Deniz Tekin- 24 Eylül 2020
Mahkeme: Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2019/475
Sokağa çıkma yasakları sürecinde, 12 Ekim 2015’te Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, zırhlı araçtan açtığı ateş sonucu 12 yaşındaki Helin Hasret Şen’in ölümüne sebep olmaktan hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçlaması ile dava açılan polis memuru Abdullah Ercan’ın tutuksuz olarak yargılandığı davanın 4.duruşması 24 Eylül 2020 tarihinde, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Öncesi
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Haziran 2020 tarihinde görülmesi gereken Helin Hasret Şen davasının 3. Duruşmasını Covid-19 salgını nedeniyle Eylül ayına ertelemişti. Diyarbakır Adliyesi’ndeki duruşmaların yoğunluğu sebebiyle adliye girişindeki arama noktasında oluşan insan kuyruklarında beklememek için sabah erkenden Adliye önüne geldim. Ancak erkenden gelmeme rağmen Adliye önündeki arama noktasında onlarca insanın bulunduğu bir kuyruk ile karşılaştım. Adliye önünde, Helin Hasret Şen davasının bugün görülecek duruşmasında güvenlik önlemi almak üzere çok sayıda çevik kuvvet polisi, polis aracı ve gözaltı anons aracının hazır bulunduğunu gördüm. Adliyenin girişindeki arama noktasında bekleyen 5-6 çevik kuvvet polisi, bir yandan arama noktasındaki kuyrukta bekleyen insanlara sosyal mesafe uyarısı yaparken diğer yandan adliyeye girenlerin kimliklerine ve Hayat Eve Sığar (HES) kodlarına bakıyorlardı. Sosyal mesafenin dikkate alınmadığı kuyrukta yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra arama noktasına ulaşıp HES kodumu gösterdikten sonra ilk arama noktasını geçiyorum. GBT kontrolü yapıp ikinci arama noktasından geçtikten sonra ancak Adliyeden içeri girebildim.
Duruşma Öğleden Sonraya Kaldı
Covid-19 olmasına rağmen ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu koridorda çok sayıda insanın beklediğini gördüm. Salonun önündeki banklarda davaya katılmak için gelen Helin Hasret Şen’in annesi Nazmiye Şen, Babası Ekrem Şen, kardeşi Kadir Şen ile Şen’in teyze, amca ve dayıları oturuyordu. Salonun panosuna baktığımda 10. Sırada olan Şen davası duruşmasının saat 10.20’de görüleceği yazılmıştı. Bu esnada Adliyede görevli 2 çevik kuvvet polisi ile bir sivil polis memuru duruşma salonun önüne gelip mahkeme mübaşirine duruşma ile ilgili bir şeyler sorduktan sonra beklemeye başladılar. Bir süre sonra davayı takip etmek için gelen gazeteciler ve katılan vekilleri Av. Abdullah Zeytun ve Av. Ercan Yılmaz ile Rengarenk Umutlar Derneği Genel Koordinatörü Yeter Erel Tuma ve derneğin yöneticisi Civan Aytaş solunun önüne geldiler.
Mahkemenin eski başkanının ve üyelerinin tamamının Hâkim Savcılar Kurulu’nun (HSK) Yaz kararnamesiyle tayinlerinin çıktığını; yerlerine yeni başkan ve hakimlerin tayin edildiğini öğrendim. Mahkeme mübaşiri, katılan avukatlarına duruşmaların uzun sürmesi nedeniyle Helin Hasret Şen davasının öğleden sonraya kalabileceği bilgisini aktardı. Helin Hasret Şen davasının saat 13.00’e bırakıldığını öğrenince Şen ailesi ve avukatları ile birlikte mahkeme salonu önünden ayrılıp dışarı çıktık.
