Melis Gebeş – 30 Eylül 2019
Mahkeme: Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/447
Mardin’in Dargeçit ilçesinde, 29 Ekim 1995 ila 8 Mart 1996 tarihleri arasında, biri uzman çavuş üçü çocuk, sekiz kişinin zorla kaybedilmesiyle ilgili, aralarında dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de bulunduğu 18 kişinin yargılandığı Dargeçit JİTEM Davası’nın 6. duruşması 30 Eylül 2019 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya Katılım
Bir önceki duruşmayı gören mahkeme heyeti değiştirilmişti. Yeni heyet; üye hakimler Görkem Bozkuş, Halime Gökalp Ünsal ve başkan Mahmut Lütfü Yenihal’den oluşuyordu. Muhammed Velat Öncel ise duruşmaya cumhuriyet savcısı olarak katıldı.
Davanın nakledildiği Adıyaman’a gelerek, duruşmaya katılan kayıp yakınları arasında Abdülaziz Altınkaynak, Ömer Coşkun, Abdulkerim Kaya, Osman Seyhan ve Ahmet Akyol vardı. Avukatları Av. Erdal Kuzu da duruşmaya katılım sağladı.
Hiç biri duruşmaya katılmayan sanıklardan Hüseyin Altunışık’ın avukatı Av. Deniz Çilcan duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşmanın Seyri
Av. Erdal Kuzu, suç tarihinde Dargeçit’te cumhuriyet savcısı olarak görev yapan Adem Kul’un tanık sıfatıyla ifadesine başvurulmasını daha önceden talep etmişti. Mahkeme, dinlenilmesi için işlemleri başlatmış olsa da, tanığın hazır edilemediği öğrenildi. Adresini tespit etmeye çalışan Emniyet Müdürlüklerinden bazıları Almanya’da ikamet ettiğini ve açık adresinin bilinmediğini mahkemeye bildirmişti.
Tanık Hakan Akyol ise SEGBİS aracılığıyla Beyşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nden salona bağlanmıştı.
Yargılamanın başında Av. Kuzu söz alarak, mahkemenin yeterli altyapıya sahip olduğunu ve duruşmanın sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınmasını talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etti. Hakan Akyol’un dinlenilmesine geçildi.
Akyol, 1995 yılı Temmuz ayı ila 1996 yılı Ağustos ayları arasında, yaklaşık bir yıl boyunca Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı’nda silah sistemi operatörü olarak görev yaptığını, asayiş görevi bulunmadığını, zaman zaman bazı kişilerin Komutanlığa getirildiğini, ifadelerinin alındığını gördüğünü, ancak görevi itibariyle bu kişilerin sonrasında salınıp salınmadığını, öldürülüp öldürülmediğini takip etme imkanı bulunmadığını beyan etti.
Ardından Mahkeme Başkanı, Av. Kuzu’nun tanığa doğrudan soru sormasını engellemeye çalışarak, sorularını kendisi aracılığıyla iletmesini istedi. Kuzu, usul kuralları uyarınca bunun yasal hakkı olduğunu belirterek karşı çıktı. Mahkeme Başkanı’nın bu çıkışı haklı bulması üzerine, Kuzu tanığa ilk olarak Dargeçit’te iki öğretmenin öldürülmesi olayını hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Akyol, hatırladığını söyleyerek yanıt verdi. Bu olayın ertesinde gözaltı işlemi yapılıp yapılmadığının Kuzu tarafından sorulması üzerine, Akyol bir bilgisi bulunmadığını, birileri Komutanlığa getirilmiş olsa dahi kimlerin, ne zaman getirildiğini öğrenecek bir konumda görev yapmadığını söyledi.
Kuzu uzman çavuş Bilal Batırır’ı tanıyıp tanımadığını, akıbeti hakkında bir bilgisi bulunup bulunmadığını sordu. Akyol cevaben Batırır’ı hatırladığını, görev yaptığı zaman diliminde Batırır’ın kaybolduğunu, etraftan akşam evine giderken kaybolduğunu duyduğunu, kiminin teröristler tarafından kaçırıldığını, kiminin ise dağa çıktığını söylediğini, bu söylentiler dışında bir şey bilmediğini ifade etti. Sorulması üzerine, hatırladığı kadarıyla olay hakkında bir idari soruşturma yürütülmediğini, dönemin Jandarma Komutanının Mehmet Tire, Kızıltepe Komando Komutanının da Hurşit İmren olduğunu söyledi.
Tarafların Beyanları ve Talepleri
Av. Deniz Çilcan yalnızca eksik hususların giderilmesini talep etti.
