Elif Akgül – 4,5,6 Eylül 2019
Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2016/32 Esas
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın 4 Eylül 2019’da başlayan celse haftası üç gün sürdü.
4’ü tutuklu, 10’u firari 77 sanıklı davanın sanıkları arasında Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Başkanı Ali Fuat Yılmazer gibi isimlerin yanı sıra dönemin Trabzon ve İstanbul illeri jandarma ve emniyet görevlileri ile ana dava hükümlüleri de yer alıyor.
4 Eylül’de görülen 97. Duruşmada, MİT görevlileri ile birlikte makamında Hrant Dink ile görüşen dönemin Vali Yardımcısı Ergün Güngör, cinayet öncesinde Trabzon Jandarma Komutanlığı’nda sanık Satılmış Şahin komutasında er olan Muhammed Bulgur ve Satılmış Şahin’le İstanbul Esenler Otogarı’nda görüşen Ahmet Kahveci tanık olarak dinlendiler. 5 Eylül’de görülen 98. Duruşmada, Karadeniz Teknik Üniversitesi eski Öğrenci Derneği Başkanı Emre Altuntaş, dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Vekili Ali Baştürk, Akbank Şube Müdürü Hamza Bülent İlkehan, TEM Şube’de Komiser Yardımcısı Cem Akar tanık olarak dinlendiler. 6 Eylül’de görülen 99. duruşmada ise tanıklardan Mehmet Sandıklı ve Aydın Kavan dinlendi.
Duruşma Öncesi
Hrant’ın Arkadaşları saat 9:30’da Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1. Kat C Blok’ta bulunan büyük salonunun bulunduğu koridor girişine güvenlik bariyeri çekiliydi. Tutuksuz sanıklar, sanık yakınları, taraf avukatları, Hrant’ın Arkadaşları ve basın mensupları duruşma öncesi bu bariyerlerin önünde bekledi.
Duruşma salonu açıldığında bariyerin gerisinde duran özel güvenlik görevlileri önce taraf avukatlarını ve tutuksuz sanıkları, ardından da basın mensuplarını, sanık yakınlarını ve izleyicileri salona aldı.
Duruşma Salonu ve Katılım
Duruşma İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın büyük salonlarından biri olan 1. Kat C bloktaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görüldü. Duruşma salonunda az sayıda sanık yakını yer aldı. Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları, Agos ve Gazete Duvar tam gün boyunca takip etti. Anadolu Ajansı, Cumhuriyet ve DHA muhabirleri arada bir duruşma salonuna gelerek gelişmeleri izledi. Duruşmayı izleyenler arasında HDP Milletvekili Garo Paylan da vardı.
1. Gün / 4 Eylül 2019
Davanın 97. Duruşması 11.30’da başladı. Sanıklardan eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, cinayet öncesinde Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olan Muhittin Zenit, dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Gazi Günay, dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve yayınevi sahibi Adem Sarıgöl duruşmada hazır bulundu.
İstanbul Jandarma İstihbarat TİM Komutanı olarak görev yapan Yüzbaşı Muharrem Demirkale ile dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Duruşmada ilk olarak dönemin İstanbul Valisi Yardımcısı Ergun Güngör, Bursa Adliyesi’nden SEGBİS aracılığıyla tanık olarak ifade verdi.
Hrant Dink, Sabiha Gökçen’le ilgili yaptığı haberin ardından 24 Şubat 2004’te İstanbul Valiliği’nde görüşmeye çağrılmıştı. Görüşmede MİT İstanbul Bölge Başkan Yardımcısı Özel Yılmaz ile MİT görevlisi Handan Selçuk da yer almıştı.
Ergun Güngör’ün ifadesi
“Hrant Dink’le yaptığımız görüşme MİT Bölge Başkanlığının talebiyle yapıldı ve azınlıklardan sorumlu olduğum için benim odamda yapıldı. Görüşmeden önce dönemin Ermeni Patriği Mutafyan’ın Ermenilere ait kurumlara dönük tehditler olduğu ve gereğinin yapılması için başvuruda bulunmuştu. Emniyet gerekli çalışmaları yaptı. İnternetten, bomba yapım teknikleri anlatan ve ardından Ermeni kurumlarının adreslerini yayınlayan bir kişi yakalandı ve tutuklandı. Daha sonra Hrant Dink, Sabiha Gökçen haberini yayınladı. Basında geniş yer aldı, infial uyandırdı.
