Ankara Davası İzleme Raporu (Karar Duruşması) – 13 Aralık 2019

Ankara JİTEM Davası, 11 Kasım 2016

Vardal Caniş

Esra KILIÇ – 13 Aralık 2019

Mahkeme: Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 
2014/163

Ankara ve çevresinde 1993-1996 yılları arasında 19 kişinin zorla kaybedilmesi veya yasadışı keyfi infaz edilmesine ilişkin 2011 yılında soruşturması başlatılan ve 19 kişinin yargılandığı Ankara JİTEM Davası’nın 23. ve aynı zamanda karar duruşması 13 Aralık 2019 Cuma günü Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti.

Duruşma Öncesi

Saati 09:30 olan duruşmadan 20 dakika önce duruşma salonunun önünde gazetecilerin beklediği görüldü, duruşma listesi asılmadığından mübaşire sorulduğunda duruşmanın adliyenin eski duruşma salonlarının bulunduğu E blokta görüleceğini söyledi. Değişen salonun bulunması 10 dakikayı aldı, duruşma için görevlendirilen polis memurlarının dahi salonu bulmakta zorlandığı görüldü. Dava izlemeye gelen bir grup izleyicinin duruşma salonunu bulamadığı için tam saatinde başlayan duruşmaya geç kaldıkları görüldü.

Değişen duruşma salonunun önünde resmi ve sivil giyimli polis memurları ile duruşmayı izlemeye gelenler beklemekteydi. Katılan avukatları henüz gelmemişti. Duruşma salonunda sanık avukatlarına ayrılan bölümde sanık Mehmet Ağar’ın avukatı dışında kimse yoktu. Dosyaya çalıştığı görülen avukata bu celsenin karar celsesi olup olmadığı sorulduğunda, mütalaa verileceğini, duruma göre savunma yapacaklarını, karar duruşması olup olmadığının belli olmadığını söyledi.

O gün mahkemenin başka duruşmasının olmadığı duruşma listesi asılınca anlaşıldı ve tam saatinde mübaşirin tarafları çağırmasıyla izleyiciler ve polisler duruşma salonuna girdi.

Duruşma salonunda SEGBİS sistemi hazırlanmamıştı, ilerleyen dakikalarda SEGBİS kaydının açılması için taleplerde bulunan katılan avukatlarının talepleri reddedilecekti.

Heyetin ve Cumhuriyet Savcısının gelmesi ile duruşmaya başlandı.

Duruşmaya Dair

Duruşma salonunda başladıktan sonra gelenler de dahil yaklaşık 70 kişi izleyici, 13 katılan vekili, 11 sanık avukatı bulunmaktaydı. Maktul Abdülmecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın’ın da katılan bölümünde oturduğu görüldü. Bu celseye avukat olarak katılmak istese de Cumartesi Anneleri/İnsanları eylemine katılmasından dolayı hakkında soruşturma başlatıldığı, bu nedenle avukatlık ruhsatını henüz alamadığını üzülerek duruşma öncesinde beyan etmişti. Maktul Namık Erdoğan’ın kızı Begüm Erdoğan ve maktul Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım’ın katılan sırası yerine izleyici sıralarında oturduğu görüldü. Gene maktul Savaş Buldan’ın eşi ve Halkların Demokratik Partisi Eşbaşkanı Pervin Buldan’ın ve maktul Medet Serhat’ın oğlu Rumet Serhat’ın da izleyici sıralarında oturmayı tercih ettikleri görüldü.

İzleyicilere ayrılmış bölümün en ön sırasında resmi giyimli 6 polis memuru aralıklarla oturarak izleyicilerin ilk sıraya oturmasına izin vermediler. İzleyiciler arasında; Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Mezopotamya Ajansı, Cumhuriyet Gazetesi, Bianet, P24 gazetecileri, Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Mehmet Tiryaki, Ahmet Şık ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu çalışanları ile çeşitli sivil toplum örgütleri temsilcileri bulunmaktaydı.

Mahkeme heyeti; Başkan Mehmet Tuğrul Türksoy, üyeler Esma Okur Dumlu ve Haitce İnal’dan oluşmaktaydı. Cumhuriyet Savcısı Ahmet Rauf Burgucuoğlu ile birlikte gelen heyetin başkanı tarafları yazdırarak duruşmayı başlattı.

