Elif Akgül – 31 Temmuz 2019
Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen, dönemin İstanbul ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli kamu görevlilerinin yargılandığı 4’ü tutuklu 77 sanıklı davanın 94. duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Türkiye’nin Ottawa Büyükelçiliği İçişleri Müşaviri olan, cinayet istihbaratı geldiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı Daire Başkan Yardımcısı olan Necmettin Emre, açılan ek celseyle tanık olarak dinlendi.
Duruşma Öncesi
Duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonda görüldü. Duruşma tarihi adli tatile denk geldiği için salonun bulunduğu koridorda genelde bulunan güvenlik bariyeri ve güvenlik görevlileri bu duruşmada yoktu.
Duruşma Salonu ve Katılım
Duruşmanın görüldüğü gün adli tatil olduğu için duruşmada nöbetçi heyet görevlendirildi.
Duruşmaya tutuksuz sanıklardan dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler katılırken, cinayet işlendiğinde İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek ile İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya katıldılar. Muharrem Demirkale ile Ercan Gün ise duruşmaya katılmadı.
Dink ailesi avukatları Av. Hakan Bakırcıoğlu ile Av. Havva Hülya Deveci duruşmaya katılırken hiçbir sanık avukatı katılmadı. Duruşmayı sadece Hrant’ın Arkadaşları ile Agos Gazetesi takip etti. Duruşmanın öğleden sonraki kısmında az sayıdaki sanık yakını da duruşmayı izledi.
94. Celse/ 31 Temmuz 2019
Saat 10.00’da başlayan duruşmada Türkiye’nin Ottawa Büyükelçiliği İçişleri Müşaviri olan, cinayet istihbaratı geldiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı Daire Başkan Yardımcısı olan Necmettin Emre, açılan ek celseyle tanık olarak dinlendi. Emir’in ifadesi Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS aracılığıyla alındı.
Necmettin Emre ifadesinde 17 Şubat 2016’da Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderilen cinayet istihbaratına ilişkin F4 raporunu görmediğini, Yılmazer’in 18 Şubat’ta yola çıktığı için söz konusu tarihte görevde olduğunu, görev yerinden erken ayrıldıysa sorumluluğun onda olduğunu, o dönemde de istihbarat çalışanlarının yurt içi ve yurt dışında cep telefonu ile bilgilendirilebileceğini söyledi.
“Ramazan Akyürek İstihbarat Daire Başkanı olana kadar iki haftalığına vekâleten görevde kaldım. Akyürek başlar başlamaz beni görevden aldı, hiçbir bilgime müracaat etmedi” diyen Necmettin Emre, daha sonra Dink avukatlarından Av. Bakırcıoğlu’nun sorularını yanıtladı.
İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı olarak sicil amiri olmadığını belirten Necmettin Emre, “görevimiz taşradaki istihbarat şube müdürlüklerine tecrübelerimizi aktarmak, işlerini daha iyi yapmalarını sağlamaktı” dedi.
Şubelerin Merkez Şube Müdürlüğü’ne gelen bilgilerden önemli olanları kendisine de aktarması gerektiğini söyleyen Emre, Av. Bakırcıoğlu’nun 2004’te Trabzon’daki MacDonalds’a yönelik bombalı saldırıyı ve saldırının faili Yasin Hayal’i tanıyıp tanımadığına ilişkin sorusuna “ Hatırlamıyorum. Bunu İstihbarat Şube Müdürleri yönetir. İstihbarat Daire Başkanı Yardımcısı’nın bilgi sahibi olması mümkün değil” diye cevapladı.
Yasin Hayal’in cinayet planı yaptığına, bu nedenle silah arayışında olduğuna; Alperen Ocakları’ndan Mustafa Öztürk ile irtibatlı olduğu ve İstanbul’a gidip eylem gerçekleştireceğine dair bilgilerin yer aldığı dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç isimli evrakı da hatırlamadığını söyleyen Necmettin Emre, “Bu bilgi azınlıklarla ilgili masayı ilgilendirir, İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı’nın seviyesine gelmez” dedi.
Av. Bakırcıoğlu, Necmettin Emre’ye ifadesinde geçen “Dink’in eylem potansiyeli taşıdığı” ifadesinin anlamını sordu. Emre ise “Dink’in kamuoyuna yansıyan bazı beyanlarıyla ilgili olarak konuşulduğu, radikal bazı kesimler tarafından hedef seçilebileceğine dair bir değerlendirme” diye cevapladı. Dink’in kamuoyuna yansıyan beyanlarını bildiğini ama öldürüleceğini bilmediğini söyleyen Necmettin Emre, böylesi bir istihbarat geldiğinde ilgili İstihbarat Şube Müdürü’nün bilgiyi gönderdiği İl İstihbarat Şube Müdürü’nü mutlaka araması gerektiğini, çalışma yapıp bu bilgileri ilgili şubeye göndermesi gerektiğini söyledi. “Bu bilgiler gelince, yani İstanbul’a aktarılınca İstanbul Emniyeti de bunları İl Koruma Kurulu’na göndermeli. Bu koyuma yönetmeliği çerçevesinde İl Valiliklerinin de sorumluluğu var. Bu kişilerin ‘hedef şahıslar’ programına dâhil edilmesi için il Koruma Kurulu’na gönderilmesi gerekir” diyerek İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği’nin Dink’in korunması noktasındaki sorumluluğuna dikkat çekti.