Duruşmaya İzleyiciler Alınmadı
Davayı izlemek ve katılmak için gelen herkes bir süre sonra duruşma solunun önünde toplanmaya başladı. Adliyede görevli çevik kuvvet polisleri ile dışardan gelen ve üzerlerindeki tişörtlerde “Çevik Kuvvet Özel Tim” yazılı olan 3 polis de duruşma solunun önüne gelerek beklemeye başladı. Salonun kapısının kolunu tutan polisler, avukatlar ve katılanlar dışında kimseyi salona almadı. Bunun üzerine mübaşire gazeteci olduğumuzu, davayı izlemek istediğimizi söyleyerek salonun izleyicilere ayrılan kısmın kapısının açılmasını istedik. Mübaşir, Covid-19 tedbirleri nedeniyle duruşmalara izleyici almadıklarını söyledi. Mübaşirden gazeteci olarak duruşmayı izlemek istediklerini mahkeme başkanına iletmesini istedim. Bunun üzerine Mahkeme başkanına bu konuyu danışan mübaşir yanımıza gelerek “Başkan duruşmaya izleyici alınmasını izin vermiyor” dedi. Duruşmayı kapıdan izleme talebimizi de kabul etmeyen mübaşir ve polisler salonun kapısını da duruşma boyunca kapalı tuttular.
Duruşmaya Katılım
Duruşmayı izlemek için gelen Helin Şen’in kardeşi Kadir Şen, teyzesi, dayısı ve amcaları ile Jin News ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri salona alınmadı. Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER) Eşbaşkanı Yüksel Almas ile Rengârenk Umutlar Derneği Genel Koordinatörü Yeter Erel Tuma ve derneğin yöneticisi Civan Aytaş birlikte duruşma görüldüğü esnada salonunun kapısında beklemeye başladık. Duruşmaya, katılan Helin Şen’in Annesi Nazmiye Şen, babası Ekrem Şen ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun, iHD yöneticileri Av. Ercan Yılmaz, Av. Yusuf Erdoğan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilcisi Av. Barış Yavuz, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyeleri Av. Emin Çoban, Av. Pınar Karaman ve Av. Berfin Yalçın katıldı. Sanık polis memuru Abdullah Ercan’ın katılmadığı duruşmaya avukatı Av. Alper Uğurlu katıldı. Duruşmanın başlamasından yaklaşık 15 dakika sonra mahkeme heyetinin, sanık polis hakkında soruşturma izni alınmadığı için sanık avukatının davanın durdurulması yönündeki talebini değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdiğini öğrendik. Yaklaşık 5 dakikalık aranın ardından katılan ve müşteki taraf tekrar duruşma salonuna alındı. Bu sırada salonun kapısının önünde bekleyen Helin Şen’in kardeşi Kadir Şen, polis tarafından salonun kapısından uzaklaştırıldı.
Yaklaşık 6 saatlik beklemenin ardından 1 saat 25 dakika süren duruşma saat 15.50’te sona erdi.
Helin’in Vurulduğu Sokak Da Tanıklar Da Yok
Sur İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Sur İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından mahkemeye gönderilen yazılarda, Helin Hasret Şen’in vurulduğu Fatih Mahallesi Yıkık Kaya Sokak ve çevresinde kentsel dönüşüm devam ettiği; bu adresteki evlerinin tamamının yıkık olduğu ve burada kimsenin ikamet etmediği ifadelerine yer verilip bu sebeplerle de olayı gören ya da bilgi sahibi olan kişilerle ilgili tahkikat yapılamadığı belirtilmişti.
Sanık Avukatı Kolluk Güçlerine Yargı Zırhı Getiren Yasaya İşaret Etti
Duruşmada ilk olarak söz alan sanık polisin avukatı Av. Alper Uğurlu, kamu görevlisi olan müvekkili hakkında soruşturma izni alınmadan dava açıldığını savundu. Kolluk kuvvetlerinin işlediği suçlarda yargı zırhı getiren yasal düzenlemeye işaret eden Av. Uğurlu şunları söyledi: “2016 yılında İdare kanununda yapılan değişiklik ile geçmişe dönük bir uygulamaya yol açtığı, uygulamanın Sur olaylarını da kapsadığı ve bu maddenin hem Türk Silahlı Personeli, Memurlar geçici köy korucuları kapsadığı göreve ve faaliyetleri sebebi ile işledikleri iddia edilen suçlar ile ilgili olduğu görülmektedir, bu sebeple kovuşturma şartı yoktur, biz yargılamanın durdurulmasını talep ederiz”. Av. Uğurlu buna ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun daha önce verdiği bir kararı da emsal olarak mahkemeye gösterdi.