Katılan vekilleri ve sanık avukatları hazırdı.

Tarafları yazdırdıktan sonra Başkan Türksoy doğrudan katılan vekili ve yanı zamanda katılan Av. Sertaç Kamil Ekinci’ye; “Geçen celse heyeti reddettiniz, ona ilişkin karar vermemiz gerekiyor, temyiz aşamasında sorun olabilir” dedi.

Geçen celse Av. Sertaç Kamil Ekinci beyanında “Benim size tavsiyem eğer cesaretiniz yoksa heyetten çekilmenizdir” cümlesine yer vermişti.

Av. Sertaç Kamil Ekinci, geçen celse beyanlarını red beyanı olarak söylemediğini, cübbesini çıkarıp katılan olarak söylediğini, konuşmasında hukuki olmayan ögeler kullandığını, red değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunu beyan etti. Başkan Türksoy ise konuyu netleştirmeye çabalayarak “İtiraz etmeyecek misiniz yani?” diye tekraren sordu. Av. Sertaç Kamil Ekinci ise heyeti reddetmediğini, karar verilecekse de buna dair bir şey beyan etmeyeceğini ifade etti.

Bunun üzerine heyetin reddi konusu kapatılmış oldu ve Cumhuriyet Savcısından tevsii tahkikat talepleri ile esasa dair mütalaası soruldu.

Savcı, tevsii tahkikat taleplerinin olmadığını ve esasa dair mütalaasını sunacağını söyledi. Bu anda savcının esasa dair mütalaasını öncesinde hazırlayıp flash bellek ile duruşma katibine verdiği ve kâtibin de hazırlanan metni doğrudan duruşma tutanağına kopyala-yapıştır yöntemiyle eklediği anlaşıldı. Savcı ise elindeki kağıtlardan esasa dair mütalaasını okumaya başladı. Yaklaşık 45 dakika süren bu okuma sırasında, izleyici sıralarının ilkinde oturan polislerin yenileriyle değiştiği, katılan ve sanık avukatlarının bir kısmının girip çıktığı, yeni izleyicilerin geldiği görüldü.

Savcının mütalaası tamamen itirafçı sanık Ayhan Çarkın’ın aşamalardaki beyanlarından oluşmaktaydı

Tek tek tüm maktullerin nasıl öldürüldüklerine dair davanın da açılmasına sebep olan beyanlarından, emniyet-savcılık-mahkeme ifadelerini karşılaştırarak okudu ve çelişkileri ortaya çıkarmaya çalıştığı anlaşıldı.

Mütalaanın sonuç kısmında ise Sanık Ayhan Çarkın’ın denetime elverişsiz, objektif bulgularla desteklenmeyen ifadeleri bulunduğu; uyuşturucu kullanıcısı olduğunu kendisinin beyan ettiği, aklını toparlayamadığını söylemesi üzerine Adli Tıp Kurumu’ndan akıl sağlığına dair rapor aldırıldığı; ifadelerinin diğer sanıklar ve tanıklar tarafından onaylanmadığı, tereddütsüz biçimde ortaya koyulan deliller olmadığı, HTS kayıtları gibi kesin delillerle de desteklenmediği bu nedenlerle itibar edilmemesi gerektiği; mahkumiyete yeterli ölçüde deliller bulunmadığı, 25 yıl geçtiği için yeni delil elde edilmesinin mümkün olmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulanması gerektiği, bu nedenlerle de maktullerden yabancı uyruklu olanlar bakımından Yeşil Kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yakalanmamış olması nedeniyle bu cinayetler bakımından dosyanın tefrik edilmesine, Sanık Ahmet Demirel ölmüş olduğundan, bu sanık bakımından davanın düşürülmesine, diğer cinayet eylemleri ve tüm sanıkları bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verilmesini talep etti.

Savcının mütalaasından sonra katılan vekilleri sırasıyla söz aldı ve mütalaaya karşı beyanda bulundu.

