Enis Köstepen – 13 Mayıs 2019
Mahkeme: Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/447
Mardin’in Dargeçit ilçesinde, 29 Ekim 1995 ila 8 Mart 1996 tarihleri arasında, biri uzman çavuş üçü çocuk, sekiz kişinin zorla kaybedilmesiyle ilgili, aralarında dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de bulunduğu 18 kişinin yargılandığı Dargeçit JİTEM davasının 5. duruşması 13 Mayıs 2019 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya Katılım
6 Şubat 2019 tarihli bir önceki duruşmada yer alan mahkeme heyeti, başkan Sadullah Atar ve üyeler Merve Koç ile Fatıma Hilal Ayan bu duruşmada da mahkeme heyetini oluşturdular. 6 Şubat 2019’da Cumhuriyet savcısı olarak yer alan Gülizar Erden’in yerinde ise Uğur Er vardı.
Duruşmaya kayıp yakınlarından Abdülaziz Altınkaynak, Ömer Coşkun, Abdülkerim Kaya, Ahmet Akyol ve Osman Seyhan katıldı. Duruşmayı izleyenler arasında ise Hafıza Merkezi dışında, Mezopotamya Ajansından Erdoğan Alayumat vardı. Duruşma boyunca izleyenlerin bölümünde ayrıca 3 polis oturdu.
Katılanların avukatı Erdal Kuzu’ydu. Av. Erdal Kuzu ile birlikte celsede stajyer avukat Aziz Türk de bulundu. Sanık Ramazan Savcı’nın vekili Av. Ayhan Tutdere ve sanık Mehmet Emin Çelik’in vekili Av. Muzaffer Canlı yer aldı.
Duruşmanın Seyri
Katılanların isimlerinin katip tarafından tutanağa girilmesinin ardından duruşma saat 10:00’da başladı. Celsenin başında Mahkeme Başkanı ile Av. Erdal Kuzu arasında, maktullerden Abdurrahman Olcay’ın ölüm kaydının bulunmaması ve Nüfus Müdürlüğü’nün konuyla ilgili tahkikat yapması üzerine bir konuşma oldu. Mahkeme Başkanı bunun Asliye Hukuk Mahkemesi ile Nüfus Müdürlüğü arasında çözülmesi gereken bir mesele olduğunu Ağır Ceza Mahkemesi’nin meselesi olmadığını söyledi.
Sonrasında SEGBİS bağlantıları kurulmaya çalışıldı. Sanık Faruk Çatak ve avukatı Av. Ramazan Gülere, sanık Haydar Topçam ve avukatı Av. Nazmi Gökçen, sanık Hurşit İmren ve avukatı Av. Aytekin Erol duruşmaya SEGBİS bağlantısıyla Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden katıldı. Sanık Mahmut Yılmaz ise Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS bağlantısıyla katıldı.
Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlü Hazni Doğan da celseye müşteki olarak ve avukat istemediğini belirterek SEGBİS bağlantısı ile katıldı. Celseye üç ayrı yerden SEGBİS bağlantısı sorunsuz sağlandı.
Müşteki Hazni Doğan’ın Beyanı
Hazni Doğan müşteki olarak yer aldı. Davaya konu olan olaylara birinci elden şahit olduğunu, işkence edilenlerden biri olduğunu söyledi. Askerlerin evlerine geldiğini telefon kablolarını kopardığını, abisi Seyhan Doğan’ı aldıklarını söyledi. Askerlerin onları eve kilitleyip abisini götürdüklerini; abisinin çobanlık yaptığını, o alınınca kendisinin çobanlık yapmak üzere evden çıktığını ve sabah saat 08:00’de akrebe alındığını, akrepte Seyhan Doğan’ın da olduğunu söyledi. Jandarma taburuna götürdüklerinde taburun altında depo olarak kullanılan bir yere gözleri kapalı olarak girdiğini işkence gören insan seslerinden yalnız olmadıklarını anladığını ifade etti. Abisi Seyhan Doğan’ın Filistin askısında olduğunu aktaran Hazni Doğan, Abdurrahman Olcay’ın da orada olduğunu ve Mehmet Emin Aslan’ın sesini duyduğunu ekledi. İşkence görenler arasında kadınların da olduğunu seslerden anladığını, Süleyman Seyhan’ın bir gece tuvalette kaldığını çırılçıplak şekilde dövüldüğünü söyledi.
“İşkence yapanlar 1.80 1.90 boylarında bugün IŞID dediğimiz tiplere yakındı” diye aktaran Hazni Doğan, kendisinin 4 gün sonra bırakıldığını, bahsettiği kişilerden bırakılan olmadığını söyledi. “Ben çıkmışım ama insanlıktan da çıkmışım ’”diyerek bırakıldığındaki halini tarif etti. Annesinin onu görünce “oğlumu öldürmüşsünüz, öbür oğlumu verin’” dediğini söyleyen Doğan, daha sonra annesinin de gözaltına alındığını ve Dargeçit Savcı’sına giden annesine ‘Neden savcıya gidip dilekçe verdiği?’ sorulduğunu söyledi. Annesinin 35 gün kaybolduğunu, sırf çocuğunu arıyor diye soğuk yerde yattığını aktardı. Hazni Doğan tanıklığının sonunda, 75 gündür açlık grevinde olduğunu, açılık grevinde olan Leyla Güven ve Cumartesi Anneleri’nin anneler gününü kutladığını söyledi. Ancak 19 sene sonra dava açılabildiğini söyleyen Hazni Doğan, bütün yetkililerden şikâyetçi olduğunu ifade edip Mahkeme Başkanı’nın ‘Katılmak ister misin?’ sorusuna ‘Evet!’ diye cevap verdi.