MİT Bölge Başkan Yardımcısı Özer Yılmaz ve MİT görevlisi Handan Selçuk, yanıma gelerek Hrant Dink’le görüşme yapılmasını arzu ettiklerini söyledi. Güvenlik ve azınlıklardan sorumlu olduğum için benim odamda yapılmasını istediklerini söylediler. Vali Güler‘i aradım. Kendisi olur verdi ve bunun üzerine görüşme yapıldı. MİT görevlileri yanımdayken, Dink’i aradım ve yaptığı haberle ilgili bilgi ve belgeleri görmek istediğimi, sohbet etmek istediğimizi söyledim. Ertesi gün görüşme yapıldı. MİT’çiler kendilerini akrabam olarak tanıtmamı istedi, akrabam olarak tanıttım.
Ben haberin infial yarattığını söyledim. Bazıları tarafından çarpıtılabileceğini, Ermeni kurumlarının hedef alınabileceğini söyledim. Ardından MİT’ten Özer Bey benzer şeyleri söyledi. Görüşme sonunda Hrant Dink, elindeki evrakları bıraktı. Evrakları MİT görevlileri aldı. Nezaketli bir görüşmeydi. Kesinlikle tehdit, gözdağı verme gibi bir durum söz konusu değildi. Görüşmeden sonra Vali Güler’e gidip görüşmeyle ilgili bilgi verdim.”
Güngör, Hrant Dink’in korunması meselesinin görüşmede hiç gündeme gelmediğini, görev yaptığı dönemde de Dink’in hayatının tehdit altında olduğuna dair bilgi sahibi olmadığını söyledi.
İl asayiş ve güvenlik toplantılarında Dink’le ilgili herhangi bir konun gündeme gelip gelmediğini hatırlamadığını söyleyen Güngör, “Vali yardımcısı olarak benim görevim toplantıda Vali’nin emirlerini almaktır. Başka bir görev ve yetkim yoktur” dedi.
Dink Ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu, Güngör’e Dink’le yapılan görüşmenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından istendiğini söyleyip bu konuda bilgi sahibi olup olmadığını sordu. Güngör, “Evet. Genelkurmay Başkanlığı tarafından MİT aranmış. Ama kim aramış, nasıl görüşmüşler onları bilmiyorum. Süreçten haberim yok” diye cevapladı.
Güngör, cinayet günü Valilik’te neler konuşulduğunu hatırlamadığını da söyledi.
Duruşmaya 13.00’te öğle arası verildi, 14.53’te devam edildi.
Diğer tanık ifadeleri
Duruşmada söz alan Muharrem Demirkale vali yardımcısı başkanlığında, İstihbarat ve Koordinasyon Toplantısı yaptıklarını, 2008’den itibaren bu toplantılara terör dairesi kısım amiri olarak jandarmayı temsilen katıldığını, öncesindeyse vekâleten katıldığı toplantılar olduğunu söyledi. Güngör’e “2008’den önce bu toplantılara başkanlık edip etmeyeceğini sormak istemiştim ama SEGBİS bağlantısındaki sorun nedeniyle soramadım” dedi.
Duruşmada ikinci olarak Çaycuma 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS bağlantısıyla Muhammed Bulgur tanık olarak dinlendi. Bulgur, askerlik yaptığı dönemde Satılmış (Volkan) Şahin’in komutanı olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“2006 yılının başından itibaren usta birliğim olan Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’ndaydım, sonra şoför olarak il merkeze geçtim. Görev yaptığım dönemde araç sürücüsü olarak defalarca devriyeye çıktım. Cinayet davasıyla ilgili ilk kez 6 yıl kadar önce Zonguldak Terörle Mücadele beni ifadeye çağırdı. Bana sorulan olayı [Şahin ile devriyelerinde Ogün Samast ile karşılaşıp karşılaşmadıklarını] hatırlamadığımı ifade ettim.”
Av.Hakan Bakırcıoğlu, Bulgur’a önceki ifadelerinde, Pelitli ’de devriyedeyken Şahin’in birine “Naber lan Ümit” dediğini söylediğini hatırlattı. Önce hatırlamadığını söyleyen Bulgur, “Hırsızlıktan aldığımız Ümit diye bir çocuk vardı. 3-5 kez gelmişti. Ama böyle olay hatırlamıyorum” dedi. Devriyede Ogün Samast ile Yasin Hayal’i gördüğünü, simayen bildiğini söyleyen Bulgur, iki ismi de cinayetten sonra tanıdığını söyledi.
