1990’larda Türkiye’yi sarsan faili meçhul dosyası yeniden aralanıyor. Davada bir numaralı sanık olarak Eski Emniyet Müdürü Mehmet Ağar ve ekibi görülüyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 yıl önce işlenen 16 cinayet için iddianame hazırladı. Dava dosyasının yaklaşık 1700 sayfalık ekindeki deliller Türkiye’yi en karanlık dönemiyle yüzleştiriyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı üç yıl önce başlatmıştı. Eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın’ın ifadeleriyle soruşturma, yeni deliller ışığında davaya dönüştü. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. madde ile görevli Savcı Mustafa Bilgili tarafından yürütülen soruşturmada dosyanın bir numaralı şüphelisi olarak dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar belirlendi.
Ağar – Eymür Çekişmesi
İfadeler ve ses kayıtları cinayetlerin; Ağar’ın bilgisiyle Korkut Eken ve İbrahim Şahin’in ekipleri tarafından gerçekleştiğine işaret etti. Mehmet Ağar ile Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür arasındaki çekişmenin sonucu olarak ortaya çıkan iddialar, ifadeler, raporlar, faili meçhullerle ilgili gizli kalmış birçok bilgiyi gün ışığına çıkarttı. Savcı Bilgili, “Taammüden adam öldürme ve suç işlemek için örgüt oluşturmak” suçlamasıyla iddianame hazırladı. Ancak ifadelerdeki “40 kişilik ölüm listesi” ve “Kayıp silahlar” bulunamadı. Dosyaya ışık tutacak 1.700 sayfalık deliller arasında “MİT’in gönderdiği 13 sayfalık rapor, Susurluk yargılaması, kriminal raporlar, olay yeri krokileri, Çarkın’ın yer gösterme tutanakları, sanık ifadeleri, bir annenin sözleri ve bir PKK’lının özel sorgulamadaki itirafı” yer aldı.
1993 – Mecit Baskın Cinayeti
01.10.1993. Raife Baskın, “Eşim sabah işe diye çıktı. Öğlen pazara uğramış, mutfak malzemelerini getirdi. Her akşam mesai bitiminde mutlaka eve gelen eşimi gece yarısına kadar bekledim. Sabah oldu gelmedi” diyerek, Ankara Altındağ İlçesi Nüfus Müdürü Mecit Baskın’ın hayatından endişe duyduğunu belirterek polise müracaat etti. Bunun üzerine araştırma başlatıldı.
Harabede bir ceset
Baskın’ın cesedi, 03.10.1993’te Ankara ili Gölbaşı ilçesi Haymana Yolu 30. kilometredeki terk edilmiş harabe halindeki bir binada bulundu. Hurda toplayan bir kişi cesedi jandarmaya ihbar etti. Jandarma olay yerine gittiğinde Baskın’ın cesediyle karşılaştı. Karın bölgesinde iki, sağ gözünde ve kafasında birer kurşun yarası mevcuttu. Karnına isabet eden kurşunlarla yere düşen Baskın’ın öldüğünden emin olmak isteyen zanlıların ikinci atışlarını kafaya bitişik yaptıkları raporlarla tespit edildi.
İki ayrı tabanca
Jandarma Genel Komutanlığı kriminal laboratuvarında, olay yerinde bulunan dört mermi çekirdeği incelendi. Baskın’ın iki ayrı tabancayla öldürüldüğü ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü, mermileri diğer faili meçhul olaylarda kullanılan çekirdeklerle karşılaştırdığında bir benzerlik bulamadı. Gölbaşı İlçe Jandarma Komutanlığı, 07.09.2006 tarihinde, yaptığı araştırmalar sonrasında failini bulamadığı Baskın cinayetine ilişkin dosyasında, “Zamanaşımına kadar daimi arama kararı” verdi.
İlk ipucu Hakkâri’den
Hakkâri’de 2005 yılında yapılan bir operasyonla yakalanan Yüksekova çetesinden Kahraman Bilgiç özel bir sorgulamada Mecit Baskın’ı bir kısım arkadaşlarıyla birlikte öldürdüğünü itiraf etti. Bu itiraf, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nı harekete geçirdi. Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nden bilgi istendi. Yapılan yazışmalar sonrasında, Bilgiç’in, cinayetin işlendiği tarihte kırsalda PKK örgütü elemanları arasında olduğu tespit edildi, soruşturma dosyası yeniden rafa kaldırıldı.
