Yazarlar: Mehmet Atılgan ve Serap Işık
TESEV Demokratikleşme Programı tarafından hazırlanan “Cezasızlık Zırhını Aşmak” adlı rapor, kolluk kuvvetlerinin sivillere karşı gerçekleştirdiği hak ihlallerinde bir norm haline geline cezasızlık sorununu ve devam etmekte olan yargılamalarda karşılaşılan güçlükleri ele alıyor.
TESEV Demokratikleşme Programı’nın ‘Yargı, Hukuk ve Adalet’ çalışma alanı çerçevesinde hukukçular Mehmet Atılgan ve Serap Işık tarafından kaleme alınan “Cezasızlık Zırhını Aşmak” adlı raporu, yakın siyasi döneme damgasını vuran davalar üzerine eğilerek, “Türkiye’de yargı, güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği suçlarda cezasızlığı nasıl bir norm haline getirmektedir?” sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor. Rapor, cezasızlık sorununun idari, yasal ve uygulama alanlarında varlığını sürdüren karmaşık ve katılaşmış bir ceza hukuku yapısından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Raporda üzerinde durulan davalar arasında 1990’larda Kürt vatandaşlara karşı yargısız infaz ve zorla kaybetme olaylarına karıştığı iddia edilen şahısların yargılandığı Albay Cemal Temizöz ve diğerleri davası; yine aynı dönemde asker kişilerle birlikte pek çok zorla kaybetme ve yargısız infaz gerçekleştirdikleri iddiasıyla aralarında eski PKK itirafçılarının da bulunduğu on altı kişinin yargılandığı JİTEM davası; 2007’de öldürülen gazeteci Hrant Dink davası; ve 2008 yılında gözaltında işkenceyle öldürülen Engin Çeber davası yer alıyor.
Raporda ele alınan davaların ortak konusu, devletin güvenlik güçleri tarafından organize edilmiş ve sivilleri hedef alan hak ihlalleri. Davalar yakından incelendiğinde; yargılananların, kendilerine atfedilen suçları işlerken, cezasız kalacakları yönünde derin bir güvene sahip oldukları görülüyor. Söz konusu davalarda sanık olarak yargılanan devlet güvenlik görevlileri, silahlı örgüt kurmak, gözaltında işkence, faili meçhul cinayetler, kaybetme olayları gibi ağır suçlarla itham ediliyorlar. Bu suçların önemli bir bölümünün 1990’lı yıllarda PKK’ya karşı yürütülen siyasi mücadelenin parçası ve devlet politikası olarak uygulandığı bilinen, sivil Kürt vatandaşlara karşı gerçekleştirilen yargısız infazlar. Raporda ele alınan davaların çözüme kavuşması, Kürt Sorunu’nun barışçıl biçimde çözümü açısından da hayati önem taşıyor.
Raporda, güvenlik güçlerinin insan haklarını ihlal ettiği iddialarının gündeme geldiği davalarda kötü muameleyle suçlanan güvenlik güçlerinin kendilerini şikâyet edenler hakkında yaptıkları karşı suçlamalar ve bunun sonucunda açılan cezai soruşturmaların cezasızlığı teşvik eden yaygın bir uygulama olduğu belirtiliyor. Raporda, şikâyetçi kişiler hakkında açılan soruşturma ve davaların hızlı bir biçimde yürütüldüğüne dikkat çekilerek, güvenlik güçleri aleyhindeki iddiaların çok daha yavaş ve özensiz biçimde ele alındığı ve güvenlik gücü mensubunun iddiası adli yoldan “doğrulanarak” karşı iddianın çürütülmesinin sağlandığı da vurgulanıyor.
Cezasızlık zırhının kalkması için çözüm önerileri de içeren rapora TESEV internet sitesinden ulaşılabilir.