Filiz Gazi– 28 Kasım 2018
Mahkeme No: İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2016/ 325 Esas
Berkin Elvan, Gezi Parkı eylemleri devam ederken 16 Haziran 2013’te İstanbul/ Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeğinin kafasına isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. 269 gün komada kalan Berkin Elvan 11 Mart 2014’te yaşamını yitirdiğinde 15 yaşındaydı. Berkin Elvan’ın ölümünden 3 buçuk yıl sonra tamamlanan iddianame, 20 Aralık 2016’da İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Davanın ilk duruşması ise 6 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşti. İddianamedeki tek sanık olan ve hala Van’da görev yapan polis memuru Fatih Dalgalı’nın TCK 82/1 maddesi kapsamında “olası kastla öldürme” suçlamasıyla tutuksuz yargılandığı davanın dokuzuncu duruşması, 28 Kasım 2018’de İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi ve Duruşmaya Katılım
Çağlayan İstanbul Adliyesi 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 10:00’da başlayacak duruşmaya katılmak için 09:45’te salonun önündeydim. Duruşma saatine bir kaç dakika kala Elvan ailesi, gazeteciler, milletvekilleri ve avukatlar gelmeye başladı. Duruşma salonunun kapısı 10:20’de açıldı. Salona girişte güvenlik bariyerlerinde herhangi bir problem yaşanmadı.
Duruşma salonunda seyirciler dışında Elvan ailesi ve avukatları Av. Çiğdem Akbulut, Av. Can Atalay bulunuyordu. Yine izleyen avukatlar arasında Av. Ömer Kavili de bulunuyordu.
Sanık avukatları Av. Sahra Aslan, Av. Didem Boz, Av. Seçil Güleç Tabanca ve Av. Gülendam Arslan ise duruşma salonuna tüm katılımcılardan sonra geldi.
HDP Milletvekilleri Dilşad Canbaz Kaya, Oya Ersoy, Ahmet Şık duruşmaya katılım gösterdi. Cumartesi Anneleri’nden bir kişi de salondaydı. Basın mensubu olarak ETHA, BirGün, Cumhuriyet, Mezopotamya Ajansı, Sendika. Org muhabirleri duruşmayı izlediler.
Tanıklar Hatırlamıyor, Bilmiyor, Tanımıyor
Duruşma 10:25’te başladı.
Bir önceki duruşmada istenen bilirkişi raporunun henüz ulaşmadığı söylendi.
Tanık dinlemelerine geçildi. İlk tanık Davut Aslan’a görevi soruldu. Aslan, ZET’çi olarak görev yaptığını söyledi. Mahkeme başkanı, tanığa Fatih Dalgalı’yı tanıyıp tanımadığını, olay günü nerede görev yaptığını sordu. Aslan, Taksim’den Mecidiyeköy’e kadarki bölgede çalıştığını, akşama doğru Divan Otel’den yaya olarak Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü önüne gittiğini söyledi. Olayların gerçekleştiği bölge olan Okmeydanı’na kesinlikle geçmediğini ifade etti. Tanığa olay yeri görüntüleri izletildi. Kimseyi tanımadığını, olay günü orada olmadığını tekrarladı. “Ayağıma taş gelmesi sonucu yaralandım. Rapor aldım. Bölgeyi biliyorum. Gitmedim. Görüntülerim mevcut” dedi.
Elvan ailesi avukatlarından Av. Çiğdem Akbulut, tanığa ZET silahını nasıl kullandığını sordu. Tanık, “45 derecelik açıyla havaya doğru” dedi, “Yere vurup sektirilir. Zırhlı aracın içinde mangaldan atılır” diye devam etti. Akbulut’un, “Duvardan sektirecek şekilde atış yaptığınız oluyor mu?” sorusuna Aslan, “Hayır” yanıtını verdi. Elvan ailesi avukatlarından Av. Can Atalay, gaz mühimmatının nereden teslim alındığını, olay günü olan 15 Haziran’da ne kadar mühimmat alındığını, alınan mühimmatların zimmetli alınıp alınmadığını sordu. Tanık, “Depodan geliyor. Grup üzerinden 2 kişi alır. Alınan mühimmattan kendisi sorumludur” dedi. Atalay, “Kaç kova aldığınızı hatırlıyor musunuz?” sorusunu yineledi. “Hatırlamıyorum. Mühimmat bitti. Acil bir şekilde getirildi” dedi.
“Birlikte Çalışmış Olabiliriz Ama Hatırlamıyorum”
İkinci tanık İsmail Saltuk’un Çevik Kuvvet 9. Birlik’te robocop olarak görev yaptığı belirtildi. Saltuk, mahkeme başkanının sanıkla ilgili sorularının hemen hepsine “hatırlamıyorum” diye yanıt verdi. Aynı şekilde tanık, mahkeme başkanının “Grup amiriniz kimdi?”, “Olayların olduğu gün nerde görev yapıyordunuz?” sorularına da “Hatırlamadım” diye yanıt verdi. 2 yıl bu görevde olmasına ilişkin ise “Birlikte çalışmış olabiliriz ama hatırlamıyorum” dedi.
