Mahkeme: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2014/367
Duruşma Tarihi: 10 Mayıs 2017
İzleme Ekibi: Gülbahar Doğan, Asya Ergün
Çizim: Bilge Emir
Aralarında Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk ve Başçavuş Ünal Alkan’ın da bulunduğu 9 kişinin, 1990’lı yıllarda 22 kişinin zorla kaybedilmesi veya yasadışı keyfi infaz edilmesinden dolayı yargılandığı Kızıltepe Jitem Davası’nın 9. duruşması 10 Mayıs 2017 tarihinde Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesine Dair İzlenimler
Duruşma Başlangıç Saati
Gizli tanık Aydos’un Kırıkkale Cezaevi’nden Ankara Adliyesi’ne getirilmesi için yapılan hazırlıkların uzaması sebebiyle, saat 10:00’da başlaması gereken duruşma 10:59’da başlatıldı.
Duruşmaya Dair İzlenimler
Mahkeme heyetine izleme ekibinin duruşma salonunda olacağını ve duruşmaya ilişkin gözlemlerde bulunacağını bildiren görev mektubu Av. Gülbahar Doğan tarafından sunuldu ve bu durumun duruşma tutanağına geçirildiği görüldü.
Duruşmaya Katılım
İzleme ekibi, bir çizer ve Dihaber muhabiri ve adliye stajı yapan bir stajyer avukat dışında duruşmaya katılımın az olduğu gözlemlendi. Mağdur avukatlarının davanın suçların meydana geldiği yer olan Mardin’de görülmesi talebine cevap verilmemişti. Bu nedenle Mardin’de yaşayan mağdur yakınları ulaşım masraflarını karşılamakta yaşadıkları güçlüklerden dolayı daha önceki duruşmalarda olduğu gibi bu duruşmaya da katılım sağlayamadı.
Duruşmaya mağdur avukatlarından Av. Senem Doğanoğlu, Av. Nuray Özdoğan, Av. Sinem Coşkun ve Av. Bülent Teoman Özkan katıldı. Yine mağdur avukatlarından Av. Erdal Kuzu’nun ise duruşmaya SEGBİS yoluyla Mardin Kızıltepe Adliyesi’nden katılmaya yönelik talebi karşılanmadı.
Sanıkların hiçbirinin duruşma salonunda hazır olmadığı, yalnızca sanık Mehmet Salih Kılınçarslan’ın cezaevinden SEGBİS yoluyla duruşmaya katıldığı görüldü. Sanıklardan Hasan Atilla Uğur ve Ünal Alkan’ın avukatı Av. Murat Bülent Hattatoğlu, sanık Ahmet Boncuk’un avukatı Av. Hüseyin Özarslan, sanık Eşref Hatipoğlu’nun avukatı Av. Mehmet Eren Turan, sanık İsmet Kandemir, Abdurrahman Kurga ve Ramazan Çetin’in avukatı Av. Hasan Ayrancı duruşma salonundaydı.
Derik Asliye Ceza Mahkemesi’nde SEGBİS yoluyla dinlenecek olan Tanık Bedran Akdağ belirtilen adreste bulunamadığından dolayı hazır edilemedi.
Bekir Başboğa’nın talimatla Dinar Ağır Ceza Mahkemesi’nde beyanının alındığı, sanık Hasan Atilla Uğur ve Ahmet Boncuk’tan şikayetçi olduğu ve davaya katılma talebinin olduğu öğrenildi. Ancak bu talep, suçtan doğrudan zarar görmediği gerekçesiyle reddedildi.
Mahkeme Heyetinin Tutumu
Mahkeme Heyeti’nde, Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy ve üyeler Türkan Merdivan ile Turhan Kök’ün yanı sıra bir önceki duruşmada yer alan savcı Levent Savaş yerine Mehmet Hanifi Yıldırım’ın bulunduğu görüldü. Mahkeme Heyeti’nin duruşmayı her iki tarafa da eşit katılım imkânı verecek şekilde yürütme gayretinde olduğu gözlemlendi.
Nurettin Yalçınkaya’nın Yaşadığı İddiası
Maktullerden Nurettin Yalçınkaya’nın yaşamakta olduğu, çocuk sahibi olduğu, 2010 yılında boşandığı iddia edildi. Bir sanık avukatı boşanmaya ilişkin Pendik Aile Mahkemesi’nin kararını dosyaya sunduğunu söyledi, ancak duruşma sırasında bu karara ulaşılamadı. Mağdur avukatlarından Av. Nuray Özdoğan, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılarak, yaşamakta olduğu söylenen Nurettin Yalçınkaya isimli kişinin kim olduğunun sorulmasını talep etti. Dosyada maktul Nurettin Yalçınkaya’nın DNA analizinin bulunduğunu ekleyerek, ölü kaydının düşülüp düşülmediğinin öğrenilmesini istedi. Ancak Av. Nuray Özdoğan’ın bu talepleri Mahkeme Heyeti tarafından reddedildi. Bir isim benzerliğinin bulunup bulunmadığının anlaşılması için Pendik Aile Mahkemesi’nden bahsi geçen kararın bir örneğinin istenmesine karar verildi.