Duruşmada üçüncü olarak Ahmet Kahveci dinlendi. Satılmış Şahin ifadesinde Kırklareli’ne kaçak bir eri götürürken İstanbul Esenler Otogarı’nda o dönem polis olan çocukluk arkadaşı Ahmet Kahveci ile görüştüğünü söylemişti.
Kahveci, Şahin’in çocukluk arkadaşı olduğunu, Esenler Otogarı’nda Şahin ile görüştüklerini, pastanede çay içtiklerini; bu süre boyunca erlerin daima yanlarında olduklarını söyledi.
Mahkeme Başkanı Şimşek’in “Askerler, Şahin’in yanlarından ayrılıp da sizinle görüştüğünü söylediler” demesi üzerine, Kahveci, “Yanımızdan hiç ayrılmadılar. Belki 3-5 dakikalığına kapının önüne çıktılar” dedi.
Kahveci, cinayetten yaklaşık 1,5 ay sonra İstanbul’da Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hakan Aydın Türkeli’nin yanında iki rütbeli ile kendisini çağırdığını, kendisine görüşmenin içeriğini ve Şahin ile ilgili bilgi sorduğunu anlattı.
Duruşma saat 15.42’de sona erdi.
2.Gün / 5 Eylül 2019
Duruşma saat 11.00’de başladı. Tutuksuz sanıklardan Ali Öz, Murat Bayrak, Gazi Günay, Metin Yıldız ve Muhittin Zenit duruşmada hazır bulundu.
Ramazan Akyürek ile Muharrem Demirkale SEGBİS ile duruşmaya bağlandı.
Duruşmada ilk olarak 2003 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğrenci Derneği Başkanı olan Emre Altuntaş SEGBİS üzerinden tanık olarak dinlendi. Altuntaş ifadesinde 2003 yılında iki istihbarat memurunun dernek binasına gelip kendilerine Erhan Tuncel ile Yasin Hayal’i sorduklarını, üye olup olmadıklarını ve bu isimlere ulaşamadıklarını söylediklerini anlattı.
“Bu isimleri tanımadığımı, öğretim üyesi olan ve derneğe yardım eden Hüseyin Tan’ın odasında bir kere Tuncel’i görmüştüm. Derslerden bahsediyorlardı. Görevliler McDonalds bombalamasının ardından bu isimleri emniyete götürmek istediklerini söylediler, yardımcı olduk. Telefon numaralarını ve bölümlerini paylaştık. İstihbaratçılardan birinin adının Muhittin olduğunu hatırlıyorum.”
Mahkeme Başkanı Emre Efe Şimşek, Zenit’i kameraya gösterdi, Altuntaş tanıdığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Şimşek’in “Hüseyin Tan’ın ifadesinde Erhan Tuncel ile birlikte Meydan Park’ta buluştuğunuzu söylüyor” demesi üzerine Altuntaş, “Tuncel’i sadece Tan’ın odasında gördüm. Onun yalan beyanıdır” dedi.
Mahkeme Başkanı “Tan, Erhan’la görüştüğünde senin ‘polisler bu işin senin başının altından çıktığını söylüyor’ dediğini anlattı” diye ekledi. Derneğe gelen istihbaratçıların Tuncel ve Hayal’i ocağa çağırmalarını istediklerini ama kabul etmediklerini söyleyen Altuntaş, “Polisler geldiğinde Hüseyin Tan’ı arayıp ‘tanıyor musun’ demiş olabirim. Ama parkta görüşmedik” dedi.
Daha sonra Zenit söz alıp “Ben kesinlikle Hüseyin Tan ismini Emre Altuntaş’a sormadım. Ama Emre bizim sorduğumuzu anımsadığını söylüyor. Emre bir daha düşünür müsün” dedi. Altuntaş ise “Hüseyin Tan’ı sorup sormadıklarını hatırlamıyorum. Çok uzun zaman oldu” dedi.