Ardından söz alan müşteki Ekrem Şen, daha önce poliste verdiği ifadesini tekrar ederek “Ölen kişi benim kızım olur, olay günü ben evde yoktum, ben ablalardaydım bana arkadaşım telefon etti, kızımın öldürüldüğünü söylediler, kobra atış sonucu olduğunu söylediler, ben ondan sonra hastaneye gittim cenazeyi gördüm, ben sanıktan şikayetçiyim katılma talebim vardır” dedi. Mahkeme, Ekrem Şen’in suçtan doğrudan doğruya zarar görme ihtimaline karşı davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verdi.
Tanık: İmzaladığım Tutacağın İçeriğine Vakıf Değilim
Duruşmada tanık olarak dinlenen ve olay tarihinde Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’nde görevli olan polis memuru Mustafa Demir, olay tarihinde sanığın içerisinde bulunduğu Kobra aracı ile herhangi bir şekilde telsiz iletişiminin olmadığını; kendilerine bu kapsamda bildirim gelmesinin mümkün olmadığını söyledi. Tanık polis, ihbar otomasyon birimindeki görevli arkadaşının başka bir yerde görevli olması, o süreçte yaşanan yoğunluk ve İhbar otomasyon biriminde görevli arkadaşının isteği üzerine tutanağa imza attığını, tutanağın içeriğine vakıf olmadığını savundu.
Duruşma savcısı, mütalaasında sanık polis hakkında açılan dava dikkate alındığında öncelikle hakkında kovuşturma izni verilmesi gerektiğini belirterek dava dosyasındaki bu eksiliğin öncelikle giderilmesi amacıyla kovuşturma için durdurma kararı verilerek idareden soruşturma izni istenmesini talep etti.
Av. Yavuz: Çocuk Öldürme Suçu Kamu Görevi Kapsamında Değildir
Katılan avukatı ve TİHV Diyarbakır temsilcisi Av. Barış Yavuz, yargılamanın durdurulması yönündeki talebini reddedilmesini isteyerek “Adam öldürme, çocuk öldürme gibi suçlar kamu görevi kapsamında değildir, nitekim 4483’te de ağır cezayı gerektiren suçüstü halinin genel hükümlerine tabi olacağı düzenlenmiştir, eldeki davada iddianame kasten adam öldürmeden düzenlenmiştir” dedi. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Av. Emin Çoban ise, olay günü mahallede polise karşı hiçbir saldırının olmadığını hatırlatarak, bu nedenle kasten öldürme suçunu işlediğini söylediği sanık polis memuru Ercan’ın tutuklanmasını talep etti.
Av. Zeytun: Sanık Doğrudan ve Kasıtlı Olarak Helin’i Vurdu
Katılan avukatı Av. Abdullah Zeytun, duruşmada tanık olarak dinlenen polisin imzasının bulunduğu tüm tutanaklar incelendiğinde sanık polisin, Helin Şen’in ölümü ve sonrasında yaşananlarla ilgili gerçeğe aykırı bir şekilde beyanda bulunduğu, olay günü ve sonrasında silahlı çatışma yaşandığına dair polise herhangi bir ihbar yapılmadığının açık olduğuna dikkat çekti. Av. Zeytun, polislerin, bire bir çapraz sorgu sorma, müşteki ve avukatlarının soru sorma hakkı değerlendirilmeden, ifadelerinin talimat yolu ile alınmasıyla CMK 201. Maddenin açık bir şekilde ihlal edildiğini vurguladı. Mahkemenin ara kararları yanlış uyguladığını, sanık polisin olay günü telefonda yaptığı yazışmalar ve gönderdiği mesajların tespiti için BTK’ye tekrar yazı yazılmasını talep etti. Av. Zeytun, Helin Şen’in vurulma anını gösteren zırhlı araç görüntülerinin, sanığın ve silahın atış konumunun, Helin’in yere düşüş şeklinin net olarak tespiti için ATK’ye yazı gönderilerek rapor aldırılmasını, ayrıca olay anı ve sonrasında 112 ve 155 ile yapılan görüşme kayıtlarının istenmesi talep etti. Sanık polisin, zırhlı araçtan Helin Şen’i net olarak gördüğünü, sanığın Helin Şen’i doğrudan kasıtlı olarak vurduğuna dikkat çeken Av. Zeytun, sanık polisin delilleri karatma, etkileme durumu nedeniyle derhal hakkında tutuklama kararı verilmesini istedi. Katılan vekili Av. Ercan Yılmaz, meslektaşlarının beyanlarını tekrar ettiğini belirterek, “durma kararı verilmesi için belirtilen hususlar bu dosya kapsamı için geçerli değildir, talebin reddine karar verilmesini talep ederiz, sanığın tutuklanmasını talep ederiz” diye ifade etti.
