Melis Gebeş – 27 Şubat 2019
Mahkeme: İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/325
Gezi protestoları devam ederken, o sırada 15 yaşında olan Berkin Elvan’ın, 16 Haziran 2013 tarihinde İstanbul, Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı fişeği kapsülüyle başından ağır yaralanması ve aylarca komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014’te hayatını kaybetmesiyle ilgili hakkında dava açılan tek polis memuru Fatih Dalgalı’nın, ‘olası kastla öldürme’ suçundan tutuksuz yargılandığı davanın 11. duruşması 27 Şubat 2019’da İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya Katılım
Saat 10.00’da başlaması öngörülürken, 10.15’te salonun kapıları açıldıktan sonra, 10.30’da görülmeye başlanan duruşmada, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve babası Sami Elvan ile avukatlarından Av. Çiğdem Akbulut ve Av. Can Atalay hazır bulundu.
Dava başladığından beri duruşma salonuna hiç gelmeyen tutuksuz sanık polis Fatih Dalgalı, halen görev yapmaya devam ettiği Van’dan SEGBİS aracılığıyla salona bağlandı. Sanık avukatları gecikerek, diğer herkesin ardından salona girdi.
Duruşmayı HDP vekilleri Ahmet Şık, Oya Ersoy, Musa Piroğlu, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, Cumartesi İnsanları’ndan Hanife Yıldız, Hasan Ferik Gedik’in annesi Nuray Gedik, gazeteciler ve aktivistler izledi.
Tanıklığına başvurulan polis memurları Bayram Gözükara ve Hasan Pekşen, salona SEGBİS ile görev yaptıkları illerden bağlandı.
Duruşma İzlenimleri
Tanık sıfatıyla dinlenen iki polis memuru, güvenlik güçlerinin yargılandığı davalarda alışılagelen ifadeleri tekrarladı: “Bilmiyorum, tanımıyorum, hatırlamıyorum…” Elvan ailesi ve avukatları, önceki duruşmalarda dinlenen diğer tanık polislerin dahi söylediğini yineleyerek, bu aşamada artık daha fazla polisin tanıklığına başvurulmasının gereksiz olduğunu, yargılamayı uzatmaktan başka bir işe yaramadığını ve davanın bir an önce sonuçlanması gerektiğini belirtti.
“Görevlendirildiğimiz Yerleri ve Görevli Polisleri Hatırlamıyorum”
İlk dinlenen tanık polis Bayram Gözükara, görev listesine göre aynı grupta çalışmasına rağmen, sanık polis Fatih Dalgalı’yı olay sırasında hatırlamadığını söyledi. Kalkancı olarak görev yapan Gözükara, Gezi olayları döneminde dinlenmeye fırsat bırakmadan çalıştırıldıkları için hep yorgun olduğunu, henüz mesleğe yeni başladığından koşullara alışkın olmadığını, süreç boyunca çok zorlandığını anlattı. Bu yüzden, görevlendirildikleri yerleri ve görev yaptığı polisleri hatırlamadığını söyledi. Dalgalı’nın ZET’çi (biber gazı kapsülü atan tüfek) olarak çalıştığını bildiğini, ancak müdahalede bulunduğuna şahit olmadığını belirtti. Gezi olayları başlamadan bir iki ay kadar önce, Dalgalı bir memurla beraber özel timden gelmiş ve üst devreleri olarak görev yapmaya başlamıştı.
Mahkeme tarafından duruşma salonunda bulunan ekranda olay yerine ait görüntüler açılarak, Gözükara’ya görüntülerde yer alan herhangi bir kişiyi teşhis edip etmediği soruldu. Gözükara, o günü tam olarak hatırlamadığından görüntülerde tanıdığı birinin olmadığı yanıtını verdi.
Tekrar tekrar olay görüntülerini izlemek zorunda bırakılan Gülsüm Elvan ve Sami Elvan, “hep yalan söylüyorlar, niye dinleyelim ki!” diyerek, duruşma salonunu terk etti.
Elvan ailesinin avukatlarından Av. Çiğdem Akbulut söz alarak, Gözükara’ya sanık Fatih Dalgalı’yla beraber özel timden gelen polis memurunun kim olduğunu bilip bilmediğini sordu. Gözükara, üç ya da beş kişinin gelmiş olabileceğini, sadece kendi işini yaptığını, bu konuda net bir bilgisi olmadığını söyledi. Akbulut’un görev yaptığı grupta hangi polislerin gaz fişeği kullandığına ilişkin sorusunu ise, kask takınca herkes birbirine benzediğinden kimlerin olduğunu anlayamadığını söyleyerek cevapladı.
“Grup Amiri ZET Kullanılması Talimatını Verir”
Ardından, tanık polis Hasan Pekşen dinlendi. ZET’çi olarak çalışan Pekşen, olay günü Okmeydanı’nda E-5 tarafında görev yaptıklarını, bulundukları yerden Petek marketin orada müdahale gerçekleştiren polisleri de göstericileri de görmelerinin mümkün olmadığını ifade etti. Bulundukları yere bir ara çocuklar gelerek kendilerine taş atmış, bağırmaları üzerine gitmişlerdi. O gün birinin vurulduğundan haberleri olmamış, Berkin’in ölümünden 1 yıl sonra savcılıkta ifadeye çağırıldıklarında öğrenmişlerdi.