Duruşmada ikinci olarak dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Vekili Ali Baştürk tanık olarak dinlendi. Baştürk’ün dinlenmesini önce Metin Yıldız talep etmiş ve talep kabul edilmemiş, daha sonra Hamza Celepoğlu’nun talebi üzerine dinlenmesine karar verilmişti.
Metin Yıldız’la daha önce tanıştığını söyleyen Baştürk’e Mahkeme Başkanı Şimşek “Hamza Celepoğlu, Metin Yıldız’ın jandarmada kimin FETÖ’cü olduğunu gammazladığını söyledi” diye hatırlattı. Baştürk, Yıldız’ın soruşturmalardan ötürü 2014’te psikolojisinin iyi olmadığını, sohbet sırasında kendisine isim verdiğini ama bu isimlerin zaten bilinen kişiler olduğunu söyledi. Celepoğlu’nun kendisine gelen bu bilgilere ilişkin işlem yapıp yapmadığı sorusunaysa “Gerekli yerlere ilettim. Ama zaten bilinen isimlerdi. Hamze Celepoğlu’nun FETÖ’cü olduğu zaten biliniyordu” dedi.
Duruşmada Baştürk’le tutuklu sanıklardan Muharrem Demirkale arasında tartışma yaşandı. Demirkale Baştürk’e “Darbeden haberiniz var mıydı?” diye sordu. Baştürk ise “Öyle duyumlar vardı ama tarihini bilmiyorduk” diye yanıt verdi.
Olay yerini gören güvenlik kameraları kayıtlarını teslim alan polisler tutanak imzalamaktan kaçındılar
Duruşmada üçüncü olarak cinayet sırasında Dink’in uğradığı Akbank şubesinin müdürü Hamza Bülent İlkehan tanık olarak dinlendi. Cinayetin yaşandığı 19 Ocak 2007 gününe ait önemli delilerden biri olan olay yerini gören Akbank Pangaltı Şubesi’nin güvenlik kameralarının öğleden önceki kısmı bulunamıyordu. İlkehan görüntüleri polise teslim ettiğini söylemişti.
Hamza Bülent İlkehan, cinayet günü yaşananları anlattı. İlkehan, cinayet günü 7-8 kere farklı sivil polislere görüntüleri verdiğini, polislerin tutanak imzalamaktan kaçındıklarını ve sadece bir kere tutanak imzalandığını söyledi.
Daha önce görüntülerde herhangi teknik bir sorun olmadığını ve kamera kayıtlarının çalıştığını ifade eden İlkehan şöyle konuştu:
“Olaydan kısa bir süre sonra polis memurları geldi. Biri Komiser yardımcısıydı. Benim odama geldi görüntü aldı ve gün boyunca hep odamdaydı. Sonra başka iki sivil polis daha geldi. Onlar da görüntü aldı. Kim olduklarını sorduğumda, “İstihbarattan” dedi. Gelen polisler kimliklerini gösteriyordu ama hangi birimden olduklarını bilmiyorum. Gelen polisler hep farklı aralıklara ait görüntüleri aldılar. Zaman aralığı önce dardı ama daha sonra daha geniş aralıklı görüntüleri aldılar. Bir hafta kadar sonra da yine görüntü için geldiler. Kamera görüntüleri 15 günde bir ilk görüntünün üzerine yeniden kayıt yapmaya başlıyor. Ben de görüntülerin başına bir iş gelmesin diye bütün hard diski tutanak tutarak polislere teslim ettim.”
Dink ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu‘nun sorusu üzerine İlkehan, görüntülerin alındığı sürede de banka kameralarının kayıtta olduğunu ve görüntüleri alanların görüntülerinin kayıtlarda olduğunu söyledi.
İlkehan’ın ardından cinayet günü banka müdürünün yanına ilk giden İstanbul TEM Şube’de Komiser Yardımcısı olan Cem Akar dinlendi. Akar, duruşmada “FETÖ davası” kapsamında tutuklu bulunduğu Silivri 7 No’lu Cezaevi’nden SEGBİS üzerinden ifade verdi.
