Deniz Tekin –– 15 Aralık 2022
Mahkeme: Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2021/444
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiği dönemde 12 Ekim 2015 tarihinde ekmek almak için fırına giden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen, zırhlı araçtan açılan ateş sonucu başından vurularak olay yerinde hayatını kaybetti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Şen’in öldürülmesi ile ilgili başlattığı ve kısıtlama kararı verdiği soruşturma dosyasını 4 yıl sonra tamamlayarak iddianame hazırladı. İddianamede, tutuksuz yargılanan zırhlı aracın silah nişancısı sanık polis memuru Abdullah Ercan’ın “taksirle ölüme neden olma” suçundan cezalandırılması istendi. Davanın görüldüğü Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlisi olan sanık hakkında soruşturma izni alınmadığı gerekçesiyle 24 Eylül 2020 tarihinde görülen duruşmada yargılamanın durdurulması kararı verdi. Diyarbakır Valiliği tarafından 2 Nisan 2021 tarihinde sanık hakkında soruşturma izninin verilmesi üzerine dava yeniden görülmeye başlandı. Helin Hasret Şen Davasının soruşturma izni verilmesinden sonra görülen 4. Duruşması 15 Aralık 2022 tarihinde Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 13.30’da görülmesi kararlaştırılan Helin Hasret Şen Davası duruşmasını izlemek için geldiğim Diyarbakır Adliyesi önünde çok sayıda çevik kuvvet polisi ve zırhlı araç bulunmaktaydı. Adliye girişindeki arama noktasında görevli polis memurları, adliye binasına girmek için sırada bekleyen yurttaşlara “Aranızda Suriyeli olan var mı? Adliye’de işi olmayan Suriyeliler içeri girmesin” şeklinde uyarılarda bulundu. Bunun nedeninin, sabah saatlerinde adliye önünde Suriyeli mülteci olduğu iddia edilen kişiler arasında nedeni bilinmeyen bir anlaşmazlıktan dolayı yaşanan ve üç kişinin yaralandığı kavga ile ilgili olduğunu sonradan öğrendim. Diyarbakır Adliyesi’ne girebilmek için bahçenin girişindeki arama noktasında kurulan X-Ray cihazından geçip, Genel Bilgi Taraması (GBT) kontrolünün yapıldığına dair bir kâğıt pusula aldıktan sonra binanın girişindeki ikinci arama noktasından geçtikten sonra adliye binasına girebildim. Karşılaştığım insanların büyük çoğunluğu Diyarbakır Adliyesi’ndeki bu uygulamaya tepki göstererek, bu uygulamanın başka adliyelerde olmadığı konusunda şikayetlerini dile getirmekteydi. Duruşmanın görüleceği salonun önündeki bankta katılan Nazmiye Şen’in oturduğunu gördüm. Salonun kapı yanındaki panoda bulunan listede Helin Hasret Şen Davası dışında öğleden sonraya bırakılan başka duruşma bulunmamaktaydı. Duruşma salonunun önünde güvenlik önlemi için geldiğini düşündüğüm üç çevik kuvvet polisi ile iki sivil polis olduğunu bildiğim kişi bulunmaktaydı.
Duruşmaya Katılım
Duruşmaya anne Nazmiye Şen, baba Ekrem Şen ile avukatları İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun, İHD Diyarbakır Şube Yöneticileri Av. Ercan Yılmaz, Av. Yakup Güven ile Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Başkanı Av. Huriye Hamidi duruşmaya katıldı. Bir önceki duruşmada Kahramanmaraş’ta bulunan sanık polis Memuru Abdullah Ercan’ın SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesi yönünde talimat dosyası oluşturularak ara karar verilmişti. Ancak bu karara rağmen sanık polis memuru Abdullah Ercan mazeret bildirmeden duruşmaya katılmazken, müdafii Av. Alper Uğurlu ise duruşma salonundaydı. Cezasızlıkla Mücadelede Güç Birliği Ağı bileşenlerinden Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Rengarenk Umutlar Derneği, Çocuk Çalışmaları Derneği (ÇocukÇa), Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği (GÖÇ-İZDER), FİSA Çocuk Hakları Merkezi, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi temsilcileri duruşmayı izlemek için duruşma salonundaydı. Mezopotamya Ajansı, Jin News, JİNHA muhabirleri davayı izlemek ve haberleştirmek için salondaki yerlerini aldı. Helin Hasret Şen’in kardeşi ve amcası izleyiciler için ayrılan bölümde duruşmayı izledi. Mahkemenin bir önceki duruşmasının ara kararında bugün görülecek duruşmada güvenlik tedbiri alınması hususunda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına herhangi bir müzekkere yazmamasına rağmen; mahkeme heyetinin koruma polislerinin, bir çevik kuvvet polisi ile iki sivil polisin de duruşma boyunca salonda olduğu görüldü.
