Dosya No: 2017/ 309 Esas
14 Nisan 2017 günü, İstanbul Gazi Mahallesi’ndeki Kent Ormanı çıkışında, polislerin “dur ihtarına uymadığı” gerekçesiyle ateş açtığı araçta, yaşları 15 ila 18 arasında olan beş çocuk bulunuyordu. Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem polislerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybederken; Demirhan Erkul, Ramazan Altürk ve Birkan Yüksel yaralandı. Savcılığın gizlilik ve yayın yasağı kararları altında yürüttüğü soruşturma neticesinde polisler Erkan Ekmekci, Kenan Akıl, Zafer Sağlam ve Davut Bakır hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek” suçlamasıyla açılan davanın 11. duruşması 5 Şubat 2021 tarihinde İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi ve Duruşmaya Katılım
Duruşma saatine yakın salon önündeki görevliler, 10.00’da görülecek duruşmanın 11:00 gibi başlayacağını söylediler. Söylenildiği saatte mağdur yakınları ve izleyiciler içeriye alınmaya başlandı. Kimlik tespitleri yapıldıktan sonra duruşma başlatıldı.
Tüm mağdurlar ve katılan vekilleri avukatlar Ümit Sisligün, Meral Hanbayat, Seyit Sönmez, Deniz Tuna Dink, Emine Erel, Ayşenur Demirkale ve DirenYeşil salonda yerlerini aldılar.
Mağdur ve maktul yakınları Hamza Yüksel, Birkan Yüksel, Demirhan Erkul, Gülizar Erkul, İsmail Erkul, Seyran Erkul, Ayşe Altürk, Sadık Altürk, Melike Taş, Zülfiye Yüksel ve Funda Erkul salondaydılar.
Sanık müdafii avukat Tolga Yurdakul duruşmada hazırdı.
Başından bu yana kamuoyunun ilgisini çekmeyen davanın karar duruşmasını sadece Gazete Duvar ve Kısa Dalga muhabiri izledi.
Duruşmanın Seyri
Hakim: Burası benim çöplüğüm
Duruşmayı izlemek için gelen İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP Milletvekili Ali Şeker mahkeme başkanının kararıyla pandemi gerekçe gösterilerek içeriye alınmadılar. Hakim vekillerin içeri alınma talebini “Burası benim çöplüğüm” diyerek yanıtladı. Duruşma başladıktan sonra gelen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise salona girebildi.
Seyran Erkul: Nerde görülmüş saz çalanı susturmak?
Kimlik tespitinden sonra öldürülen çocuklardan biri olan Oğuzhan Erkul’un annesi Seyran Erkul’a esas ve mütalaaya karşı diyecekleri soruldu. Erkul öldürülen oğlunun tişörtünü iddia makamına göstererek mahkemeye konuştu:
“Ortada bir katliam var. Araçtan 35 kurşun çıktı. Gazi Mahallesi’ne terörist bölgesi denildi. Ben Gazi’de büyüttüm çocuğumu. Bunlar katillerin ifadesi. Ben bir anneyim. Suçumu söyleyin çocuğumun. Hırsızlık mı? Tecavüz mü? Bana cevap verin. Katillerin avukatına soruyorum. Senin çocuğun yok mu? İki elim yakanızda. Bu Oğuzhan’ın giydiği son tişort. Ben bunlara sarılıyorum. Bunla avunuyorum. Sizin anneniz yok mu? Avukatlık cübbeyle olmuyormuş. 4 yıldır buraya geliyorum. Nerde görülmüş saz çalanı susturmak? Barış‘ın vücuduna 10 kurşun sıkılmış. Annesi ‘Oğlumun gözlüğü kırılmış’ diyordu. Görün acıyı! Katiller 4 yıldır maaşlarını alıyorlar. Oğluma taş aradım. Mezar taşı… Sonuçta hepsi taştı. Avukat sana diyorum! Belki görevin. Ama kan parası alıyorsun.”
Seyran Erkul ağlayarak konuştu. Sanık avukatına yönelik sözleri kesilmedi.