Ard arda sıralanan “Hatırlamıyorum”lu yanıtlara sinirlenen Gülsüm Elvan, “Yeter!” diyerek psikoloğu eşliğinde dışarı çıktı. Tanığa SEGBİS aracılığıyla sanık Fatih Dalgalı gösterildi. “Uzun zaman geçti. Hatırlamıyorum” dedi. Mahkeme başkanı, tanığa robocop olarak ne yaptığını sordu. Tanık, “Gözaltı yapıyordum. Grubun arkasında duruyordum” dedi. Olaydan sonra görüntülerin emniyet tarafından daha önce spor salonunda izletilip izletilmediği sorusuna ise “Hatırlamıyorum” diyerek yanıt verdi.
“8 Celsedir Dinliyoruz, Her Seferinde Mezara Giriyoruz”
Sami Elvan, mahkeme heyetinden söz isteyerek şunları söyledi: “İnsanları kandırmayalım. Sayın yargıcım, ben size 1986 yılında tekstil atölyesinde bir yıl boyunca çalıştığım yerdeki 40 kişinin isimlerini sayabilirim. Bu zamana kadar kimseyle karşılaşmadım. Şimdi görsem en az 10 kişinin yüzünü, adını hatırlarım. Bu kardeşimiz, ‘kardeşimiz’ diyorum… 2 yıl beraber çalıştığı arkadaşını tanımıyor! Yapmayın hâkim bey, inanmayın. Bütün milletin gözü önünde yalan söylüyor. Buna nasıl inanıyorsunuz. 8 celsedir dinliyoruz, her seferinde mezara giriyoruz. Bizi tekrar mezara sokmayın. Mantığım kabul etmiyor. Söyleyin, gelmeyelim bu mahkemeye. Yüreğim yanıyor. Sizin göreviniz adalet dağıtmak. Ben adalete açım.” Bu sözler üzerine mahkeme başkanı Sami Elvan’a “İnandığımızı söylemedik. Bu dava basit bir yaralama veya gasp değil. Herkesi dinliyoruz. Uzun sürmesi doğal” dedi.
Üçüncü tanık Sertaç Hardal’ın dinlenmesine geçildi. Gezi sürecinde grup şefliği yapan Hardal’a, mahkeme başkanı tarafından olay günü nerde olduğu soruldu. Hardal, Halaskargazi Caddesi üzerinden Merter’e döndüğünü, Okmeydanı’nda bulunmadığını söyledi. Tanığa, görüntüler izlettirildi. “Bu kişi Fatih Dalgalı olabilir mi?” sorusuna “Benzetemedim” diye yanıt verdi.
Elvan avukatlarından Av. Can Atalay, “İfadenizde tanık Fatih Dalgalı’yı tanıdığınızı söylemişsiniz” beyanını hatırlatınca, tanık, Fatih Dalgalı’yı simaen bildiğini ifade etti.
Tanık polisin, avukatların kendisine yönelttiği “Dalgalı’nın fiziki özelliklerini tarif edebilir misiniz?” sorusuna verdiği yanıt da yine “Şahsın eşkâl bilgilerini veremem. Hatırlamıyorum” oldu.
Tanığın, “Benzetemedim” ifadesi üzerine görüntüler yaklaştırıldı. Tanık bu kez de hatırlamadığını ifade etti. Av. Can Atalay, heyet tarafından yalan tanıklığın suç olduğunun bildirildiğini ve yalan tanıklıktan suç duyurusunda bulunulması gerektiğini kayda geçirdi ve mahkeme heyetinden tanık hakkında yalan beyandan suç duyurusunda bulunulması talebinde bulundu.
“7000 Kişi Çalışıyordu Kimseye Benzetemedim”
Tanık Hardal bunun üzerine, “Efendim ben benzetemiyorum” dedi. Av. Can Atalay, tanığın açıkça yalan söylediğini yineledi.