Fatih Dalgalı’yı tanımadığını, ismini basından duyduğunu ifade eden Pekşen, Mahkeme Başkanı’nın, polis tarafından toplumsal olaylara yapılan müdahalelerde emir-komuta zincirinin nasıl işlediğine ilişkin soruları üzerine, “ZET’çi talimatsız gaz sıkamaz, sorumlu grup amiri kim ise, ZET kullanımı için talimat verir” diye yanıtladı.
Mahkeme’nin olayla ilgili görüntüleri tekrar açarak sorması üzerine Pekşen, görüntülerde tanıdığı herhangi birinin yer almadığını söyledi.
Tarafların Beyanları ve Talepleri
Sanık polis Fatih Dalgalı’nın avukatları, Berkin Elvan’ın ölümüyle ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, teknik bir değerlendirme yapmanın ötesine geçilerek, konuyla ilgili hâkim gibi yorum yapıldığını, bu nedenle raporun tarafsız olmadığını beyan etti. Bir önceki duruşmadan hemen önce dava dosyasına giren bilirkişi raporunda, Berkin Elvan’ın 2. ZET polisi olarak görev yapan sanık polis Fatih Dalgalı tarafından ateşlenen gaz fişeği kapsülüyle yaralanmış olması kuvvetle muhtemel olarak değerlendirilmişti.
Elvan ailesi avukatlarından Av. Can Atalay, beyanlarına başladıktan bir süre sonra konuşmayı bıraktı. Sessizliğin ardından, Mahkeme Başkanı’nın “devam edin lütfen” diye uyarması üzerine, heyet üyelerinden birinin kendisini dinlemek yerine, telefonuna bakarak gülümsemesi yüzünden devam edemediğini söyleyerek tepki gösterdi. Üye hakimin, “siz benim neye baktığımı bilemezsiniz, haddinizi biliniz, oradan cesaret almayınız” çıkışını, “ben cübbemden cesaret alıyorum” diye yanıtladı.
Tartışmanın yatışmasının ardından beyanlarına devam eden Av. Atalay, bu davanın Elvan ailesini cezalandırma aracına dönüştüğünü söyledi. Gülsüm Elvan’ın Kadıköy’de katıldığı bir eylemde kolunun kırılmasından dolayı polisler hakkında soruşturma yapılmasına izin bile verilmediğini ve kolunun kendi kusuruyla kırıldığının söylendiğini belirtti. Daha önce tanıklık yapan polis memurlarının da belirttiği gibi, ilgisiz kişilerin tanıklığına başvurularak, dosyanın şişirilmesinden yakındı. Artık başka polislerin tanıklık yapmasına lüzum olmadığını söyleyerek, olay yerinde keşif yapılmasını talep etti. Yargılamanın başından beri dile getirdikleri, sanığın tutuklanması yönündeki talebi artık tekrarlamayacaklarını, kaçma şüphesi bulunmasına rağmen tutuklanmamasını anlamlandıramadıklarını söyleyerek, konuyla ilgili takdiri Mahkeme’ye bıraktı.
Av. Çiğdem Akbulut, beyanlarına koluna bağladığı kırmızı kurdelenin anlamını anlatarak başladı. Berkin Elvan’ın avukatlığını yapmalarından dolayı kriminalize edilerek hapsedilen ve açlık grevinde olan ÇHD’li meslektaşlarını andı. Kendisinin de bir günlük açlık greviyle destek verdiğini söyledi. Başkaca polisin tanık sıfatıyla dinlenmesi gerekmediğini beyan ederek, olay yerinde keşif yapılmasını ve sanığın tutuklanmasını talep etti.
Ara Kararlar
Ara kararlar için verilen aranın ardından, duruşma salonunun önünde kararların açıklanmasını bekleyenler salona alınmadı. Mübaşirin yan kapıdan gelerek, kararların yazılı olduğu sayfayı avukatlara vermesiyle kararlardan haberdar olundu.
- Bir kısım polis memurunun tanık sıfatıyla beyanlarının alınması için çeşitli işlemlerin yerine getirilmesine yönelik ilgili talimatların yazılmasına,
- Mahkeme’nin 10 Nisan 2019 günü bilirkişilerin eşliğinde olay yerinde keşif yapmasına,
- Kaçma şüphesi olmadığından sanığın tutuklanması talebinin reddine,
- Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılabilmesi için tarafların varsa tanık beyanlarına karşı beyanlarının ve araştırmanın genişletilmesine ilişkin taleplerini veya ek delillerini sunmaları için bir sonraki celseye kadar süre verilmesine,
- Bir sonraki duruşmanın 8 Mayıs 2019 tarihinde, saat 10:00’da görülmesine karar verildi.