20 Aralık 2017 tarihli duruşma

Related Case:
JİTEM, Musa Anter ve Ayten Öztürk Davası
Case Start Date:
23 December 2014
Court Name:
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi
Documents:
Defendants:
Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan (Aziz Turan), Muhsin Gül, Fethi Çetin (Fırat Can Eren), Faysal Şanlı, Hayrettin Toka, Hüseyin Tilki (Hüseyin Eren), Ali Ozansoy (Ahmet Turan Altaylı), Adil Timurtaş, Recep Tiril (Recep Erkal), Kemal Emlük (Erhan Berrak), Saniye Emlük (Emel Berrak), İbrahim Babat (Hacı Hasan), Mehmet Zahit Karadeniz, Lokman Gündüz, Yüksel Uğur, Hamit Yıldırım ve Savaş Gevrekçi.
Victims:
Hasan Caner, Hasan Utanç, Tahsin Sevim, Mehmet Mehdi Kaydu, Harbi Arman, Lokman Zuğurli, Zana Zuğurli, Servet Aslan, Şahabettin Latifeci, Ahmet Ceylan, Mehmet Sıddık Etyemez, Abdülkadir Çelikbilek, Musa Anter

20 Aralık 2017 tarihli duruşma

Özlem Kaya - 20 Aralık 2017

Mahkeme: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi

Dosya No: 2015/64

JİTEM örgütüne ilişkin 1999 yılında hazırlanan 11 sanıklı iddianame ile 2005 yılında hazırlanan 5 sanıklı iddianamenin 2010 yılında birleştirilmesiyle JİTEM Ana Davası olarak anılmaya başlayan ve Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin 2013 yılında başlatılan davayla birleştirilen Musa Anter ve JİTEM Ana Davası’nın 20 Aralık 2017 tarihli duruşması, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma Öncesi ve Katılanlar

Ankara Adliyesi’ndeki tadilat devam ettiği için ve adliye içinde herhangi bir araçla yönlendirme yapılmadığı için yer ve yön bulmak hâlâ oldukça zorlu. Bu nedenle duruşma için salona gelen istisnasız herkes, duruşma yerini çok zor bulduklarını söyleyerek şikayet ediyordu. Mahkeme salonunun önüne ilk gelen, duruşmanın 5 sene tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilen sanığı Hamit Yıldırım ve ona eşlik eden oğluydu. Sonrasında Musa Anter’in oğlu Dicle Anter duruşma salonu önüne geldi. Duruşma saatine kadar avukatlar, davayı izlemek isteyen az sayıda gazeteci, İHOP’tan Dicle Çakmak, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve Kerestecioğlu’na eşlik eden HDP üyeleri de duruşma salonu önüne gelmişti. İki çevik kuvvet polisi ara sıra gelip bekleme alanı civarında boy gösterse de duruşma salonuna üniformalı polis girmedi.

Duruşma saati 10:00 olmasına rağmen 10:30’da içeri alındık. Duruşma salonu küçük olduğu için izleyiciler kısmı neredeyse tamamen doluydu. Sanık ve katılan avukatlarının hepsinin geldiği durumda duruşma salonunun kapasitesi oldukça yetersiz kalacaktı.

İçeri alındığımızda davaya ilişkin klasörler hâlâ mahkeme başkanının önüne yığılmaktaydı. Yapılan bir hatadan dolayı bu klasörlerin farklı davalara ait klasörleri de içerdiği daha sonradan anlaşılacaktı. Dosyaları taşımak için kullanıldığı düşünülen market arabası salonun bir köşesinde duruyordu.

Duruşma salonunda sanıklar Hamit Yıldırım ve Savaş Gevrekçi, katılan Dicle Anter, katılanlar avukatlarından Av. Selim Okçuoğlu, katılan Orhan Miroğlu’nun avukatı Av. Serhat Menzilcioğlu, sanık Hamit Yıldırım’ın avukatı Av. Kaya Yelek ve sanık Abdülkadir Aygan’ın (Aziz Turan) avukatı Av. Ece Cam Yiğit hazır bulundu.