Duruşmanın Seyri
Heyet değişikliği nedeniyle önceki duruşmaların tutanaklarının okunduğuna dair usuli işlem tutanağa yazıldı. Ardındanmahkeme kâtibi, duruşmaya katılan tarafların yoklamasını yapıp isimleri tutanağa geçirdi. Duruşmaya katılmayan sanık Abdullah Ercan için yoklama bölümüne “Sanık Abdullah Ercan Kahramanmaraş 1. ACM SEGBİS odasında hazır olmadığı anlaşıldı” ibaresi geçirildi. Mahkemenin 5 Nisan 2022 tarihinde görülen duruşmanın ara kararında Helin Hasret Şen’in vurulduğu anlara ait zırhlı araç kamera görüntülerindeki konumu, zırhlı araçtan yapılan atışların Helin’e isabet edip etmediği hususunda ayrıntılı rapor hazırlanmasını istediği Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim Dairesi Ses ve Görüntü İncelemesi Şubesinin mahkemeye gönderdiği 12 Eylül 2022 tarihli rapor tutanağa geçirildi.
ATK’den “Görüntüler Görev Kapsamı Dışında” Cevabı
ATK’nin ilgili dairesinin mahkemeye gönderdiği rapora ilişkin şu tespit ve ifadeler tutanağa geçirildi: “Şubemizce iyileştirilmesi istenen görüntü kayıtları üzerinde çeşitli yazılımlar kullanılarak; çözünürlük değerlerinin artırılması, renk, doygunluk, parlaklık ve kontrast değerlerinin düzenlenmesi, büyütme, keskinleştirme, işlemlerinin uygulandığı, “ATK-2022-57623-SGIS-EK” ibaresi bulunan, “DIAMOND” marka, “4,7 GB” kapasiteli flash bellek içerisine kaydedildiği ve mahkememize gönderildiği. Şubemizce, konuşmacı tanıma, konuşmacı profili çıkarma, tartışmalı ifadelerin analizi, mukayese fotoğrafı gönderilmesi halinde görüntü kayıtları üzerinden kişi karşılaştırması, montaj – kurgu tespitine ait incelemeler, fotoğraf, video, ses kaydı ve plaka tespitine yönelik iyileştirmeler ile görüntü kaydındaki araçların hızının tespitine yönelik incelemeler yapılmakta olup, CD çözümü, konuşma içeriği dökümü, obje tespiti, fotoğraf baskısı (tab etme), CD’ye aktarma işlemleri ve diğer hususların görev kapsamı dışında olduğu”
Katılan Nazmiye Şen: “8 Yıldır Aynı Şeyi Söylüyoruz: Fail Tutuklu Yargılansın”
Rapor duruşma tutanağına geçirildiği sırada söz alan katılan vekillerinden Av. Abdullah Zeytun, ATK’den gelen raporun kendilerine tebliğ edilmediğini belirterek, incelemek için bir örneğinin kendilerine verilmesini istedi. Mahkeme Başkanı, raporun bir çıktısının Zeytun’a verilmesi talimatı verdi ve ATK raporunu sözlü olarak özetledi. Av. Zeytun rapora olan tepkisini “ ATK görüntüleri incelemekten kaçınmış” sözleriyle dile getirdi. İddia makamının mütalaasını mahkemeye sunduğuna ya da mahkeme heyetinin mütalaa için iddia makamına söz verdiğine dair bir şey duymamıza rağmen duruşma sonrasında iddia makamının mütalaasını duruşmanın en başında duruşma zaptına geçirdiğini öğrendik. Mütalaa duruşma tutanağına “ Okunan belge ve beyanlara bir diyeceğimiz yoktur. Mütalaa hazırlamak üzere dosyanın tarafımıza tevdi edilmesini talep ederiz” şeklinde geçirildiğini öğrendik. Mahkemenin davaya ilişkin beyanını Katılan Ekrem Şen, “sanığın bir an önce tutuklanmasını istiyorum” dedi. Katılan Nazmiye Şen ise “8 yıldır dediğimiz şeyi söylüyoruz. Failin tutuklu olarak yargılanmasını talep ediyoruz” diye belirtti.
