Mahkeme: İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/ 325 Esas
Berkin Elvan, Gezi Parkı eylemleri devam ederken 16 Haziran 2013’te İstanbul Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeğinin kafasına isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. 269 gün komada kalan Berkin Elvan 11 Mart 2014’te yaşamını yitirdiğinde 15 yaşındaydı. Berkin Elvan’ın ölümünden 3 buçuk yıl sonra tamamlanan iddianame, 20 Aralık 2016’daİstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşması ise 6 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşti. İddianamedeki tek sanık olan ve hala Van’da görev yapan polis memuru Fatih Dalgalı’nın TCK 82/1 maddesi kapsamında “olası kastla öldürme” suçlamasıyla tutuksuz yargılandığı davanın 20. duruşması, 18 Haziran 2021’de İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi ve Duruşmaya Katılım
Karar duruşması olduğu için katılımın fazla olacağını düşünen gazeteciler olarak salon önüne ulaşabilmek için arka girişi kullandık. Duruşma saatinden çok önce geldiğimiz için bariyerlerin önünde uzun bir süre bekledik.
Duruşma öncesinde Berkin Elvan’ın ailesi adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamayı Taksim Dayanışması adına Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Akif Burak Atlar yaptı. Açıklamada faillerin korunduğu, sanık polisin görevine devam ettiği, davanın sürüncemede bırakıldığı söylendi.
Duruşma saati 10:30 olarak belirlenmişti. 10:45 gibi izleyenler ve gazeteciler salona alındı. Salona girdimizde sadece sanık avukatlarının salonda yerlerini aldığını gördük. 11:00 gibi mahkeme heyeti geldi.
Duruşmada daha önce Berkin Elvan’a “terörist” diyen paylaşımı beğenen Mehmet Galip Perk’in atandığı, heyetin bir kez daha değiştiği görüldü.
CHP Milletvekilleri Ali Şeker, Mahmut Tanal, Sera Kadıgil, Turan Aydoğan, HDP Milletvekili Musa Piroğlu, TİP Milletvekili Barış Atay, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, SOL Parti adına Alper Taş ile çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisinin takip ettiği duruşma kimlik tespiti ile başladı.
Duruşmayı Evrensel Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi ve internet medyası olarak Diken, Mezopotamya Haber Ajansı, dokuz8HABER ve DW (Deutsche Welle) izlediler.
Sanık polis Fatih Dalgalı, görev yaptığı kent olan Van’dan SEGBİS ile mahkemeye bağlandı. Başından bu yana olduğu gibi yüzü seçilemiyordu.
Sanık avukatlarının duruşma aralarında özel korumaları olduğu görüldü. Korumalar Emniyet Genel Müdürlüğü’nce görevlendirilmişti.
Duruşmanın Seyri
Kimlik tespitinin ardından iddia makamına mütalaada değişiklik olup olmadığı soruldu. Mütalaada bir değişiklik olmadığı söylendi.
Duruşmaya yeni atanan mahkeme başkanı, dosyayı incelediklerini, tek amaçlarının adil karar vermek olduğunu söyledi. “Pek çok konuda elimizden geldiğince incelemeler yaptık. Usule ilişkin tartışmalara girdik. Sadece somut delillere, kanuna ve vicdana uygun karar vermeye çalışıyoruz.” dedi.
SEGBİS kayıtları gibi duruşmanın işleyişine dair bilgi veren mahkeme başkanı, “Adil bir yargılama yapmaktan başka bir işimiz yok. Kimsenin şüphesi olmasın” diyerek duruşmayı başlattı.
Çiğdem Akbulut: Bu Olay Ne İlk Ne Son ama Artık Polisin Eli Silahına Giderken Düşünmesini İstiyoruz
İlk olarak Avukat Çiğdem Akbulut söz aldı. Akbulut “Önünüzdeki dosya özel bir dosya, siyasi bir dosya” diyerek sözlerine başladı. Akbulut, mahkeme başkanının “dosyayı inceledik” sözlerine atfen “Dosyayı bir de bizden dinleyin”diyerek yargılama boyunca yaşananları anlattı.