Mağdur Avukatlarından Erdal Kuzu’nun SEGBİS’le Duruşmaya Katılma Talebinin Reddi
Mağdur avukatlarından Av. Erdal Kuzu’nun duruşmaya SEGBİS yoluyla Mardin’den katılmaya yönelik talebinin olduğu dilekçe heyet başkanınca yüksek sesle okunduktan sonra Erdal Kuzu’nun Mardin Kızıltepe Adliyesi’nde müştekilerle birlikte hazır bulunduğu öğrenildi. Mağdur avukatlarından Senem Doğanoğlu meslektaşının bu talebinin kabul edilmesi gerektiğini, CMK hükümlerinin buna izin verdiğini, Erdal Kuzu’nun davanın delillere değebilen tek avukatı olduğunu, dosyanın Ankara’ya nakledilmesi sebebiyle duruşmaya katılmakta güçlük yaşadığını belirtti.
Bu sırada savcının bahsi geçen mevzuatı incelediği görüldü. Savcı CMK’da avukatların SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasına ilişkin bir düzenleme olmadığını ve talebin reddedilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdi. Sanık avukatlarından biri duruşmada yeterince avukatın bulunduğunu, Erdal Kuzu’nun katılmamasının bir hak kaybı yaratmayacağını ve savcının görüşüne katıldığını belirtti. Diğer sanık avukatları da aynı şekilde talebin reddedilmesi gerektiğini ifade etti.
Mahkeme heyeti, SEGBİS sisteminin tanık, müşteki ve sanıkların dinlenmesi açısından düzenlendiğini, avukatların ise bu kapsamda bulunmadığını belirterek bu talebi reddetti.
Dargeçit Jitem ve Kızıltepe Jitem Davalarının Birleştirilmesine İlişkin Uyuşmazlık
Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Dargeçit Jitem Davası ile Kızıltepe Jitem Davası’nın birleştirilmesi konusunda Adıyaman ile Ankara mahkemeleri arasında uyuşmazlığı çözmek üzere Yargıtay’ın henüz bir karar vermediği öğrenildi.
Gizli Tanık Aydos’un Dinlenmesine İlişkin Talepler
Mağdur avukatlarından Av. Senem Doğanoğlu, gizli tanık Aydos’un Dargeçit Jitem Davası’yla ilgili de bilgisi olduğunu ve bu nedenle bu duruşmada dinlenmemesi, Yargıtay kararından sonra dinlenmesi gerektiğini söyledi. Savcı bu talebin reddedilmesi yönünde görüş bildirdi, Mahkeme Heyeti de bu talebi reddetti.
Sanık avukatlarından Av. Murat Bülent Hattatoğlu, gizli tanık Aydos’un başka davada mahkum edildiğini, kimliğinin ifşa olduğunu, gizli tanıklık sıfatının ortadan kalktığını, bu nedenle açık bir şekilde dinlenmesi gerektiğini ve bu hususta daha önce de dilekçe sunduğunu söyledi ve bahsi geçen mahkumiyet kararının bir örneğini Mahkeme’ye sundu. Mahkeme heyeti ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Aydos’un gizli tanık olarak korunması kararının geçerliliğini koruduğunu belirterek, kimliği kapalı bir şekilde dinlenmesine karar verdi.
Mahkeme Başkanı bu kararın oybirliğiyle alındığını açıklamasına ve durum duruşma tutanağına bu şekilde geçirilmesine rağmen Başkan, ile üyeler arasında bir fikir alışverişinde bulunulmadığı gözlemlendi.
Gizli Tanık Aydos’un Dinlenmesi
Bir önceki duruşmada yanında gizli tanık kararı ve nüfus cüzdanı bulunmadığı için dinlenemeyen gizli tanık Aydos, adliyede ‘‘gizli tanık odası’’ olarak adlandırılan odada, hakim nezaretinde SEGBİS yoluyla duruşmaya katıldı. Görüntüsünün buzlu olduğu, sesinin ise değiştirildiği görüldü. Sesinin tanınmaması için yapılan teknik müdahalelerin gizli tanığın söylediklerinin anlaşılmasını oldukça zorlaştırdığı, zaman zaman sanık avukatlarının sesin daha anlaşılır bir hale getirilmesini talep ettikleri görüldü. Ancak bu hususta herhangi bir değişiklik yapılmayıp, Aydos’un mikrofona yaklaşarak konuşmasının istenmesiyle yetinildiği dikkat çekti.