Duruşmaya Dair İzlenimler

Sanık avukatı Av. Ece Cam Yiğit’in, duruşmanın hemen başında söz alarak karar aşamasında olan başka bir dosyasının duruşmasına çağrıldığı gerekçesiyle izin istemesi üzerine salondan ayrılmasına müsaade edildi.

Mahkeme başkanı heyet değişikliği nedeniyle eski duruşma tutanaklarını okumaya başladı. Ancak ilk okuduğu duruşma tutanağı görülen davayla ilişkili bir tutanak değildi. Bunun farkedilip kendisine hatırlatılmasıyla başkan ilgili diğer tutanağa geçti. Mustafa Ceylan’ın adının geçtiği tutanak okunurken, katılan avukatı Selim Okçuoğlu bu tutanağın da  bu davayla ilgili olmadığını söyledi, kısa süreli bir karışıklık oldu, izleyicilerden doğru tutanağın okunduğunu söyleyenler vardı. Bu arada Av. Okçuoğlu JİTEM Ana Dava’ya referansla “Birleştirilen dosya da olabilir,” dedi ve öyle olduğu anlaşıldı. O davanın avukatları salonda yoktu. Bu yaşanan, JİTEM Ana Dava ve Musa Anter Cinayeti Davası’nın birleştirilmesine yapılan itirazların haklılığını bir düzeyde kanıtlayan bir olay olarak okunabilir.

Yine tanık dinlemelerine geçmeden önce, HDP Diyarbakır milletvekili Sibel Yiğitalp’in Musa Anter Davası’nın halen sonuçlanmamış olmasına ilişkin verdiği yazılı Sabah gazetesinin 29 Haziran 2012 tarihli manşeti "Yılın Gazetecilik Olayı" olarak lanse edilmiş, Abdurrahman Şimşek'in imzasının da bulunduğu haberde zamanaşımına üç ay kala Hamit Yıldırım'ın görüntülendiği, Abdülkadir Aygan ve Orhan Miroğlu tarafından teşhis edildiği bilgisi yer alıyor. Bu gelişmenin Savcılık ve Emniyet yetkililerinin "ölü dosya" olarak nitelendirdiği 1992/2598 numaralı Anter dosyasının yeniden açılmasına neden olacağı belirtiliyor. Haberin tamamı için Gazeteci Abdurrahman Şimşek ve Ferhat Ünlü İsveç'e giderek röportaj yaptıkları sanık Abdülkadir Aygan'a Hamit Yıldırım'ı teşhis etmesi için değişik tarihlerde çekilmiş fotoğraflarını gösterdiklerinde "Onu uzayda olsa tanırım," yanıtını almışlardı.

Şimşek, Abdülkadir Aygan’ın bu fotoğraflardan Hamit Yıldırım’ın bir sene önce çekilen fotoğrafını gördüğünde “Ben bu fotoğrafı uzaydan görsem tanırım. Evet benim söylediğim korucu Hamit işte budur,” dediğini aktardı. Bunu o dönemde haber olarak da yayınlamıştı. Orhan Miroğlu’na fotoğraf teşhisini gazete ofisinde yaptırdığını anlatan Şimşek, Miroğlu’nun “Beni vuran tetikçiye benziyor,” dediğini ancak kesin bir ifade kullanmadığını söyledi.

Mahkeme başkanı Abdurrahman Şimşek’in ifadesini tutanağa geçirirken çok özenli ve kibardı, Şimşek’e gazetecilik faaliyeti olan bu araştırmalarını özetleyerek tutanağa geçireceğini, “kusura bakmamasını” söyledi.