SEGBİS aracılığıyla Mardin’de görev yapan dördüncü tanık Taner Girik’e bağlanıldı. Tanık, Fatih Dalgalı’yı birlikten tanıdığını ifade etti. Tanığın tüm ifadesi boyunca sanık Fatih Dalgalı’dan “abimiz” diye söz etmesi dikkat çekiyordu:
“Çevik kuvvette ifademiz alındı diye hatırlıyorum. Göreve geçtiğim tarihi tam hatırlamıyorum. İdari soruşturma başlatılmış olabilir abimiz hakkında, ondan ifade verdim diye hatırlıyorum. Bu grupta 1,5 ay çalıştım. Sonra grup dağıtıldı. 2014 yılında çevik kuvvetten çıktım. Gezi olaylarında o grupta görev yapıyordum. Olay günü Mecidiyeköy’de görev yapıyorduk ama Okmeydanı’nda sıkışıklık olunca o bölgeye geçtik. Üst geçitte görev yaptık, ara sokaklara gittiğimi hatırlamıyorum. ZET’çi olarak Fatih abimiz vardı, başka kim vardı hatırlamıyorum. Yusuf Uyanık şefimizdi. Ben robocop olarak görev yapıyordum. Birim amirinin talimatı ya da ilçe emniyet amirinin talimatı ile hareket ediyorduk. Fatih Dalgalı abimiz sadece köprüde ZET silahını kullandı. Yanımızdan uzaklaştığını hatırlamıyorum. Görüntülerde izlediğim kişiyi Fatih abiye benzetemedim. Fatih abinin boyu daha uzundu. 7000 kişi çalışıyordu. Kimseye benzetemedim.”
Tanık Girik’in, “7000 kişi çalışıyordu. Kimseye benzetemedim” cümlesi salonda gülüşmelere sebep oldu.
Elvan ailesi avukatlarından Av. Çiğdem Akbulut, “Olay günü, Fatih ‘abinizden’ hiç ayrıldınız mı?” diye sordu. Akbulut, “abiniz” ifadesini vurgulayarak söyledi. Tanık, “Genelde yanımızdaydı” dedi. Tanığa, sanık Fatih Dalgalı’nın telefonunun Okmeydanı’ndan sinyal verdiği hatırlatıldı. Tanık, 300 metre alanı kapsayacak şekilde telefonun sinyal verebileceğini söyledi.
Beşinci tanık Murat Yavuz oldu. Yavuz’un olay günü kalkancı olarak görev yaptığı ve konuya ilişkin daha önce ifadesinin alınmadığı belirtildi. Yavuz, Gezi olaylarında hangi grupta olduğunu, ne kadar süre çalıştığını hatırlamadığını ifade etti. Görüntüler izlettirildiğinde “Emin değilim, benzetemedim, çıkartamadım” gibi ifadeleri kullandı.
“Yüzleştirme Yaparak Yargılamanın Yapılması Gerekiyor”
Bir sonraki tanık Ferdi Baykal’a Bartın İl Emniyet Müdürlüğü’nden SEGBİS aracılığıyla bağlanıldı. Baykal, olayın geçtiği zamanda özel timde görev yaptığını söyledi, SEGBİS bağlantısıyla gösterilen sanığı çok net görmediğini ifade etti. Bunun üzerine Av. Ömer Kavili, usul hatası olduğunu, ekrandaki görüntünün net olmadığını ve yüzleştirme yaparak yargılamanın yapılması gerektiğini ifade etti.
Gaziantep, Islahiye’de görev yapan Yusuf Uyanık ile de SEGBİS bağlantısı kuruldu. Uyanık’ın daha önce ifade vermediği, olay tarihinde grup şefliği yaptığı belirtildi. Uyanık, sanık Fatih Dalgalı’yı tanıdığını, 5-6 ay beraber çalıştıklarını fakat Dalgalı’nın ne görev yaptığını hatırlamadığını ancak simaen tanıdığını söyledi. Elvan ailesi avukatlarından Av. Çiğdem Akbulut, tanığa bu denli kamuoyuna yansımış bir olayla ilgili fikir sahibi olup olmadığını sordu. Uyanık, “Hayır, konuyla ilgili bir şey düşünmedim. Orada mıydık, onu bile hatırlamıyorum. Kim vardı kim yoktu diye hatırlamıyorum” dedi.
Uyanık, duruşmada izlediği görüntülerin emniyet tarafından daha önce spor salonunda izletilip izletilmediği sorusuna “Hatırlamıyorum” diye yanıt verdi. Av. Can Atalay, mahkeme heyetine bu yanıtın tanığın yalan tanıklık yaptığının göstergesi olduğunun kanıtı olduğunu söyledi.
Bir diğer tanık Ali Çiçek ise, sanık Fatih Dalgalı’yı tanımadığını, hiç görmediğini olay günü Okmeydanı içerisine hiç girmediklerini söyledi.
SEGBİS’le dinlenen Mehmet Akif Yıldız da Fatih Dalgalı’yı tanımadığı yönünde beyanda bulundu.
“Tanıklar Birbirini Yalanlıyor”
Gümüşhane’de görev yapan tanığın dinlemesine, bulunduğu yerde uygun salon olmadığı için geçilemedi.