“Görev listelerini istemiştik. Aklımızla dalga geçer gibi o tarihte o bölgede görev yapılmadığı söylendi. Keşif talebimiz reddedildi. Ancak bir yıl sonra keşif yapıldı. Keşif talebimiz; gereksiz masraf yapıp, devleti devlete zarara uğratmama gibi gerekçelerle reddedildi. O gün talimat veren amir, Aralık 2014’te, bir sene sonra ancak dinlendi. Fatih Dalgalı buraya hiç gelmedi. Bıyık taktı, gözlük taktı… Sanık avukatları Emniyet Genel Müdürlüğü’nün avukatları…”
“Bu dava önemli çünkü bir polisin belindeki silaha eli giderken, ateşleme yaparken, eylem alanına saldırırken burada çıkacak kararı hatırlamasını istiyoruz. Gezi’de kolluğa istediğinizi yapabilirsiniz mesajı verilebildi. Polisler hiç düşünme ihtiyacı bile duymadı.”
“Bu bizim için çok önemli bir dosya. 14 yaşında bir çocuk öldürüldü. Yaşandığı tarih itibariyle bu olay ne ilk ne son oldu. Başka çocuklar da hayatını kaybetmişken Dönemin Başbakanı ‘emri ben verdim’ dediği için fail bugüne kadar korundu.”
Akbulut, “Kasten öldürmeyle ilgili cezanın verilmesini talep ediyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Ardından Avukat Deniz Özen söz aldı. “Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim. Fatih Dalgalı, Berkin Elvan’ın katilidir. Görüntüler, raporlar öyle söylüyor” diyerek sözlerine başladı. Özen, tanık anlatımlarıyla polislerin nişan alarak atış yaptıklarını detaylarıyla anlattı.
Aktay Taşçı: 14 Yaşında Bir Çocuk Nişan Alınarak Öldürülmüştür
Avukat Akçay Taşcı, ZET silahının kullanımı konusuna değindi. Taşcı, ”Dava kapsamında tartıştığımız bir diğer konu ZET silahının öldürmeye elverişli olup olmadığıydı. Bizim için önemsiz bir konu ancak mahkeme bunu araştırdı. Jandarma Kriminal ‘bu silah atışa uygun değildir’ dedi. Sanık Fatih Dalgalı ZET’çi bir polistir ve bu konuda eğitim almıştır. Eğer yüzbinlerce atıştan herhangi birini bile isabet ettirdiyse tartışma bitmiştir” diyerek konuştu.
Taşcı ayrıca Gezi eylemlerinde en yukardan aşağıya husumet yüklendiğini söyleyerek “Emri ben verdim’ diyen dönemin Başbakan’ı yeterince husumetin kanıtıdır” dedi.
Olay anının görüntülerini izleten Taşcı, “Sanık, Berkin Elvan’ı kasten öldürmüştür. Orada bir olay yok, burada sanık polisin atışı bir toplumsal olaya müdahale atışı değildir. Burada 14 yaşında bir çocuk nişan alınarak öldürmek istenmiştir. Kastı budur” ifadelerini kullandı.
Can Atalay: Berkin Elvan Okmeydanı’nda Yaşadığı İçin Öldürüldü
Elvan ailesi avukatlarından son olarak Avukat Can Atalay söz aldı. Berkin Elvan’ın öldürüldüğü gün “toplantı ve gösteriye müdahale” iddiasının geçersizliğinden bahseden Atalay şunları söyledi:
“Bir çocuğun Ramallah’ta veya Diyarbakır’da doğması suç mudur? O saatte bir toplantı ya da gösteri yok. O çocuk Okmeydanı’nda yaşayan bir çocuk olduğu için vuruldu. Bir çocuk Okmeydanı’nda yaşadığı ve Alevi olduğu için şüpheli kabul edilemez. Bu ancak ırk ayrımcılığı rejiminde olabilir. O çocuğun annesi inancı nedeniyle, Alevi olduğu için miting meydanlarında yuhalatıldı. Bu utanç vericidir.”
