Ayça Söylemez
Diyarbakır, Lice’de vurularak öldürülen Medeni Yıldırım ile ilgili davanın bugünkü duruşması beş dakikada sonuçlandı çünkü mahkemenin istediği belgelerle ilgili kurumlardan yanıt bile gelmedi.
Medeni Yıldırım davasının bugünkü duruşması da diğer duruşmalarla benzer şekilde yaklaşık beş dakika sürdü.
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti başkanı, duruşmanın başında İstanbul Adli Tıp Kurumundan gelen yanıtta raporun düzenlenmediğini bildirildiğini ifade etti. TÜBİTAK ve TRT ise dosyadaki görüntülere dair rapor düzenlenip düzenlenmeyeceği sorusuna yanıt dahi vermemişti.
Yıldırım ailesinin avukatlarından Mehmet Emin Aktar bianet’e yaptığı açıklamada, bu tutumun, “varolan delilleri karartma çabası olduğunu” söyledi.
Aktar, “Görüntüler, olay yeri tutanakları, silahla ilgili bilgiler, atış açıları, kabalalığın ve ateşin açıldığı yer gibi bilgiler dosyada mevcut. Ancak olayın üzerinden 6,5 yıl geçti, bu sürede birçok delil de kaybolabiliyor. Kurumlar yargılamayı zamana yayarak olayı soğutmaya, kamuoyu ilgisini azaltmaya çalışıyorlar” dedi.
Sanık da avukatları da duruşmaya katılmadı
Duruşmaya sanık veya avukatları katılmazken, Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Gündüz Yıldırım ile avukatları duruşma salonundaydı.
Fahriye Gündüz Yıldırım mahkemeden “bir an önce karar vermesini” talep etti.
Mahkeme ise İstanbul Adli Tıp Kurumu, TÜBİTAK ve TRT’ye yazılan müzekkerelerin cevabının beklenmesine, eksikliklerin tamamlanmasının ardından da savcı mütalaasının istenmesine hükmetti.
Ayrıca, olay zamanında er olan, davanın tek sanığı A.Ç. ile avukatlarının duruşmalara SEGBİS ile katılma taleplerinin kabulüne karar verildi.
Bir sonraki duruşma 20 Şubat 2020’de görülecek.
Ne olmuştu?
Medeni Yıldırım Diyarbakır, Liceli. 18 yaşındaydı.
28 Haziran 2013’te Diyarbakır Lice ilçesine bağlı Hêzan-Kayacık’ta kalekol yapımını protesto eden ve “Barış İstiyoruz” pankartıyla yürüyen kalabalığa askerler ateş açtı, Medeni Yıldırım öldürüldü. Olayda sekiz kişi de yaralandı.
Olayla ilgili önce Lice’de soruşturma açıldı. Yıldırım’la ilgili dosya görevsizlik kararıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Sonra da dosyaya gizlilik kararı konuldu.
Olaydan bir yıl sonra, Mayıs 2014’te Yıldırım’ın vurulduğu görüntüler ortaya çıktı, jandarmaların kalabalığa ateş açtığı kesinleşti. Buna rağmen Yıldırım’ın ölümüyle ilgili o tarihte de hiçkimse suçlanmadı.
Öldürülmesinden yaklaşık iki yıl sonra olay yerinde keşif yapıldı. Dava ise ancak Eylül 2015’te açılabildi.
Cumhuriyet Savcısı Yunus Ferhat Sorgut, hazırladığı iddianamede Medeni Yıldırım’ın karakola taş atanları izlediğini söyledi.
Savcı, şüpheli asker A.Ç.’nin “haksız tahrik altında olası kasıtla ateş ederek Yıldırım’ın ölümüne neden olması” nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun kasten öldürmeyi düzenleyen 81. ve olası kastı içeren 21/2. maddelerinden yargılanmasını istedi.
A.Ç. ise savunmasında olay sırasında nizamiye nöbet kulübesinde kendisinin bixi marka silahın başında olduğunu, silahın kurma kolunu çektiğini ancak ateş etmediğini belirterek suçlamayı kabul etmedi.
Olayla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerince hazırlanan rapor üzerine Kayacık Karakol Komutanı, silah kullanma emri veren Jandarma Özel Harekat Tim komutanı ve karakolda görevli askerler hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” iddiaları başlatılan soruşturmada da takipsizlik kararı verildi.
O dönem er olan A.Ç.’nin beraat etmesiyle sonuçlanan dosya Yargıtay’da bozuldu, şimdi yeniden yargılama yapılıyor. (AS)