Mahkeme, maktullerin ve sanıkların adını okuduktan sonra Aydos’a bu isimleri tanıyıp tanımadığını sordu. Aydos, olayların 25 yıl önce yaşandığını, bu isimlerden bir kısmını tanıdığını bir kısmını ise tanımadığını söyledikten sonra Hasan Atilla Uğur hakkında “Ben Mardin’in Allah’ıyım diyen bir adamdı,” diyerek “İnsanlara baskı yaparak, istediğinin malına el koyan istediğini götüren bir İlçe Jandarma Komutanı idi. Gece yarıları suçsuz insanları PKK’li diye evlerinden alarak infaz ediyordu, boşaltılan köylerdeki kuyulara atıyordu, kendisinin kemik bir kadrosu vardı. Hasan Atilla Uğur’un yaptığı buydu memlekette,” şeklinde beyanda bulundu.
Mahkeme, maktullerin adını tekrar okuduktan sonra, “Bu kişileri hatırlıyor musun? Bu insanları kimler götürdü, nasıl öldürüldüler?” şeklinde sorular yöneltti. Aydos ise bildiklerini yazılı olarak sunup sunamayacağını sordu. Habersiz bir şekilde apar topar çıkarıldığını, elinde evraklar olduğunu, bilse onları hazır ederek geleceğini, olay uzun yıllar önce gerçekleştiğinden yanlış bilgi vermek istemediğini, ancak bahsi geçen yapılanmanın çok detaylı bir yapılanma olduğunu, bildiği her şeyi yazdığını, bu nedenle de yazılı olarak beyanda bulunmak istediğini ifade etti. Değerlendirmesi Mahkeme’ye ait olmak üzere Aydos’un yazılı beyanda bulunabileceğine karar verildi.
Sanık Hasan Atilla Uğur’un avukatı, Av. Hattatoğlu, Aydos’un daha önce Ergenekon Davası’nda yine aynı kod adıyla gizli tanık olarak beyanlarda bulunduğunu ve bu davada kendisinin yine Hasan Atilla Uğur’un avukatı olduğunu, beyanlarının aksinin resmi evraklarla ispatlandığını, bu davada alınmakta olan beyanlarının ise soruşturma aşamasındaki beyanlarıyla çelişkili olduğunu söyleyerek, hangi olaylarda Aydos’un bizzat bulunduğunun açıklamasını istedi. Aydos cevaben aradan 25 yıl geçtiğini, Ergenekon’da sadece Hasan Atilla Uğur hakkında tanıklık ettiğini ve o zamanlarda verdiği beyanının da Ergenekon’la ilgili olmayıp sadece faili meçhullerle ilgili olduğunu, her şeyi yazdığını, mahkemeye sunabileceğini söyledi.
Av. Hattatoğlu, Aydos’un Ergenekon Davası’nda Hasan Atilla Uğur hakkında, “Yasin” kod adlı kişiyi yakalayıp kafasına sıkarak öldürdüğünü söylediğini, ancak bu kişinin bir çatışmada öldürüldüğünün ortaya çıktığı örneğini verdi. Aydos ise “Yasin” kod adlı kişi hakkında öyle bir şey söylemediğini, Hasan Atilla Uğur’un öldürdüğü kişinin başka biri olduğunu, öldürülen kişiyi kendilerinin bizzat gömdüğünü, “Yasin” kod adlı kişinin çatışmada öldürüldüğünü bildiğini ifade etti. İlaveten bu anlatılan olayların Ali Temel olayı olduğunu, “Yasin” kod adlı kişiyle ilgili bir olay olmadığını söyledi. Ali Temel ve yanındaki iki kişiyi sığınaktan aldıklarını ve Hasan Atilla Uğur’un bu iki kişiyi kafalarına silah sıkmak suretiyle infaz ettiğini, bu hususu daha önce de anlattığını ekledi.
Av. Hattatoğlu, ayrıca, Aydos’un savcılıktaki ifadesinde, Nurettin Yalçınkaya’nın öldürülüp Kızıltepe çöplüğüne atıldığını duyduğunu söylediğini, bu beyanı hakkında tanıktan bilgi alınmasını talep etti. Aydos cevaben kendisinin böyle bir beyanı olmadığını söyledi.