Önemli ifadeler veren Abdurrahman Şimşek’in, esasında SEGBİS aracılığıyla dinlenmesinin gerekmediği de ortaya çıktı Katılan avukatı Selim Okçuoğlu mahkeme heyetine hitaben SEGBİS yöntemine dair çekincelerini anlatırken, Şimşek aslında Ankara’ya da gelebileceğini söyledi, ama sonra iş yoğunluğu gibi eklemeler yaptı. Ayrıca, kendisinden istenen CD’leri elden de teslim edebileceğini, zira neredeyse her hafta Ankara’ya geldiğini söyledi. Bütün bu ifadeler aslında tanığın SEGBİS yöntemiyle dinlenmesini gerektirecek bir durum olmadığını çok net bir şekilde ortaya çıkarmış oldu. Her ne kadar çok büyük ve ifadenin alınmasını zorlaştıracak teknik yetersizlik oluşmamış olsa da, tanıkların mahkeme salonunda olmamasının yarattığı yabancılaştırıcı etki görmezden gelinemez.

Abdurrahman Şimşek aynı zamanda Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’la ilgili de kısa bir ifade verdi. O tarihin Özel Harp Dairesi’nde görev yapan, ismini gizli tuttuğu haber kaynağının kendisine Mahmut Yıldırım’ın yine jandarma istihbarat teşkilatında görev yapan kişilerce katledildiğini ve bunun video kaydının alındığını söylediğini aktardı. Ancak kendisinin bu video kaydını izlemediğini de ekledi.

FETÖ Karmaşası

Sanık Hamit Yıldırım’ın avukatı Kaya Yelek tarafından, dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’le görüşüp görüşmediği sorulduğunda Şimşek, Recep Güven’le görüşmeyi çok istediğini, ancak Güven’in ona randevu vermediğini söyleyerek cevap verdi. Av. Kaya Yelek’in dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Osman Coşkun ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in Gülen cemaatiyle ilişkisini vurgulayarak Abdurrahman Şimşek’in de cemaatle ilişkisi olması ihtimali yönünde sorgulamalar yaptığı görüldü. Hatta arada tanığa “Recep Güven’le bağlantınız olduğunu biz biliyoruz,” dedi ve  “bu davanın FETÖ örgütünün kumpası olduğunu düşünüp düşünmediğini” sordu. Abdurrahman Şimşek, bu iki kişinin örgütle bağlantılarının açığa çıkmış olduğundan haberdar olduğunu, ancak bu davanın bir kumpas olduğunu düşünmediğini söyleyerek yanıt verdi. Ve davaya ilgisini şu şekilde aktardı: “Cumhurbaşkanımız o dönemde ‘Musa Anter cinayetini açığa çıkaracağız’ deyince ve belli bilgiler de bana ulaşınca ben bu işi araştırmaya başladım.”

Av. Kaya Yelek, Abdurrahman Şimşek’e yönelttiği diğer sorularda genel olarak Abdulkadir Aygan’ın tanıklığının güvenilirliği meselesini irdeledi. Şimşek de Abdülkadir Aygan’ın hem örgüte hem devlete karşı ifade vermiş bir itirafçı olduğunu, tüm olaylarda gözlemci olduğunu, hiç tetik çekmemiş olduğunu söylediğini ve tüm bunların onu güvenilmez biri yaptığını belirtti. Ancak Musa Anter cinayetiyle ilgili ifadesine ilişkin “Abdülkadir Aygan’ın bu konuda söylediğine itibar etmeseydim haberi yayınlamazdım,” diye de ekledi. Bunun üzerine Av. Yelek, Aygan’ın 5 Ekim 2015 tarihinde habervaktim adlı internet sitesinde çıkan bir haberini uzun alıntılarıyla okudu. Bu haberde Aygan, Hamit Yıldırım’ın kendisine zorla teşhis ettirildiğini ve vicdanının rahat olmadığını söylüyordu. Bu haberi okuduktan sonra Av. Kaya Yelek’in tanık Şimşek’e yönelik, “Siz bu bilgiyi almak için gitmiş olamaz mısınız? Yanınızda götürdüğünüz Ferhat Ünlü de sizinle aynı görüşte olamaz mı?” şeklinde suçlayıcı ifadelerde bulunması üzerine salonda gerginlik yaşandı. Katılan avukatı Selim Okçuoğlu, maksadı aşan bir sorgulama yapıldığını söyledi. Av. Kaya Yelek’in çok gergin olduğu gözlendi. Av. Okçuoğlu, habervaktim sitesinin Fethullah Gülen’le bağlantısı olan bir site olduğunu söyledi. Tartışma hangi haberin güvenilir olarak görülüp hangisinin görülemeyeceği ekseninde devam etti. Ayrıca Abdülkadir Aygan’ın ifadesini neden değiştirdiğinin sorgulanması üzerine tanık Abdurrahman Şimşek Aygan’ın maddi sorunları olduğu, birilerinden para almış olabileceği yorumunu yaptı.