“Sanığın Duruşmaya Katılmaması Mahkemenin Tutumunun Sonucudur”
Sonrasında söz alan katılan vekili Av. Abdullah Zeytun, SEGBİS ekranına baktıktan sonra mahkeme başkanına dönerek, “Başkanım sanığı göremiyoruz” dedi. Mahkeme Başkanı “Evet, bizde göremiyoruz” cevabını vermesi üzerine Zeytun’un “Mazeret sunmuş mu?” sorusuna ise “Yok” şeklinde cevap verdi. Beyanlarına kaldığı yerden devam eden Zeytun, celse arasında dava dosyasına gelen ATK raporu ile olay gününe ait 155 polis kayıtlarının kendilerine tebliğ edilmesini ve bunlara karşı beyanda bulunmak için süre verilmesini talep etti. Kasten öldürme suçuyla yargılanan sanığın herhangi bir mezaret bildirmeksizin duruşmaya katılmamasını, mahkemenin bu yargılamadaki tutumuna bağladıklarına işaret etti. Zeytun beyanlarının devamında “Bu yargılamanın başından beri sanığın bizatihi katılanlar ve vekillerin ve siz mahkeme huzurunda savunmalarının alınması, çapraz sorgu, sanığa soru sorma hakkımızın yüz yüzelik ilkesi gereğince yerine getirilmesi hususunda talepte bulunmuştuk. Bu taleplerimiz göz önünde bulundurulmadı” dedi. Yargılamanın ilk duruşmasından beri sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi olduğu, tutuklanması gerektiğine dair taleplerinin reddedildiği gibi sanığın keyfi olarak duruşmaya katılmadığına dikkat çekti.
“ATK, Sanık Polis Memuru Olduğu İçin Bu Dosyada Görüş Vermekten Kaçındı”
Dosyada yer alan tanık beyanları, idari soruşturma sonucunda verilen karar, olayla ilgili hazırlanan uzmanlık raporunun, sanığın Helin’i kasten öldürdüğünü net olarak ortaya koyduğunu vurgulayan Zeytun, olayın tüm boyutlarının ortaya çıkarılması için uzmanlık raporu hazırlaması istenen ATK’nin sanığın polis olduğu bu dosya için görüş vermekten kaçındığına dikkat çekti. Görüntüleri incelemeyeceği konusunda görüş bildiren ATK’nin kayıtların hangi tarafından inceleneceğine dair bilgi vermediğini söyleyen Zeytun, yeni bir rapor hazırlanması için dosyadaki görüntülerin bu alanda uzman olan başka resmi bir ihtisas kurumuna gönderilmesini talep etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’de kolluk güçlerinin sivillere yönelik yaşam hakkı ihlali davalarında verdiği ihlal kararlarına değinen Zeytun, 10 yıldır özel harekat polisi olan sanığın operasyonel konulardaki uzmanlığı göz önüne alındığında “Ateş ederken Helin’i seçemedim, görmedim” şeklindeki savunmasının geçersiz olduğunu belirtti. Zeytun, 155 polis hattına yapılan ihbarlar ve hazırlanan tutanaklarda olay günü polise karşı herhangi bir silahlı eylem olmadığının kaydedildiği bilgisini vererek, dosyada yer alan tanık beyanları ve belgeler göz önüne alındığında sanığın kasten öldürme amacıyla hareket ettiğini dile getirdi.