Keşif günü tanık olduğu diyaloglardan bahseden Atalay özel hareket polislerinin jandarmaya müdahale ettiğini anlattı:
“Mahkeme heyeti özel silahlarla donatılmış bir ekip tarafından getirildi. Etrafta yüzlerce polis vardı. Sami Elvan, ‘Berkin ekmek almaya gitti, fırın şurada. Bir de evi göstermek istiyoruz’ dedi. Mahkeme heyeti cevap vermeden özel harekatçı ‘hayır’ dedi. Keşif bitmiş keşfi yapan kolluk tehdit etti, o itirazın sonunda bütün ekibi toplayıp gittiler. Sonra mahkeme başkanı kabul etti ve gitti.”
Can Atalay: Koskoca Devlet ‘Kız Kaçıran’a Sığınıyor
Atalay sözlerine şöyle devam etti: “AK Parti hükümetinin taş atan çocuklarla ilgili adımı olmuştu. Taş atan çocuklara taş attıkları için ceza veriliyor. Bu silahın atışını öldürmeye elverişsiz buluyorsunuz, bu inandırıcı değil. Ancak bu konuda eğitimli bir polisin hedef gözeterek yaptığı atışı elverişsiz buluyorsunuz. 5 binden fazla kişinin vücut bütünlüğüne zarar veren bir silah elverişsiz olabilir mi?”
“Belki Berkin değil, o gün o köşeden çıkacak başka bir Okmeydanlıyı vuracaktı. Buna karar vermişti. Eylem olmamasına rağmen hedef aldı, Berkin çıktı ve onu vurdu. Koskoca İçişleri Bakanlığı bir çocuğun cebinden çıkmış kız kaçırana sığınıyor. Tarihin bir anında devlet dersinde bir çocuk öldürülüyor. Miting meydanlarında annesi yuhalatılıyor. Olacak şey değil. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün avukatları bu davada görevlendiriliyor.”
Atalay, konuşmasında Muammer Güler’den dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a kadar suç duyurusunda bulunulması gerektiğini söyledi:
“Dönemin İçişleri Bakanı hakkında suç duyurusunda bulunmalısınız, bulunmayacaksanız bunu gerekçeli olarak yazmalısınız. ‘Emri ben verdim diyen’, Alevi bir çocuğun annesini meydanlardan yuhalatan dönemin Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulununuz, bulunmayacaksanız neden bulunmayacağını yazın. Dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu hakkında suç duyurusunda bulununuz, bulunmayacaksanız gerekçenizi yazınız.”
Atalay, “Sanık kasten öldürmeden ceza almalıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Gülsüm Elvan: Çocukları Karşılaştırıyorlar; Bu Vatan Haini, Bu Terörist…
Avukatların ardından Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan söz aldı:
“Çocuğumun vurulduğu gün hastaneye götürülmesine izin verilmedi. Belki de yaşayacaktı. 269 gün hastane evim oldu. ‘Kız kaçıran’ diye tutturmuşlar. Benim çocuğum o sene mezun olacaktı, gittik kıyafet aldık. Sonra anne ben ‘kız kaçıran’ alacağım dedi. 5 lira verdim. Bir ayran bir tavuk döner aldı, kalan para ile ‘kız kaçıran’ alacaktı. Maytap dediğiniz şeyi bayramlarda, yılbaşılarda atarlardı, oynarlardı. Benim de ayağıma atmıştı, ne olacak. Sonra ‘taş attı’ dediler. Taş atsaydı da çocuğumu öldürmeyeceklerdi ama bunu devlet yaptı. Halen de yapıyor. Her gün bize bir anne daha katılıyor. Sürekli çocukları karşılaştırılıyor. Bu terörist, bu vatan haini… Hepiniz çocuk oldunuz. Ben de Gezi’ye gittim, eyleme de gittim. Biz yoksul bir aileyiz, o park bizim, bizim başka gidecek, dinlenecek, nefes alacak yerimiz yok. O yüzden gittim. Benim çocuğum öldü, ben başka çocuklar ölmesin diye buradayım. Ben adalet istiyorum. Benim çektiğimi başkası çekmesin. Bütün katiller, beni meydanda yuhalatan kişi cezalandırılana kadar elim yakasında olacak.”
