Heyette kimi üyelerin telefonlarıyla oyalandıklarına, esneyerek duruşmayı izlediklerine, orada niçin olduklarına dair yüzlerinde hiç bir emareye rastlanmadığına defalarca tanık olundu. Davanın siyasi kararla yönetildiği başından beri aşikardı. Bu yüzden bugüne kadar süren yargılama süreci birbirinin tıpatıp aynı bazen de birbirini yalanlayan polis ifadelerini dinlemekle geçti.
Berkin Elvan, Gezi Parkı protestoları sırasında, 16 Haziran 2013 tarihinde, polis tarafından atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu yaklaşık dokuz ay -269 gün- komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014 tarihinde hayatını kaybetmişti.
9 Ocak 1999 doğumlu olan Berkin Elvan vurulduğu sırada on dört, yaşamını kaybettiğinde on beş yaşındaydı. Elvan 8. sınıf öğrencisiydi.
Davanın ilk duruşması, Berkin Elvan’ın ölümünden 3 buçuk yıl sonra 6 Nisan 2017’de, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Burası akılda kalsın.
Hafıza Merkezi için hemen ilk duruşmadan beri takip ettiğim davada salonun hemen bütün noktalarında oturdum. Heyetler değişti, davayı izleyen basın mensupları değişti, destek vermek için gelenlerin kimileri o günkü duruşmaya işi çıktığı, rahatsızlandığı ya da her ne sebeptense gelemedi fakat manzara hiç değişmedi.
10 Nisan’da olaydan tam altı yıl sonra bilirkişiler eşliğinde olay yeri keşfi yapılacak.
Duruşmayla Alakası Olmayan Heyet
Bugüne kadar görülen duruşmalarda heyette kimi üyelerin telefonlarıyla oyalandıklarına, esneyerek duruşmayı izlediklerine, orada niçin olduklarına dair yüzlerinde hiç bir emareye rastlanmadığına defalarca tanık olundu. Kişisel anlamda yazdığım raporlarda bu izlenimi aktarmış olsam da enteresan hiç gelmedi. 10 Mayıs 2018 duruşma notlarımdan birinde şöyle yazıyor örneğin: “İki üyeden birinin konuyla ilgili olduğuna dair çok az emareye denk geldim. Kimi zaman salona arkasını döndüğü de oldu, cübbesini battaniye gibi üzerine sarıp ev haline büründüğü de.”
Davanın siyasi kararla yönetildiği başından beri aşikardı. Hal böyleyken bir hukukçu olarak hükmünüzün kati surette olmayacağı bir yerde -duruşma salonu olsa dahi- neyle meşgul olursunuz? Rol gereği pürdikkat kesilmektense film seyredilse çok da acayip değil.
Erdoğan’ın aileye duyduğu husumet duruşmalara böyle yansıdı. Yakın zamanda polis saldırısı esnasında kolu kırılan Gülsüm Elvan’ın “kolunu kendisinin kırmış olabileceği” iddiasıyla polislere kovuşturma açılmasına gerek duyulmamıştı. Gülsüm Elvan’ın miting meydanlarında yuhalatılması var bir de. Hatırlatmak bile utanç.
Sanık Fatih Dalgalı Duruşma Salonuna Hiç Gelmedi
İddianamedeki tek sanık olan ve hala Van’da görev yapan polis memuru Fatih Dalgalı tutuksuz yargılanıyor. Dalgalı ‘kasten öldürmek’ ile değil ‘olası kastla öldürmek’ suçundan yargılanıyor. Böyle olmasının nedeni müebbetle yargılanması gereken sanığın cezasının 20 yıla kadar düşmesi.
Duruşmaya, SEGBİS ile Van’dan katılan Dalgalı’yı pek çok kez gördük. Yolda görsem tanır mıyım? Sanırım hayır. Davayı takip edenler için Fatih Dalgalı, duruşma salonunun köşesindeki ekranda belli belirsiz var olduğu anlaşılan biri. Dalgalı, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmalara güvenlik gerekçesiyle bir kez olsun yüz yüze katılmadı. Bu şekil bir yargılamanın, hukukun işleyiş ilkelerine aykırı olduğuna ilişkin itirazlar, Elvan ailesinin avukatları tarafından hemen her celsede dile getirildi. Fakat durum değişmedi. Sanık ilk duruşmaya takma bıyıkla katılmıştı. Durum fark edilince duruma itiraz edilmişti. Bu da var.
Bugüne kadar 11 duruşma görüldü. 16 Haziran 2013 günü yaralanan, 11 Mart 2014’te hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ilk duruşması 6 Nisan 2017’de görülmüştü. Yargılamanın olay tarihinden üç buçuk yıl sonra başlaması tanıkların “Üzerinden çok zaman geçti, hatırlamıyorum” diyebilmesine neden oldu. Tanık olarak dinlenen onlarca polisten tüm duruşmalarda istisnasız benzer ifadeler duyuldu. Tanımadıklarını, hatırlamadıklarını söylediler. En çok da bu sebepten dolayı anne Gülsüm Elvan ve baba Sami Elvan duruşma başladıktan kısa süre sonra genellikle salondan dışarı çıkıyorlar. Yalan ifadeler salonda kimi kez gülüşmelere sebep olsa da yakınları için sanırım katlanılmaz.