“Yargı Kolluğu Aklama Müessesi Haline Gelmiş Durumda”
Sanığın polis memuru olması nedeniyle davada delillere etki etme pozisyonunda olduğunu, bu nedenle derhal tutuklanması gerektiğini vurgulayan Zeytun, “Bu konuda mahkemenize çok önemli bir görev düşmektedir. Bu keyfiyete bu cezasızlık sisteminde yer alan duruma ilişkin karar vermeniz gerekiyor. Bir insanın kasti bir şekilde yaşamı sonlandırılıyor. Bırakın tutuklanmasını sanık halen görevi başında. Sizce de bu durumda bir anormallik yok mu? Böyle bir karar verildiğine ilişkin mahkemenin verdiği emsal bir karar var ise biz burada bunu değerlendirelim. Siz bu davada tutuklama tedbirini uygulamadığınız için sanık bu tavrınız nedeniyle duruşmalara katılmama cüretinde bulunuyor.” dedi. Bu davada bir yargılama yapıldığı konusunda mahkemenin bu davayı takip edenleri ikna etmesi gerektiğini ifade eden Zeytun, mahkemenin sanığın yargılandığını kendilerine göstermesini istedi. İHD’nin çocuklara karşı kolluk görevlileri tarafından yaşam hakkı ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu hatırlatan Zeytun, “Yargı sisteminin bir parçası olarak siz sorumluluk hissetmiyor musunuz? Burada vereceğiniz karar çok önemli. Bir kolluk görevlisi hakkında tutuklama kararı verildiğinde bu karar, ben birine hukuk dışı davrandığımda mahkeme beni yargılayacak ve tutuklayacak şeklinde düşünce taşımalı. Biz dışarıda söylediğimizi burada da söylemek istiyoruz. Türkiye’de yargı sistemi kollukla birlikte çalışmakta. Yargı kolluğu aklama müessesesi haline gelmiş durumda. Tarafsızlık ve bağımsızlığınızı icra edeceğiniz yer burasıdır.” dedi. Zeytun son olarak Şen ailesinin 8 yıldır adalet mücadelesi verdiğini, cezasızlık politikasının aileye ne kadar acı verdiğini mahkemenin yakından gördüğünü belirterek, sanığın tutuklanmasını talep etti.
“Yargılamayla Bu Cinayetin Kapatılacağı Kanaati Oluştu”
Katılan vekillerinden Av. Yakup Güven, sözlerine meslektaşının beyanlarına katıldığını söyleyerek başladı. Sanığın tutuklanması konusunda talepte bulunacağı bilgisini veren Güven, Helin’in hayatını kaybettiği olay üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında maddi gerçeği ortaya çıkarmak, faili tespit etmek ve hukuk önünde hesap vermek konusunda ciddi bir çaba sarf edilmediğini vurguladı. Bu olayda failin ortada olduğunu ancak faili ortaya çıkarmak ile görevli adalet kurumunun usuli bir yargılamayla bu cinayeti kapatmaya çalıştığı kanaati oluştuğunu söyleyen Güven, bu yargı sistemini bilen sanığın kendisine ceza verilmeyeceğini bilincinde olduğu için duruşmaya katılmadığına dikkat çekti. Son 10 yılda ortaya çıkan yargılama pratiklerine bakıldığında failin kamu görevlisi olduğu davalarda ortaya çıkan cezasızlığın bağımsız ve tarafsız kabul edilen mahkemelerin sorumluluğu olduğunu belirtti. Güven, bu olayda kendisi aleyhine ciddi delil ve bilgiler bulunan sanık hakkında tutuklama kararı verilmesini istedi.