“Çocuğumun adını açık yazan gazetecilere ceza verdiler, tazminat. Katili değil gazetecileri yargıladılar. Bu devlet benim çocuğumu önce öldürdü sonra da üzerinden para kazandı.”
Gülsüm Elvan son sözlerini ağlayarak bitirdi. Heyete “Çocuğumu geri verin, ben çocuğumu istiyorum. Bütün suç sizindir. Suçlu sizsiniz, siz” diye bağırdı.
“Çocuğumu verin, Recep Tayyip Erdoğan ‘emri ben verdim’ demişti. Hadi emir versin, benim çocuğumu getirsin. Size, mahkemenize de sesleniyorum. Siz ceza vermediğiniz için başka annelerin çocukları ölmeye devam ediyor. Dün Deniz’i de öldürdüler. Siz ceza vermediğiniz için suçlusu sizsiniz.”
Gülsüm Elvan sakinleştirilmek üzere salondan çıkarıldı.
Gamze Elvan: Kardeşimin Suçsuzluğunu Kanıtlamaya Çalışıyoruz, Bu Çok Ağır Bir Şey
Anne Gülsüm Elvan’dan sonra Berkin Elvan’ın kardeşi Özge Elvan söz aldı. Elvan’ın konuşmakta zorluk çektiği, ayağa kalktıktan sonra tekrar oturduğu, gözyaşlarına hakim olmaya çalıştığı ve avukat Can Atalay’dan destek aldığı görüldü.
“Benden bir yaş küçük kardeşimin acısını size tarif edemem. Yetmiyor, yıllardır sanki biz yargılanıyoruz. Berkin’in masumiyetini kanıtlamaya çalışıyoruz. Bu çok ağır bir şey… Fatih Dalgalı’nın alacağı en ağır ceza belki bir nebze içimizi soğutabileceğini, annemin içini soğutabileceğini düşünüyoruz.”
Özge Elvan’dan sonra Berkin Elvan’ın diğer kardeşi Gamze Elvan söz aldı. Onun da konuşmakta zorluk çektiği görüldü. Kesik kesik devam edebildiği sözleri şunlar oldu:
“Hiçbir ceza kardeşimi geri getirmeyecek. Çok özlüyorum, bu hiç geçmeyecek biliyorum. Fatih Dalgalı sana sesleniyorum, ölme vicdanınla boğuş. Ne olursa olsun adaletin peşini bırakmayacağım. Sizin vicdanınıza sesleniyorum, lütfen adil bir ceza verin.”
Berkin Elvan’ın kardeşlerinin son sözlerinden sonra duruşmaya yarım saat ara verildi.
***
Duruşma salonuna 13:35’te alındık. Verilen aranın ardından Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan söz aldı.
Sami Elvan: Ekranda Gördüğünüz Kişi Tetikçidir
Sami Elvan sözlerine “Nerden başlayacağımı bilmiyorum ama bir gerçek var. 8 yıldır ailem acı çekiyor. Biz kendi acılarımızı yaşarken başka acılar yaşanınca acımız katlanıyor. Dün İzmir’de hayatını kaybeden Deniz kızımızı rahmetle anıyorum, ailesine sabır diliyorum. HDP ailesine başsağlığı diliyorum” diye başladı.
