme Başkanı “Belli ki olay yerinden alıp hayata döndürmek için kalp masajı yapmışlar” dedi. Odabaşı’nın “Helikopter ne için olay yerine geldi?” sorusuna tanık, “İl emniyet müdürü helikopteri çağırmış.” cevabını verdi.
Ardından sırayla söz alan müşteki, avukatlar ve sanıklar tanık beyanlarına karşı bir diyeceklerinin olmadığını söyledi.
İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında, müştekilerin suçtan zarar görme ihtimaline binaen katılma taleplerinin kabulüne ve eksik hususların giderilmesine karar verilmesi istedi. Savcı, dava dosyasındaki eksiklerin giderilmesini talep etti.
‘Oğlumu Yaşatacakları Yerde Öldürdüler’
Mütalaadan sonra söz verilen Sanık İlyas Koçaş, “Orada görevimizi ifa ettik. Böyle bir şey olmasını istemezdik. Keşke böyle bir şey yaşanmasaydı.” dedi. Sanık Lokman Karakılçık, “Daha önceki savunmalarımı tekrar ederim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum beraatimi talep ederim.” dedi. Sanık Aybars Pusat İnan savunmalarını tekrar ederek, “Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum beraatimi talep ederim.” beyanında bulundu.
Ardından söz alan baba Abdurrahman Ekinci, “Yaşatacakları yerde öldürdüler. Devletin gücüyle öldürdüler.” diyerek sanık ifadelerine tepki gösterdi.
‘Cinayet Anında Pat Diye Drone Görüntüleri Kesilmiş’
Abdurrahman Ekinci’nin vekillerinden Av. Şehymus Şat, dava dosyasında yer alan aleyhlerindeki hususları kabul etmediklerini belirterek, “Tanıklar, sanıkları korumak için yalan beyanda bulundular. Kendileri de emniyet görevlileridir. Arkadaşlarını korumak için ifade verdiler. 300 kişinin katıldığı operasyonda 3 sanıkta atış artığı var, maktul üzerinde atış artığı yok. Sonradan bulunan silahtan da bir kez bile atış yapılmamış. Sanıklar suçtan kurtulmaya yönelik beyanda bulundular. PVSK’de hangi şartlarda silah kullanılacağı belli. ‘En son çare’ olması gereken silah burada kullanılmıştır. Sanıklar, ‘ölürse ölsün’ mantığıyla maktule ateş edip öldürmüşlerdir. Cinayet anında pat diye drone görüntüleri kesilmiştir. Dron inerken neden kayıt yapıyordu?” diye sordu. Mahkeme Başkanı, “Onlara yazı yazsak belki meslektaşlarını korumak için bize cevap yazarlar, nereye yazalım?” dedi. Beyanına kaldığı yerden devam eden Av. Şehymus Şat, sanıkların tutuklanmasını talep etti.
Av. Kutbettin Odabaşı ise bu yargılamada adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, etkin bir soruşturma yürütülmediğini vurgulayarak, “Fail olan kolluk bu soruşturmayı yürütüyor. Silah 5 gün sonra olay yerinde bulunuyor. Soruşturma aşamasında dinlenen sağlık görevlilerinin dinlenmesini talep ederim. Sanıkların beyanlarının gerçek dışı olduğu dosyada bulunan her türlü kuşkudan uzak kesin ve net delillerle sabittir. CMK 100. madde dikkate alınarak sanıkların tutuklanmalarını talep ederiz. Eksik hususlar giderilsin.” dedi.
Av. Gamze Aslan ve Av. Hatice Çelebi, meslektaşlarının beyanlarına katıldığını belirterek, sanıkların cezalandırılmasını talep etti.
Sanık Avukatı: ‘Helikopter Nedeniyle Deliller Kayboldu’
Sanık İlyas Müdafii Av. Yusuf Medeni, müvekkilinin aleyhindeki hususları kabul etmediğini söyleyerek, maktulün polislerin dur ihtirana uymadığına ilişkin beyanların tanık beyanlarıyla desteklendiğini savundu. Maktulün olay sırasında silah kullandığını düşündüklerini belirten Medeni, bu nedenle meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerektiğini iddia etti. Müvekkilinin üzerine atılı suçu işlediğini gösteren somut ve net delil bulunmadığı hususları göz önünde bulundurularak, müvekkilinin beraatine kararı verilmesini talep etti.