Sanık Avukatı Müvekkilinin “Ölü Noktalara” Ateş Ettiğini Savundu
Sanık vekili Av. Alper Uğurlu savunmasında müvekkili hakkında soruşturma izni olmadığını ısrarla söylemek istediğini belirterek görev suçu işleyen kolluk görevlilerine yargı zırhı getiren 6722 sayılı “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nun 11.maddesinin, Türk silahlı personeli, memurlar, geçici korucular ve bütün memurları kapsadığını savundu. Bu yasanın kolluk güçlerinin sadece görevleri ile alakalı değil görev ve faaliyetleri sebebi ile işledikleri suçlarla ilgili bir hükmü de bulunduğunu belirten Av. Uğurlu, müvekkili hakkında bu kanunun ilgili maddelerinin uygulanmasının, soruşturma izninin alınmasını talep etti. Sanık avukatı Uğurlu, müvekkili hakkında bu konuda soruşturma izni alınması gerekirken usulen hata yapıldığını ifade etti. Av. Uğurlu son olarak şunları söyledi: “Olay yerine müvekkilin kesinlikle bir ateşi söz konusu değildir, dolayısı ile müvekkilin tutuklama istemini kabul etmiyoruz, müşteki vekillerinden birinin bilirkişi raporunda maktulün ölümüne sebep olan atışın müvekkilimin kullandığı silahtan çıktığına dair bir tespit söz konusu değildir. Sıcak çatışma sırasında her an ihbar yapma durumu söz konusu değildir, ateş hattında ihbar yapılma zorunluluğu yoktur, dosyadaki eksiklerin giderilmesini talep ederiz”.
Son olarak söz alan duruşma savcısı, mütalaasında dava dosyasındaki eksiklerin giderilmesi talep etti.
Ara Kararlar
Yaklaşık 1 saat 25 dakika süren duruşmada alınan ara kararlar şöyle:
- Suç tarihinde ve halen polis memuru olarak görev yapan sanığın üzerine atılı taksirle ölüme neden olma suçuna ilişkin idari soruşturmanın yapılarak hakkında aleyhine soruşturma izninin verilmesinden sonra aleyhindeki yargılamaya devam edilebileceğine; bu nedenle yargılamanın durdurulma kararı verilmesine,
- Dava dosyasının sanığın görevli bulunduğu idari kuruma gönderilerek hakkında gereğinin takdir ve ifasının istenmesine,
Karar verildi.
Duruşma Sonrası
Duruşmadan endişeli ve tepkili bir yüz haliyle çıkan Helin Hasret Şen’in annesi Nazmiye Şen, kaygılı bir ses tonuyla avukatlara durma kararı verilen yargılama için “Şimdi bu dava bitti mi?” diye sordu. Katılan avukatları, usulü bir eksiklik nedeniyle yargılama için durdurma kararı verildiğini, bu karara karşı bir üst mahkemeye itiraz edeceklerini söyleyerek Anne Şen’e durumu izah etti. Avukatların durdurma kararına karşı yaptığı itirazın reddedilmesi durumunda sanık polisin görevli olduğu ilin valiliğine yazı gönderilerek hakkında soruşturma izni istenecek. Polis hakkında soruşturma izni verilmesi durumunda yargılama kaldığı yerden devam edecek.