Gizli tanık Aydos ile Av. Hattatoğlu arasında gerginlik olduğu ve bu gerginliğin tanık dinlenmesi boyunca sürdüğü görüldü. Av. Hattatoğlu İstanbul’da görülen bir davada iftiradan mahkum edildiğini, kendilerinin de davaya katılma talebinin olduğunu, Aydos’un bu talebin reddedilmesini istediğini, Hasan Atilla Uğur’a yönelik bir suç isnadı bulunmadığını söylediğini belirterek, Aydos’un bu hususa bir açıklık getirmesini istedi. Aydos cevaben “Sizin oynadığınız oyunun farkındayım, iftira davasını da çok iyi bilirim, dosya Yargıtay’dadır. Gerekirse İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü kayıtlarıyla doğrulanabilir, O dosyada siz şov yapmaya geldiniz ve sizin talebiniz reddedildi,” dedi. Av. Hattatoğlu bunun üzerine Aydos’un kendisi ve müvekkili hakkında hakaret içerikli beyanda bulunduğunu, bu nedenle Mahkeme’den tanığın hakaretamiz konuşmalarının engellenmesini talep etti. Mahkeme ise şu aşamada sanık avukatının tanık hakkında değerlendirmede bulunamayacağını, yalnızca soru sorabileceğini, Mahkeme’nin değerlendirmeleri sonra alacağını, başka sorusu olup olmadığını sordu. Av. Hattatoğlu daha sonra yazılı ve ayrıntılı beyanda bulunacaklarını, Aydos’un beyanlarının çelişkili olduğunu, görgüye dayanmadığını; öte yandan bir tanığın yazılı beyanda bulunmayı talep edemeyeceğini, tanıklığın ancak sözlü olabileceğini söyledi. Ayrıca eski savcı Zekeriya Öz’ün tanığa birtakım belgeler imzalattığını, tanığın beyanlarının gerçek olmadığını iddia etti.
Sanık Ahmet Boncuk’un avukatı, Av. Hüseyin Özarslan ise tanığın sürekli “Duydum” lafını kullandığını, yalnızca görgüye dayalı bilgisi varsa onu söylemesi yönünde talepte bulundu ve ayrıca tanığın yazdığı notlara bakıp bilgi verebileceği yönündeki talebin de kabul edilemez olduğunu ekledi. Av. Özarslan, Aydos’un görgü tanıklığının olmadığını, her ne kadar apar topar getirildiğini söylemişse de duruşmanın tarihinin belli olduğunu, Mahkeme’ye getirileceğini bildiğini, tanığın bir kez dinlenmesinin de yeterli olduğunu, nitekim dosyaya bir katkısının da bulunmadığını, soruşturmadaki beyanlarıyla duruşmadaki beyanlarının uyuşmadığını söyledi. Diğer sanık avukatları da tanık beyanlarını kabul etmediklerini, süre talebininse reddedilmesi gerektiğini söyledi. Av. Özarslan, maktullerden hiçbirinin adının Aydos’un soruşturma sırasında verdiği ifadede geçmediğini, burada söylediklerinin ise genel geçer, gazetede okuyup uydurabileceği şeyler olduğunu söyledi. Ayrıca tanığın beyanını yazılı olarak sunmasına yönelik talebinin CMK’ya aykırı olduğunu ekledi. Aydos cevaben soruşturma aşamasında savcının bu isimleri kendisine tek tek sormadığını, şimdi Mahkeme sorunca cevap verme fırsatı bulduğunu, yalan söylemediğini beyan etti.
Mağdur avukatları tanığın apar topar getirildiğini ve hazırlık yapamadığını söylediğini belirterek, yeniden dinlenmesi gerektiğini, zira bugün sorulara cevap veremeyeceğinin açık olduğunu, belgelere ihtiyacı olduğunu söylediğini, Aydos’un mağdur ya da sanık tarafının tanığı olmadığını, bilakis Mahkeme’nin tanığı olduğunu, olaylar eskiye dayalı olduğundan hazırlanması için süre verilerek yeniden dinlenmesi gerektiğini ifade etti.
* Bu rapor, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Açık Toplum Vakfı tarafından desteklenen “Genç İnsan Hakları Savunucularının Cezasızlıkla Mücadele için Güçlendirilmesi” projesi kapsamında yargısal uygulamanın izlenmesi amacıyla Hakikat Adalet ve Hafıza Çalışmaları Derneği ve Şırnak Barosu’nun ortak yürüttüğü Dava İzleme çalışması kapsamında hazırlanmıştır.