Sanık avukatı Tolga Yurdakul ise tüm bu ifadeler karşısında göz temasını nerdeyse kesmeyip, karşılık vermedi.
Melike Taş: İki annenin ahı kimsede kalmaz!
Öldürülen çocuklardan bir diğeri olan Barış Kerem’in annesi Melike Taş’a söz verildi. Taş şunları söyledi:
“4 yıl oldu. Hala görevdeler. Empati yapın lütfen. Oğlumun gözü açıktı. Neden avukata laf söylüyorsunuz diyeceksiniz… Ben o çocuğu tek başıma büyüttüm. Hala oğlumun kanlı eşyalarına bakıyorum. Canımız daha ne kadar yanabilir? Sizden sadece adil yargılama yapmanızı bekliyoruz. Benim bayramım, yılbaşım olmadı daha. Bana bu acıyı yaşatan polisler aynı acıyı yaşamadan ölmesin. Buradan adil bir yargılama çıkmazsa ben de elime silah mı alıyım? Morgda çocuğumu gördüm. Hala öldüğüne inanmıyorum. Dönüşü yok bunun. Anlıyor musunuz? Ne karar verirsiniz bilmiyorum ama lütfen vicdanınıza sorun. İki annenin ahı kimsenin üzerinde kalmaz. Bu saatten sonra sizin vicdanınıza kalmış. Aldığın parayı yiyebiliyorsan ye ama Allah’ın adaleti var! (Sanık avukatına dönerek)” Sanık vekili bu sözlere de karşılık vermedi.
Avukat Hanbayat: ‘Olayın taksir olarak değerlendirilmesi mümkün değil’
Mağdur avukatlarından Meral Hanbayat, “Teknik bir olgu gibi yaşam hakkını anlatmak zor” dedi ve şöyle devam etti:
“Sanıkların ceza alması belki bu insanların acılarına kabuk bağlatacak diye düşünüyorum. Yaşam hakkı ile ilgili hukuki mevzuatı dilekçemizde anlattık. Mağdur çocuklar 15-17 yaşlarında. Somut, teknik deliller bir sonuca varması için yeterli diye düşünüyorum.”
Hanbayat, olaydan önce çocukların son dakikalarının olduğu fotoğrafları gösterdi. “Gençlerin buluştuğu, eğlendiği sıradan bir akşam” dedi.
Hanbayat, Gazi’de gerçekleşen olayı detaylıca anlattı. Dosyadaki sanıkların ifadeleri ile çelişen hususları açıkladı. Adli Tıp raporlarına göre aracın taranma yönlerini mahkeme salonunda canlandırarak anlattı. Atışın sıklığı, yakınlığı, öldürücü bölgelere atış gibi delilleri hatırlattı. Ayrıca olayın gerçekleştiği yerin aydınlık olduğunu, hedef gözetildiğini belirtti. Aracın fotoğraflarını gösterdi. “Bu hedef gözetmek değildir ne?” diye sordu.
Hanbayat, bilhassa sanık Erkan Ekmekçi beyanları üzerinde durdu. Silah gördüğünü iddia eden kişi olarak iddia makamının bu isim üzerinde durduğunu söyledi. Çelişkili beyanlarına rağmen olayın taksir olarak değerlendirilmesinin anlaşılmasının mümkün olmadığını ifade etti.
Avukat Sönmez: Savcı iddianameyi ağlayarak yazmış olabilir
Avukat Seyit Sönmez, yakın zamanda tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hatırlattı. Mütalaada Gazi Mahallesi’nin terör bölgesi olarak değerlendirilmesine atıfta bulunarak şunları söyledi:
“Son 1 haftadır Etiler bile terör bölgesi olarak değerlendiriliyor. Bu dosyayı diğer soruşturmalardan ayıran bir şey çok iyi soruşturulma yapılması. Arkadaşlara ‘rahat olun, dosyaya hukukçu olarak bakan bir savcıyla karşı karşıyayız’ demiştim. Hakikat yerine gelecek diye düşündüm. Sonra gizlilik kararı verildi. Savcıya ulaşamaz olduk. Korkunç bir iddianame ile karşımıza çıktı. İki olasılık var: İlki savcının karakteri birden değişti. İkinci ihtimal baskı altında kaldı. Ağlayarak bu iddianameyi yazdı. Şimdi gelelim mütalaa savcısına… Korkunç yorumlar vardı. Üç türlü ceza çıkar buradan: Kasten adam öldürme suçu, olası kast, netice sebebiyle ağırlaştırılmış müebbet.”