“Berkin ne zaman ekmek almaya gitse o ekmek benim evime uçları kırık gelirdi. Berkin koparırdı uçlarını. 8 yıldır evime o ekmek öyle gelmiyor. Berkin her sabah 2 tane haşlanmış yumurta yerdi, hastalığım nedeniyle her sabah yumurta yemek zorundayım, ama her sabah o yumurta beni yiyor ben onu yiyorum. O masanın dili olsa da anlatsa…Benim evimde her gün cenaze var.”
Serinkanlı olmaya çalıştığı görülen Sami Elvan sözlerine şöyle devam etti:
“Şu an ekranda duran katil zanlısı benim oğlumu öldürdü. Devlet onun arkasında, o dönemin başbakanı, bugünün cumhurbaşkanı arkasında. Benim arkamda kimse yok, silahım yok ama onurum var, duruşum var ve sayın heyet siz varsınız, sizler her şeyi yapabilirsiniz, bu ülke sizlerin ellerinde, siz Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ediyorsunuz. Artık bunu durdurun; bir güçlü bir fakiri, bir garibanı ezmesin. Bizim çocuğumuz geri gelmeyecek. Bunu biliyoruz. Sizler bunu durdurabilirsiniz ama biz yapamayız. Sizler bunu yaparsanız eğer biz halk olarak arkasındayız. Emir verenler, ‘polisimiz destan yazdı’ diyen benim çocuğumun katilidir. Ekranda görünen kişi tetikçidir. Elinizi vicdanınıza koyun, 8 yıldır benim evimde cenaze var ve hala orada duruyor. Adaletli karar verin ki biz o cenazeyi kaldıralım. Bunu içten söylüyorum, duygu sömürüsü falan değil. Sizden tek ricam, gerçek kararı verin. Sizler adaleti tesis edecek kararı verirseniz başka polisler 10 kere, 20 kere düşünecek o tetiği çekerken. Adaletli karar verin, benim tek talebim budur.”
Sanık Fatih Dalgalı: Devletime Hizmet Ettim, Etmeye Devam Ediyorum
Elvan ailesinin ardından sanık Fatih Dalgalı söz aldı. Dalgalı sözlerinde şu ifadeleri kullandı:
“Ben zaten baştan beri çok konuşmadım. Yüzde 30 ihtimal üzerine sanık koltuğuna oturdum. Karşı tarafın iddialarını ispatlaması gerekiyordu. Bu iddia hala ispatlanmış değil, ‘yüzde 30 bu kişi vurdu’ denildi. Şimdi yüzde 75 benzetiliyor. Beni benzetmek için elinden geleni yaptılar. Bu dava siyasi bir davadır sözünü kabul etmiyorum. Açlık grevindeki avukattan bahsedildi. DHKP-C makamında bir savcıyı şehit etti. Siyasi dava deniyor… İçişleri Bakanlığı tarafından verilen toma görüntüleri bu davayı buraya getirdi.”
“Baştan beri değinilmeyen konu da gaz fişeklerinin çok yüksek ısıya çıkması. Adli Tıp raporuna bakarsan ne kafasında ne elinde yanık izi yok.”
Dalgalı son olarak kamu görevlilerinin sanık olduğu her davada görüldüğü üzere bildik bir savunmayı tekrar etti: “11 yıl devletime hizmet ettim, devletime hizmet etmeye devam ediyorum. Başka da bir diyeceğim yok.”
Sanık Avukatları: Dosyada ‘Sanık’ Yaratıldı
Duruşmada söz alan sanık avukatları maddi unsurlara değinerek dosyada her şeyin belirsiz olduğunu, somut delil olmadığını, sanığın suçunun ispatlanamadığını söylediler. Hatta sanık avukatlarından biri “Yere düşen kişinin Berkin Elvan olup olmadığı tespit edilememiştir” dedi.