Akar şöyle konuştu:
“Cinayet haberini alıp olay yerine gittik. O dönemde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Sağ Büro Amirliğinde komiser yardımcısı olarak görev yapıyordum. Olay yerine ilk gelen ekiptik. Yanımda memurlarım vardı. Ben oradayken benim de tanımadığım iki kişi gelip görüntüleri aldı. Ben ‘kimseye vermeyin’ dedim görüntüleri. Müdür de bana ‘istihbarat görüntüleri aldı’ dedi. Ben de onları gördüm. Diğer polislerden tarzları farklıydı o yüzden hatırlıyorum. Polis olup olmadıklarını bilmiyorum. Ama polis olmasalar o kadar rahat gelip orada çalışamazlardı. Beni oraya gönderen Celal Sel, personel sayısı az olduğu ve görüntüleri hızla toplamak için bir kısmını istihbarat toplasın demişti. Bir kısım görüntüyü istihbaratçılar topladı. İstihbarat ve TEM’den başka çalışan şube yoktu.”
Dink Ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu, aynı görüntüleri iki farklı şubenin neden alma gereği duyduğunu sordu. Akar, “Ben bana verilen emirleri yerine getiririm. İstihbaratçıların aldığını da görünce tutanağa yazdım zaten” diye yanıt verdi. Bakırcıoğlu, neden 12.40-15.30 arasındaki görüntüleri aldıklarını sordu. Akar, “Bana öyle söylenmiştir. Öyle emir verilmiştir” dedi.
Dink davası avukatlarından Av. Bahri Belen de neden görüntüleri teknik şube yerine Akar’ın aldığını sordu. Akar’ın “Teknik şube alsaydı 1 yıl boyunca alamazdı. Olağanüstü durum vardı, hızlı davranmak gerekiyordu” cevabı üzerine Belen şöyle konuştu:
“Basına sızmasın diye uyarıda bulundunuz. Görüntüleri siz aldınız. Sizin gözünüzün önünde istihbarat şube aldı, teknik büro aldı. Ve nihayetinde cinayet günü bankaya girenleri bulamıyoruz. Siz görevinizi yapmadığınız için.”
Duruşma saat 16.30’da sona erdi.
3. Gün / 6 Eylül 2019
Avukat ve sanık taleplerinin alınacağı duruşma saat 11.00’de başladı.
Tutuklu sanık Ercan Gün hakkında “FETÖ üyeliği” iddiasıyla yeni bir iddianame düzenlendi. İddianame Dink cinayeti davasıyla birleştirilmesi için mahkemeye gönderildi. Mahkeme yeni iddianameyle ilgili olarak Ercan Gün’ün savunmasını aldı. Gün, hakkındaki FETÖ üyeliği iddialarını reddetti.
Duruşmada ayrıca Gün’ün tanıkları Mehmet Sandıklı ve Aydın Kavan dinlendi.
Duruşmaya ev hapsinde bulunan dönemin Jandarma Alay Komutanı Ali Öz, tutuksuz sanıklar Adem Sarıgöl, Murat Bayrak, Okan Şimşek ve Gazi Günay katıldı. Tutuklu sanıklar tahliyelerini talep etti.
Mütalaasını açıklayan Savcı Oğuzhan Doruk MİT görevlilerinin tanık olarak dinlenilmesine gerek olmadığından karardan vazgeçilmesini istedi.
Savcının talebine Dink Ailesi avukatlarından Av. Hakan Bakırcıoğlu tepki gösterdi. Av. Bakırcıoğlu, tanık olarak dinlenmesini istediği MİT personelinin 2004 yılında İstanbul Valiliği’nde Hrant Dink’le yapılan görüşmeyi organize eden ve katılan kişiler olduğuna dikkat çekti.
Aynı görüşmeye katılan ve 97. duruşmada tanık olarak ifade veren dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör’ün görüşmeye dair “Ben etkisiz elemandım” sözlerini hatırlatan Bakırcıoğlu, “MİT personelinin dinlenmesinden vazgeçilmesi kararı cinayeti bütün yönleriyle aydınlatılmasına engel bir karar olarak değerlendirilecektir. Bu davaya katılımımız cinayetin tüm yönleriyle açığa çıkartılması ve buna dönük delillerin toplanmasının gerçekleşecek olması ümidiyledir” diye konuştu.
Ara kararını açıklayan mahkeme tutukluların tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme heyeti, MİT mensuplarının tanık olarak dinlenilmesinden vazgeçilmesine ilişkin talebi ise daha sonra karara bağlayacağını açıkladı.
Bir sonraki duruşma 26-27-28 Kasım 2019 tarihlerinde görülecek.