Katılan Vekillerinin Beyanları

Av. Mehmet Emin Aktar: “Hazır herkesi beraat ettirmişken zahmet edip tefrik etmeseniz keşke, Mahmut Yıldırım’ı da kurtarın, onu da beraat ettirin. Bu mütalaa bizim için şaşırtıcı değil, zaten sanıksız bir yargılama yapıldı burada. Adalet çıkmayacağını biliyorduk. Tefrik etmeyin. Hepimiz kurtulalım”, dedi.

Mahkeme Başkanı avukatın beyanlarını tutanağa geçirmek için kâtibe Av. Aktar’ın sözlerini “Mahmut Yıldırım hakkında beraat talep ediyorum” şeklinde özetledi. Katılan vekilleri itiraz etti.

Av. Ahmet Özmen’in de itirazlarda bulunması üzerine Mahkeme Başkanı kendisine yönelerek “Avukat Bey söz almadan konuşmayın.” dedi. Av. Ahmet Özmen cevaben “Söz istemeden konuşuyorum, çünkü siz saygımızı hak etmiyorsunuz” dedi.

Av. Mehmet Emin Aktar sözlerine şöyle devam etti: “Ağzımızdan çıkan her lafı sanıkların lehine yorumluyorsunuz, savcılık makamı öyle bir mütalaa hazırlamış ki sanki hiçbir delil yok dosyada. Halbuki deliller vardır. Akıl sağlığımızla oynuyorsunuz. Sizler aklasanız da bu sanıklar katildir. Bizim vicdanlarımızda mahkûm edilmişlerdir. Biz avukatlar beyanlarımızı flash belleklere kaydedip getiriyor muyuz? Savcı mütalaasını kaydedip getirmiş, bu da savcılık ile mahkeme arasındaki organik ilişkiyi ortaya koymuştur.”

Mahkeme Başkanı katılan vekillerinin beyanlarını almaya devam etmek için katılanları tek tek sayıp avukatlarının duruşmada bulunup bulunmadığını kontrol etti. Savaş Buldan ailesinin avukatının duruşmada olmadığı anlaşıldı.

Sanık avukatlarını da yokladı, o esnada kendi kendine konuşup tutanağa beyanda bulunacak avukat isimlerini yazdırıyordu. Sanık Ahmet Demirel avukatının duruşmada olup olmadığını sorduğu anda vazgeçip, “zaten onu tefrik edeceğiz” dedi. Bununla birlikte savcının mütalaasını kabul edeceğinin işaretini de vermiş oldu.

Katılan vekilleri mütalaaya karşı beyanda bulunmaya devam etti.

Av. Levent Kanat, “İddia makamının mütalaası sanki sanık müdafisi savunması hissi verdi bana. Bu davanın açılması sürecinde, davanın açılmasına karşı çıkanların söylediklerinin aynısı savcının mütalaasına işlemiş. Örneğin Faik Candan için Bala Astsubayı görevli Jandarma Yıldırım’ın beyanları da var, başka tanık beyanları da var. Bugün 13 Aralık, yarın 14 Aralık olacak. Faik Candan’ın öldürüldüğü gün. Tam 25 yıl geçmiş üstünden, çeyrek asır. Çeyrek asırdır adaletten umut yok. Bu karar adil olmayacak biliyoruz. Ben kovuşturmanın derinleştirilmesini talep ediyorum”, dedi.

Av. Murat Yılmaz da “Gelinen aşama şaşırtıcı değil. Cezasızlık politikası devam ediyor. Devletler katildir ve devletlerin çeteleri vardır, bunlar suç işler. Hepimiz biliyoruz, buradaki herkes biliyor”, dedi.  

Sanık Mehmet Ağar avukatı araya girerek “Biz bilmiyoruz, nereden bileceğiz. Ben mi öldürdüm sanki”, dedi.

Av. Murat Yılmaz şöyle devam etti: “Çünkü AKP Genel Başkanı, sanık Mehmet Ağar ile anlaştı, seçim çalışması yaptılar birlikte. Faik Candan avukattı, Tahir Elçi’ye varana kadar yüzlerce avukat katledildi. Ama Kürtler, solcular, devrimciler avukatsız kalmadı. Biz sizin bağımsız olmadığınızı biliyoruz zaten.”

Mahkeme Başkanı, “Bağımsızlık konusunda yanılıyorsunuz” diyerek cevap verdi.