“Bu Dava Kolluk Görevlerinin Sokağa Çıkma Yasaklarında İşlediği Suçlardan Yargılandığı Tek Davadır”
Katılan vekillerinden Av. Ercan Yılmaz, dava dosyasına giren 112 Acil Servis ve 155 polis kayıtları incelendiğinde Helin’in öldürülmesi sonrasında ambulansların olay yerine gitmesinin polislerce engellendiği, bir çocuğun öldürüldüğüne dair sayısız ihbar ve görüşme olduğunu vurguladı. Yılmaz, bu ihbar ve görüşmeleri yapan kişilerin tespit edilerek tanık olarak dinlenmesini istedi. Yılmaz, sanığın duruşmaya katılmamasının mağdur aileye ve mahkemeye büyük bir saygısızlık olduğunu kaydetti. Kürt illerindeki birçok kentte 2015-2016 yılları arasında ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığını, bunların araştırılarak gün yüzüne çıkarılması gerektiğini belirterek, Helin Şen cinayetinin sokağa çıkma yasakları döneminde yaşanan suçlar nedeniyle bir kamu görevlisinin yargılandığı tek dava olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, sanığın bu davayı ciddiyetinin anlaması için hakkında tutuklama kararı verilmesini talep etti.
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Başkanı Av. Huriye Hamidi ise bu davanın yargılamasını cezasızlık pratiğinden ayrı düşünmemek gerektiğini belirterek, soruşturmanın etkili ve kapsamlı yapılmadığını bunun kovuşturma aşamasında devam ettiğini kaydetti. Hamidi, sanığın duruşmaya katılmasının cezasızlığın devamı olduğunu ifade ederek, mahkemenin etkin kovuşturma yapması gerektiğini ifade etti.
Sanık Müdafii, Önemli Bir Görevde Olduğunu Söyleyen Müvekkiline Duruşmaya Katılmamasını Söylemiş
Son olarak söz alan sanık müdafii Av. Alper Uğurlu savunmasında mahkemenin ara kararları incelendiğinde müvekkilinin duruşmalara katılması konusunda bir karar bulunmadığını belirterek, duruşma öncesinde telefonla görüştüğü müvekkilinin önemli bir görevde olduğunu söylemesi üzerine duruşmaya katılmamasının bir sıkıntı oluşturmayacağını kendisine söylediğini savundu. Davanın geldiği aşama itibariyle müvekkiline sorulacak bir şey kalmadığını dile getiren Uğurlu, olaydan sonra müvekkilinin üç el ateş ettiği yerde yapılan olay yeri incelemesine başka silahlardan atılmış birçok mermi izi bulunduğunu söyledi. Av. Uğurlu, müvekkilinin Helin’e değil ölü olarak tabir edilen noktalara ateş ettiğini, hedefinde canlı bir şey olmadığını savunarak, müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını istedi.
Savunmalar ve beyanların ardından karar için duruşmaya ara verildiği sırada katılan avukatlarından Abdullah Zeytun, mahkeme başkanına iddia makamının mütalaasını vermediğini söyledi. Mahkeme Başkanı, mütalaanın duruşma tutanağının en başında olduğu cevabı vermesi üzerine Zeytun’un, “Biz görmedik” demesi üzerine bilgisayardaki tutanakta yer alan ilgili kısım avukatlara gösterildi. Ardından herkes duruşma salonundan çıkarıldı.