Tarafların Beyan ve Talepleri
Katılanlardan Abdülaziz Altunkaynak “Her şey iddianamede, Devlet çocuklarımızı öldürenleri ödüllendirdi, 12 yaşındaki çocuk katledildi” dedi. Ömer Coşkun ise, “20 yıl oldu acı çektim. Sonuna kadar davacıyız” diye beyanda bulundu. Diğer katılanlardan Abdülkerim Kaya ve Osman Seyhan da davacı olduklarını ifade ettiler.
Söz alan Av. Erdal Kuzu, dönemin Dargeçit Kaymakamı Adem Kul için dinleme kararının 1.5 yıl önce alındığını belirtip “MERSİS kayıtlarına göre yaşıyor kolluk kendisini getirebilir, mahkemenin uygun yöntemle hazır etmesini talep ediyorum”, dedi.[1] Erdal Kuzu, keşif raporunu incelediğini ama keşfe katılımları için kendilerine tebligat gelmediğini belirtti. Keşif raporunun yargısız infazı ve tanık Ali Arısoy’un beyanını doğruladığını söyledi. 22 Ekim 2018 tarihli celsede Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nın koordinatlara ilişkin verdiği cevapta, Mehmet Tire’nin tanık Ali Arsoy’un kullandığı araçta yaralanmasıyla ilgili 1995 yılında hazırlanan tutanakta geçen askeri sığınak ile Akyön ve Altınkaynak’a ait kemiklerin bulunduğu mağaranın koordinatlarının aynı olduğu belirtildiği öğrenilmişti.
Erdal Kuzu sanıkların tutuksuz yargılanmasının adalet duygusunu incittiğini, tutuklama kararının gerektiğini, 7 kişinin infaz edildiğinin gerçekliğinin ortada olduğunu söyledi. Cesarete ihtiyaç olduğunu ve mahkemede de bu cesaretin olduğunu vurguladı. Ayrıca Hazni Doğan’ın da dâhil edilmesi gerektiğini ekledi.
Adurrahman Olcay’ın ölüm kaydının belgelenmesinin soruşturma aşamasında unutulan bir süreç olduğunu, bu kaydın eksikliği sebebiyle yargılama sürecinin sürüncemede bırakılmaması gerektiğini, toplanmak istenen delillerin toplandığını belirtip savcı artık mütalaasını vermelidir dedi. Eğer sanıkların sıfatları kolluk olmasaydı, ne yapılacaksa onun yapılması gerektiğini, davanın sürüncemede bırakılmaması gerektiğini vurguladı.
SEGBİS bağlantılarında sanıklar Faruk Çatak ve Haydar Topçam diyeceklerinin olmadığını ifade ettiler. Haydar Topçam’ın vekili tutuklama talebinin yasal dayanağı olmadığını söyledi. Sanık Hurşit İmren de söyleyeceği bir şey olmadığını beyan etti. Sanık vekillerinden biri güvenlik endişemiz var dedi. Mahkeme Başkanı “güvenlik endişeniz olsaydı, dava Adıyaman’a verilmezdi” diyerek konuyu kapattı.
Ara Kararlar
Mahkemenin ara kararları arasında şunlar yer aldı:
- Tanık Hayri Nurullah Yıldırım’ın adresinin tespiti için Söke İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere gönderilmesine akabinde de mahal mahekemede tanıklık yapması için talimat yazılmasına
- Tanık Ahmet Çiçek’in Kastamonu Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’nde gelecek celsede SEGBİS ile katılımı için talimat yazılmasına
- Müşteki Hazni Doğan’ın suçtan zarar görme ihtimaline binaen katılan olarak dava ve duruşmalara kabulüne
- Katılanların vekili Erdal Kuzu’nun sanıkların tutuklanmasına yönelik talebinin geçen celsede belirtilen nedenlerle reddine
- Tanık Kazım Aslan’ın beyanının alınmasının istenmesine
- Tanık Abdullah Çalık’ın güncel adresinin araştırılmasına
- Tanık Adem Kul’un adresinin araştırılmasına ve cevap geldiğinde mahal mahkemede SEGBİS suretiyle bir sonraki celsede hazır edilmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma 30 Eylül 2019, saat 09:30’da görülecek.
[1] Duruşmadan sonra yaptığımız internet taramasında Adem Kul’un Samsun’da FETÖ/PDY davası kapsamında, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılarak 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığı ve kendisinin son görevinin Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı olduğu ortaya çıktı.
Fetö Sanığı Eski Başsavcıya Hapis Cezası. Milliyet. 23.03.2018
http://www.milliyet.com.tr/feto-sanigi-eski-bassavciya-hapis-cezasi-samsun-yerelhaber-2680921/erişim tarihi 28.08.2019