Av. Sertaç Kâmil Ekinci, “Bunu kararda göreceğiz” diyerek söz sırasını aldı, SEGBİS kayıt sisteminin açık olup olmadığını sordu öncelikle, mahkeme başkanı ise önceki celsede zaten uzun uzun beyanda bulunulduğunu, bu nedenle bu celse SEGBİS kaydı almanın gerekmediğini düşündüklerini söyledi. Av. Sertaç Kâmil Ekinci ise “Bu duruşmalardan elimizde kalan sadece kağıtlar oluyor, onun için bari SEGBİS’i açın” diye ısrar ettiyse de mahkeme başkanı açmamaya kararlıydı.

Av. Sertaç Kâmil Ekinci Segbis kaydı açılmaksızın beyanda bulunmaya başladı:

“Görüyoruz ki siz usuli eksiklikleri tamamlamaya çalışıyorsunuz, bu davada yapılan usuli eksikliklere dilim varmıyor ama… Sanık Mehmet Ağar hakkında suçlu olduğuna karar verilmişti, infaz aşamasında Bodrum’da otel bir cezaevine alındı. 1 yıl kaldı. Ama bu dosyadan salıverilmemesi gerekiyordu. Anayasa Mahkemesi yasayı 8 ay sonra iptal etti. Aydın mahkemesi başkanı talep etmişti. 8 ay boyunca hapiste olması gerekirken apar topar salıverildi. Sadece bu bile korunduğunu göstermeye yeterli. Savcı uzayda mı yaşıyordu? Mütalaada cinayetlerin siyasallığına dair hiçbir şey yok. Sanki birer adi cinayet. Sanki Tansu Çiller şüpheli sıfatıyla dinlenmedi. Eksiklikler o kadar çok ki. Bari bizimle dalga geçmeyin.”

Ardından söz alan, Sertaç Ekinci vekili Av. Ruşen Ali Nergiz şunları söyledi:

“Bu aslında bir kolaj çalışmasıdır. Bir mütalaa değildir. Ayhan Çarkın’ın ifadeleri var sadece. Ama onu bile yanlış yapmış. 25 yıl öncesinde işlenmiş cinayetler bunlar. Elbette ayrıntılarda çelişkiler olacak. Siz 25 yıl önceki ev adresinizi gösteremezsiniz belki. Örneğin Yusuf Ekinci cinayetinde silahın yerini ve cinayet yerini gösterdi. Avukat katibinin tanıklığı var, Ayhan Çarkın da aynı şeyi söyledi. Ayhan Çarkın ile ilgili davanın başındakiyle aynı noktadayız. Savcı mütalaasında Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğinden bahsediyor ama rapor sonucunu söylemiyor. Ben söyleyeyim, Adli Tıp Kurumu raporunda, Ayhan Çarkın’ın akıl sağlığının yerinde olduğu yazıyordu. Bu dosya sadece Ayhan Çarkın’ın ifadeleri üzerine kurulmamıştır. Sanıklar suç işlemek için teşekkül oluşturma suçundan mahkûm edilmişlerdir. Bunlar da bu teşekkülün işlediği cinayetlerdir. AİHM’in bu cinayetlerle ilgili ihlal kararı vardır. AİHM mahkemeye etkili soruşturma ödevi vermiştir. Sanık müdafiinin bile söyleyemeyeceği şeyi savcı mütalaasında söyledi. Kriminal deliller ve silahlarla ilgili araştırmalar yapılmadı, taleplerimiz reddedildi. Sanıkları aklamak adına yapıldı bu yargılama. Uzi marka silahların sadece emniyet mensuplarının kullandığını biliniyor. İnsanlığa karşı suçlar maddesi tatbik edilmek üzere sanıkların cezalandırılmasını talep ediyorum.”

Av. Nuray Özdoğan, “Uluslararası hukuk devlete sorumluluk yüklüyor. Halihazırda bu çetelerin devletin içinde faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Yargıya çok büyük iş düşüyor. Yükümlülükleriniz var. Eğer bağımsız değilseniz yargılamayı sürdürmemelisiniz. Altında imzanız olan tüm belgeler sizleri de sorumlu kılıyor. Ortada cesetler, cinayetler duruyor. Var olan delilleri yokmuş gibi gösteremezsiniz, bu delil karartmadır”, dedi.