Sönmez, mahkemeye “Bir insan öldürmek için bu aracın daha neresine sıkabilirsiniz? (Aracın fotoğraflarını göstererek) Kuzey ırak’ta çalışacaksınız, özel harekatsınız böyle atış yapacaksınız!” dedi.
Avukat Deniz Tuna, ailelerden özür dileyerek “Beyinleri parçalanarak öldürülmüş çocuklardan bahsediyoruz”dedi.
Sözlerini “Sanıkların ambulans çağırmadığını, sahte evrak düzenlediğini, delil karartmaya çalıştıklarını hatırlatarak sanıkların kasten adam öldürme ve yaralamadan cezalandırılmalarını talep ediyoruz” diye tamamladı.
Sanık avukatı: Görev başında öldürülen polisler daha fazla
Sanık avukatı Tolga Yurdakul, “Aracın içindekileri indirmeden içinde çocuk olduğunun anlaşılmasının bilmek mümkün mü?” diye sordu ve Gazi mahallesinin halihazırda zaten terör bölgesi olduğunu belirtti:
“Bölgenin teröre münhasır bir bölge olduğu biliniyor. 2-3 günde olay olan bir yer. O bölgede yaşayanlar kolluğun araçlarını ayırt edecek şekilde biliyor. Çocuklar da biliyordu. Olayda kimin silahından ateş ettiği belli olmadığından sanıklar aleyhine bir durum ortaya çıkıyor.”
“Görev başında ölen polis sayısı, polis kurşunuyla ölen kişi sayısından daha fazla. Kimse onları üniformalı diyerek aşağılayamaz. Normal taksirden ceza verilmesini talep ediyoruz. Yaptıkları görev itibariyle onlara şans verilmesini talep ediyoruz. Müvekkillerimin kaçma durumu söz konusu değil. Duruşma gergin geçmesin diye gelmiyorlar.”
Karar için ara verildi.
Aynı gün İstanbul Adliyesi 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Osman Kavala duruşması da görüldüğü için salondaki milletvekilleri ve ben Kavala duruşmasını izlemeye çıktık. Yarım saat kadar sonra avukatlar kararın açıklanmak üzere olduğunu söylediler. 5. kattan 2. kata koşarak indik. Salona geldiğimizde aileler feryat figan karara isyan ediyorlardı.
Karar: İki çocuğun öldüren polislere 24 ay taksitle 24 bin 300 TL para cezası
Sanık polisler Erkan Ekmekci, Kenan Akıl, Zafer Sağlam ve Davut Bakır’a verilen 6′şar yıl hapis cezaları 24 bin 300 TL adli para cezasına çevrildi. Ceza 24 ay takside bölündü.
Karar açıklandıktan sonra öldürülen çocukların anneleri Melike Taş ve Seyran Erkul isyan ederek ağladı. Seyran Erkul mahkeme salonunda kriz geçirerek bayıldı. Erkul’a ilk müdahaleyi aynı zamanda hekim olan CHP Milletvekili Ali Şeker yaptı. Keza İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’da aileleri teskin etmeye çalıştı.
Mahkeme salonunda uzun bir süre mağdur ve maktul yakınları sakinleştirilmeye çalışıldı. Salondan çıktıktan sonra da tepki sürdü. Adliye koridorlarında ağlayan, bağıran, öfkelenen yakınların sesleri duyuluyordu. Duruşmaya gelenler uzun bir süre iki annenin isyanına tanık oldu.