Hanife Kardelen Işık – 2 Ekim 2018
Mahkeme: Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2014/163
Ankara ve çevresinde 1993-1996 yılları arasında 19 kişinin zorla kaybedilmesi veya yasadışı keyfi infaz edilmesine ilişkin 19 kişinin yargılandığı Ankara JİTEM Davası’nın 17. duruşması 2 Ekim 2018 Salı günü Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti.
Bekleme Salonu, Duruşma Salonunun Genel Görünümü ve Duruşmaya Katılım
Ankara Adliyesi’ndeki inşaat ve düzenleme çalışmalarından sonra mahkeme ofislerinin yanına yerleştirilen bölmelerin üzerine asılmış olan “Danışma değildir! Yer sormayınız!” yazıları, Adliye içerisinde sıradan vatandaşların danışacak muhatap bulamadığını gösteriyordu; nitekim koridor boyunca birçok insan alışveriş arabalarında dosya taşıyan adliye personeline zaman zaman da üniformalı polis memurlarına yer-yön danışıyordu.
Duruşma saatinden yarım saat önce duruşma salonunun önüne geldiğimizde, basın mensupları ve kolluk güçleri salonun önünde bekliyordu. Duruşma saatinin öğle arasının hemen sonrasında (14:00) olması sebebiyle, 1. Ağır Ceza Mahkemesi personeli görev yerlerine henüz dönmüştü. Bu sırada mübaşir, duruşma saati gelene kadar salonun önüne gelen cübbe ya da üniforma giymemiş olan hemen herkese “Gazeteci ya da stajyer avukat olup olmadığını” soruyordu.
Duruşma saati yaklaştıkça hem katılan hem de sanık avukatları salonun önünde, birbirlerinden ayrı olarak beklemeye başladılar. Duruşma öncesi mahkeme kâtibi kendisinden celseyle ilgili bilgi alan katılan avukatlarına “SEGBİS bağlantısıyla geçen duruşmada adı geçen EMEK kod adlı tanığın dinlemesinin yapılacağını; fakat sistemin kurulumuyla ilgili olarak haftalardır sorun olduğunu, çözüm ve tamirat için bir haftadır beklediklerini,” iletti. Sonrasında, mahkeme kâtibi sanık avukatlarıyla selamlaşıp, yine bir önceki duruşmada olduğu gibi, dışarıdan samimi gözüken bir şekilde sohbet etti. Katılan vekillerinden Av. Yusuf Alataş duruşma öncesinde davanın son durumu ve gidişatıyla ilgili olarak kendisinden bilgi alan Mezopotamya Ajansı ve Evrensel muhabirlerine, “Davanın adeta bir tiyatro olarak devam ettiğini, Ankara Adliyesi’nde yapılan inşaattan sonra önem verilen siyasi davaların ağır ceza mahkemelerinin olduğu eski blokta, büyük salonlarda görüldüğünü, yıllarca yapılan yer değişikliklerinden sonra bu davaların şimdiki küçük salonlara gönderildiğini” belirtti ve ekledi: “Bu yargılamalar sanal yargılamalar. Mahkeme heyeti ‘mahkemecilik’ oynuyor biz de ‘avukatçılık’ yapıyoruz. Gerçek bir yargılama yok.”
14:10’da mahkeme heyetinin de yerlerini almasıyla salona alındık. Heyetin başkan ve bir üye dışında değişmiş olduğu görüldü. Duruşmada, sanık Mehmet Ağar’ın avukatı Av. Abdülkadir Toluç, sanık Lokman Külünk’ün ve Ahmet Demirel’in avukatı Av. Tuncay Tarkın, sanık Abbas Semih Sueri’nin avukatı Av. Berrin Tunç Köroğlu ve sanık Korkut Eken’in avukatı Av. Gökhan Kılıç yetkilendirmesi ile Av. Başak İntepe Kılıç ile yine sanık Korkut Eken’in avukatlarından Av. Hakan Akkuş, sanık İbrahim Şahin’in avukatı Av. Basri Aydın, sanık Ziya Bandırmalıoğlu’nun avukatı Av. Turhan Kaplan; katılan Raife Baskın’ın avukatı Av. Yusuf Alataş, kendi adına ve katılanlar adına Av. Sertaç Kamil Ekinci, katılan Tarık Ziya Ekinci ve Sertaç Ekinci vekili Av. Ruşen Ali Nergiz; daha sonra ise, katılan Sertaç Ekinci’nin avukatı Av. Nuray Özdoğan hazır bulundu.
Duruşma salonunun izleyici bölümünde, maktul yakınlarından Necip Baskın ile daha sonra mübaşirin kimliklerini sormasından stajyer avukat olduklarını anladığım 6 kişi, Mezopotamya Ajansı, Evrensel ve Anadolu Ajansı muhabirleri ile 3 üniformalı, 2 sivil polis memuru bulunuyordu. Sanıklardan hiçbiri duruşmaya katılmadı.