Tanık dinlenmeleri bittikten sonra Elvan ailesi avukatlarından Av. Can Atalay söz aldı:
“SEGBİS nedeniyle tanıklar düzgün teşhiste bulunamıyor. 5 tanığa, sanık polis Fatih Dalgalı duruşma salonunun ışıkları açılmadan gösterildi. Bir tanık ekran yaklaştırıldığı halde teşhis edemedi. Bu yargılamada esaslı usuller bir kez daha ortaya çıktı. SEGBİS ile teşhis yapılan bir sanık var. Duruşma salonunun ışıkları kapalıyken, karanlık bir salonda yer alan bir sanık teşhis edilmeye çalışılıyor. Bu bile olayın nasıl ilerlediğini gösterir. SEGBİS bu yargılamada kurucu unsur haline gelmiş durumda. Devletin pratiğini biliyoruz. Polisin işlediği cinayetlerde sanığı en uzak noktaya atıyorlar. Emniyet ısrarla şunu yapıyor; sanık mümkünse en uzak ile tahin ediliyor. Bu dosyada daha önce delil karartmayı Emniyet yapıyordu, dosyaya atama ile avukat gönderdiler. Bu koşullar altında yapılan yargılama anayasaya aykırı. İçişleri Bakanlığı delil karartıyor. İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlarının seçtiği koşullarda yargılama yapılmaya çalışılıyor. Dikkat çeken diğer bir husus ise, bu dosyada iktidarın taraf olduğudur. Yusuf Uyanık, sanık olması gerekirken tanık konumundadır. İçişleri Bakanı’nın nasıl müdahil olduğunu görebiliyoruz. Fatih Dalgalı‘nın ara sokaklara girmediğini söyleyen tanık, baz istasyonunun aynı yerden sinyal verebileceğini belirtiyor. Ne anlıyoruz? Tanık, Dalgalı’nın 300 metre kadar içeri girdiğini hatırlıyor. 300 metrelik bir parkta Fatih Dalgalı’nın içeri girdiğini ama bunu bize söylemeyeceğini beyan etti. Taner Girik, Fatih Dalgalı’ya ‘abi’ diyor, ama görüntülerde ‘hatırlamıyorum’ diyor. Yargılama süren bir davada ‘abilik müessesi’ olabilir mi? Mahkeme, polis memuruyla ilgili işlem yapacak mı? Yusuf Uyanık söylediği yalanlara inanmamızı bekliyor. İçişleri Bakanı birinci derece sorumlu polise görüntü izletmeyerek delil karartıyor. Diğer ihtimal ise izletilmiş ama üstü örtülmeye çalışılıyor. Tanık, çalışmadığı yerden soru gelince ‘hayır, izlemedim’ diyor. Bu kadar açık delil karartılan bir davada tutuklama gerekir. Bu tutuklama gerekçesidir. Bir katil beş senedir elini kollunu sallayarak geziyor. Taş olsa böylesi bir adaletsizlik karşısında çatlar.”
Av. Çiğdem Akbulut, duruşmanın başından bu yana tanık polis memurlarının yalan beyanlarda bulunduklarını hatta birbirlerini yalanladıklarını ifade etti. İlk celseden bu yana örnekler verdi.
Sanık avukatları, tanıklara tek bir soru dahi sormadı. Av. Çiğdem Akbulut’a aynı soruyu bir kaç kez sorduğu yönündeki itirazları dışında herhangi tanık ifadesine müdahale etmediler.
Ara Kararlar
- Sanıkla ilgili olarak dosyada alınan Jandarma Kriminal Bürosu raporuna göre olaya ilişkin görüntülerdeki kişinin sanık olup olmadığına dair, karşılaştırılan parametrelere göre %75’in üzerinde benzer olduğunun belirtilmesi dikkate alınarak Ceza Hukuku anlamında herhangi bir kuşkuya ve tereddüte yer vermeyecek şekilde olayın aydınlatılması gerektiği, hatta bu hususun üst dereceli mahkemelerce de resen dikkate alındığı göz önünde bulundurularak, dosyamız sanığı hakkındaki bu kuşkunun ve eksikliğin giderilmesi amacıyla dosyanın bilirkişiden dönüşünün beklenmesine,
- Tanık olarak dinlenmesi planlanan polis memurlarına ilişkin bulundukları yer mahkemelerine SEGBİS’li talimat yazılmasına, talimat yazılacak olan mahkemelere görüntü kayıtlarının da gönderilmesine, eğer yazılan talimatlardan bu tanıkların görev yerlerinin değişmesi halinde yeni yer görev mahkemelerine aynı yönde talimat yazılmasına, yetki alanı içerisinde bulunanlara zorla getirme emri düzenlenmesine,
- Sanığın tutuklanması yönündeki talebin sanığın duruşmaları takip ediyor olması, yaptığı görev itibariyle kaçma şüphesinin bulunmaması dikkate alınarak tutuklanması yönündeki talebin reddine,
- Güvenlik önlemlerinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına,
Duruşmanın 23 Ocak 2019 günü saat 10:00’a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.