Bu gerginlik yaşanırken mahkeme heyetinin ve tanığın oldukça sakin olduğu gözlemlendi. Tabii bu aşamada heyet üyelerinden birinin tüm duruşma boyunca uyur vaziyette olduğunu diğerinin sıklıkla esneyerek duruşmayı takip ettiğini de not düşmek gerek.

İkinci Tanık: Mahmut Günaçtı

Duruşmaya 13:30’da yarım saatlik bir yemek arası verildi. 14:00’da tekrar başlayan duruşmada Av. Selim Okçuoğlu ve Av. Serhat Menzilcioğlu katılmadılar. İzleyicilerden de çoğu duruşmanın öğleden sonraki kısmına kalmadı.

Tanık dinlenmesine geçilmeden önce Musa Anter’in oğlu Dicle Anter söz alarak, Kasım ayında İsveç’te Abdülkadir Aygan’ın ifadesinin alındığını duyduğunu söyleyerek heyetin bundan haberi olup olmadığını sordu. Heyet başkanı bundan haberi olmadığını ancak eğer bu davayla ilgili ifade alındıysa bilgi geleceğini söyledi.

SEGBİS bağlantısıyla Musa Anter’in öldürüldüğü sırada Diyarbakır Belediyesi Kültür Sanat Müdürlüğü’nde görev yapan Mahmut Günaçtı tanık olarak dinlendi. Günaçtı’nın ifadesi çok kısa sürdü, Diyarbakır’da o dönemde Musa Anter’in davetli olarak gelmiş olduğu festivali düzenleyen ekipte olduğunu, ancak o ekipte çok fazla sayıda insan olduğunu ve bu insanların hepsinin davetiyeleri yazıp dağıtmakta görev aldığını söyledi. Musa Anter’in festival kapsamındaki ziyaretlerinde onun yanında görev yapmadığını söyleyen Günaçtı, olaydan sonra trafik kazası geçirdiğini ve geçmişe yönelik çok az şey hatırladığını söyleyerek ifadesini bitirdi.

Tanığın ifadesi alındıktan sonra mahkeme başkanı hızlıca duruşmayı sonlandırmak üzere son beyanları aldı. Bu arada SEGBİS’le bağlanan Günaçtı’nın bağlantısını kapatmayı unutan heyet, yaklaşık 15 dakika sonra Dicle Anter’in hatırlatmasıyla SEGBİS bağlantısını kesti.

Ara kararlar okunurken bir önceki duruşma ara kararlarından devam edildi. Bu duruşmada dinlenen tanık Abdurrahman Şimşek’in mahkemeye sunacağı Orhan Miroğlu ve Abdülkadir Aygan’ın Hamit Yıldırım’ın fotoğrafını teşhis ederken çekilen görüntülerinin olduğu CD, mahkemenin geldiği aşamada önemli bir kanıt olarak görülebilir. Abdülkadir Aygan hakkında Adalet Bakanlığı’na yazılan uluslararası istinabe yazısına cevap hâlâ bekleniyor.

Bir sonraki duruşma 4 Nisan 2018 tarihinde saat 10:00’da.