“EMEK” Kod Adlı Gizli Tanığın Durumu
2 Şubat 2018 tarihli duruşmada, “Emek” kod adlı gizli tanığın Ankara dışında bir cezaevinde olduğunun tespit edildiği, dinlenmesi yönünde işlemlerin başlatıldığı” ifade edilmiş, söz konusu durum ara kararlara “Emek kod adlı tanığın gizli tanık programına alınarak dinlenmesi işlemlerinin yapılmasına” şeklinde geçmişti. 4 Mayıs 2018 tarihli duruşmada ise tanığın durumu tutanağa, “EMEK kod adlı gizli tanık ile ilgili olarak İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazıldığı, cevap gelmediği anlaşıldı,” şeklinde geçirilmiş; ara kararlarda, “EMEK kod adlı tanık ile ilgili olarak tespiti yönündeki yazışma sonucunun beklenmesine,” karar verilmişti
2 Ekim 2018 tarihli duruşmanın başlamasının ardından, mahkeme heyeti başkanı duruşmayı gizli yapma kararı aldı ve mübaşirden izleyici bölümündeki kişileri dışarı çıkarmasını istedi. Bunun üzerine, mübaşir izleyici bölümündeki herkesi tek tek konuşarak, stajyer avukatların ise kimliklerini kontrol ederek dışarıya aldı. SEGBİS üzerinden dinlenilecek olan gizli tanık EMEK’in can güvenliği gerekçesiyle alınan bu karar sonucu, avukatlar, müştekiler, stajyer avukatlar ve maktul yakınları dışında izleyiciler, basın mensupları ve kolluk güçleri salondan çıkarıldı. İzleyiciler dışarıya alınırken üniformalı polislerden biri salonun fotoğrafını çekti.
Dışarıya alınan üniformalı ve sivil polisler salonun kapısı önünde, mübaşire “içeriye geri alınabilme ihtimalini” soran basın mensupları ise salonun yakınlarında birlikte beklemeye başladılar. İzleyicilerin duruşma salonundan dışarıya alınmasından hemen sonra gelen katılan avukatlarından Av. Nuray Özdoğan’ı, salondan çıkarılmadan önce içerinin fotoğrafını çekmiş olan üniformalı polis memuru mahkeme salonun kapısında durdurdu ve kendisine “Korkut Eken’in davasına mı geldiniz avukat hanım?” diye sordu. Duruşma devam ederken bir süre diğer muhabirlerle bekleyen AA muhabiri, davayla ilgili bilgi aldıktan sonra üniformalı polislerin yanına geçerek, duruşmanın sonlanmasını onlarla birlikte bekledi.
Mübaşir basın mensuplarına “heyet duruşmanın açık devam etmesine karar verirse kendilerine ileteceğini ve izleyicileri salona alabileceğini’ belirtmişti; duruşma boyunca da ara ara salondan çıkarak bekleyenlerle sohbet etti ve SEGBİS bağlantısının devam ettiğini söyleyip salona geri döndü. Ancak duruşma, izleyiciler yeniden içeriye alınmadan, EMEK kod adlı gizli tanığın dinlenmesi ve avukatların beyanının ardından sona erdi.
Gizli Tanığın SEGBİS Üzerinden “Gizli” Dinlenmesi
Ceza yargılamasında hâkimin ve tarafların, deliller ile yüz yüze gelmesi esastır. Yüz yüzelik ilkesinin istisnası olan “gizli tanık”ın, yargılama süreci boyunca hemen her seferinde sorunlar yaşansa da en sık kullanılan SEGBİS yöntemi aracılığıyla dinlenmesinin; istisnai halin başka bir “istisnası”yla birlikte kullanılmasına yol açtığı ve kâtibin de duruşma öncesinde belirttiği gibi sistemdeki sorunlar nedeniyle dava sürecine katkıda bulunabilecek elverişli bir ortamda gerçekleştirilemediği izlenimi edinildi.
Nitekim duruşma sonrasında katılan avukatlarından Av. Yusuf Alataş, “Hem EMEK isimli gizli tanığın genel konuştuğunu hem de sesinin algılanmadığını, bu nedenle de soru sorulamadığını,” söyledi. Katılan avukatları bu durumun tutanağa, “Soru sormaya uygun ortam yoktur, söylenilenler anlaşılamamaktadır,” şeklinde geçirilmesini sağlamıştı. Ayrıca mahkeme heyetinin kendileri aracılığıyla tanığa soru sorulabileceğini söylemesine karşın, “Söylenenleri anlamadıklarını ve bu şekilde soru sormanın usule aykırı olduğunu,” vurgulamışlardı.
Sanık avukatları ise, “Tanığın anlaşılır bir şekilde olayla ilgili bilgi ve görgüsünün olmadığını bu nedenle soru sormayacaklarını,” beyan etmişlerdi. Bunun yanı sıra, katılan avukatlarından Av. Yusuf Alataş davanın asıl tanığı ve ayrıntılı bilgi veren gizli tanık “Ayışığı”nın adresinin tespit edilemediğine dikkat çekti. 2 Şubat 2018’deki duruşmada Ayışığı’nın tanıklığı için işlem yapılmamasına karar verilmişti. Duruşma tutanağındaki ara kararlarda, -bir kez daha- daha önceki heyetlerce alınan çoğu ara karardan vazgeçildiği görüldü. Duruşma sonunda:
- Sanık Mahmut Yıldırım hakkındaki yakalama kararının devamına, UYAP’tan kontrol edilmesine,
- Geçen celsede de ara kararlara geçen Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun 24.04.2018 tarihli raporunun sorulmasına,
- Gizli tanık kaydının SEGBİS çözümünün yapılarak dosyaya alınmasına karar verildi.
Duruşma 31 Ocak 2019 günü saat 14:00’a ertelendi.