“Benzerlik oranlarına bakılarak şüpheli sanık durumuna getirilmiştir. Yüzde 30 benzerlikle şüpheli yargılamaya dahil edildi. Olay yeri iddia edilen görüntüleri ile toma arkasından çekilen görüntüler iki ayrı zaman ve yer olmasına rağmen bağlantı kuruldu. Görüntülerdeki kişiler aynı kişiye aitmiş gibi yapıldı. Burada yapılan şey sanık yaratmaktır.”
Sanık avukatları tanıkların çelişkili ifadelerde bulunduklarını söylediler. Yine avukatlardan biri şunu söyledi: “Gaz fişekleri elle tutulamayacak kadar yanıcı bir maddedir. Berkin Elvan’da yanık izi olmaması şüpheye düşürücüdür.”
Maddi delillerdeki tutarsızlıklardan biri olarak şu örnek verildi: “HTS kayıtları bir bölgeden sinyal verir. O bölgeden sinyal vermesi bu suçu işlediği anlamına gelmiyor.”
Son olarak şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda müvekkillerinin beraatlerini talep ettiler.
Sanık Fatih Dalgalı ise “Üstüme atılan suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum” dedi.
Duruşmaya 14:30’da ara verildi. Aranın 1 saat olacağı söylense de kararın okunacağı mahkeme salonuna ancak 16:00 gibi alındık.
Karar: Kasten Öldürmeden 16 Yıl 8 Ay
Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti sanık polis Fatih Dalgalı’nın kasten öldürme suçunun sabit olduğuna hüküm vererek, müebbet hapisle cezalalandırılmasına karar verdi. Cezada indirim uygulayan mahkeme heyeti sanık polisin 16 yıl 8 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanık hakkında tutuklama kararı vermeyen heyet sanık polis için yurt dışına çıkış yasağı getirdi.
Sanık Fatih Dalgalı karar kesinleşene kadar görevinde devam edebilecek.
Karar okunduğu ilk anda salondan alkış sesleri yükseldi. Elvan ailesi avukatları, izleyenleri sessiz olmaları yönünde uyardı. Karar okunduktan sonra Sami Elvan, adliye merdivenlerinden iki kişi yardımıyla indirildi. Keza Gülsüm Elvan da aynı şekilde sakinleştirilmeye çalışıldı.
Duruşma Sonrası
Gülsüm Elvan: Sanık Tutuklanana Kadar Adalet Mücadelemde Durmayacağım
Sami Elvan: Destek Veren Dostlara Teşekkürler, Bu Karar Bizim İçin Önemli
Duruşma sonrası açıklama yapan Berkin Elvan’ın ailesi ve avukatları, kararın olumlu olduğunu fakat eksik kaldığını belirterek sanık polisin tutuklanması gerektiğini söyledi. Açıklama yağmur yağdığı için kısa tutuldu.
Gülsüm Elvan, sanık Fatih Dalgalı’nın tutuklanmamasını kabul etmediğini ifade ederek şunları söyledi: “16 kiloya 16 yıl… Ben bunu kabul etmiyorum. Evet müebbetle yargılandı ama o içeri girene kadar durmayacağım. Halen görevinin başında, hangi çocuğa sıkacak diye düşünüyorum. Ben bunu kabul etmiyorum, emri veren, ‘Emri ben verdim’ diyen yargılanana kadar durmayacağım. Burada bir kişi yok, bu dosya çok kabarık. Durmayacağım, adalet mücadeleme devam edeceğim.”
Baba Sami Elvan ise “Başta avukatlarımıza, emeği geçen basın mensuplarına, bize destek olan can dostlarımıza teşekkür ediyorum. Bizim için müebbet çok önemliydi. Bir polis benim çocuğumun kafasına sıktığı gibi rahat sıkamayacak” diyerek konuştu.
Duruşma sonrasında başından bu yana davayı takip eden Elvan ailesi yakınları, dostları, gazeteciler, avukatlar kucaklaştı. Karardan çok memnun kalınmasa da bir nebze olsun adaletin yerine geleceği umudu paylaşıldı.