1993-1995 yılları arasında Şırnak’ın Cizre ilçesinde bugüne kadar tespit edilebilen 35 zorla kaybetme vakası yaşandı. Bunların 13’ü 2009’da Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı’nın hazırladığı iddianameye dâhil oldu ve 21 kişinin kaybedilmesi ve keyfi infazının faillerini cezalandırmak üzere Temizöz ve Diğerleri Davası başladı.
Olayların üzerinden 22 yıl geçti, açılan dava kapsamında 48 duruşma görüldü ve birbiriyle tutarlı pek çok tanık ifadesi alındı.
Bugüne geldiğimizde, savcı Hasan Ali Erkan, 18 Haziran 2015 tarihli duruşmada “suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturma ve bu teşekküle üye olma, adam öldürmeye azmettirme ve adam öldürme suçlarından” 48 duruşmadır yargılanmakta olan, ve hakkında hakkında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istenen davanın en önemli sanığı Emekli Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz dahil 8 sanık için “tanıkların ifadelerinin hükme esas teşkil edemeyeceğini ve olaylarla ilgili kesin, inandırıcı ve vicdani kanaate uygun delil bulunmadığı” gerekçesiyle ayrı ayrı beraat talep etti!
5 Kasım’daki karar duruşmasında bu talep hükme bağlanacak!
Bizler yakıcı bir süreçten geçtiğimiz bugünlerde, kamuoyunun dikkatini 1990’lı yıllarda Şırnak’ın Cizre ilçesinde işlenmiş olan cinayetlerden doğrudan sorumlu tutulan bu şahsın yargılandığı davaya çekmek için soruyoruz:
Cemal Temizöz Suçsuz ise #21İnsanıKimÖldürdü? | http://change.org/21insanikimoldurdu
Türkiye’de kolluk kuvvetleri tarafından işlendiği iddia edilen suçların cezasız kalması bir devlet geleneği haline gelmiş durumda. Cezasız bırakılan her suç bir yenisini çağırıyor. 1990’lı yıllarla yüzleşmediğimiz ve katliamların faillerini yargı önüne çıkarıp adil bir şekilde yargılamadığımız için aslında faili belli olan faili meçhul cinayetler artmaya devam ediyor.
Böyle bakıldığında, kolluk kuvvetlerinin toplumsal olaylarda aşırı/orantısız güç kullanımı, Roboskî, Gezi protestoları; Reyhanlı, Antep, Diyarbakır, Suruç ve Ankara bombalı saldırıları ve Cizre, Diyarbakır Merkez, Lice, Varto, Silvan, Yüksekova, Beytüşşebap ve Nusaybin’de yaşananlar, hesaplaşılmayan ve cezasız kalan bu cinayetlerin devamıdır.
Temizöz davası da dâhil 90’larda işlenen devlet suçları ile ilgili açılan bir dizi dava, bu yıllarda devlet içerisinde gayrı resmi bir statüyle faaliyet gösteren Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birimi’nin (JİTEM) de parçası olduğu kirli savaş operasyonları ile hesaplaşmak için çok önemli bir imkân sunmaktaydı. Fakat son dönemde beraatla sonuçlanan davaların da gösterdiği üzere bugün farklı bir siyasi iradenin yargı kararlarına yansıdığını görüyoruz.
Kısa süre öncesine kadar haklarında güçlü iddianameler hazırlanan ve ağır hapis cezaları talep edilen, insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla yargılanan komutanların teker teker aklandığını gördük. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinin Aşağı Ölçek köyünde Nisan 1995 tarihinde Nezir Tekçi’yi zorla kaybettiği için canavarca his ile veya işkence ve tazip ile kasten öldürmeden suçlanan Yarbay Kemal Alkan ile emekli Albay Ali Osman Akın, Eylül 2015’te beraat ettirildi. Mardin’de 1992-94 yılları arasında 13 kişiyi yargısız infaz etmek iddiasıyla yargılanan Musa Çitil, Mayıs 2015’te Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/50 esas sayılı ve 2014/118 numaralı kararı ile beraat edip, ardından geçtiğimiz Ağustos ayında da terfi ettirilerek Diyarbakır ili Jandarma Tugay Komutanı olarak atandı. Keza Silopi’de altı köylünün zorla kaybedilmesiyle ilgili yargılanan Emekli Tuğgeneral Mete Sayar, Temmuz 2015’te beraat ettirildi.
Aynı akıbet Temizöz Davası için de kapıda!
Aynı akıbet, Temizöz ve Diğerleri davası için de kapıda zira davanın sanıkları olan dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı Emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı ve korucu başı Kamil Atağ, Kukel Atağ, Tamer Atağ, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak hakkında, davanın 18 Haziran 2015 tarihli son duruşmasında savcılık tarafından beraat istendi.
Özel yetkili savcı Mehmet Şahin 3 Ocak 2014 tarihli mütalaasında, iddianamede savcılığın 9 kez ağırlaştırılmış müebbet istediği Temizöz’ün, Ramazan Elçi, Süleyman Gasyak, Abdulaziz Gasyak, Yahya Akman, Ömer Candoruk, İbrahim Adak, Mehmet Gürri Özer, Abdurrahman Afşar ve kimliği tespit edilemeyen kadın maktulü oluşturduğu teşekkülün mensuplarını azmettirmek suretiyle öldürtmek suçundan cezalandırılmasını talep etti. Kamil Atağ, Kukel Atağ ve Temer Atağ’ın söz konusu örgüte üye olduklarına dair cezalandırılmalarına yeter, şüpheden uzak, vicdani kanaate uygun delil bulunmadığından beraatlarını talep eden savcı, Burhanettin Kıyak, Abdulhakim Güven, Hıdır Altuğ ve Adem Yakin’in, Cemal Temizöz’ün talimatıyla birden çok öldürme eylemini bilfiil gerçekleştirdikleri ve/veya iştirak ettikleri gerekçesiyle cezalandırılmalarını talep etti. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasından sonra dosya Şırnak’a, ardından da Yargıtay 5’inci Dairesi tarafından Eskişehir’e nakledildi. Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/47 esas sayılı dosyası üzerinden devam eden davada Cumhuriyet Savcısı Hasan Ali Erkan dava sürecinde hazırlanmış olan ikinci mütalaada tüm sanıkların beraatını istedi.
Böylesi bir resmi aklama süreci karşısında bizler sorumluların cezalandırılmasını, mağdur zararlarının giderilmesini talep ediyoruz. Toplumun hakikati bilmesi ve Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelesi için 5 Kasım’da kadar hep beraber ısrarlı olarak bir kez daha devlete Cemal Temizöz Suçsuz ise #21İnsanıKimÖldürdü? diye sormak için Eskişehir’de olacağız.
Cezasızlıkla Mücadelede Güçbirliği bileşenleri:
Adli Tıp Uzmanları Derneği, Batman Barosu, Diyarbakır Barosu, Şırnak Barosu, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Hakikat Adalet ve Hafıza Çalışmaları Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, İnsan Hakları Araştırmaları Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı.
Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Masası) da kampanyayı destekliyor.