Behçet Cantürk ve Şoförü Cinayeti
Eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın sorgusunda, ünlü uyuşturucu kaçakçısı, terör örgütü PKK’ya para aktardığı öne sürülen ölüm listesinin başında bulunan Kürt kökenli işadamı Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu’nun 15.01.1994 tarihinde, Sakarya’nın Sapanca ilçesinde öldürülmesine ilişkin çarpıcı bilgiler verdi. Çarkın, “Özel harekât polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça’nın da aralarında bulunduğu kalabalık bir grubun İstanbul’da otobanda uygulama sırasında Cantürk ve şoförünü aldıklarından” bahsetti. Grup arasında bulunan Oğuz Yorulmaz’ın, Cantürk’ün üzerindeki altın bir çakmağı aldığını ve Korkut Eken’e verdiklerini söyledi. Olay sonrası Seyfettin Lap’ın, İbrahim Şahin’e bilgi verdiğini açıklayan Çarkın, “Lap, bana öldürülen kişinin trafik kontrolünde alınan Cantürk olduğunu, devletin bekası için öldürüldüklerini söyledi” dedi.
Yusuf Ekinci’nin Öldürülmesi
Ankara’da avukat olarak görev yapan Diyarbakırlı Yusuf Ekinci’nin 25.02.1994’te öldürülmesine ilişkin de itiraflarda bulunan Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın, şunları anlattı: “Yusuf Ekinci kendisine ait avukatlık bürosunun önünden alındıktan sonra Gölbaşı’na götürüldü. Ayhan Akça, Komiser Yusuf Yüksel’e Uzi marka silah vererek ‘Al bir siftahın olsun, bu şahsı sen öldür’ dedi. Yüksel, bu sözlere tepki göstererek elindeki silahı yere attı. Olay yerinde Alper Tekdemir, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu ve Enver Ulu bulunuyordu.” Çarkın infazı şöyle anlattı: “Yere düşen silahı aldılar. Kimin ateş ettiğini görmedim, fakat Ekinci’ye ateş edildi. İnfazı Özel Harekat Dairesi Siirt Grubu gerçekleştirdi. Ben infaz sırasında olay yerindeydim.”
Fevzi Aslan ve Salih Aslan Cinayetleri
28.03.1994’te Sakarya’nın Hendek ilçesi Kargalı Yeniköy mevkisinde TEM otoyolu kenarında otopark alanında Kürt işadamı Fevzi Aslan ve yeğeni Salih Aslan’ın öldürülmesiyle ilgili, MİT’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği raporda, 18.02.1995 tarihinde Tarık Ümit ile Mehmet Eymür arasında geçen telefon görüşmelerine yer verildi. Ümit’in şu sözleri kayıtlara geçti: “Hadise şu ağabeyciğim. İlk kapışmamızı… Gece Fevzi Aslan’ı aldık. İşi bitti. Yanımda Ziya ve üç kişi daha var. Burada görev İbrahim’in. Ne ona ne de Mehmet Ağar’a kati suretle bir şey olmaz. Ağar’ın emri var, santrale Tarık Ümit aradığı zaman bağlayacaksın. Açtım buna, buldular. Dedim o konu halloldu. Böyle gayet sevinçli bir şekilde ‘Çok memnun oldum gözlerinden öperim. Gel’ dedi ve yanına gittim.” Bu sözler, Aslan cinayetinde önemli bir delil olarak dosyada yerini aldı. Mehmet Ağar ve Korkut Eken’e bu konuşma gösterildi. Ağar, “Eymür’ün bana karşı kişisel bir husumeti var. Benim Ümit ile böyle bir şey konuşmamın mümkünü yok. Yaptığımız operasyonlar devletin arşivindedir” dedi. Korkut Eken ise “Eymür ile aramızda şahsi kin ve garez vardır” diyerek, suçlamaları kabul etmedi.
Eski polisten şok itiraflar
2011 yılında, eski Özel Harekâtçı Ayhan Çarkın faili meçhul cinayetlere ilişkin itiraflarda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeniden başlatılan soruşturma kapsamında, Gölbaşı Savcılığı’ndan ve jandarmadan delil ve dosyalar istendi. Çarkın, PKK’ya yardım edenler arasında yer aldığı öne sürülen Mecit Baskın’ın, Mehmet Ağar’ın bilgisi dahilinde Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin’e bağlı Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça ekibi tarafından bizzat öldürüldüğünü ileri sürdü. Çarkın’ın açıklamalarıyla faili meçhul soruşturması yeni bir boyut kazandı. Baskın cinayeti diğer 15 cinayetten ayrılarak hazırlanan iddianame zamanaşımına bir gün kala, 2 Eylül 2013’te Ankara 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.