Av. Ahmet Özmen, “Cezasızlık devlet politikasıdır. Ağır insan hakları ihlallerinde kamu görevlileri sizler tarafından korunuyor. 25 yıl geçti, uğraşmayın diyorsunuz. Evinize gidin diyorsunuz. Onlarca talepte bulunduk. 25 yılı geçiren sizsiniz”, dedi.

Katılan vekillerinin beyanlarının tutanağa Mahkeme Başkanı tarafında özetlenmesi aşamasında oldukça kısaltıldığı dikkat çekti. Örneğin Av. Ruşen Ali Nergiz’in beyanı 15 dakika sürmesin rağmen yaklaşık 3 cümle ile tutanağa geçirildi. SEGBİS kaydının da ısrarlara rağmen açılmadığı düşünüldüğünde Katılan vekillerinin beyanları tam anlamıyla kayda geçirilmemiş olduğunu vurgulamak gerekir.

Sanık Avukatlarının Beyanları

Sanık avukatları savunma yapmaya başladığı anda, yavaş yavaş salonun boşaldığı görüldü. Katılan vekillerinden salonda 3 kişi kaldı. İzleyicilerden de milletvekilleri ve maktul aileleri ilk olarak salonu terk etti. Devamında da izleyicilerin yarısından fazlası salonu terk etti.

Sanık avukatları bir ya da iki cümlelik beyanlarında genel olarak aynı şeyleri söyledi. Ortaklaşan beyanlarında, Ayhan Çarkın’ın ifadelerinin çelişkili olduğunu; katılan vekillerinin mahkeme üzerinde psikolojik baskı kurmaya çalıştığını; somut delil olmadığını ifade ettiler.  Savcının mütalaasına katıldıklarını, adaletin herkesin kafasına göre sağlayacağı bir şey olmadığını, delilsiz kimsenin cezalandırılamayacağını beyan ederek beraat talep ettiler.

Sanık avukatlarının da beyanlarını bitirmesiyle Mahkeme Başkanı, “Ayrılmayın hemen geleceğiz, 2 dakika ara” dedi. İzleyiciler salondan çıkartılmadı. Mahkeme heyeti karar vermek üzere salondan ayrıldı.

Gerçekten de Mahkeme Başkanının dediği gibi yaklaşık 2 dakika sonra heyet geldi ve derhal kararları okumak üzere daha önce dışarı çıkmış olan katılan vekillerinin çağrılmasını istedi. Katılan vekilleri de salona gelince nihai kararı bildirdi.

KARAR

Mahkeme Başkanı kararlarını bildirmeden önce, “Hiçbir delil yok, hiçbir delil bulamadık. Ayhan Çarkın’ın ifadeleri çelişkili, başka hiç delil yok.” cümlelerini birkaç defa vurgulayarak söyledi.

Nihayetinde ise:

  1. Ahmet Demirel’in ölmüş olması nedeniyle hakkındaki davanın düşmesine,
  2. Maktuller Lazem Esmaeili ve Asker Smitko’nun öldürülmesi ile ilgili sanık Yeşil kod Mahmut Yıldırım’ın yakalanamamış olması nedeniyle tefrik edilmesine (dosyanın yalnızca bu maktuller yönünde ayrılmasıyla davanın bu iki cinayet eylemi bakımından devam etmesine),
  3. Diğer tüm maktullerin (Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Salih Aslan, Faik Candan, Abdulmecit Baskın, Tarık Ümit) öldürülmeleri ile ilgili eylemlerden tüm sanıkların beraatlerine karar verildi.

Duruşma salonu boşaltılırken sanık avukatlarının henüz salondan çıkmadan telefon görüşmeleri yapmaya başladıkları ve kahkahalar eşliğinde beraat kutlaması yaptıkları görüldü. Duruşma salonu önünde ise maktul Namık Erdoğan’ın kızı Begüm Erdoğan’ın ve Abdulmecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın’ın gözyaşlarını tutamadığı dikkat çekti.

Yayınlanma tarihi

24 December 2019

Kategori Listesi