Abdulaziz Altınkaynak söz alarak, 5 senedir mahkemeye gelip gittiklerini, bu davanın bir an önce sonuçlanmasını istediklerini, yıllardır çocukları için acı çektiklerini, sanıkların serbest dolaşmasını istemediklerini, artık sanıkların cezalandırılmasını talep ettiklerini ifade etti. Diğer kayıp yakınları davacı olduklarını tekrar etti.
Av. Kuzu, ikisi resmi şekilde, beşi ise kayıt dışı gözaltına alınan davanın yedi maktulünün olay tarihinde Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığına götürülmüş olduğunun celse arası talimatla Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesince dinlenen tanık Hayri Nurullah Yıldırım’ın beyanlarıyla ortaya çıktığını, bu konuda herhangi bir şüphe kalmadığını söyledi. Yargılamanın beş yıldır sürdüğünü, sayamadıkları kez gerçekleşen heyet değişiklikleri nedeniyle yargısal sürekliliğin sağlanamadığını ifade ettikten sonra taleplerini sunarak sözlerine devam etti.
Abdurrahman Olcay’ın kemiklerinin Abdurrahman Coşkun’unkilerle birlikte Kızıltepe’de bulunmuş olduğunu, bulunan kemiklerin bu kişilere ait olduğunun aile üyelerinden alınan DNA örneklerinin karşılaştırılması neticesinde Adli Tıp Kurumu’nca tespit edildiğini, ancak bunlara rağmen Kızıltepe Başsavcılığı’nın eksik işlem yapması nedeniyle Abdurrahman Olcay’ın ölüm kaydının nüfusta düşülmemiş olduğunu belirtti. Daha önceki heyetlerden ölüm kaydının düşülmesi için gereğinin yapılmasını defaten talep etmiş olduklarını belirterek, bu talebi yeni heyet huzurunda tekrarladı.
Dinlenilmesi için hazır edilemeyen tanık Adem Kul’un adresini mahkemeye kendilerinin sağladığını, akabinde hakkında zorla getirilme kararı çıkarıldığını öğrendiklerini, buna rağmen dinlenememesinin delillerin karartılmaya çalışıldığı konusunda kuşku uyandırdığını söyleyerek, kendisinin mahkemeye getirilmesi talebini yineledi.
Tanık Ahmet Çiçek’in olay tarihinde Dargeçit’te bir kamu görevlisi olarak çalıştığını, bir yıldır adresinin tespit edilememesi nedeniyle dinlenemediğini, devletin görevlisini devletin bulamamasının kolluk tarafından delil karartıldığı konusunda ciddi soru işaretleri oluşturduğunu ifade ederek, dinlenilmesi için gereğinin yapılmasını tekrar talep etti.
Yargılanan sanıklar kamu görevlisi olmasaydı mahkemenin bu suçlar karşısında tutuklama tedbirine başvuracağını, ancak mahkemenin delil karartılmasının önünü açacak şekilde sanıklar hakkında bu tedbiri uygulamaktan imtina ettiğini, tutuklamanın bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığı Türkiye’de mahkemenin bu davada tutuklama tedbirini hayata geçirmemesinin cezasızlık politikasının işletildiğini gösterdiğini belirterek, sanıkların tutuklanması talebini tekrarladı.
İki tanığın dinlenmesi dışında dosyada delillerin toplanmasının tamamlandığını ifade etti. Dosyanın davanın esası hakkında mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına gönderilmesini talep etti.
İddia Makamının Mütalaası
Cumhuriyet savcısı, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Kızıltepe JİTEM Davası’nın akıbetinin sorulması ve Abdurrahman Olcay’ın nüfusta ölüm kaydının düşülmesine ilişkin ATK raporları incelendikten sonra değerlendirme yapılması yönünde görüş bildirdi.
Ara Kararlar
- Sanıkların tutuklanması yönündeki daha önceden de reddedilen talebin aynı gerekçelerle yine reddine,
- Tanıklar Adem Kul ve Ahmet Çiçek’in dinlenilmesi için bulundukları yer mahkemelerine tekrar talimat yazılmasına, haklarında zorla getirme kararı verilmesine ve bu kararı yerine getirmede ihmali olan personel hakkında suç duyurusunda bulunulacağına dair uyarı yapılmasına,
- Abdurrahman Olcay’ın ölüm kaydının düşülmesine ilişkin talebin, ilgili ATK raporları incelendikten sonra değerlendirilmesine,
- Kızıltepe JİTEM Davası dosyasının Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmesine,
- Bir sonraki duruşmanın 23 Aralık 2019 günü saat 09:30’da görülmesine karar verildi.