Erhan Tuncel’in Yardımcı İstihbarat Elemanlığından çıkarılmasında da İstihbarat Daire Başkanlığı’nın konuyu değerlendirmesi gerektiğini söyleyen Necmettin Emre’ye, Av. Bakırcıoğlu, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Fransa Parlamentosu’nun Ermeni Soykırımı’nı kabul etmesinin ardından yazılan tamimi sordu. Tamimin belli konularda tedbir alınması için gönderilen genel bir yazı olduğunu söyleyen Emre, “Ermenilere yönelik eylemlere karşı tamimi yapan da Dink’in öldürüleceğine dair bilgiyi alan da aynı şubenin aynı masasıdır. Söz konusu tamimi C Şubesi’ndeki Azınlıklar Bürosu hazırlamıştı. Tamim geldiğinde illerinde ellerindeki istihbarata dayalı olarak tedbir alması gerekir” diye konuştu.
Erhan Tuncel’in Trabzon İstihbarat Şube’ye de “Yasin Hayal her ne pahasına olursa olsun Hrant Dink’i öldürecek” sözlerinin İstanbul Emniyeti’ne “ses getirici eylem” olarak iletildiğini hatırlatan Av. Bakırcıoğlu bu ifadenin ne anlama geldiğini Emre’ye sordu.
Necmettin Emre ise, “Eğer sadece ‘ses getirici eylem’ olsaydı tükürme, tokat gibi bir eylemi düşünebilirdik. Ama eylemi yapmayı planlayan kişinin Yasin Hayal olduğu biliniyorsa bunun daha trajik eylemleri kast ettiği de düşünülmeliydi” diye cevapladı.
Duruşmaya SEGBİS’deki arıza nedeniyle 12.30’da ara verildi, 13.30’da devam edildi.
Tanık Necmettin Emre Soruları Yanıtladı
Tutuklu sanıklardan Ali Fuat Yılmazer ilk olarak Necmettin Emre’nin ifadelerinin yalan olduğunu iddia etti. Mahkeme Başkanı Ramazan Balcı, Yılmazer’i “Burada tanık yargılanmıyor. Tanıklıklara ilişkin beyanları sonra soracağız. Sorularınızı sorun” diyerek uyardı.
Sanık Yılmazer, Necmettin Emre’ye “İl İstihbarat Şube Müdürlükleri’nin evrakları doğrudan C Şube’ye gönderdiği bilgisini nereden biliyorsunuz, biri mi size telkin etti” diye sordu, Emre ise “Yıllardır evraklar elektronik ortamda işlem görür” dedi.
Yılmazer, Emre’nin cinayet istihbaratının, Yılmazer’in yerine vekil olarak bakan dava sanıklarından Tamer Bülent Demirel’in telefonla kendisine ulaştırmış olması gerektiğini varsaydığını belirterek “O vekilin bilgiyi size arz etmesi gerekmez mi” diye sordu, Emre “Gerekirdi ama arz ettirilmedi” dedi.
Sanık Yılmazer, “Eğer sicil amiri değildiniz, Ramazan Akyürek sizi görevden aldığında neden pasifize hissettiniz” diye sordu, Emre, “Göreve başladıktan 20 dakika sonra beni görevden aldı. Beni makama bile çağırmadı. Hiçbir konuda fikrime müracaat edilmedi. Çok aşağılayıcı bir hareket” dedi.
Yılmazer’in ardından sanık Ahmet İlhan Güler sorularını yöneltti. Güler, cinayet istihbaratıyla ilgili İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazının konu kısmında Hrant Dink’in ismini yazmadığını belirterek “Eğer bir koruma kararı aldırılacak olsa, yazının konusunda Dink mi yoksa Hayal mi olurdu?” diye sordu. Necmettin Emre ise “Konu başlığında her şey yazabilir. Önemli olan içeriktir. Eylem kimi hedef alıyorsa o korumaya alınır. İçerikte bir cinayet istihbaratı varsa o kişiyi ilgilendiren ilin koruma alması gerekir. Evrakta koruma tedbiri alınmasına ilişkin talep olup olmaması önemli değildir” diye cevap verdi.
Güler’in “Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü bir şahsa yönelik eylem olacaksa bunu koruma için ilgili ile yazmaları gerekmez miydi?” diyerek soruyu yinelemesi üzerine Necmettin Emre, “Hedefle ilgili konunun açıkça ifade edilmesi yeterlidir. Eksik kısım varsa telefon görüşmeleriyle yapılır. Bu da ilgili ilin yapacağı bir şey” dedi.
Duruşmaya 14.18’de müzakere için ara verildi. 14.31’de ara kararını açıklayan Mahkeme, “tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına” hükmetti.