‘Hemen Her Duruşmada Sanık Dalgalı’nın Tutukluluğu Talep Ediliyor’
Fatih Dalgalı’yı tanıdığını söyleyen polis memurları ise Berkin Elvan’ın vurulma anlarını gösteren görüntüleri izlerken “benzetemiyorlar” ya da “tam çıkartamıyorlar.”
Ayarın kaçırıldığı anlardan birinde “O dönem 7000 kişi çalışıyordu. Kimseye benzetemedim” diyen bile oldu.
Oysa, Jandarma Kriminal Bürosu raporuna göre olaya ilişkin görüntülerdeki kişinin sanık olup olmadığına dair karşılaştırılan parametrelere göre %75’in üzerinde benzer olduğu sonucu tespit edilmişti.
Şimdi gelinen noktada ise dinlenecek tanık kalmadı. Bunca insanı dinlemeye gerek var mıydı? Yanıtını tanık olarak dinlenen bir polis memuru vermişti. Gezi döneminde Zeytinburnu-Kazlıçeşme’de görev yaptığını, telefon sinyallerine bakılırsa bunun anlaşılacağını, “İtirazınıza rağmen sizi neden bu dosyaya eklemiş olabilirler?” diye sorulduğunda ise “Herhalde sayı artsın, kalabalık olsun diye” yanıt vermişti. Bu da akıllarda.
Son olarak, hemen her duruşmada sanık Dalgalı’nın tutukluluğu talep ediliyor. Heyet tarafından reddediliyor.
Failin Kolluk Olduğu Davalarda Benzer Şeyler Yaşanıyor
Davanın özeti olarak anlattığım çoğu şey failin kolluk olduğu benzer davalarda aynı seyirle ilerliyor. Misal, benzer davalardan birkaçı:
Şahin Öner, 10 Şubat 2013 tarihinde Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Şehitlik Mahallesi’nde zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Sanık polis tutuksuz yargılanıyor. Yargı süreci devam ediyor.
Medeni Yıldırım, 28 Haziran 2013 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesi Kayacık köyünde jandarmanın ateş açması sonucu yaşamını yitirdi. Sanık er Adem Çiftçi hakkında ‘Haksız tahrik altında olası kastla adam öldürme’ suçundan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan ancak beraatla sonuçlandıktan sonra dava yeniden görülüyor.
Kemal Korkut, 21 Mart 2017’de Diyarbakır’da düzenlenen Newroz kutlamalarına katılmak üzere barikatları aştıktan sonra polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Sanık polis tutuksuz yargılanıyor. Yargı süreci devam ediyor.
Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem, 14 Nisan 2017 günü, İstanbul Gazi Mahallesi’ndeki Kent Ormanı çıkışında, polislerin ‘dur ihtarına uymadığı’ gerekçesiyle öldürüldü. Sanık polisler ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek’ suçlamasıyla tutuksuz yargılanıyor. Yargı süreci devam ediyor.
Muhammed ve Furkan Yıldırım, 4 Mayıs 2017 günü, Şırnak’ın Silopi ilçesinde, panzer tipi zırhlı aracın evin duvar ve kolonlarını yıkarak içeri girmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. O sırada salonda uyumakta olan Muhammed Yıldırım yedi, Furkan Yıldırım altı yaşındaydı. Yargı süreci devam ediyor. Polis memurları “taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan tutuksuz yargılanıyor.
Elvan Davasında 6 Yıl Sonra Keşif Yapılacak
Benzer davalara tesadüfen -dünyadan bihaber olunsa dahi- yolunuz düşerse “Bu işte bir adaletsizlik var” diye düşünmeden salondan çıkmanız pek mümkün değil.
Ölenlerin yakınlarını görmek, yaşadıklarına tanık olmak kalbe dokunuyor ve fakat not alınmaya bir şekilde devam ediliyor. Mahkeme heyeti enteresan değil demiştim yazının girişinde. Fakat şurası enteresan. Geçmişle yüzleşme davaları kimi ülkelerde yapıldı fakat adaletin şimdinin içinde istikrarlı bir şekilde adaletin tecelli edemeyişine tanıklık etmek bu memlekete has. Faili cezasız kalan ölümler hız kesmeden güncelleniyor. Yukarıda bahsettiğim davalar sadece birkaçı. Onlarcası var.
Başa dönecek olursak…. Bu güne kadar Berkin Elvan’ın duruşmasında olanlar özet olarak böyle. Elvan’ın öldürülüşünün üzerinden 6 yıl geçmişken bilirkişiler eşliğinde, 10 Nisan’da olay yerinde keşif yapılacak. 6 yıl sonra… Yargının ağır çekim ilerleyen bu süreci bir yana, eskiyen acıya da yapılacak iş değil.
Duruşma tarihi 8 Mayıs 2019, saat 10:00. Çağlayan, 17. Ağır Ceza Mahkeme salonu öyle çok büyük değil. Kimi celse ayakta izleyenler de oluyor. Dediğim gibi manzara değişmiyor, içerideki herkesin gerçeği biliyor olması da.