Ara Kararlar
Mahkeme heyeti, müzakere için verdiği yaklaşık 15 dakika aranın ardından ara kararını açıkladı. Ara karar açıklanmadan önce, duruşmanın hangi tarihe ertelendiğine dair katılan Ekrem Şen’in telefonuna UYAP sistemi üzerinden SMS geldi. Mahkeme, ara kararı katılan ve sanık avukatlarının yüzüne okumak yerine, duruşma tutanağından üç örneği mübaşir aracılığıyla salonun önünde bekleyen katılan avukatlarına ve sanık müdafiine iletti. Mahkeme ara kararları şöyle:
- Sur İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak “Fatihpaşa Mah. Yıkıkkaya Sk. No:97 Sur / Diyarbakır” ve Arapşeyh Camii çevresinde kentsel dönüşüm uygulanıp uygulanmadığı hususunda mahkememize bilgi verilmesi, ayrıca soruşturmaya konu fezleke gönderilerek belirtilen sokağın güncel fotoğraflarının mahkememize gönderilmesinin istenilmesine,
- Katılan vekillerine celse arasında sunulan ATK raporunun tebliğine, bu hususta katılan vekillerinin raporu inceleyip beyanda bulunmak üzere gelecek celseye kadar süre verildiğinin ihtarına,
- ATK tarafından belirtilen tespitler nazara alındığında başkaca bir ihtisas kurulundan rapor aldırılmasında hukuki yarar bulunmadığı görüntülerin mevcut hali ile delil değerlendirilmesine uygun olduğu kanaati ile katılan vekillerinin başkaca ihtisas biriminden rapor aldırılmasına dair taleplerinin reddine,
- Mevcut delil durumu nazara alındığında tutuklama tedbirinin ölçülü olmayacağı kanaati ile katılanlar ve katılanlar vekillerinin sanığın tutuklanmasına dair talebinin reddine,
- Sanığın SEGBİS sistemi bulunan bir salonda hazır edilmesi ve bir sonraki celse hakkında zorla getirme kararı çıkarılması için talimat mahkemesine müzekkere yazılmasına,
- Katılan vekillerinin olay günü ihbarcı şahısların tanık sıfatı ile dinlenmesine dair taleplerinin davanın esası ile doğrudan bir ilgisi olmadığı kanaati ile bu husustaki tanık dinletme taleplerinin reddine,
- Katılanlar vekilinin bir kısım talebinin kabulü ile sanığın Kahramanmaraş ilinde işlediği iddia edilen yaralama suçuna ilişkin soruşturma ve kovuşturma evraklarının ilgili adli biriminden UYAP sisteminden teminine,
- Dosyanın varsa tevsii tahkikat yoksa esas hakkında mütalasını sunmak üzere iddia makamına tevdiine, mütalanın sunulması halinde taraflara tebliği ile gelecek celseye kadar süre verildiğinin ihtarına,
Bir sonraki duruşma 02 Mart 2023 günü saat 13:30’da görülecek.
‘Bu Dosyanın Cezasız Kalmaması İçin Sonuna Kadar Mücadele Edeceğiz’
Duruşma sonrasında katılan avukatları ve Şen Ailesi davaya ilişkin Diyarbakır Adliyesi önünde basın mensuplarına açıklama yaptı. İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, sanığın keyfi olarak mahkemeye gelmediğini belirterek, “Sanık olduğunun bile farkında değildir. Bunu yaratan saik bu davada olduğu gibi Türkiye’de uzun yıllardır süren cezasızlık meselesidir. Bu güçten ve keyfiyetten her sanık kolluk görevlisi gibi kendisi de yararlanıyor. Bugün de sanık hakkında tutuklama talebimiz bütün delillere rağmen reddedildi. Geçen celseden bu yana dosyamız içerisine Adli Tıp Kurumunun 112 ve 155’e ait ses kayıtları girdi. Bugün bize tebliğ edildi. Detaylı beyanda bulunacağız. Bu kayıtlara bakıldığında arayan insanların polisin bir çocuğu öldürdüğüne ilişkin ifadeleri net bir şekilde bulunmaktadır. Bu celsede sunulan raporlara rağmen sanık polis tutuksuz yargılanmakta ve görevinin başındadır. Bizler cezasızlıkla mücadele edenler ve ailenin avukatları olarak bu dosyanın cezasız kalmaması için mücadele edeceğiz. Ailenin mahkeme sisteminin bu kararları neticesinde artık bu mahkemeye güvenleri kalmamıştır. İlk günden itibaren delillerin kasıtlı olarak toplanmamış olması, mahkemeye sunulan somut verilere rağmen sanığın yargılanıyor hissinin oluşmaması, duruşmalara katılmaması, mahkemenin ve savcılığın isteksizliği bizlerde de polisin yargılandığına dair bir kanaat oluşturmuyor. Umuyorum ki; kolluk tarafından işlenen suçlara ilişkin etkin bir yargılama süreci bu safhadan sonra gelişir. Net bir şekilde taraflı ve bağımlı olan yargı sisteminden bunu beklemek güç ama aile ve insan hakları savunucuları olarak bunun mücadelesini vereceğiz.”