Sanık Aybars Pusat İnan Müdafii Av. Mesut Fidan ise müvekkilinin cezalandırılmasının istenmesinin nedeninin özel harekâtçı olması olduğunu ileri sürerek, müvekkili ve diğer sanıkların görevlerini yerine getirirken maktüle durmadan ‘teslim ol’ ihtarında bulunduğunun sabit olduğunu savundu. Müvekkilinin hukuka aykırı bir şekilde hakaret etmediğini iddia eden Fidan, maktülün olayda silah kullandığını ancak boş kovanın bulunduğunu, silahın ise bulunmadığını savundu. Fidan, olayda meşru müdafaa koşullarının oluştuğunu, müvekkiline ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istedi.
Sanık Lokman Karakılçık Müdafii Av. İrfan Tokur ise aleyhte olan hususları kabul etmediklerini ifade ederek, müvekkilinin olayda hukuka uygun olarak görevini yaptığını iddia etti. Helikopterin olay yerine gelmesi nedeniyle olay yerindeki delillerin kaybolduğunu savunan Tokur, boş kovanların bulunmaması nedeniyle maktulün hangi silahtan açılan ateşle hayatını kaybettiğinin tespit edilmediğini söyledi. Tokur, müvekkilinin üzerine atılı suçu işlediğini gösterir somut ve net delil bulunmadığını ileri sürerek, müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini, eksikliklerin giderilmesini istedi.
Ara Kararlar
Duruşmaya ara verilmedi. Duruşma saat 13.41’de ara kararların yazdırılması ile sona erdi. Başkan, “Bir sonraki duruşmayı Nisan ayına verip, kararı da verelim” dedi.
Çermik İlçe Jandarma Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak olay yerini gören kamera görüntülerinin olup olmadığının sorulmasına,
Müştekilerin davaya katılma taleplerinin kabulüne,
İnsansız Hava Aracı Büro Amirliği'ne müzekkere yazılarak; olayda kullanılan dronedaki görüntülerin birden bire neden kesildiğini ve aşağıya doğru inerken neden kayıt alamadığının sorulmasına,
Müşteki vekili Av. Kutbettin ODABAŞI'nın sağlık çalışanlarının dinlenmesi hususundaki talebinin kabulü ile sağlık görevlilerinin tanık olarak çağırılmasına,
Sanık Aybars müdafiinin müvekkilinin duruşmalardan vareste tutulması yönündeki talebinin reddine,
Çermik İlçe Jandarma Komutanlığı'na uzmanlık raporunun akıbetinin sorulması hususunda yazılan müzekkerenin tekit edilmesine (tekrar sorulmasına)
Tanığın silahının iadesi yönündeki talebinin bu aşamada reddine,
Müşteki vekillerinin tutuksuz sanıkların tutuklanması yönündeki talebinin bu aşamada reddine karar verildi.
Bir sonraki duruşma 17 Nisan 2025 günü saat 10:00’da görülecek.
Duruşma Sonrası
Sanıklar hakkındaki tutuklama talebinin reddedilmesine tepki gösteren müşteki Abdurrahman Ekinci Mahkeme Heyetine, “Vicdanınız nasıl rahat ediyor? Bunlar şuan görevlerinin başında!” dedi. Mahkeme Başkanı “Ne yapayım? daha karar vermedim.” cevabını verdi. Abdurrahman Ekinci ise “500 kişi ile gittiler, oğlumu öldürdüler. Sonra kelle aldık dediler. Burada olmazsa öbür dünyada hakkımızı alırız.” diyerek, polis eşliğinde salondan çıktı. Mikail Ekinci’nin eşi, babası, annesi, kardeşi, çocukları ve akrabaları, polis nezaretinde adliyeden çıktı. Müştekiler salondan çıkarılırken, sanıklar ve tanıklar ise salonda bekledi.